Haydi Kur'an ve namazla dirilişe!

Haydi Kur'an ve namazla dirilişe!

Toplumda namaz bilinci oluşturmak için kurulan Namaz Gönüllüleri Platformu üyeleri, yapılan hizmetleri anlatarak 'Kur’an ve namazla diriliş seferberliği' ilân etti.

 

NGP'nin yeni hedefi: Haydi Kur’an ve namazla dirilişe!

İnsanları namaza teşvik etmek ve toplumda namaz bilinci oluşturmak için kurulan Namaz Gönüllüleri Platformu üyeleri, geçen dört yılda yapılan hizmetleri anlatarak yeni projelerini, “Kur’an ve namazla diriliş seferberliği” olarak ilân ettiler.

Fatih’te Ali Emirî Kültür Merkezinde yapılan toplantıya, ülkemizin tanınmış ilim ve fikir adamları, yazarlar, radyo TV programcıları, din görevlileri ve gazeteciler katıldı. NGP üyelerinden Ahmed Bulut ve Cemil Tokpınar’ın sunduğu program, Sultanahmed Camii İmam Hatibi Emrullah Hatipoğlu’nun okuduğu Kur’an’la başladı. Toplantıda konuşan Namaz Gönüllüleri Platformu sözcüsü Abdullah Yıldız, “2006 yılından beri namaza çağrı hizmetimiz devam ediyor. Milyonlarca kitabın, kitapçığın, binlerce panelin, konferansın, seminerin, radyo-televizyon programının oluşturduğu namaz coşkusu bütün hızıyla sürüyor, hamdolsun! Şimdi ise, Kur’an ve namazla diriliş seferberliği başlatıyoruz” dedi.

Bin yıl Kur’an’a hizmet eden milletimizin Kur’an’dan uzaklaştırıldığını belirten Abdullah Yıldız, şöyle devam etti:

“Bu olumsuz tabloyu düzeltmek ve Kur’an’ı, bir ‘hayat kitabı’ haline getirmek için eğitim, iletişim ve sanat alanında çok geniş ve kapsamlı bir dizi faaliyet yapmayı, bu konuya dikkat çekmeyi ve kitleleri bilinçlendirmeyi hedefliyoruz.

“İnanıyoruz ki, ümmetin yeniden dirilişi; Kur’ân’ı gereğince okuyup anlaması ve onun şaşmaz ilkelerine ve ‘yaşayan Kur’ân’ olan Resûl-ü Ekrem’in sünnetine sıkı sıkıya sarılıp, namazın ikamesi başta olmak üzere vahyi, bir hayat tarzı haline getirmesiyle gerçekleşecektir.”

Birçok radyo ve televizyonun naklen yayınladığı programda Namaz Gönüllüleri Platformunun hizmetlerini ve hedeflerini anlatan bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonun sonunda yeni hedeflere şöyle çağrı yapıldı:

“Şu ‘Bunalım Çağı’nda, insanlık, tam da Kur’ân’ın diri ve diriltici nefesine muhtaçtır! Çağımız, Kur’ân’ı gereği gibi okuyup anlayacak, anlatacak ve en güzel şekilde yaşayarak insanlığa örnek olacak ‘Kur’ân Nesli’ne hasret! Çağ Kur’ân’a, çağ namaza, çağ İslâm’ın güzelliklerine hasret!

“Gelin, Kıyamet günü, Resûlüllahın (s.a.v.) şu dehşetli şikâyetine muhatap olmayalım: ‘Rabbim, gerçekten benim ümmetim bu Kur’ân’ı mehcûr bir kitap olarak bıraktılar (hükümlerinden uzaklaşıp onu terkettiler)’ (Furkan sûresi, 30.âyet)’

“O halde: Haydi Kur’ân’la dirilişe! Haydi namazla dirilişe! Haydi Kur’ân ve namazla gerçek kurtuluşa!”

Programda, Prof. Dr. Suat Yıldırım, Prof. Dr. Faruk Beşer, Doç. Dr. Mustafa Karataş, sanatçı Yaşar Alptekin de birer konuşma yaptılar.

