Helallik teklifini Urfalı Cemil Baran yapmış
Baba Karabulut'a, 3 milyon euro helallik parası teklifini Urfalı Cemil Baran'ın yaptığı ortaya çıktı. Münevver'in babası parayı hastane için kabul ettiğini söyledi. Hayyam Garipoğlu ise aracıyı doğruladı ancak parayı
Etiler'de cesedi bulunan Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ile Hayyam Garipoğlu arasındaki helallik para tartışmasında tuhaf bir aracı ortaya çıktı. İstanbul'da 3 Mart'ta öldürülen Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, Garipoğlu ailesinin, kendisine bir gazeteci arkadaşı aracılığıyla 'helallik' kan parası teklif ettiğini ve kendisinin de bunu kabul ederek, aileden Cem Garipoğlu'nu adalete teslim etmelerini, 3 milyon euro vermelerini ve kızı adına okul ya da hastane yapılmasını istediğini açıklamasının ardından, yeni ayrıntılar ortaya çıktı.
"TEKLİF HAYYAM BEY'DEN"
İki aile arasındaki helallik para aracılığını yapan kişinin, Güneydoğu isimli yerel gazetenin ortaklarından olduğu iddia edilen Cemil Baran olduğu belirlendi. Baran aracılık iddialarını doğrulayarak, "Bir süre önce kendisini Hayyam Garipoğlu'nun yönlendirdiğini söyleyen Ahmet isimli bir kişi bana geldi. Garipoğlu ile görüşmemi istedi. Hayyam Bey'in numarasını bulup aradım. O da benden Süreyya Karabut'a 'kan parası teklif etmemi' istedi. Ben de Hayyam Bey'le görüştüm. Daha sonra bunları Süreyya beye ilettim" dedi. Süreyya Karabulut da Baran ile cinayet sonrası süreçte tanıştığını ve sık sık görüştüğünü anlatarak, "Bana geldi ve Hayyam Garipoğlu'nun yönlendirdiğini belirtti. Daha sonra görüşmek istediler, ben de taleplerimi ilettim. Cemil Baran benim bu konuşmamı gizli kameraya çekmiş" dedi. Garipoğlu ailesinden istediği para ile MS Derneği'ne bağış yapıp MS hastanesi yaptıracağını anlatan Karabulut, "Garipoğlu'ndan gelecek paraya ihtiyacım yok. Kasap et derdinde, koyun can derdinde. Ben o parayı alıp saltanatlık mı süreceğim, ben o kadar şerefsiz bir adam mıyım? Teklifi yalanladılarsa o onların sorunu. Ben söylediklerimin arkasındayım" dedi.
HAYYAM GARİPOĞLU YALANLADI
Hayyam Garipoğlu da, Cemil Baran isimli kişinin kendisini telefonla arayarak, Süreyya Karabulut ile ilgili elinde görüntüler olduğunu söyledi. Garipoğlu, "Kartal'a gidip CD'yi aldım. Süreyya Bey'i gizli kameraya almış. Cemil Baran bana Süreyya Bey'in kan parası istediğini anlattı" diye konuştu. Garipoğlu ne kendisinin ne de ailesinin Karabulut ailesine herhangi bir para teklifinde bulunmadığını belirterek, "Benim Ahmet isimli çok tanıdığım var. Ama benim böyle bir kişiyi ona gönderdiğim kesinlikle yalan. Böyle bir olayda kan parası teklif etmek de almak da ayıp. Bir takım olaylar döndürüyorlar ama anlamadım. Ne için para vereyim ki? Kimseye para filan vermem. Suçlu yakalanacak ve cezasını çekecek. Para alınca katili mi affedecek? Kendi vicdanında mı affedecek? Bu teklifin mantığını anlamıyorum" diye konuştu.
