Hindistan'da Kovid-19'un gölgesinde Müslümanlara yönelik baskılar sürüyor
Nisan başından bu yana Hindistan'da, Müslüman gazeteci, aktivist ve öğrenciler gözaltına alındı veya bu kişiler hakkında polis işlemi yapıldı- Ülkelerin salgın dolayısıyla mahkumları salıverdiği bir dönemde Hint yönetimi, cezaevlerini, kendisine karşı söy
ANKARA (AA) - Dünyada yükselen İslamofobi'nin adeta Asya'daki merkezi haline gelen Hindistan'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen Müslümanlara yönelik baskılar sürüyor.
Sık sık İslam karşıtı söylemlerle, Müslümanlara yönelik nefret suçları ve hak ihlalleriyle gündeme gelen Hindistan'da, Aralık 2019'da değiştirilen Vatandaşlık Yasası'na karşı aylarca süren gösterilere katılan öğrenci ve aktivistlere yönelik polis işlemleri Kovid-19 salgınının yayılımını artırıyor.
Dünya ülkelerinin salgın dolayısıyla hapishaneleri boşaltmaya çalıştığı bir dönemde Hindistan'da hükümet, cezaevlerini, kendisine karşı söylem ve eylemlerde bulunanlarla doldurmaya çalışıyor.
Hindistan merkezli "Newsclick" adlı sitede yer alan habere göre, salgın dolayısıyla 25 Mart'tan bu yana sokağa çıkma yasağının uygulandığı ülkede, nisan ayının başından itibaren Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası (UAPA) kapsamında Müslüman gazeteci, aktivist ve öğrenciler gözaltına alındı veya bu kişiler hakkında polis işlemi yapıldı.
- UAPA, silah olarak kullanılıyor
Gözaltına alınan veya haklarında işlem başlatılan kişiler arasında Jamia Millia İslamia Üniversitesi (JMI) öğrencilerinden aktivist Safura Zargar, Miran Haider, JMI Mezunlar Derneği Başkanı Şifaur Rahman, Jawaharlal Nehru Üniversitesi (JNU) öğrencilerinden Umar Halid, Sharjeel İmam, Cammu Keşmirli gazeteciler Masrat Zehra, Gauhar Geelani, Peerzada Ashiq, aktivistler Khalid Saifi, İşrat Jehan, Gulfisha, Kawalpreet Kaur ve Delhi Azınlık Komisyonu Başkanı Zafarul İslam Han gibi isimler bulunuyor.
Bu isimlerden Miran Haider, Şifaur Rahman, Halid Saifi, İşrat Jehan ve hamile olduğu belirtilen Safura Zargar şu anda cezaevinde bulunuyor.
UAPA'nın adeta bir silah olarak kullanıldığı ülkede polis, Yeni Delhi'deki gösterilerle ilgili olarak haklarında işlem yapılan kişilere yönelik kışkırtıcı konuşmalar yapma, cinayete teşebbüs, din temelinde gruplar arasında kin ve nefreti teşvik etme gibi suçlamalar yöneltiyor. Cammu Keşmir’deki gazetecilere de gerek sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar gerekse gazetecilik faaliyetleri sebebiyle benzer suçlamalar isnat ediliyor.
Delhi Azınlıklar Komisyonu Başkanı Zafarul İslam Han da UAPA kapsamında hakkında işlem başlatılan kişiler arasında bulunuyor. Han hakkında polis, Yeni Delhi'de Müslümanları hedef alan şiddet olaylarına tepki gösteren Kuveyt Bakanlar Kuruluna Twitter'dan teşekkür ettiği için işlem başlatmıştı.
- Af Örgütünden çağrı
Uluslararası Af Örgütü, 5 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, Hint hükümetine, ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için gözaltına alınan Safura Zargar, Miran Haider ve Şifaur Rahman'ın salıverilmesi çağrısında bulunmuştu.
Açıklamada, aralarında UAPA'nın da bulunduğu ifade özgürlüğü hakkına keyfi veya kapsamlı kısıtlamalar getiren tüm yasaların değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması talep edilmiş, Hindistan yasalarının uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun hale getirilmesi istenmişti.
Öte yandan Af Örgütü, 22 Nisan'da yaptığı açıklamada, Cammu Keşmirli gazetecilere yönelik polis tarafından işlem başlatılmasını yetkililerin, ifade özgürlüğü hakkını engelleme girişimi olarak değerlendirmişti. Açıklamada, Hint hükümetine, gazetecilere yönelik suçlamaların düşürülmesi ve sadece ifade özgürlüğü hakkını kullandıkları için hapsedilenlerin serbest bırakılması çağrısında bulunulmuştu.