NGP ADINA ABDULLAH YILDIZ’IN KONUŞMASI: KUR’AN VE NAMAZLA DİRİLİŞ SEFERBERLİĞİ

Bismillahirrahmanirrahim.

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd u senâ, O’nun Kutlu Rasûlü’ne salât u selâm ederim.

Muhterem hocalarım, kıymetli misafirler ve değerli izleyiciler!

19 Ağustos 2006’da ‘Vira Bismillah’ deyip başlamıştık Namazla Diriliş Seferberliğine!

Üç yıl içinde, “namazla diriliş rüzgârı” tüm Anadolu’yu, Rumeli’yi, Kıbrıs’ı, hatta Avrupa’yı sardı ve gönüllere sekînet veren tatlı bir melteme dönüştü, elhamdülillah.

Dahası, komşu İslam ülkeleri ve Orta Asya Cumhuriyetleri, bu çalışmayı modelleyip ülkelerine taşıma arzularını beyan eder hale geldiler.

‘İyi güzel de, sonuç nedir?’ diye sorulabilir.

Yola çıktığımızda; beş vakit namaz kılamayan %75’i namazla buluşturmayı öncelikli hedef olarak belirlemiştik. Beş vakit namaz kıldığını söyleyenlerin de devamlılık, huşû, farkındalık konularında problemleri var; ama acil eylem planımız, insanımızı namazla buluşturmaktı. Ertesi yıllarda yapılan anketlere bakılırsa; % 25 olan beş vakit namaz kılma oranında artış var:

-A&G araştırma sonuçlarına göre % 31’e,

- KAB Platformunun yaptırdığı ANAR anketi ve Estima anketine göre % 46’ya çıkmış.

Bu sonuçlar fazla iyimser bulunabilir. Ancak, bu sonuçların ortalamasını alsak bile, 10 puanlık bir artıştan söz edebiliriz ki, bu önemli bir mesafedir. Allah’a şükürler olsun.

Sizlerin kalbi dua ve destekleri ile dur durak bilmeyen Namaz Gönüllüleri’nin hasbi çalışmaları, Rabbimizin bu güzel sonucu lütfetmesinde pay sahibi ise, ne mutlu bizlere!

Milyonlarca kitabın, kitapçığın, binlerce panelin, konferansın, seminerin, radyo-televizyon programının oluşturduğu namaz coşkusu bütün hızıyla sürüyor, hamdolsun!

Burada, yeri gelmişken; ülke genelinde program organize edip Namaz Gönüllülerine destek olan 200’ü aşkın vakıf, dernek, sendika ve kuruluşumuza yürekten teşekkür ediyoruz.

Ensar Vakfı, AKV, Akabe Vakfı, Akdav, Enderun, İlim Yayma Cemiyeti, Diyanet-Sen, Eğitim Bir-Sen, AGD, birçok müftülüğümüz, belediyemiz ve yerel kuruluşumuz gibi daha nicelerinden Rabbim ebeden razı olsun…

Ama, daha yapacak çoook işimiz var!

Bu topraklarda ve tüm yeryüzünde secde etmeyen tek insan kalmayıncaya kadar bu seferberlik devam edecektir, inşallah

***

Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliğimize gelince:

Şöyle bir anekdot aktaralım, müsaadelerinizle:

On dokuzuncu asrın son yıllarında İngiliz Parlamentosunda kürsüye çıkan Sömürgeler Bakanı Gladstone elindeki Kur’ân-ı Kerim’i göstererek şunu söyler: “Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara gerçek anlamda egemen olamayız. Ne yapıp yapmalıyız; ya Kur’ân’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’ân’dan soğutmalıyız.”

Yaklaşık 150 yıldan beri, Müslüman dünya aleyhine kurulan tüm planların temelinde işte bu sinsi hedef yatmaktadır: Onları Kur’ân’dan soğutup uzaklaştırmak ve tamamen koparmak!

Buna bir de ümmetin çeşitli sebeplerden kaynaklanan hataları eklenince, Üstad Said Nursi’nin tespiti ile; Kur’ân-ı Kerîm, milyonlarca kitaba bölünen rağbet ve ilgi sebebiyle, yalnız tilâvetiyle teberrük olunan bir mübarek derecesinde kaldı.