"KÖTÜ ADAM OLDUK"
Sadece aileden birisi olduğu ve olayın canlı kalması için adının sürekli gündeme geldiğini anlatan Garipoğlu, "Süreyya Bey'i ne gördüm ne konuştum. Niye görüşeyim ki? Sadece normal bir insanın yapacağı gibi medya aracılığıyla başsağlığı diledim. Üzüntülü olduğumu söyledim o kadar. Bu olay tüm yaşantımı etkiledi. Kamuoyunun nefret duygularını 6 aydır hissediyorum, üzerimde toplandı. Sokakta yürürken geriliyorum, kötü adam olarak algılandık" şeklinde konuştu.
ARACININ HAYATI EYLEM DOLU
Gaziantep ziyaretlerinde sürekli kendisini ön plana çıkarmaya çalışan Cemil Baran 2005'te seyyar tezgâhının alıkonulması üzerine AK Parti İl Başkanlığı binasına, namlusu değiştirilmiş kurusıkı tabanca ve bıçak ile saldırı düzenledi. 2 yıl önce AKP kongresinde Erdoğan'ın halıya işlenmiş portresini platforma fırlattı. 7 ay önce de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyaretinde başına eşarp takarak protesto gösterisi yaptı.
Hukukta helallik olmaz bunun adı kan parası
Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin yakından takip ettiği ve destek verdikleri Karabulut cinayetinde baba Süreyya Karabulut'un, "3 milyon euro" helallik istemesi siyaset dünyasını şaşırttı. Cinayetin gündeme geldiği Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin değerlendirmeleri şöyle:
Halide İncekara (AK Parti İstanbul): Epeydir ailenin sinirleri yıprandı. Komisyonda cinayetle ilgili yapılan önerilere destek verdim. Aile, kendilerini kontrol edemedikleri bir süreç yaşıyor. Allah yardımcıları olsun.
Çetin Soysal (CHP İstanbul): Hunharca işlenen cinayet var. Kamuya mal olmuştur. Burada bir takım tuzaklar kurulabilir. Birileri bu tuzaklar içine girebilir. Düşebilir. Bu durum, böyle bir cinayet gerçeğini değiştirmez. Bu dava, Süreyya Karabulut davası olmaktan çıktı. Ben de şoke oldum. Ama hukuki destek devam edecek.
Ahmet Ersin (CHP İzmir): Çok şaşırdım. Acısıyla, cinayet faillerini ortaya çıkarmak için verdiği çabayla tam aksi bir tutum. Üzüldüm. Araştırma önergemi geri çekmem. Devletin kurumlarının zan altında kalmaması için bu komisyonun kurulmasından yanayım.
Malik Ecder Özdemir (CHP Sivas): Bizim amacımız üzerinden 200 gün geçen cinayetin aydınlatılması. Babanın açıklamalarını etik bulmadım. Bu işlenen cinayet kadar vahim bir olay... Ahlaki değil. Kan parası iddiası doğru ise kendisini kınıyorum. Hangi gerekçeyle bu parayı istediyse ve nereye kullanacaksa kullansın hiç etik değil. Bu iki tarafın da pazarlık yaptığını gösteriyor. Ama, önemli olan yaşam hakkı elinden alınan bir geç kızın zanlısının yakalanması.
Hülya Koçyiğit: Kan parası, modern çağda çok incitici bir şey. Böyle bir anlaşmanın olması insanın içini ürpertiyor. Ailenin kızlarının adına bir hastane veya okul açılmasını talep etmelerine gönülden katılırım. Ancak para talebi beni biraz irkiltti. Vicdanım buna katılamaz.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Aydeniz Alisbah Tüskan: Helalleşme dini bir yol. Hukuk devletinde helalleşmeye yer yok. Aileler anlaşsa bile devlet suçlunun peşini bırakmaz.
MÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mustafa Fayda: Hellaleşme, Allah katında sadece katille maktül arasında olur. Aile cinayete ortak olmuşsa, bu suç hem dini bakımdan hem de hukuki bakımdan cezalandırılır. Bunu sadece maktül affedebilir. Ama Garipoğlu Ailesi'nin cinayette suçu yoksa ya da katil zanlısı Cem'i saklamıyorsa burada affedilecek hiçbir şey yok.
(Sabah)