Güneş gözlüğü konusunda bilinmesi gerekenler
Güneş gözlükleri günümüzde genellikle güneş ışınlarının göz kamaştırıcı etkisinden korunmak için ya da şık bir aksesuar olarak kullanılmaktadır.Peki hakkında ne biliyoruz ?
Güneş gözlükleri günümüzde genellikle güneş ışınlarının göz kamaştırıcı etkisinden korunmak için ya da şık bir aksesuar olarak kullanılmaktadır.Peki hakkında ne biliyoruz ?
Ancak güneş gözlüklerinin çok daha önemli olan asıl görevi, gözleri güneşin yaydığı ultraviyole ya da diğer ismiyle morötesi ışınların göze verebileceği hasarlardan ve neden olabileceği ciddi göz hastalıklarından korumaktır.
Ultraviyole ışınları güneş ışınlarının gözle görülmeyen dalga boyunda yer alırlar ve ultraviyole A (UVA), ultraviyole B (UVB) ve ultraviyole C (UVC) olarak 3 gruba ayrılırlar. Bu ışınlardan ultraviyole C ışınları atmosfer tabakaları tarafından emildiği ve yeryüzüne önemli derecede ulaşamadıkları için göz için herhangi bir problem oluşturmamaktadırlar. Buna karşın ultraviyole A ve özellikle de ultraviyole B ışınları göze verebilecekleri zararlar açısından önemlidir. Özellikle son yıllarda ozon tabakasındaki incelmeyle birlikte ultraviyole ışınlarının gözler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler giderek artan oranda görülmektedir.
Ultraviyole ışınlarının göz üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
Ultraviyole ışınlarının göz üzerindeki olumsuz etkileri kısa dönemde ve uzun dönemde oluşmalarına göre iki gruba ayrılabilir. Güneşli bir günde, gün boyunca uzun süre ultraviyole ışınlarının etkisinde kalınması nedeniyle, kısa dönem olumsuz etkilere örnek olarak, gözlerde derideki güneş yanığı benzeri zedelenmeler oluşabilmektedir. Bu zedelenmeler genellikle birkaç gün içerisinde iyileşebilmekte, bununla birlikte ağrılı olmakta ve gözde bazı ciddi enfeksiyonların oluşmasına ortam hazırlayabilmektedir. Ultraviyolenin göz üzerindeki esas ciddi olumsuz etkileri ise uzun dönemde sürekli ultraviyoleye maruz kalmayla ortaya çıkan maküla(sarı nokta) dejenerasyonu ve katarakt gibi dünyadaki en önemli ve en çok görülen iki görme kaybı nedenidir.
Güneşe maruz kalınma derecesini artıran çeşitli faktörler ultraviyole ışınlarının göze verebileceği hasarı artırabilmektedir.
Bu faktörler arasında yer alan:
Çevre: Ultraviyole etkisi karda, kumda ve suda daha fazladır.
Yükseklik: Deniz seviyesine göre yükseklik arttıkça ultraviyole seviyesi artar.
Enlem: Ultraviyole ekvatora yaklaştıkça yani enlem derecesi düştükçe artar.
Dış ortamda kalma süresi: Güneşte kalma süresi arttıkça alınan ultraviyole miktarı artar.
Göz ve deri rengi: Açık renkli gözlere ve deriye sahip kişiler ultraviyole açısından daha fazla risk taşır.
Günün saati: Ultraviyole miktarının en yüksek olduğu saatler 10 ila 16 saatleri arasıdır.
Mevsim: Ultraviyolenin en kuvvetli geldiği dönem ilkbahar ve yaz aylarıdır, sonbahar ve kış aylarında ultraviyole seviyesi düşer.
İlaçlar: Tetrasiklin, doksisiklin gibi bazı ilaçlar gözlerin ve derinin ışık hassasiyetini ve ultraviyolenin olumsuz etkisini artırır.
Güneşin göz üzerinde oluşturduğu sözü edilen zararlarından dolayı, bugün artık küçük yaşlardan itibaren tüm bireylere güneşli ve özellikle de yukarıda belirtilen ultraviyole açısından riskli ortamlarda sürekli güneş gözlüğü kullanması önerilmektedir. Çok sayıdaki güneş gözlüğü çeşidi arasından en uygun olanı seçerken gözlük çerçevesinin ve camların şekli dışında dikkat edilmesi gereken çeşitli faktörler vardır.
Güneş gözlüğü alırken nelere dikkat etmek gerekir?
Camların ultraviyole ışınlarını blokaj derecesi: Güneş gözlüğü alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli özellik camların ultraviyole ışınlarını blokaj derecesidir. Normalde her gözlük camı ultraviyoleyi değişik oranlarda bloke edebilmekle birlikte etkili ultraviyole blokajı için özel kaplamalar kullanılması gerekmektedir. Güneş gözlüğünün UVA ve UVB blokaj derecelerine bakılmalı, % 99’un üzerinde UV blokajı yapabilen camlar seçilmeli, hatta % 100 blokaj oranı tercih edilmelidir. Güneş gözlüklerinde kullanılan aynalı kaplamalar göze gelen ışık miktarını düşürmekle birlikte ultraviyole blokaj oranını etkilememektedir.
Cam rengi ve koyuluğu: Güneş gözlüğü seçiminde bir diğer önemli faktör cam rengi ve koyuluğudur. Camın renginin ve koyuluğunun ultraviyole blokaj derecesiyle herhangi bir ilişkisi olmamasına ve seçimin kişisel zevke bağlı olmasına karşın her cam renginin farklı özellikleri vardır. Yeşil ve gri renkli camlar görüntü kontrastını etkilemez ve renk bozulmasına neden olmazken, kahverengi cam kontrastı ve derinlik hissini artırırken bir miktar renk bozulmasına neden olur. Mavi renk camlar karda en iyi görmeyi sağlarken diğer renklerde bozulmaya yol açar, kırmızı ve pembe renkli camlar bilgisayarda en iyi görmeyi sağlarken yine renk bozulmalarına yol açarlar.
Göze zararlı olabileceği iddia edilen mavi renkli ışınları bloke eden ve uzaktaki cisimlerin daha net görülebilmesini sağlayan amber renkli camlar özellikle pilotlar, kayakçılar ve gemiciler tarafından tercih edilir. Yukarıdan aşağıya rengi açılan gradyent şeklindeki camlar özellikle otomobil kullanırken rahatsız edici yansımaları engellemeleri nedeniyle tercih edilebilir. Işık miktarına göre rengi açılıp koyulaşabilen fotokromik ya da kolormatik camlar iç ve dış ortamlarda kullanılabilmeleri nedeniyle avantajlıdır. Bu camların yüksek ultraviyole blokajına sahip olanları güneş gözlüğü olarak kullanılabilmekle birlikte özellikle ışıklı ortamdan karanlık ortama geçildiğinde cam renginin açılmasının zaman alabildiği akılda tutulmalıdır.
Polarize camlar özellikle su ya da kar yüzeyinden yansıyan ışınları etkili olarak azalttıkları için özellikle denizde, kayakta ve otomobil kullanırken tercih edilmektedir. Polarize cam özelliğinin normalde ultraviyole blokajıyla ilişkisi olmamakla birlikte hem polarize olan hem de etkili ultraviyole blokajı yapabilen camlar bulunabilmektedir. Büyük ve gözleri çevreleyen güneş gözlük çerçeveleri göze kenarlardan gelen ışınları azaltmaları nedeniyle seçilebilir.
Amerikan Hastanesi
Göz Kliniği Şefi
Doç. Dr. Osman Oram
Kaynak: