Hakan Albayrak'tan Davutoğlu'nu eleştirenlere cevap
Hakan Albayrak, Ahmet Davutoğlu için "sıfır sorun değil sıfır komşu noktasına getirdi" diyenlere sert tepki gösterdi, Türk dış politikasının son yıllarda nasıl geliştiğini anlattı.
Star gazetesi yazarı Hakan Albayrak, Erdoğan'ın manipülatörlerin manipülasyonlarına aldanmadığını ifade ederek başladığı yazısında Davutoğlu için "Türkiye'yi herkesle düşman etti" diyenlerin olduğunu hatırlattı.
YUH! YALANCININ...!?
Albayrak, ayrıca Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan adayı olan Ahmet Davutoğlu hakkında "Komşularla sıfır sorun diye diye sıfır komşu noktasına getirdi... Beceriksiz... Başarısız..." diyenlere sert tepki gösterdi: "Yuh! Yalancının...!?"
Yazısının devamında ise Türkiye'nin dış politikasının son yıllarda büyük bir ivmeyle geliştiğini şöyle anlattı:
BALKANLAR VE KAFKASLARLA İLİŞKİLER
"Bir zamanlar bize ezelî düşman diye yutturulmaya çalışılan Yunanistan’la olabildiğince iyiyiz. Saraybosna, Belgrad, Zagreb’le “BENELUX” gibi olduk. Gürcistan’la can-ciğer kuzu sarmasıyız; iki devlet gibi değil de aynı devletin iki eyaleti gibiyiz. Ermenistan’la -Karabağ meselesinden kaynaklanan- sorunlarımız devam etmekle beraber, bazı hususlarda bu sorunlar yokmuş gibi davranma büyüklüğünü göstererek, bunalan Ermenistan halkına İstanbul’da nefes aldırıyor, onların gönüllerini kazanıyor, bu sayede inşaallah geleceği kazanıyoruz. Azerbaycan’la ilişkilerimiz her zamanki gibi iyi; karşılıklı rezervlerimizi resmi söylemlerimize bulaştırmaktan imtina ediyor, resmiyette “iki devlet, tek devlet” anlayışını muhafaza ediyor, üçüncü ülkelerin menfi tesirlerini bertaraf edecek kadar kuvvetlendiğimizde bu anlayışın kuvveden fiile geçeceği -hatta bunun ötesine de geçebileceği- umudunu diri tutuyoruz.
PAKİSTAN'LA İKİ DEVLET TEK MİLLET'İZ
Pakistan’la “iki devlet, tek millet”liğimiz daha da ileri seviyede. Afganistan’la (Taliban dahil) en menfî şartlar altında bile ilişkilerimiz bozulmadı, bilakis gelişti, eksisinden de iyileşti.
RUSYA VE İÇİN İLE İLİŞKİLERİMİZİ GELİŞTİRDİK
Rusya’ya karşı açık ve net bir şekilde savunduğumuz Ukraynalıların kahramanı olduk, ama bu süreçte Rusya ile de papaz olmadık. Suriye’deki muarızlığımız da bizi Rusya ile papaz etmedi; bilakis, Suriye’de kozlarımızı paylaşırken beri tarafta yüksek düzeyli stratejik işbirliğimizi hayata geçirdik, ortak bakanlar kurulu toplantısı düzenledik Rusya ile. Aynı şekilde İran ve Çin’le Suriye’de karşı cephelerde yer alırken beri tarafta ilişkilerimizi geliştirdik; Çin’le -NATO’ya rağmen- füze kalkanı anlaşması imzaladık, İran’la doğalgaz fiyatında indirim konusunda prensip anlaşmasına vardık.
KÜRDİSTAN'LA BİRLEŞMEYİ BİLE KONUŞUYORUZ
Kürdistan Bölge Yönetimi ile karşılıklı tereddüt ve korkudan karşılıklı muhabbet ve itimat ilişkisine geçtik, gayri resmi platformlarda konfederasyon çatısı altında birleşmeyi bile konuşuyoruz.
IRAK'TA İSTEDİĞİMİZ OLDU
Irak yönetimi mi? Bizim dediğimiz oldu işte. İran’dan ABD’ye kadar herkes bizim öteden beri işaret ettiğimiz noktaya geldi ve Nuri Maliki’nin üstünü çizdi; Maliki defolup gitti Irak’ın başından; “AK Parti hükümeti O’na tavır almakla hata etti” diyenler bir güzel ‘ofsayta’ düştü.
KATAR'LA OMUZ OMUZA
Arap devrimlerine verdiğimiz haklı destek yüzünden Suudi Arabistan Krallığı ile ister istemez ayrılığımız-gayrılığımız oluyorsa da, hükümetimiz krizleri iyi yöneterek bu rejimle sorunlarımızın kontrolden çıkmasını önlüyor, zurnanın zırt dediği yerde yaptığı jestlerle kralın gönlünü alıyor. Katar’la zaten omuz omuza yürüyoruz; dış siyasetlerimizi tevhit ettik adeta.
NETANYAHU, ESED VE SİSİ İÇİN DAHA SON SÖZLER SÖYLENMEDİ
Netanyahu, Esed ve Sisi mi? Bırakın da onlarla olabildiğince kötü olalım. İlgili süreçlerin devam ettiğini, son sözün henüz söylenmediğini de unutmayalım. O parantezler hariç, ait olduğumuz bölgelerde her zamankinden daha itibarlı ve etkin olduğumuz, etkinliğimizin de her zamankinden daha verimli olduğu, bazı cephelerde karşı karşıya geldiğimiz devletlerle bile verimli ilişkilerimizi koruyabildiğimiz ve hatta geliştirebildiğimiz gerçeği, gören gözler için açık ve nettir.
YÜKSEK İDEALLERİ CARİ ŞARTLARA KURBAN ETMEYEN BİR DIŞ SİYASET
Bunun çok boyutlu, ince elenip sık dokunmuş, kuyumcu titizliğiyle işlenmiş, rafine bir dış siyasetle, ama ille de cesur bir dış siyasetle, cesur ama aynı zamanda ihtiyatlı bir dış siyasetle, ihtiyatlı ama pısırıkça olmayan bir dış siyasetle, yerinde saymayı değil Nizam-ı Alem yolunda ilerlemeyi marifet belleyen bir dış siyasetle, yüksek ideallere bağlı ve fakat cari şartları da gözeten bir dış siyasetle, cari şartları gözeten ve fakat yüksek idealleri onlara kurban etmeyen bir dış siyasetle, Eski Türkiye’nin değil, Yeni Türkiye’nin dış siyasetle gerçekleştiği de açık ve net.
NE SIFIR KOMŞUSU, KOMŞULARIMIZA YENİ KOMŞULAR KATTIK
“Sıfır komşu”ymuş! Tam tersine; komşularımıza yeni komşular kattık bu dış siyasetle; birbiriyle didişen Somali, Etiyopya, Eritre ve Cibuti’nin dördüyle de yakınlaştık, Kuzey Afrika’da, Güney Afrika’da, Batı Afrika’da da dostlar, ortaklar, müttefikler kazandık; dünyanın daha yaşanabilir bir dünya olması yolunda ve uzun vadede siyasî -hatta askerî- nüfuz alanımızı alabildiğine genişletecek yoğunlukta insanî, diplomatik, ticarî/iktisadî açılımlar yaptık Afrika’ya; daha şimdiden, uluslararası iktisadî krizi atlatmamıza yarayacak kadar önemli işler yapıyoruz Afrika ülkeleriyle. Bir de uçsuz bucaksız Latin Amerika’nın kapıları açıldı önümüze."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.