Hayata pozitif enerjiyle bakın
Hayata olumlu ve güzel bakmak pozitif enerjiyi ortaya çıkarıyor.
Pozitif enerji için bir şeyi istemek, sonucu hayal edebilmek ve yapabileceğimize inanmak gerekiyor. Hayata olumlu bakmak, olayların güzel yönünü görebilmek için sosyal ilişkilerinin ve beden sağlığının da dengeli olması çok önemli.
Hayatta daha başarılı olmak, sağlıklı yaşamak, insanlarla iyi ilişkiler içinde olmak, kendimize güvenimizin artması hep içimizdeki pozitif enerjiyi açığa çıkarmayla ilişkili. Şöyle bir düşünün, omuzlarınız ve kollarınız düşük, neredeyse bir adım bile atmak istemiyorsunuz. O gün de o kadar çok yapılacak iş var ki: Aynaya bakıyorsunuz, yavaşça arkaya geriliyorsunuz, derin bir nefes alıyorsunuz. Yapmak istediğiniz şeyleri düşünüp, "Biraz canlanmam gerekiyor." diyorsunuz. Omuzlarınız şimdi daha dik. Bakışlarınız daha canlı. İşte bu durumda siz pozitif enerjinizi harekete geçirmiş oluyorsunuz. İnsanoğlu doğuştan kendi enerjisini kendisi üreten müthiş bir sisteme sahip kılınmış. Bununla beraber kişinin bu enerjiyi nasıl ve nerede üreteceğini bilmesi için zihinsel bir hazırlığa yani bilişsel ve duygusal donanıma sahip olması gerekiyor. Enerjinin ortaya çıkarılması kadar yerinde kullanılması da önemli. Bazı kişiler son derece enerjiktirler, fakat bu enerjiyi uygun yere kanalize edemeyince verimsiz olurlar. Bu durum bir huzursuzluk da meydana getirir. Bu sebeple enerjiyi uygun şekilde kullanma alışkanlığı kazanmak da gerekir. Hepimiz normalde pek çok işi düşünmeden otomatik olarak yaparız. Bizi buna iten günlük alışkanlıklarımızdır. Bununla beraber bazı anlar var ki orada kendi irademizi (bilincimizi) kullanmamız ve pozitif enerjimizi açığa çıkarmamız ve daha fazla enerji üretmemiz gerekiyor. Bu demektir ki varlığımızın üretmeye alışık olduğu miktar, o durumun üstesinden gelmemiz için yetmiyor. Pozitif enerjiyi üretebilmek için bir şeyi istemek, sonucu hayal edebilmek ve yapabileceğimize inanmak gerekli şartlar arasında yer alıyor.
Pozitif enerjiyi üretebilmek için vücudumuzun negatif enerji birikimini boşaltması, iyi dinlenmesi, sağlıklı beslenmesi, solunum ve boşaltım sisteminin sağlıklı çalışması, sosyal ilişkilerinin dengeli olması da gerekiyor. Sanatsal faaliyetlerin de negatif enerji birikimini boşaltma yollarından biri olduğunu unutmamak gerekiyor.
Hayata olumlu bakan, inanan ve başarmak isteyen, öğrenmek için bir amacı olan kişilerde ise pozitif enerji daha fazla olduğundan başarı da daha çok oluyor. Hayatın hep kötü yönlerini gören karamsar kişilerde bağışıklık sistemi de etkilendiğinden hastalıklara karşı dirençsiz olurlar. Halbuki içindeki pozitif enerjiyi açığa çıkararak karamsar düşüncelerden kurtulmaya çalışan, hayata gülen gözlerle bakabilen, gülümsemeyi bilen bir kişinin bağışıklık sistemi salgılanan hormonlarla kuvvetlenir.
Deprem, ölümler, kazalar, felaketler kişinin elinde olmayan olaylardır. Kişi pozitif enerjisini ne kadar açığa çıkarırsa çıkarsın, bu tür hayat zorluklarını tamamen önlemek mümkün olmasa da etkilerini en aza indirmek yine de kişinin elindedir. Kişi hayata ne kadar olumlu yaklaşırsa travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz hayat zorluklarından sonra ortaya çıkan psikolojik rahatsızlıklardan da o kadar çabuk kurtulabiliyor. Yapılan tedaviler daha etkili oluyor. Kişi pozitif enerjisini ortaya koyarak yani olaylara umutla yaklaşarak ve iyileşeceğine inanarak kanser gibi ciddi hastalıkları dahi yenebiliyor. Enfeksiyon hastalıklarına yakalanma durumunda da çabuk iyileşebiliyor.
Zaman - Psikolog Farika Teymur Artır