Hatim
Esasen ezberleme amacı dışında Kur'an okumanın gayesi önce onu anlamak, sonra da anladığıyla amel etmektir. Resûl-i Ekrem'in, Kur'an'ı teennî ile ve geniş zaman içinde okumayı tavsiye etmesinin sebebi de bu olmalıdır.
Hatim, Kur'an ilimleriyle hadis literatüründe kullanılan bir tabirdir.
Hatm ve hıtâm sözlükte "örtmek, mühürlemek, bir şeyi tamamlayıp sonuna ulaşmak" gibi mânalara gelir. Kur'ân-ı Kerîm'i başından sonuna kadar yüzünden veya ezbere okuyarak bitirmeye, ayrıca Sahîh-i Buhârî başta olmak üzere tanınmış hadis kitaplarını okuyup sona erdirmeye hatim (hatim indirmek, hatmetmek) denilmiştir.
Kur'an'ın, okunup anlaşılması ve gereğince hareket edilmesi amacıyla indirildiği şüphesizdir.[1] Hz. Peygamber, Kur'an okuyup onunla amel edenlerin gıpta edilecek kimseler olduğunu, okunan Kur'an'ın her harfine karşılık on sevap verileceğini, okuyanlar için Kur'an'ın dünyada huzur kaynağı, âhirette de şefaatçi olacağını bildirmiştir.[2] Allah kelâmı olan Kur'ân-ı Kerîm'in müslümanlar nezdindeki büyük değeri ve onun okunmasıyla ilgili emir ve teşvikler sebebiyledir ki ashâb-ı kiram ve onları takip eden nesiller Kur'an okumayı, onunla meşgul olmayı daima ön planda tutmuşlardır. Resûl-i Ekrem ayrıca, Kur'an'ı tertip üzere okuyarak hatim indirmeyi Allah'ın en çok sevdiği işlerden biri olarak nitelendirmiştir.[3]
Hz. Peygamber ile Cebrâil'in, her yılın ramazan ayında o zamana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri birbirlerine okuyarakmukabele ettikleri ve bir anlamda hatim indirdikleri bilinmektedir.[4] Müslümanlar da ramazan ayında genellikle camilerde ve bazı evlerde Kur'an okutup dinlemek suretiyle hatim indirmeyi âdet haline getirmişlerdir.[5] Hatim indirmenin belli bir zamanı ve süresi yoktur. Hz. Peygamber'in bilhassa geceleri çokça Kur'an okuduğu bilinmekteyse de nasıl bir tertiple okuduğuna ve eğer o ana kadar nâzil olan bütün âyetleri okuyor idiyse bunu ne kadar bir zaman içinde yaptığına dair kesin bilgi bulunmamakta, ancak, "Üç günden daha az bir zamanda Kur'an'ı hatmeden kişi ne okuduğunu anlamamıştır" dediği kaydedilmektedir.[6] Hz. Âişe de bunu teyit ederek Resûl-i Ekrem'in üç günden az bir sürede Kur'an'ı hatmetmediğini söylemiştir.[7] Ashap içinde haftada veya üç günde bir hatim indirenler olduğu gibi, bazılarının bundan daha az veya daha çok bir süre içinde bu işi gerçekleştirdikleri rivayet edilmiştir. Sahâbîler, her gün için okuyacakları kadar Kur'an'ı bölümlere (hizip) ayırır ve her gün bu bölümlerden birini okurlardı[8] Hz. Peygamber'in de böyle bir uygulamayı onayladığı anlaşılmaktadır.[9] Bu bilgiler hatim indirmede belli bir sürenin tayin edilmediğini, herkesin kendi durumuna göre hareket edebileceğini göstermektedir. Esasen ezberleme amacı dışında Kur'an okumanın gayesi önce onu anlamak, sonra da anladığıyla amel etmektir. Resûl-i Ekrem'in, Kur'an'ı teennî ile ve geniş zaman içinde okumayı tavsiye etmesinin sebebi de bu olmalıdır.[10] Sevabını bağışlamak amacıyla Kur'an okumanın caiz olup olmadığı hususu tartışmalı ise de[11] ölünün yıkanıp kefenlenmesinden sonra yahut defnedildiği gün veya gece Kur'an okunması veya hatim indirilip dua edilmesi bazı müslüman çevrelerde âdet hale gelmiştir.