Ve üstad Mehmet Akif’in yıllar önce yakındığı durum ortaya çıktı; hâlen de devam ediyor:

Ya açar Nazm-ı Celil'in, bakarız yaprağına

Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.

İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyle bilin!

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.

Başımıza ne geldi ise, Furkan suresi 30.ayette belirtildiği üzere, Kur’ân’dan koptuğumuz için geldi.

Üstad Sezai Karakoç’un ifadesi ile:

“Müslümanlar Kur'ân’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler” !

Şimdi, gelin Yüce Rabbimizin ‘Müminler için hâlâ vakit gelmedi mi?’ ihtarına kulak verelim:

"İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın Zikrine ve inen hakka (Kur’ân'a) huşû duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar." (Hadid/16)

Evet, vakit çoktan gelmiştir, hatta geçmektedir. Vakit yeniden Kur’ân’a dönme vaktidir.

Bu bağlamda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, vahyin 1400.yılı olan 2010’u “Kur’ân Yılı” ilan etmesini hayli anlamlı ve heyecan verici buluyor ve tebrik ediyoruz, destekliyoruz.

Ancak, bu milletin Kur’ân’dan koparılış sürecinde; gadre uğrayan, büyük çileler çeken ama Kur’ân davasına hizmetten asla geri durmayan büyüklerimizi de unutmuyor rahmet ve minnetle anıyoruz:

Kur’ân davasına hizmeti sebebiyle defalarca atıldığı hapishaneleri Medrese-i Yusufiye’ye çeviren Bediüzzaman Said-i Nursi rahmetullahi aleyhi,

Kur’an öğretmek yasaklandığı için öğrencilerine Haydarpaşa’dan bilet aldırıp Adapazarı’na kadar tren kompartımanını Kur’ân kursuna çeviren Süleyman Hilmi Tunahan rahmetullahi aleyhi,

İlk imam-hatip kursunun açılması için yeterli öğrenci sayısını bulamayınca, birkaç hamalın günlük parasını maaşından ödeyerek onları öğrenci kaydettirerek İmam-hatiplerin temelini atan Celal Hoca rahmetullahi aleyhi,

Ayrıca her biri birer kahraman olan Esad Erbilî, Ali Haydar Efendi, Konyalı Hacı Veyiszâde, Gönenli Mehmet Efendi, Mehmet Zahit Kotku, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Muhammed Raşid Erol, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Said Çekmegil ve daha nice büyüklerimizi rahmetle ve dua ile yâd ediyoruz.

Onların hizmetlerini, çilelerini, aziz hatıralarını unutmadık, unutmayacağız!..

Ne acıdır ki, bin yıl Kur’an’a hizmet eden bu milletin evlatları Kur’an’dan uzaklaştırılmıştır. Bırakın Kur’an’ın önde gelen surelerini öğrenmeyi, Fatiha’nın anlamını bilen kişi oranımız yüzde 10 bile değildir.

Bu olumsuz tabloyu düzeltmek ve Kur’an’ı, bir “hayat kitabı” haline getirmek için eğitim, iletişim ve sanat alanında çok geniş ve kapsamlı bir dizi faaliyet yapmayı, bu konuya dikkat çekmeyi ve kitleleri bilinçlendirmeyi hedefliyoruz.

Kur’an’ın hem Arapçasını, hem Türkçe açıklamasını, hem de dünya dillerindeki tercümelerini okutmak, dinletmek, öğretmek ve yaşatmak için binlerce projenin, kampanyanın uygulanması gerektiğine inanıyoruz.

Rabbim biz müminleri, Kur’an’ın mesajlarını dünyadaki farklı milletlere, farklı yaştaki insanlara ulaştırmayı nasip etsin.

İnanıyoruz ki, ümmetin yeniden dirilişi; Kur’ân’ı gereğince okuyup anlaması ve onun şaşmaz ilkelerine ve “Yaşayan Kur’ân” olan Rasûl-ü Ekrem’in sünnetine sıkı sıkıya sarılıp, namazın ikâmesi başta olmak üzere vahyi, bir hayat tarzı haline getirmesi ile gerçekleşecektir.

