Hayvansal atıklardaki antibiyotiklerin nasıl azaltılabileceği araştırılıyor
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Mikrobiyal Ekoloji Grubu (MEG) Başkanı Prof. Dr. Bahar İnce, hayvan atıklarından enerji elde etme sürecinde ortaya çıkan ve doğaya karışabilen gübredeki antibiyotik miktarının azaltılması iç
İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Mikrobiyal Ekoloji Grubu (MEG) Başkanı Prof. Dr. Bahar İnce, hayvan atıklarından enerji elde etme sürecinde ortaya çıkan ve doğaya karışabilen gübredeki antibiyotik miktarının azaltılması için araştırma başlattı.
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi ve Mikrobiyal Ekoloji Grubu (MEG) Başkanı Prof. Dr. Bahar İnce, AA muhabirine, hayvanların hastalanmaması için kullanılan antibiyotiklerin, dışkılarında da bulunduğunu, bu atıkların biyogaz tesislerinde enerji üretimi için işlendikten sonra yan ürün olarak kısmi gübre haline geldiğini ve tarımsal alanlarda kullanılan bu gübredeki antibiyotiklerin toprak ve sucul ortamlara karışabildiğini söyledi.
Topraktaki antibiyotiklerin yağmur sularıyla veya farklı yollarla döngüye girerek mikroorganizmaların ya da büyük canlıların yağ dokularında biriktiğini anlatan İnce, "Antibiyotikler antibiyotik olarak kalmıyor, metabolit dediğimiz daha tehlikeli ara ürünlere yani sindirim ürünlerine dönüşüyorlar. Bunlara mikro kirletici diyoruz ve ne yazık ki mikro kirleticiler çok düşük konsantrasyonda olsalar dahi doğanın içerisinde giderim mekanizmalarına uğramıyorlar ve bunlar çamur ve toprak gibi birtakım organik maddelere bağlanıp adsorbe olarak artmaya devam ediyorlar." dedi.
İnce, 21 Ocak 2006 tarihine kadar hayvanların besinlerine dahi büyütme amaçlı antibiyotik eklendiğini fakat Avrupa Birliği'nin almış olduğu kararla birlikte artık antibiyotiklerin hayvanlarda sadece hastalıkları engellemek için kullanıldığını aktardı.
Antibiyotiklerin doğaya en çok hayvan atıklarıyla karıştığına dikkati çeken İnce, "Bunlar sucul ortamlara bir şekilde ulaşıyorlar. Sucul ortamlarda insanlar bunları kullanıyorlar. Daha sonrasında da bunlar biyobirikim dediğimiz mekanizma ile küçük organizmalardan büyük organizmalara aktarıla aktarıla çok daha yüksek miktarlara ulaşıp son tüketici yani insana ulaşıyorlar ve insanlara ulaştığı noktada artık toksik etkiye neden olabiliyorlar." diye konuştu.
İnce, hayvansal atıklarda bulunan antibiyotiklerin aynı zamanda biyogaz tesislerinin verimini düşürerek üretimin azalmasına da neden olduğunu ifade etti.
- "Tesisteki antibiyotik miktarlarını ölçüyoruz"
Gübredeki antibiyotik miktarının minimize edilmesi üzerine başlattığı araştırma kapsamında iki yıl boyunca çalışacağını belirten İnce, şöyle devam etti:
"Gerçek ölçekli bir tesis seçtik. Bu mevcut tesisin giriş (besleme) ve çürütücü (biyogaz tesisi) çıkışında antibiyotik miktarlarını ölçüyoruz ve bunların doğadaki kalıntılarının ne kadar olduğunu tespit ediyoruz. Bununla ilgili stratejiler geliştiriyoruz. Burada antibiyotik varlığından dolayı özellikle antibiyotik rezistans genleri ve antibiyotiğe dirençli mikroorganizmalar ortaya çıkıyor. Bu antibiyotiklere dirençli mikroorganizmalar daha sonra doğanın içerisinde çeşitli yollarla insanlara kadar ulaşabiliyor. İnsanlara ulaştığı noktada da antibiyotik direncini ortaya çıkarıyorlar."
Hayvansal atıkların oluşumundan doğaya salınmasına kadar olan aşamada adım adım antibiyotik miktarı ve konsantrasyonunu inceleyeceğini belirten İnce, araştırmanın hayvansal atıklardaki antibiyotik salınımı ve insan bünyesinde yarattığı antibiyotik direncinin tespiti açısından önemli bir adım olacağı değerlendirmesinde bulundu.
İnce, araştırma sürecini şöyle özetledi:
"Öncelikle tavuk dışkılarından gelen antibiyotikleri tespit edeceğiz. Hangi tür olduklarını, miktarlarını ve konsantrasyonlarını tespit edip sisteme girmeden önce bunların analizlerini yapıp biyogaz tesisinden çıktıktan sonra nasıl bir değişime uğramışlar, onu araştıracağız. Özellikle bahsettiğim sadece antibiyotik ve ana antibiyotikler değil de diğer yeni sindirim ürünleri olan metabolitler. Daha da zararlı olanlar. Onların türleri de belirlenecek, belirlendikten daha sonra bunların toprağa salınımında veya doğrudan tarımsal alanlarda kullanımında nasıl bir biyobirikime neden olabilirler, bunu araştıracağız."
- "Doğa dostu stratejiler peşindeyiz"
Biyogaz tesisleri çıkışında gübrenin doğrudan toprağa bırakıldığında özellikle antibiyotik direnç genleri ve türevlerinin doğaya daha fazla salındığı uyarısında bulunan İnce, doğada antibiyotik kaynaklı biyobirikim olmasının önünde geçmek istediğini dile getirdi.
İnce, "Döngüsel ekonomi perspektifinde yeni stratejiler geliştirmek istiyoruz. Döngüsel ekonomi derken yani buradaki antibiyotik türevlerini ve antibiyotiklerin miktarlarını ve konsantrasyonlarını düşürmekle kalmayıp aynı zamanda atıklardan sanayinin ihtiyacı olan farklı ürünler ve kimyasallar elde etmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Çevre için problem teşkil eden bu kirliliğin doğada da bulunan canlılar vasıtasıyla giderilmesini sağlayacak bir biyoremidasyon stratejisi geliştirmeyi hedeflediğini vurgulayan İnce, iyileştirme stratejilerini belirlemek için mühendislik çözümleri ile birlikte kompost uygulaması ve biyokömür ile mantarlar ve kırmızı algler gibi biyolojik ajanlar kullanacağını kaydetti.
İnce, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Doğa dostu stratejiler peşindeyiz dolayısıyla biz burada en iyi stratejiyi belirlediğimiz zaman bu da uygulanabilir bir strateji olacak. Sonuçta, hem problemi çözmüş hem de ekonomik değeri olan ürün veya ürünler elde edeceksiniz. Biyogaz tesisi çıkışından artık doğaya salınmasında bir sakınca olmayacak çünkü doğada bir kirlilik yaratmayacak ya da antibiyotik kirliliğini minimuma indirecek."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.