Hatim indirilirken, Duhâ'dan itibaren her sûrenin sonunda veya bir görüşe göre başında tekbir getirme işi, yedi kıraat imamından İbn Kesîr'in râvisi Bezzî tarafından Hz. Peygamber'e isnat edilen bir hadis olarak rivayet edilmiştir.[12] Ancak munkatı' rivayetleri muttasılmış gibi nakletmekle suçlanan Bezzî’nin bu tür rivayetleri muhaddislerce kabul görmemiştir (DİA, VI, 115). Bununla birlikte sûre sonlarında tekbir getirmek bir gelenek halinde devam etmiş, zamanla buna tehlîl ve tahmîd cümleleri de ilâve edilerek bazı ibareler oluşturulmuştur. Bunlardan en yaygın olanı şudur: Allâhü ekber lâ ilahe illallâhu vallâhü ekber Allâhü ekber ve lillâhi'l-hamd. Hatim Nâs sûresinin okunmasıyla sona ererse de ardından Fatiha ile Bakara sûresinin ilk beş âyetinin okunması yeni bir hatme başlangıç sayılmıştır.
Hatim tamamlandıktan sonra dua edilir. Bu duadan önce İhlâs sûresinin üç defa okunmasının bir dayanağının bulunmadığı ve bid'at olduğu bildirilmiştir.[13] Resûl-i Ekrem'in, "Kur'an'ı hatmeden kişinin kabul olunacak bir duası vardır" dediği[14] kendisinin de hatimden sonra dua ettiği bildirilmekte ve bu dualardan bazıları nakledilmektedir.[15] Abdullah b. Mes'ûd, Abdullah b. Abbas ve Enes b. Mâlik başta olmak üzere bazı sahâbîlerin de hatim dualarına katıldıkları, aile fertleriyle birlikte hatim duası yaptıkları rivayet edilmiştir.[16] Bu uygulama çok değişik ve gösterişli merasimler halinde günümüze kadar gelmiş olup halk arasında ilk defa hatim indiren çocuklar için bir tören düzenleyenler de görülmektedir.
Abdurrahman Çetin [*]
[*] Çetin, Abdurrahman, Hatim, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 1997, XVI, 468-469. Bu yazı, Kur’an’ın Anlamıyla Buluşmak (KAB) Platformu Dökümantasyon Birimi tarafından www.kuranimiz.net sitesi için ilgili adresten alıntılanmıştır. Yazıdaki renklendirmeler, bazı vurgulamalar ve resimler Platform'a aittir.
[1] bk. M. F. Abdülbâki, el-Mu'cem, "kre", "tlv" md.leri).
[2] Buhârî, "Fezâ'ilü'l-Kur’ân", 17, 20; Müslim, "Salâtü'l-müsâfirîn", 243, 266, 268; Tirmizî, "Kırâ'ât", 12; Ebû Dâvûd, "Vitir", 14.
[3] Dârimî, "Fezâ'ilü'l-Kur’ân", 33; Tirmizî, "Kırâ'ât", 13.
[4] Buhârî, Fezâ'ilü'l-Kur'ân", 7; bk. DİA, ARZA md.
[5] bk. DİA, mukabele md.
[6] İbn Mâce, "İkâme", 178: Ebû Dâvûd, "Kırâ'ât", 1; Tirmizî, "Kırâ’ât", 13.
[7] İbn Sa'd, I, 376; Münâvî, Feyzü'l-kadîr,V, 188.
[8] İbn Mâce, "İkâme", 178; Ebû Dâvûd, "Salât", 329; Abdürrezzâk es-San’ânî, lll, 352.
[9] Müslim, "Salâtü'l-müsâfirin", 142.
[10] Tirmizî, "Kırâ’ât, 11.
[11] bk. DİA, KURAN [Kur’an’la İlgili Fıkhî Hükümler] md.
[12] Hâkim, III, 304.
[13] Zerkeşî, I, 474; İbnü'l-Cezerî, II, 451.
[14] Heysemî, VII, 172; Münâvî, Künûzü'l-hakâik, I, 73.
[15] Ali Muhammed es-Sehâvî, I, 123; İbnü'l-Cezerî, II, 464.
[16] Dârimî, "Fezâ'ilü'l-Kur'ân", 33; İbnü'd-Düreys el-Becelî, s. 51 vd.; Heysemî, VII, 172.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.