Hazreti Peygamber ve çocuklar
Hazreti Peygamber, kendisine getirilen çocuklara, öncelikle iman hakikatlarını anlatırdı. Onlarla konuşurken, seviyelerini dikkate alır ve değer verdiğini hissettirirdi.
Çocuklarla ilişkilerimizde efendimizin yolunu takip ettiğimiz sürece onları kazanabilir ve onların küçük yaşlarda bilinçlerini uyandırabiliriz.
Efendimiz, torunlarını kucağına alır, onlarla konuşur ve birlikte vakit geçirirdi. Bir keresinde kendisini torunlarını kucağına alırken gören bir sahabe bunu yadırgadı ve " benim on çocuğum var ve şimdiye kadar hiç birini öpmüş değilim dediğinde efendimiz " merhamet etmeyene merhamet olunmaz" dedi.
Hicretin onuncu yılında oğlu İbrahim hastalanmış ve kucağında vefat etmişti. Efendimiz bu olaya çok üzülmüş ve gözlerinden yaşlar boşalmıştı. Bunun üzerine Abdurrahman bin Avf efendimize neden ağladığını sordu, Allah Resulü, ağlamanın şefkat ve merhamet belirtisi olduğunu söyledi ve oğluna döndü " eğer tekrar buluşma vaadi olmasaydı, senin için daha fazla üzülürdük. Yine de senin için çok muhzunuz ya İbrahim, gözler yaş akıtır, kalp hüzünlenir, lakin Allah'ın hoşlanmayacağı şeyi söyleyemez" dedi. ( Buhari, Cenaiz 43)
Hazreti Peygamber gerek çocuklarla gerek yaşlılarla gerek sahabesiyle ilişkilerinde, hoşgörülü, empatik ve sevecen davranırdı. O insanların sorunlarını hiçbir şekilde küçümsememiş, onları dinlemiş ve yardımcı olmaya çalışmıştır. Bütün bunlar efendimizin insanlara değer verdiğini ve onlara şefkatle muamele ettiğini gösteriyor.
Efendimiz torunlarını kucağına alır ve "bunlar benim dünyadaki iki reyhanım ( kokuların en güzeli) der ve onlarla ilgilenirdi. Hazreti peygamber torunlarına gösterdiği sevgiyi bütün çocuklara gösterir ve onlarla konuşurdu. Usame Bin Zeydin anlattığına göre efendimiz bir dizine onu, diğer dizine torunu Hasan'ı oturtur sonra ikisini de bağrına basar, "Allah'ım ben bunları seviyorum bunları sen de sev diye dua ederdi. Bir keresinde namaz kılıyordu tam da bu sırada torunları sırtına binmişti efendimiz torunları kendiliğinden ininceye kadar secdeyi uzatmıştı.
Allah Resulü, çocuklarla sohbet eder ve onlara değer verirdi. Bir gün evinden çıkmış torunlarını bağrına basarak " siz çocuklar ( çok büyük imtihan vesilesisiniz, bu nedenle bazen cimriliğe bazen korkaklığa bazen de cehalete müptela kılarsınız. Buna rağmen sizler Allah'ın en güzel kokulu nimetisiniz. ( tirmizi bir 11) buyurdu.
Ashaptan Büreyde'nin naklettiğine göre, Allah Resülü, Mescide hutbe okurken henüz çok küçük yaştaki torunlarının düşe kalka ilerlediklerini görünce hutbeyi yarıda keserek yanlarına gitmiş onları kucağına alarak tekrar hutbeye çıkmış ve Allah Teala "mallarınız ve evlatlarınız ( sizin için) bir imtihan vesilesidir" derken ne kadar doğru söylemiş, bunları öyle görünce sabredemedim. Buyurmuş ve hutbesine devam etmiştir. ( tirmizi menakı, 30)
Yine Enes bin malik'in kardeşi Ebu Umeyr'in çok sevdiği kuşu ölünçe efendimiz onu teselli etmek istemiş ve " Ebu Ümeyr serçeciğine ne oldu serçecik ne yapıyor şimdi diyerek çocuğun acısına ortak olmuştur. Yolda karşılaştığı çocukları bineğine alır ve gidecekleri yere götürürdü.
Hazreti Peygamber, kendisine getirilen çocuklara, öncelikle iman hakikatlarını anlatırdı. Onlarla konuşurken, seviyelerini dikkate alır ve değer verdiğini hissettirirdi.
Çocuklarla ilişkilerimizde efendimizin yolunu takip ettiğimiz sürece onları kazanabilir ve onların küçük yaşlarda bilinçlerini uyandırabiliriz.