“KUR’ÂN VE NAMAZLA DİRİLİŞ” SİNEVİZYON METNİ

2006 yılının başlarıydı…

Namaz bilinci üzerine kitap yazan kardeşlerimiz buluştular ilk önce...

Yüreklerini, kalemlerini, kelamlarını seferber ettiler namaz için…

Sonra, namaz davasına gönül veren yazar, edebiyatçı, sanatçı, fikir adamı ve bilim adamlarıyla bir araya geldiler...

Kendilerine “Namaz Gönüllüleri” dediler:

-“Millet ve ümmet olarak çektiğimiz sıkıntıların en büyük sebebi, namazı terk etmektir” teşhisinde birleştiler.

Tedavi ise, ümmetin “bir tevhîd eylemi” olan namazla yeniden buluşması idi…

Bu amaca ulaşmak için plânlar, projeler üzerinde konuştular…

Çalışmalarının adını “Namazla Diriliş Seferberliği” koydular…

Ve 19 Ağustos 2006’da, Miraç gecesinin arifesinde, yüz kadar öncünün katılımı ve bir o kadarının da imzası ile Namazla Diriliş deklarasyonunu yayınladılar...

İçlerinden birinin okuduğu deklarasyonda şöyle deniyordu:

“Sizleri, dünya ve ahiretinizi kurtaracak bir seferberliğe çağırıyoruz:

‘Namazla Diriliş’ seferberliğine!...”

Ve namazın; ‘Dinin direği’, ‘Müminin miracı’, ‘Cennetin anahtarı’ ve ‘Gözümüzün nûru’ olduğu vurgulanıyordu…

Acı bir tespit yapılıyordu, sonra:

“Ne yazık ki, ülkemizde namazı gündeme taşıyacak kapsamlı ve ciddi faaliyetler, şu âna kadar ortaya konulamamıştır...”

Ardından da, herkesin bu kutlu yolculuğa destek vermesi isteniyordu…

Ve yollara düşülüyordu…

Ülke il il, kasaba kasaba dolaşılıyor; namaz tohumları ekiliyordu köşe bucak…

Yüzlerce namaz gönüllüsü hocamız, insanımıza “namaz”ı, sadece “namaz”ın hakikatini anlatıyordu...

Rabbimizin inayeti ile kartopu gibi büyüyen Namazla Diriliş Seferberliği, kısa zamanda ülke sınırlarını bile aştı…

Milyonlarca kitap, kitapçık dağıtıldı...

Böylece…

Namaz, insanımızın gündemine taşındı, Allah’a şükürler olsun!...

Ve Rabbimizin lütfu ile, vesîle-i rahmet, vesîle-i nusret, vesîle-i vahdet oldu namaz...

Farklı mekteplere mensup kardeşlerimiz, yollarda, kürsülerde, misafirhanelerde birbirlerinin güzelliklerini, kabiliyetlerini keşfettiler...

Kalpler aynı coşkuyla çarptı, gönüller aynı heyecanla titredi, gözler aynı duygu ile ıslandı...

Kardeşliğimizin ne büyük bir nimet ve imkan olduğunu keşfettik yeniden...

Dualarımız hep birlikte Haşr sûresinin 10. âyeti oldu:

“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla. Ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı yersiz ve uygunsuz bir duygu veya düşünceye yer bırakma...

Ve dualar, fiili dualar, gayretler karşılık buldu...

Tohumlar yeşerdi... dallar meyveye durdu...

-Hocam şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Biz bu yaşlarda mı namazla tanışacaktık?

-Buralara gelmekte neden geç kaldınız!?

-Namaz kılmaya başladım, bunalımdan kurtuldum...

-Namaz programından sonra eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum; ilk işim abdest almak ve hemen namaza durmak oldu... O gün-bugündür namazımı bırakmadım...

İşte güzel yansımalardan sadece birkaçı...

Gelin de seferber olmayın...

Gelin de yollara düşmeyin...

Gelin de namaz gönüllüsü olmayın...

