Muhsin Yazıcıoğlu'nu anlatmanın zor, zor olduğu kadar da kolay bir şey olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Gülefer Yazıcıoğlu, "Sarı saman kağıdına yazdığı notları vardı. Onları okudukça onu çok daha iyi tanıdım, daha çok sevdim, daha çok saygı duydum. Çünkü Muhsin Yazıcıoğlu, o kadar çileye maruz kalmasına rağmen, gençliğini vermesine rağmen devletine, milletine küsmeyen bütün gücü ile azmi ile davasını kaldığı yerden devam ettirmek isteyen bir insandı. O çok merhametli, çok şefkatli biri, iyi bir baba, çok iyi bir eş ve hayırlı bir evlattı. Muhsin Yazıcıoğlu maneviyatına çok düşkün bir insandı. Anlatmak ne kadar doğru bilmiyorum ama yoldan kaçta gelirse gelsin 'namazını kılda yat, çok yorgunsun bir daha kalkma' gibi şeyler dememe rağmen gece ikide üçte dahi gelse 10 dakika uyuyup tekrar kalkarak teheccüt namazını kılan bir insandı." diye konuştu.

"SÜREKLİ KOŞTURAN BİRİYDİ"

Onun hiçbir zaman of, puf demeyen biri olduğunu dile getiren Yazıcıoğlu, "Biz 21 sene evli kaldık ama bunun belki 1 senesini evinde ancak dolu dolu geçirmiştir. Diğer kalan süresini davası uğruna hep yollarda çileler ile geçirdi. Hele 2009 yılındaki son seçimlerde son 4 ayda toplam 3 kere ya da 4 kere ancak görüşmüşüzdür. Bir gittiğinde 20-25 gün eve gelmeyen, sürekli orada burada koşturan biriydi. Ama bu koşturmasının sebebi de davası olduğunu bildiğim için hiçbir zaman hayatımın hiçbir safhasında oflamadım puflamadım. Çünkü davası benim de davamdı, inandığım davaydı. İnandığınız davalarda canınızı verseniz de azdır. O inandığı davası uğruna canını verdi. Versin bizler de vermeye hazırız." şeklinde konuştu.

"BİR KURUŞUNU BİLE PAYLAŞAN BİRİYDİ"

Gülefer Yazıcıoğlu, "Muhsin Yazıcıoğlu, hiçbir zaman İnsanı ayrımı yapmazdı. Sağcı-solcu, Alevi-Sünni demeden geri çevirmez, neyi varsa, 1 kuruşu dahi varsa onlar ile paylaşan biriydi. Gerekirse bizden kısardı ama etrafındaki insanların yokluk çekmesine tahammülü olmayan bir insandı." dedi. Onun çok iyi bir eş, çok iyi bir evlat, çok iyi bir de baba olduğunu aktaran Yazıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir kuşun yavrusunu beslemesi gibi annesini besleyen, lokmalarına kadar ağzına koyan bir insandı. Onun için de her zaman annesinin babasının hayır duasını almıştır. Ondan gördüğümüz, öğrendiğimiz; dava adamı olmak, eğilmeden bükülmeden ilkelerine sahip çıkmak, dürüst olmak, iyi bir eş, iyi bir baba, hayırlı bir evlat olmak, din dil ırk ayrımı yapmadan ihtiyaç sahiplerine eşit mesafede olmak, herkese elini gönlünü açmak, insanların kusurlarını ve ayıplarını örtmektir."

Yazıcıoğlu, onun tiyatrolar, şiirler, Fatihalar ve hatimler ile anılacağını; ancak onun emanetine sahip çıkıldığında asıl yapılması gerekenin yapılmış olacağını ifade ederek sözlerini tamamladı.