Horlama Tarih Oluyor
Korkulu rüyamız horlama tarih oluyor. İşte horlamanın reçetesi...
Kağıt üzerine yazıldığında basit bir kelime gibi görülen, ancak bir çok insanı etkileyen hatta evliliklerin çatırdamasına sebep olabilen horlama radyo frekans yöntemi ile tarih oluyor.
Medical Park Ordu Hastanesi KBB hastalıkları uzman doktor Ahmet Erdoğan, 5 dakikalık radyo frekans yöntemi ile horlamanın tatsız bir anı olarak kalacağını belirtti. Burun ve özellikle ağız bölgesindeki darlıklara bağlı olarak uyku esnasında meydana gelen sesin oluşturduğu horlamanın tedavisinde 'mucize tedavi' diye bir kavram olmadığını, ancak ağrısız, sızısız ve kansız, yan etkisiz bir tedavi yöntemi olan 'radyo frekans' ile hastanın en fazla iki saat sonra günlük hayatına dönmesinin sağlanabildiğine dikkat çekti.
Hastanede bu uygulamaya başladıklarını dile getiren Erdoğan, "Radyo frekans cihazının oluşturduğu yüksek frekanslı elektrik akımı, bir prop yardımı ile dokulara verilerek isteğe göre, bu dokularda küçültme veya sertleşme sağlanır. Bu yöntemle, dokularda harabiyet veya fonksiyon kaybı oluşmaz. Tedavi belli aralıklarda tekrarlanabilir seanslar halinde planlar. Radyo frekans yöntemiyle yumuşak doku içine enerji verilerek, yumuşak damağın sertleşmesi ve uzamış küçük dilin kısaltılması sağlanabilmektedir.
Bu yöntem, hasta yarı oturur pozisyondayken lokal anestezi altında ve poliklinik altında yaklaşık 5 dakika süren bir işlemdir. Üç hafta ara ile 4-5 seans uygulanabilir. Böylelikle sosyal yaşamında ciddi sıkıntılar yaşayan hastalarımız ve yakınları kalitesi yüksek uykularına kavuşmuş olur" dedi.
"UYKU APNESİ NEFESİ DURDURUYOR"
Horlamanın azalmasında kişisel önlemlerin artık yeterli olmadığı fark edildiğinde Kulak Burun Boğaz uzmanına başvurulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, her pozisyonda ciddi bir şekilde horlayan veya uykularında en az on saniye süren ve saatte en az yedi defa tekrarlayan apnesi olan hastaların tedavisinin mutlaka yapılması gerektiğini belirterek, "Uyku apnesi, uyku esnasında kişinin nefes alıp vermesinin belki de yüzlerce kez durmasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Bu sürelerde hastanın solunumu tamamen duruyor. Hasta uykudan ani olarak nefes borusu yeniden açıldıktan sonra nefes alıp vermeye devam ediyor.
Ancak uyku apneliler, bu sorunun fark edemeseler de yanlarında ya da yakınlarında uyuyan kişiler bu anormalliği fark edebilirler" bilgisini verdi.
Erdoğan, şöyle konuştu: "Uyku apneli bir kişi, bir süre sessiz uyur. Bu süre boyunca hastanın solunumu, neredeyse durur. Sonra hasta horlayarak uyanır, hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlar. Hastanın nefes alıp vermesi bir süre sonra yine durur. Önce muayene esnasında ağız ve boğaz bölgelerindeki anormallikler saptanıyor ve yapılan burun endoskopisi ile mevcut burun tıkanıklığının nedenleri aranıyor. Burada burun tıkanıklığının da horlamaya neden olabildiğinin altını çizmek gerekiyor.
Dolayısıyla burun kemiğindeki eğrilik, özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı büyümüş burun etleri ve rinosinüzit öncelikli tedavisi gereken sorunlar arasında bulunuyor. Alerjik rinite bağlı büyümüş burun eti olan hastalara uygulanacak basit bir alerji tedavisi de horlamaya son verebiliyor. Boğaz bölgesindeki anormalliklere bağlı horlama ve uyku apnesi spesifik tedavi gerektiren bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İşte radyo frekans yöntemi bu tedaviyi sağlıyor"
'KİŞİSEL ÖNLEMLER'
Horlama hastalığına karşı kişisel önlemler alınabileceğine dikkat çeken Erdoğan, konuda şu bilgileri verdi: "Kilo artışıyla birlikte yumuşak damak ve küçük dildeki yağ oranı da artıyor. Yani kilo, horlamayı arttıran faktörlerin başında geliyor. Akşam alkol alımından kaçınmak gerekiyor. Eğer horlayan bir bireyseniz alkol kas kontrolünün kaybolmasına ve kaslarda gevşemeye yol açıyor. Yatağın baş kısmının yukarıda olmasına ve yan yatmaya dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun nedeni ise gevşeyen kaslar sırt üstü yatınca dilin arkaya kaymasına engel olmaması.
Horlamayı azaltıcı etkenler arasında uyku ilacı ve sakinleştirici ilaç kullanımının yanı sıra aşırı yorgunluktan da kaçınmak gerekir"