Güzellik için acı ye!
Dünyanın en eski tıp bilimlerinden biri olan Ayurveda, sağlıklı bir yaşam için doğaya yönelmek gerektiğini söylüyor.
Artık dünyada herkes sağlıklı yaşama yöneldi. Ayurveda da sağlıklı yaşamı baz alan çok eski bir bilim dalı. Swissotel'in bünyesindeki Amrita Spa&Wellness, konuklarına özel bir Ayurveda programı sunuyor. Bu programı tanıtmak için geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelen Ayurveda Hekimi Dr. Madan Kumar, sağlıklı ve doğal bir hayat sürmek için tüketmemiz gereken besinleri ve yapmamız gerekenleri anlattı.
Ayurveda nedir?
Ayurveda çok eski bir bilim dalıdır. Milattan önce 3 binli yıllarda ortaya çıktığı düşünülüyor. Dünya tarihine baktığınız zaman iki tip insan görürsünüz; 'aryan'lar ve 'travian'lar. Aryanlar; beyaz tenli, uzun boylu, Travianlar ise daha koyu tenli, daha kısa boylu insanlardır. Ayurveda, Aryan'ların ortaya çıkardığı bir medikal sistemdir ve iki kelimeden oluşur; hayat anlamına gelen 'ayur' ve bilim anlamına gelen 'veda'... Yani Ayurveda, 'hayat bilimi' demektir. Bu bilim dalı, doğa ve vücut dengesinin nasıl sağlanacağını gösterir. Bir insanın, bu doğada sağlıklı kalabilmesi için birtakım kurallara uyması gerekiyor. Çünkü her şey, önceden planlanmış durumda.
O zaman Ayurveda için tıp biliminin temeli diyebilir miyiz?
Evet, Ayurveda, tıp biliminin en saf hali. Ayurveda, insanla birlikte doğdu ve insanın evrimiyle birlikte o da evrim geçirdi. İnsanlar bu süre içinde doğanın değişimini ve bu değişimin vücutları üzerindeki etkilerini gözlemleyip, buna göre Ayurveda bilimini yazdılar.
Ayurveda'nın felsefesi nedir?
Ayurveda'nın sahip olduğu temel felsefe şöyle özetlenebilir: Vücudun içinde ayrı, dışında ayrı bir doğa vardır. Ve bu iki doğa arasındaki dengenin korunması gerekir. Eğer bu dengeyi kaybederseniz, sağlıklı yaşama şansını da kaybedersiniz. Ayurveda'nın bir başka felsefesi ise; hiçbir insan, bir diğerinin aynısı değildir. Bu nedenle bir Ayurveda doktoruna yüksek ateş şikayetiyle gelen beş hastaya da beş ayrı tedavi uygulanır. Çünkü herkes birbirinden farklıdır.
Tıp bilimi, alternatif tıbbı çok kabul etmiyor, peki Ayurveda'yı kabul ediyor mu?
Evet, ediyor. Zaten Ayurveda, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da desteklenen bir bilim dalıdır. Modern tıp da şu anda Ayurveda'yı destekliyor. İngiltere'de, İtalya'da, Almanya'da, Amerika'da tıp fakültelerinde kurulan özel bölümlerde Ayurveda dersleri veriliyor.
Ayurveda'nın modern tıptan farkı ne?
Öncelikle Ayurveda, insan vücudunu beş doğal elemente göre analiz ediyor: Ateş, hava, su, toprak ve feza. Modern tıpta ise insan vücudu; fizik, kimya, biyoloji gibi diğer bilim dallarına dayalı olarak analiz ediliyor. Ayrıca insanların hepsi aynı olarak kabul ediliyor ve her hastalık için aynı tedavi uygulanıyor. Ama Ayurveda'da, laboratuvar verilerine dayanmadan, kişilik farklılıklarına göre tedavi uygulanıyor. Örneğin Ayurveda doktoruna biri yüksek ateş şikayetiyle geldiğinde; önce fiziksel, sonra zihinsel kondisyonuna bakarak bir tedavi yolu seçilir.
Peki Ayurveda'ya göre nasıl yaşamamız gerekiyor?
Öncelikle mevsimsel beslenme çok önemli bir konu. Her mevsim; ihtiyacınız olan besini, meyveler ve sebzeler yoluyla size sunuyor. Yani tüm besinleri sezonunda yememiz şart. Ama ne yazık ki son yıllarda yurtdışından ithal edilerek farklı mevsimlerin besinleri tüketiliyor. Bu çok yanlış bir davranış. Her mevsim ülkenizde yetişen besinler, doğanın size verdiği, o mevsimin getirebileceği birtakım etkileri üzerinizden atmanıza yardımcı olan hediyelerdir. Bu nedenle mevsimsel meyve ve sebzeleri tüketmek konusunda son derece dikkatli olun. Başka mevsimlere ait sebze ve meyveleri tüketmek, zannettiğiniz kadar yararlı değil.
Anksiyete ve stresle baş etmeye çalıştığımızda neler yememiz gerekiyor?
Anksiyete zamanında vücut daha fazla enerjiye; dolayısıyla daha fazla şekere, tuza ve ekşi şeylere ihtiyaç duyar. Depresyon döneminde ise vücudunuzda enerji birikmesi olur. Böyle günlerde tatlı, tuzlu ve ekşi yememeniz gerekir. Bunun yerine acı, baharatlı, kekremsi şeyleri yemeniz iyi olur.
İnsanların en büyük problemlerinden biri de metabolizmalarının yavaşlaması. Bunu önlemek için ne yapmak gerekiyor?
Metabolizmanızın yavaşlaması direkt olarak hayat tarzınızla ilgilidir. Metabolizma en çok güneşin tepede olduğu saatlerde çalışır. Güneş kaybolduğunda, yani gece ise iyice yavaşlar. Bu nedenle gece çok az yemeniz gerekiyor. Ama insanlar hayat tarzlarını, doğaya karşı koyarak değiştiriyorlar. Sabahları az, akşamları daha çok yiyorlar. Oysa sabah çok, akşam az yemek lazım.
Kış aylarında tüketilmesini tavsiye ettiğiniz besinler, otlar var mı?
Kış aylarında, özellikle yemeklerden zencefil, sarmısak ve biber eksik edilmemeli. Ayrıca bitki çayları ve yine bitkilerle yapılan kahveler, soğuk havanın getireceği etkilerden korunmak ve metabolizmayı güçlendirmek için çok yararlıdır.
Peki A gribine karşı vereceğiniz bir formül var mı?
Antioksidan içeren otları kaynatıp bol bol içmelerini tavsiye ederim. Bunun yanı sıra zencefil suyu, fesleğen suyu ve balı bir yemek kaşığında karıştırın. Bu karışımdan sabah, öğle ve akşam birer kaşık yerseniz, immün (bağışıklık) sisteminiz güçlenir, bakteriler sizi etkileyemez.
Metabolizmayı hızlandırmak için yememizi tavsiye ettiğiniz bir şey var mı?
Bol bol kurutulmuş zencefil kullanın. Sofranızda tuz ve karabiberin yanında mutlaka zencefil de olmalı. Onu da rutin olarak yemeklerinize eklemenizde fayda var. Ayrıca sarmısak da çok önemli. Yemeklerinizde kullanabildiğiniz kadar sarmısak kullanmaya çalışın, özellikle de kış aylarında...
Güzel olmak ve güzel kalmak için ne yapmak gerekiyor?
Bol bol acı yiyin. Acı olan her türlü ot, sebze; ne bulursanız yiyin. Çünkü bunlar antioksidan içerir. Ayrıca eğer güzel kalmak istiyorsanız, tuzdan mümkün olduğunca uzak durun. Eğer çok tuz kullanırsanız; erken yaşlanır, saçlarınızı erken kaybeder, erken kırışırsınız. Hatta antioksidan içeren bir besini tuzla birlikte tüketirseniz; antioksidanın olumlu etkilerine değil, tuzun olumsuz etkilerine maruz kalırsınız. Örneğin aloe vera, bol miktarda antioksidan içeren, güzelliğiniz için yararlı bir besindir. Aloe verayı kaynatıp suyunu içebilir, bu suyla yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Ama içine tuz koyarsanız, tüm özelliğini kaybeder. Çay da öyle, bir antioksidan. Ama çayı şekerle birlikte içince antioksidan özelliğini öldürüyorsunuz.
Yemeğe tatlıyla başlayın
* Ayurveda'ya göre yemenin de kuralları var. Örneğin eğer bir kişi kilosunu korumak istiyorsa, yemek yerken arada su içmeli. Eğer kilo vermek istiyorsa, yemekten önce; kilo almak istiyorsa da yemekten hemen sonra su içmeli.
* Doğada altı tane tat vardır: Tatlı, ekşi, tuzlu, kekremsi, acı ve baharatlı. Eğer bir tabakta bulunan besinlerde bu altı tat da aynı anda mevcutsa; bu dengeli beslendiğiniz anlamına gelir.
* Yemeğe genellikle çorba ya da zeytinyağlılarla başlanır. Oysa önce tatlı yenerek başlanması gerekiyor. Çünkü acıktığınız zaman vücudunuz şekere ihtiyaç duyar. Başta tatlı yediğimiz zaman, önce vücudumuzun şeker ihtiyacını karşılamış oluyoruz. Son olarak da örneğin salata gibi baharatlı ve kekremsi tatları yememiz gerekiyor. Şekerli ile baharatlı ve kekremsi besinlerin arasında yediğimiz tüm besinler, midemizdeki boşluğu doldurmaya yarıyor. Bunun tersi yapıldığında, yani en son tatlı yendiğinde; zaten yemeği yerken artmakta olan şeker seviyesi bir anda tavan yapıyor. Bu da pankreasın ekstra çalışmasına neden olarak pankreası yoruyor ve 20-30 yıl sonra erken şeker hastalığına yol açıyor.
* Sağlıklı bir hayat sürmek istiyorsanız, sabah erkenden güne başlamalı ve kahvaltıda çok, akşam yemeğinde az yemelisiniz.
* Özellikle büyüme çağındaki çocuklar bir gün içinde; tatlı, ekşi, tuzlu, kekremsi, acı ve baharatlı besinlerin herbirinden mutlaka tüketmeli.
Sabah / Eylem Bilgiç