Hacer-ül Esved'in Türkiye'deki 6 parçası

Hacer-ül Esved'in Türkiye'deki 6 parçası

İslam dininde kutsal sayılan, cennetten geldiğine inanılan ve ana parçası Kabe'de yer alan ''Hacer-ül Esved'' taşının 6 parçası, Türkiye'de bulunuyor.

Sibel Ertürk Kurtoğlu ve Salih Baran'ın haberi

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Müslümanların kutsal mekanı Kabe'nin inşası sırasında Ebu Kubeys Dağı'ndan getirilen ve cennetten indiğine inanılan ''Hacer-ül Esved'' taşından zaman içinde kopan parçalar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'a getirildi.

Mimar Sinan, parçalardan 4'ünü, İstanbul Kadırga'da 1571 yılında Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa adına eşi tarafından yaptırılan Sokullu Mehmet Paşa Camisi'ne koydu. Altın çerçeve ile kaplı parçalar, caminin giriş kapısı üzerindeki mermer taşların ortasında, mihrabın üst kısmında, minbere giriş kapısının üzerinde ve minber kubbesinin altında bulunuyor.

Hacer-ül Esved taşının bir parçası da Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi'nin giriş kapısının üzerindeki saçağın altında, diğeri ise Edirne Eski Camii'de ziyaretçilerini bekliyor.

-İMAM SANCAK'TAN ŞİRK UYARISI-

Sokullu Mehmet Paşa Camisi İmamı Mehmet Sancak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kabe'nin yapımı sırasında Hacer-ül Esved taşını Hz. Muhammed'in elleriyle yerine koyduğunu söyledi.

Hacer-ül Esved'in, kutsal bir taş olduğunu, hacca gidenlerin tavafa, Kabe'nin köşesine gümüş bir çerçeve içine yerleştirilen bu kutsal taştan başladığını anlatan Sancak, ''Kutsallığından dolayı hacılar ona yüz sürmek için büyük bir izdihama katlanırlar ve 'yüz sürelim' diye uğraşırlar. Hacca giden herkesin Hacer-ül Esved'e yüz sürmek rüyasıdır'' dedi.

Hz. Muhammed'i taşı öperken gören Hz. Ömer'in de ''Eğer peygamberim seni öperken görmeseydim seni öpmezdim, el sürmezdim'' dediğini ifade eden Sancak, Müslümanların yüzyıllardır taşa Hz. Muhammed öptüğü ve el sürdüğü için hürmet gösterdiğini ifade etti.

Hacer-ül Esved'in, ''Hz. Muhammed el sürse de öpse de'' sonuçta bir taş olduğunu dile getiren Sancak, şöyle konuştu: ''Bazı kardeşlerimiz bunun farkında olmadan taşa başka anlamlar yüklüyorlar. Yatırlarda da bu hatayı yapıyorlar, çaput bağlıyorlar, kısmet tutuyorlar. Bunlar hurafedir. Hacer-ül Esved'e bir şey istemek maksadıyla el sürmek yanlıştır. Allah'tan başka hiç kimseden bir şey talep edilmez. Bazıları Allah'a verilmesi gereken özellikleri bir cisme veriyor, bu şirktir, putperestliktir.

Efendimiz döneminde putperestlik, şirk tehlikesi vardı da bugün yok mu? Bugün son derece fazla var. İnsanlar çoğu zaman farkında olmadan bu şirkin içine giriyorlar. Riya, gizli şirktir. Allah rızası için değil de 'Desinler' diye yapıyorlar. 'Falanca çok güzel, hayırsever insan' demeleri için yapılan hayıra Allah sevap vermez. Allah kendi rızası için, kendini memnun etmek için yapılanlara sevap verir. Müminin niyeti neyse, ameli de odur. Biz ne niyetine geliyoruz? Efendimizin öptüğü bir taş, cennetten geldiğine inanılan bir taş, insanların kutsal kabul ettiği bir taştır. Biz de 'Elimizi sürelim' diye geliyoruz. Onun dışında taştan bir şey beklemeye, istemeye gelirsek yanlış olur, şirk olur. Zaman zaman bu yanlışı yapıyorlar, bu ayrımı yapmak lazım.''

-ŞEREF MİSAFİRİ-

İmam Mehmet Sancak, her biri yaklaşık bir santimetre çapında olan parçaların İstanbul'a geliş öyküsü hakkında da şu bilgileri verdi: ''Kabe'nin tamiri esnasında taştan parçalar kopuyor. Oradaki görevlilerinden bir tanesi parçaları alıp İstanbul'a getiriyor. Sonra getiren kişi bulunuyor, cezalandırılıyor ve taşlar yerine götürülmek isteniyor. 'Bunlar şeref misafiri olarak kalsın' diyen Mimar Sinan'ın önerisi kabul ediliyor. Mimar Sinan, parçaları o dönemde inşa ettiği Sokullu Mehmet Paşa Camisi'nin 4 yerine yerleştiriyor ve taşlar bugüne kadar geliyor.''
Yaklaşık 3 santimetre büyüklüğündeki bir parçanın Süleymaniye Külliyesi içindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi'nde, diğerinin de Edirne'de Eski Cami'de olduğunu belirten Sancak, ''Türkiye'de 6 yerde Hacer-ül Esved'den parça var'' dedi.

-EDİRNE'DEKİ PARÇA-

Edirne'deki Eski Camii'de yer alan parça, mihrabın sağ tarafında, mihrap ile minber arasında kalan kısımda bulunuyor.

İnanışa göre, Eski Camii'nin duvarına konulan bu taş, aşırı yağışlardan dolayı Kabe'nin duvarlarından düşen taşların bir parçasıdır. Taşları ne şekilde yeniden Kabe duvarına koyacağını düşünürken uykuya dalan Kabe emiri, bir gün rüyasında Hz. Muhammed'i görür. Hz. Muhammed, rüyasında emire Diyar-ı Rum'da bir cami olduğunu ve oraya göndermesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine parça, yapımı ağır aksak ilerleyen Edirne'deki Eski Camii'ye gönderilir. Parçanın bu caminin duvarına konulmasının ardından Eski Camii kısa sürede tamamlanır.

Cami İmamı Nurettin Bulut, bu taşın camiye ziyareti ve ilgiyi artırdığını belirterek, ''Taşın burada bulunması elbette ki önemli. Ancak, Allah'ı ve Kabe'yi hatırlatması daha önemli'' dedi.

Emir Sultan Çelebi tarafından 1403 yılında yapımına başlanan Eski Cami, Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1414 yılında tamamlandı. 1749 yılında yangından, 1752 yılında da Edirne depreminden zarar gören ve I. Mahmut döneminde tamirat gören cami, Edirne'de Mimar Sinan tarafından yapılan Türk-İslam sanatının en önemli eserlerinden Selimiye Camisi'nin karşısında yer alıyor.