*Öncelikli hedefimiz; beş vakit namaz kılamadığını söyleyen milyonlarca kardeşimizi namazla buluşturmaktı. Şükürler olsun, pek çok insanımız bu vesile ile namazla şereflendi… Ama, daha yapacak çok işimiz var; ulaşılacak çok insanımız var…

*İkinci olarak; namazda huşûu yakalamayı, namazlarımızın içini doldurmayı arzuladık. Bu noktada binlerce insanımızdan çok güzel intibalar aldık…

-“Bu programı dinlediğimden beri namazlarımdan haz almaya başladım”

-“Bu kitabı okuduktan sonra namaza yeniden başladım.”

diyenler, teşekkür ve dua edenler, bize şevk ve heyecan verdiler…

*Üçüncü olarak; fahşâ ve münkeri def eden namazlarımızla, hayatın bütün alanlarını namaz bilinciyle yeniden tanzim etmeyi amaçladık...

Bu, elbette uzun soluklu ve ucu açık bir hedeftir ve Kıyamet’e kadar sürecektir…

Bu kutlu seferberlik, yeni hamlelerle devam edecek; dualarınız ve desteklerinizle daha da büyüyecek, güçlenecek inşaallah...

Önceki yıl başlattığımız “Haydi Camiye” Seferberliği devam ediyor!

Özellikle “Haydi Ailece Camiye” çağrımız her kesimde ciddi yankı buldu, hamdolsun!

Yapılan çalışmalarla camilerimize ilgi giderek artıyor, daha da artacak inşallah!..

Allah’ın izni ile camilerimizi tıklım tıklım doldurmayı; hep birlikte “Allah’ın evleri”ni yeniden imar etmeyi ve bu kutlu mekânları yeniden hayatın merkezi kılmayı arzuluyoruz...

Şimdi, Rabbimizin inayeti, lûtfu ve keremi ile yeni bir hamle başlatıyoruz:

Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliği!

Yüce Rabbimiz Ankebut suresinin 45. âyetinde şöyle buyuruyor:

“Sana vahyedilen Kitabı tilavet et (oku - duyur - uygula) ve namazı dosdoğru kıl. Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…”

Demek ki, müminler olarak önceliğimiz Kur’ân ve Namaz’dır.

Ümmetin kurtuluşu, Kur’ân’ı hayat kitabı yapmak ve namazı dosdoğru kılmakla mümkün olacaktır. Amacımız, öncelikle Kur’ân’ı gereği gibi okuyup anlamak, merhum Akif’in ifadesi ile mânânın kaydında olmaktır:

Lâfzı muhkem yalnız, anlaşılan, Kur’ân’ın;

Çünkü kaydında değil hiç birimiz mânânın.

-Yine Akif’in ifadesi ile: “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan ilham alıp, asrın idrakine İslâm’ı söyletmenin” vakti gelmiştir.

Şu “Bunalım Çağı”nda, insanlık, tam da Kur’ân’ın diri ve diriltici nefesine muhtaçtır!

Çağımız, Kur’ân’ı gereği gibi okuyup anlayacak, anlatacak ve en güzel şekilde yaşayarak insanlığa örnek olacak “Kur’ân Nesli”ne hasret!

Çağ Kur’ân’a, çağ namaza, çağ İslâm’ın güzelliklerine hasret!

Gelin, Kıyamet günü, Rasûlüllah aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm’ın şu dehşetli şikayetine muhatap olmayalım:

‘Rabbim, gerçekten benim ümmetim bu Kur’ân’ı mehcûr bir kitap olarak bıraktılar (hükümlerinden uzaklaşıp onu terkettiler)’ (Furkan sûresi, 30.âyet)

O halde; Haydi Kur’ân’la dirilişe

Haydi namazla dirilişe!

Haydi Kur’ân ve namazla gerçek kurtuluşa!

Allahım!

Kur’ân’ı

kalbimizin bahârı,

sadrımızın nûru ve

tüm hüzünlerimizin, kederlerimizin gidericisi kıl!”

“Rabbimiz!

Bizleri ve neslimizi dosdoğru namaz kılanlar eyle!

Ve dualarımızı kabul buyur!”

Amin!..


NAMAZ GÖNÜLLÜLERİ PLÂTFORMU

www.namazladirilis.com. namaz@namazladirilis.com