EURO'ya Yatırım Kar Getirir mi?
2007 yılında başlayan 'mortgage krizi' dünya ekonomisinin itici gücü konumundaki Amerikan ekonomisine büyük darbe vurdu.
Buna Bush yönetiminin izlediği 'zayıf dolar' politikası da eklenince küresel yatırımcılar rotayı başta petrol ve gıda olmak üzere emtia ürünlerine çevirdi.
Ardından küresel enflasyon kaygıları ortaya çıktı. Gelişmeleri yakından izleyen HSBC Türkiye'nin Başekonomisti Dr. Murat Ülgen'e göre, dünya ekonomisinde yaşanan bu kırılma sadece küresel ekonomiyi değil, aynı zamanda uluslararası para birimlerini de etkileyecek bir dizi sonuç doğuracak. "Petrol fiyatları ve güçlü Euro'dan kaynaklanan rekabet kaybı AB ekonomisini baskı altına alıyor. FED'in artık faiz indirimine gitmeyeceği yönündeki beklentiler de eklenince Euro'nun dolar karşısında değer yitirmesi kaçınılmaz görünüyor." diyen Ülgen, halen 1,55 seviyesinde olan Euro/dolar paritesinin yılın ikinci yarısından itibaren değişmeye başlayacağı görüşünde. Bush yönetiminin 2006'da yüzde 6,5 olan cari açığı geçen yılın sonunda yüzde 5,5'e çekmeye başardığına dikkat çeken HSBC Başekonomisti, cari açığın hızla kapanmasının 'zayıf dolar' stratejisinden vazgeçilmesini de kolaylaştıracağının altını çiziyor. Dr. Ülgen, bu öngörüsünü şu sözlerle güçlendiriyor: "Herkes petrol fiyatlarında yaşanan patlamanın önemli ölçüde zayıf dolardan kaynaklandığının farkında. Fiyatları aşağıya çekebilmenin yollarından birisi de doları güçlendirmek olduğuna göre, bir düzeltme yapılması da şart oluyor."
Konu petrol fiyatlarından açılınca geçen seneden bu yana yaşanan tarihî artışın sebeplerini konuşmak kaçınılmaz hale geliyor. Geçen sene 72 dolar olan hampetrolün son altı ayda 140 dolara fırlamasının sadece talep artışıyla izah edilemeyeceğini düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ülgen de fiyatlar konusunda şüpheci yaklaşan ekonomistlerden. Fiyatların Amerikan Doları'nın zayıflığı ve yatırımcıların kendini güvenceye alma arzusuyla şiştiğini kaydeden başekonomist, tüm bu faktörlere karşın fiyatların bu denli artmasının şaşırtıcı olduğunu söylüyor.
Dünya piyasalarında yaşanan iki büyük şoktan Türkiye de payına düşeni alıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), yılbaşından bu yana yüzde 32,33 değer yitirerek dünyanın en çok kaybettiren borsalarından birisi oldu. Bu durumu son derece doğal bir sonuç olarak gören HSBC başekonomisti, uluslararası piyasalardaki dalgalanma ve AK Parti'ye açılan kapatma davasının Türkiye'nin kırılganlıklarını daha da artırdığının altını çiziyor. "Yüksek ve artan enflasyon, enerji maliyetlerinin artması yüzünden giderek büyüyen cari açık ve siyasi belirsizlik ileriye dönük beklentilerde bozulmaya neden oluyor." diyen Ülgen, böylesi bir ortamda yabancıların pozisyon değiştirmesinin de kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Bu durumda IMF ile olan ilişkilerin çok daha önem kazandığını kaydeden Ülgen, Fon ile ihtiyati stand-by şeklinde bir düzenleme yapılmasının yararlı olabileceği görüşünde.
Kaynak: