Hüseyin Aygün'den skandal açıklamalar
PKK tarafından kaçırılan Hüseyin Aygün, dağdaki PKK'lıların haline çok üzülmüş. Kaçırılmasıyla ilgili öyle bir şey anlatıyor ki o da ayrı bir tartışma konusu
"Oradaki çocuklar gencecik çocuklar..."
"...beslenme düzenlerini, uykusuzluklarını, dağdaki perişan hallerini izlemek insanı daha çok daha fazla etkiliyor."
"İki kişiydiler. Sonra içlerinden biri asıl militanların bulunduğu bölgeyi gitti. Ben ve bir militan kaldık. Benim yanımda kalan arkadaş çok gençti ve yorgundu, hemen uyudu. Ben uyumadım. Hatta sabah ben onu uyandırdım."
Sabah Gazetesi'ne konuşan CHP'nin PKK tarafından kaçırılan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün PKK'lılarla yaşadıklarına ilişkin açıklamaları "bu nasıl kaçırılma" sorusunu akıllara getirdi.
Kaçırıldıktan sonra 6-7 saatlik yürüyüşün ardından bir vadide konakladıklarını söyleyen Hüseyin Aygün, kendisini kaçıran bir PKK'lının başka yere gittiğini, tek PKK'lı ile başbaşa kaldığını, o PKK'lının çok yorgun olduğunu ve hemen uyuduğunu, kendisinin uyumadığını ve o PKK'lıyı sabah kendisinin uyandırdığını söyledi.
Aygün'ün bu skandal sözleri, "bu nasıl kaçırılma" sorusunu akıllara getirdi.
İşte Aygün'ün röportajından o bölüm;
"6-7 saatlik bir yürüyüşten sonra doğal bir kaynağın içinde, ağaçların üstünü çatı gibi örttüğü bir vadide durduk. İki kişiydiler. Sonra içlerinden biri asıl militanların bulunduğu bölgeyi gitti. Ben ve bir militan kaldık. Benim yanımda kalan arkadaş çok gençti ve yorgundu, hemen uyudu. Ben uyumadım. Hatta sabah ben onu uyandırdım."
Sabah'a konuşan Hüseyin Aygün'ün o röportajının ilgili bölümler;
PKK'lılarla karşılaştıktan sonra ilk tavrınız ne oldu?
Arabadan iner inmez silahları indirdiler. 'Biz size silah çekemeyiz, sizinle hiçbir sorunumuz yok amacımız sohbet etmek' dediler. Benim tahminim ilk aldıklarında amaçları bazı şeyler söylemek ve bazı isteklerini gerçeğe çevirmekti. Fakat oluşan yoğun tepki ve kitle baskısı, hiçbir eleştiri yapmadan ve hiçbir beklenti de ifade etmeden 48 saat içinde bu davranışa son verme ihtiyacı hissettiler. Karar yerel bir birimin tasarrufuydu. Yanımda bizzat Bahoz Erdal birkaç kez arayarak 'Bu eylemi başka bir güç yapmış olabilir mi?' diye sordu. 'Hayır bizde' dediler. Kandil'in şaşırdığını zannediyorum.
Perişan haldeler miydi?
Döne döne 'Bizi unutma, biz de bu dağlardan inmek istiyoruz, barış istiyoruz, burada kardeşlerinin olduğunu sakın unutma abi' dediler. Birkaç defa sarıldılar. Bir askerin cenazesinde aynı şeyi hissediyorum, çünkü onların hiçbir suçu yok. Çözümsüz politikaların ürünü olarak insanlar kurban oluyorlar.
Yazılı bir sorguya tabi tutuldunuz mu?
Yok hayır. Hayır, benim dost bir güç olduğumu, dost olarak gördüklerini, sadece Kürt sorunu, akan kanın durması konusunda daha fazla destek istediklerini söylediler.
Araçtan indikten sonra neler oldu?
6-7 saatlik bir yürüyüşten sonra doğal bir kaynağın içinde, ağaçların üstünü çatı gibi örttüğü bir vadide durduk. İki kişiydiler. Sonra içlerinden biri asıl militanların bulunduğu bölgeyi gitti. Ben ve bir militan kaldık. Benim yanımda kalan arkadaş çok gençti ve yorgundu, hemen uyudu. Ben uyumadım. Hatta sabah ben onu uyandırdım.
Kalan militan nasıl biriydi?
25 yaşındaydı. Üniversitedeyken dağa çıkmış. Dağa çıktığı, dağda kaldığı ve yıllarını dağda geçirdiği için memnun değildi. Geri dönmek istediğini, ölmenin ve öldürmenin çözüm olmadığını bildiğini söyledi. Genç yaşına rağmen çok olgun cümleler kuruyordu.
Baş başa kaç saat konuştunuz?
Uyku molaları hariç hep konuştuk. Ben çok konuştum, onlar dinlediler. Dersim'le ilgili kitaplarımı beğendiklerini söylüyorlardı. Bir süre sonra 3-4 kişi daha geldi. Ülke çapındaki tepkilere kadar kafalarında başka bir şey vardı. Tepkileri ellerindeki radyodan birlikte dinledik, onlar da çok şaşırdı. Sonra ellerinde bir saatli bombaya dönüştüm. Ve ellerindeki bombadan kurtulmak istediler.
Size yönelik bir eleştiri olmadı mı sahiden?
Başta bir baskı başlangıcı vardı, arabanın içindeyken 'İyi birisiniz CHP'de siyaset yapmayın' dediler. Ben de CHP'de olmaktan gurur duyduğumu söyledim.
Bırakırken, aşağı inerken nasıl bir veda oldu?
Çok saygılı ve duygusal bir vedaydı. Bana ya Hüseyin abi ya da Hüseyin arkadaş olarak seslendiler. Sıklıkla abi diyorlardı.
Dağa gidip gelmek sizin bakışınızı etkiledi mi?
Oradaki çocuklar gencecik çocuklar, bu ülkenin insanları. Malatyalı, Vanlı, Diyarbakırlı. Onları dağa çıkaran sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini zaten biliyorum ama orayı görmek, beslenme düzenlerini, uykusuzluklarını, dağdaki perişan hallerini izlemek insanı daha çok daha fazla etkiliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.