Güney Asya Dayanışma Grubu, Hint Müslüman Federasyonu, Sri Guru Ravidass Eşit Haklar Küresel Örgütü gibi İngiltere merkezli Hint diasporasından çeşitli sivil toplum örgütleri de 5 Mayıs'ta ortak bir açıklama yapmıştı.
Açıklamada, Hindistan Başbakanı Narendra Modi rejimince hapsedilen ve şu an tehlikelerle karşı karşıya kalan cesur aktivistlerle dayanışma içerisinde olunduğu bildirilmişti. Açıklamada, ifade özgürlüğünü, demokrasiyi ve adaleti destekleyen herkesten bu kişilerin serbest bırakılması ve Hindistan'daki cadı avına bir son verilmesi için kendilerine katılması çağrısında bulunulmuştu.
- Müslümanlara yönelik yaklaşım başkalarına yapılmıyor
Hindistan merkezli "The Wire" isimli haber sitesine göre, Yeni Delhi'deki olayların başlamasına yol açan konuşmasıyla zihinlerde yerini koruyan iktidardaki Hindistan Halk Partisi (BJP) siyasetçisi Kapil Mishra ile ilgili henüz bir işlem yapılmadı. Yine olaylar devam ederken, BJP'li siyasetçiler Anurag Thakur, Abhay Verma ve Parvesh Verma'nın nefret söylemlerine ilişkin de bir adım atılmadı.
Şiddet olaylarında üzerinde 5 tabanca bulunan ve hakkında UAPA kapsamında işlem başlatılan Manish Sirohi, serbest bırakıldı.
Müslümanlara yönelik gözaltılar ve polis işlemlerinin oldukça hızlı olduğu ülkede benzer durumdaki hükümete yakın isimlere yönelik işlemler ise son derece yavaş ilerliyor.
- UAPA hükümete geniş yetki veriyor
"The Telegraph India"ya göre, güvenlik güçlerine işlem yapmak için geniş yetkiler veren terörle mücadele yasası UAPA kapsamında gözaltına alınanlar, haklarında suçlama olmaksızın 180 güne kadar hapsedilebiliyor ve sanıkların kefaletle serbest bırakılması mümkün olmuyor.
Yasa ayrıca hükümete, bireyleri veya örgütleri, "terörist veya terör örgütü" ilan etme yetkisi veriyor.
Yasayı eleştirenler, UAPA'nın hükümete mutlak bir güç verdiğini belirtiyor. Terörle mücadele yasasının öğrencilere, aktivistlere ve gazetecilere yönelik olarak bu şekilde kullanılması ise ülkede tepkilere sebep oluyor.
- Müslümanlara linç kampanyası
Ülkedeki Müslümanların en ufak bir hatası aleyhlerinde kullanılıyor ve bu durum gerek sosyal medyada gerekse toplumsal ilişkilerde linç kampanyasına dönüştürülüyor.
Müslümanların virüsü Hindistan'a yaydığına dair basın, sosyal medya ve siyasetçilerin söylemlerinin ardından ülkenin birçok bölgesinde Müslümanlara yönelik nefret olayları görüldü.
Marketlere, eczanelere ve hastanelere alınmayan Müslümanlar, ötekileştiriliyor.
Henüz sokağa çıkma yasağının ilan edilmediği ülkede mart başında Tebliğ Cemaati tarafından başkent Yeni Delhi'de düzenlenen etkinliğe katılan kişilerde Kovid-19 tespit edilmesi ve virüsün farklı bölgelere yayılması, Müslümanları nefret söylemleriyle karşı karşıya bırakmıştı.
Hükümet yanlısı televizyon kanalları, sosyal medya kullanıcıları, yazarlar ve gazetecilerin aralarında bulunduğu kişi ve kurumlar Müslümanları adeta hedef tahtası haline getirmişti.
- Müslümanlar, yasa kapsamı dışında kalıyor
Hindistan'ın çeşitli eyaletlerinde 31 Aralık 2014'ten önce ülkeye giren gayrimüslim göçmenlere vatandaşlık verilmesine imkan tanıyan ancak aynı durumdaki Müslümanları kapsam dışı tutan düzenleme 9 Aralık 2019'dan mart ayının ortalarına kadar protesto edilmişti.
Yeni Delhi'de 23 Şubat'ta başlayan ve yaklaşık 5 gün süren protestolarda bir emniyet amiri ve istihbarat görevlisinin yanı sıra 51 sivil hayatını kaybetmişti. Yeni Delhi'nin yanı sıra ülke genelinde yaşanan protestolarda 79 sivil yaşamını yitirmişti.
Yürürlüğe giren kanun kapsamında özellikle Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'da dini baskıdan kaçan Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlar, kimliklerini ve Hindistan'da 6 yıldan uzun süredir yaşadıklarını kanıtlamaları halinde vatandaşlık elde edebilecek, aynı pozisyondaki Müslümanlar ise kapsam dışında tutulacak.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.