'Hiç bu kadar adileşmemişlerdi'
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Silivri ile Kandil arasında teleferikle dolaşan zihniyetin artık bu milletin üzerinden elini çekmesinin vakti gelmiştir'' dedi.
Bağış, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve Marmara İş Hayatı Dernekleri Federasyonu (MARİFED) üyeleri ile Crowne Plaza İstanbul Asia Business Hotel Pendik'te bir araya geldi.
Bağış, yaptığı konuşmada, TUSKON ve üye derneklerinin, Türkiye sevdalılarından oluştuğunu kaydederek, ''Ama bu arkadaşlarımızın, diğer iş dünyasındaki derneklerden, kuruluşlardan biraz farklı bir yönü var. Onlar, siyasete destek vererek, Türkiye'nin önünü açmaya çalışıyorlar. Bu ülkede biliyorsunuz adı yine 'T' ile başlayan başka bir iş dünyası kuruluşu, kendisini Türkiye'de siyaset üstü bir kurum olarak gördü. Şimdi herhalde onlar da milli iradenin muktedir olmaya başladığını gördüler. Türkiye'nin şeffaf bir anayasaya kavuşma ihtiyacını dile getirmeye başlamış olmaları önemli bir gelişmedir'' ifadesini kullandı.
Egemen Bağış, ''Ben her birinize Türkiye'nin birlik ve beraberliğine, kardeşliğine, dayanışmasına ve özellikle yurt dışındaki okullarımız aracılığı ile kültürümüzün yayılmasına verdiğiniz destek için de teşekkürlerimi sunmak istiyorum'' diye konuştu.
Hükümetin icraatlarına da değinen Bağış, Atatürk'ten sonra Cumhuriyet tarihinde cemevine giden ilk cumhurbaşkanının Abdullah Gül, ilk defa Alevi vatandaşlarıyla aynı sofraya oturan başbakanın da Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getirdi.
AK Parti döneminde ilk defa ders kitaplarına Alevilik ile ilgili gerçek bilgilerin yer almasının sağlandığını kaydeden Bağış, ''Peki kendisi bizzat Alevi olan Kemal Kılıçdaroğlu bir kere teşekkür etti mi? Hayır. Bu bölgede milletvekili adayı olan, kadın demeye dahi dilim varmıyor, Sabahat Tuncel isimli kişilik, bir Türk polisine el kaldırmıştı, kendisi de bir Alevi olarak bir kere teşekkür etti mi? Yine Alevi olan Siirt'ten bağımsız aday olan Gültan Kışanak hanımefendi, teşekkür etti mi? Hayır'' şeklinde konuştu.
Bakan Bağış, 9 yıldır en büyük yatırımı demokrasiye yaptıklarını belirterek, bir ülkede demokrasi topalsa ekonominin felç olacağına ama demokrasi sağlamsa o ülkenin ekonomisinin uçacağına inandıklarını dile getirdi.
Ülkede milli iradenin mutlaka muktedir olması, bireyin özgürlüğünün ön plana alınması gerektiğini ifade eden Bağış, Türkiye'nin tarihi boyunca ''insanı yücelt ki devlet yücelsin'' denilen dönemlerde en görkemli günlerini yaşadığını söyledi.
12 Haziran seçimlerinin, Kurtuluş Savaşı kadar önemli olduğuna işaret eden Bağış, ''İnşallah bu seçim, Türkiye'de bu reformların, bu demokratikleşmenin ve bu şeffaflaşmanın kurumsallaştığı dönem olacak'' dedi.
-''HİÇBİR SEÇİM DÖNEMİNDE...''-
Egemen Bağış, bugünkü anayasanın, 1980 darbesinden sonra yazılmış askeri anayasa olduğunu, askeri bir anayasayla da asgari demokrasi olacağını kaydederek, şunları söyledi:
''Milletin vicdanında yargılanıp, müebbet muhalefete mahkum olmuş partilerin, anayasayı değiştirmemek için nasıl kol kola girdiklerine hep beraber şahitlik ettik. Bakın zıt kutuplar zannettiğimiz, CHP'nin de MHP'nin de BDP'nin de 12 Eylül referandumundan önceki Meclis'te ortaya koydukları duruş, ruh üçüzü oldukları gerçeğini ortaya çıkarttı. BDP'liler, bugüne kadar hep partilerinin kapatılmasından şikayet ederlerdi. Anayasa değişiklik paketinde parti kapatılmasını adeta imkansız hale getirecek maddede bile bir gün öncesine kadar destek vereceklerini söylerken, Meclis'e giremediler. Çünkü aynı talimat tuzakları, aynı karanlık ve derin odaklar diğer iki partiye yaptığı gibi onlara da 'girmeyeceksiniz' talimatını verdi. Onun için Silivri ile Kandil arasında teleferikle dolaşan zihniyetin artık bu milletin üzerinden elini çekmesinin vakti gelmiştir. Kim hangi odaklarla iş birliği yaparsa yapsın, kim kiminle kol kola girerse girsin, biz bu yola kefenimizle girmişiz. Sayın Başbakanımızın seçim konvoyuna ikidir saldırılıyor. Bir polis kardeşimiz şehit oldu, bir polis kardeşimiz yaralandı. Hopa'daki saldırıda ellerinde CHP bayrakları olan bir grup kocaman taşlarla Başbakan'ımızın otobüsüne saldırırken, bir polis kardeşimiz otobüsten düştü ve hala yoğun bakımda. Hiçbir seçim döneminde bu kadar adileşmemişlerdi. Demek ki Türkiye'nin çağdaşlaşması, şeffaflaşması, milli iradenin muktedir olması bunları bu kadar rahatsız ediyor.''
Bu ülkenin geleceğinin, Avrupa standartları üzerinde ileri bir demokrasi olduğunu vurgulayan Bağış, artık Türkiye'nin, IMF'in kapısında, AB'nin kapısında el pençe duran bir ülke olmadığını dile getirdi.
Bağış, Türkiye'nin önünün çok açık olduğunu ama bunu görüp de rahatsızlık duyanların bulunduğunu ifade ederek, ''Türkiye'nin dış politikasından rahatsız olanlar var. Türkiye'nin öz güveninden rahatsız olanlar var. Türkiye'nin potansiyelinin, onları gölgede bırakacağından rahatsız olanlar var. Onun için biz inadına kardeşlik, inadına, demokrasi, inadına milli birlik ve beraberlik demek zorundayız'' diye konuştu.
Bu seçimin partiler arasında bir seçim olmadığını dile getiren Bağış, ''Bu seçim, milli iradeyle statüko arasındaki bir seçimdir. Karşınızdaki 3 partinin adayları da bir kısmı bağımsız olarak girdi, ama bir parti tarafından destekleniyor, bir takım odakların kontrolü altına girmiş, onların tahakkümü altında hareket eden ve demokrasiye karşı mücadele etmekle yargılanan kişilerden oluşuyor. CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin teşkilatlarında adam yokmuş gibi kendilerine dayatılan bir takım isimlere dokunulmazlık sağlamak için listelere, yargılanan, Silivri-Kandil arasında teleferikle dolaşan isimleri doldurmuş durumdalar. Onun için bu seçim çok önemli'' dedi.
Toplantıda, MARİFED Başkanı Ahmet Ciğer ve TUSKON Başkanı Rızanur Meral de Bağış'a plaket takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.