Ertosun'un JİTEM oyunu
Bu hikaye, üstü örtülen her pisliğin kartopu misali "kirtopu" olarak büyüyerek üstümüze geldiğini gösteriyor.
Erhan Başyurt, Bugün gazetesinden yazdı...
Babat'ın ifade vermesini de Ertosun mu engelledi?
İbrahim Babat, onlarca faili meçhul cinayeti gerçekleştiren ekipte yer alan bir itirafçı.
JİTEM'in karanlık yüzünün portresi.
Yıllarca JİTEM davalarının nasıl hasıraltı edildiğinin de canlı bir resmi.
Suriye Kamışlı doğumlu Babat'ın gerçek adı, Hasan Hacı.
1984'te PKK'ya katılıyor.
1988'de firar edip Suriye'ye kaçarken korucular tarafından yakalanıyor.
JİTEM'ci Binbaşı Cem Ersever'e teslim ediliyor.
Bir çatışmada öldü gösteriliyor.
Ardından İbrahim Babat adına Şırnak nüfusuna kayıtlı kimlik çıkarılıyor.
JİTEM'in kurucusu da olan Albay Arif Doğan'ın güvenini kazanıyor.
Ekibine giriyor. Onlarca cinayete aktif olarak katılıyor.
***
1993'te İstanbul'a yerleşiyor. Tahsilât işleri yapmaya başlıyor.
Tartıştığı ortağı Süleyman Ülger'i öldürüyor.
Polis izine 3 yıl sonra Yalova'da ulaşıyor.
Yalova İl Jandarma Komutanı Albay Arif Doğan'ın ofisinde saklandığı tespit ediliyor.
Doğan, polisle pazarlık yapıyor. Ardından Babat'ı teslim ediyor.
Babat, 17 yıl ceza alıyor.
"Eski dostları" kendisini korumadığı için Kırklareli Cezaevi'nde itiraflarda bulunuyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri'ne ve Susurluk soruşturmasını yürüten İstanbul DGM savcılarına sansürsüz konuşuyor.
İfadelerinin 11 sayfası Kutlu Savaş'ın ünlü 'Susurluk Raporu'nda da yer alıyor.
"'Arif Doğan'a güvenerek Diyarbakır'a gittim. Bu arada JİTEM çatısı altında illegal bir oluşuma gidildi. Diyarbakır ve çevresinde PKK ile ilişkili olduğundan şüphelendiğimiz hemen herkesi infaz etme yetkimiz vardı. Bu insanları faili meçhul bir şekilde öldürmeyi bir yöntem olarak benimsemiştik."
Ardından da tek tek katliamlarını anlatıyor.
***
Dönemin İdil Cumhuriyet savcısı, itiraflardan hareketle, 16 Eylül 1989'da öldürülen Tahsin Sevim, Hasan Utanç ve Hasan Caner isimli üç köylünün dosyasını yeniden açıyor.
12 Kasım 1998 tarihinde, Babat'ın ifadesini almak ve cinayetlerle ilgili yer göstermesi için Midyat Cezaevi'ne naklini istiyor.
16 Kasım 1998'de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü koltuğuna tanıdık bir isim, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun oturuyor.
Savcının talebine "hayır" cevabı veriliyor.
Muhtemelen ret cevabı, Ergenekon sanığı Engin Aydın ile birlikte görüntülenen Ali Suat Ertosun'a ait.
İdil savcısı ardından, Babat'ın ifadesini bizzat almak için izin istiyor, yine "hayır" deniyor.
Bunun üzerine 60 soru gönderiyor.
Onlara cevap geliyor.
Savcının talebi üzerine 25 Şubat 1999'da Albay Arif Doğan'ın ifadesi de Ankara'da alınıyor.
Jandarma Albay Arif Doğan, Binbaşı Cem Ersever, Jandarma Yüzbaşı Sinan Yaşar, Jandarma Kıdemli Başçavuş Şaban Bayram, İbrahim Babat, Adil Timurtaş, Faysal Şanlı ile 'açık kimlik ve sayıları tespit edilemeyen itirafçı, korucu ve kamu görevlileri' hakkında açılan soruşturma için 8 Ocak 1999'da görevsizlik kararı veriliyor.
Dosya, Diyarbakır DGM Savcılığı'na gönderiliyor.
***
Diyarbakır DGM Savcılığı da her defasında engellerle karşılaşıyor.
Babat'ın iddialarıyla gündeme gelen asker şahıslar hakkındaki ısrarlı taleplerine, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tümgeneral M. Erdal Şenel şöyle cevap veriyor:
"Genelkurmay Başkanlığı'nca gerekli inceleme ve soruşturma tarafımızdan yürütülmüştür. Bu nedenle aynı konuda tekrar talepte bulunulmasının sebebi anlaşılmamıştır."
Bu arada "Rahşan Affı" nedeniyle Babat 2002'de tahliye ediliyor.
Hakkında "devlet sırrını açıklamak" suçlamasıyla açılan bir dava olduğu halde Babat, Suriye'ye sınır dışı ediliyor.
Oysa Babat, Türk vatandaşıydı o esnada.
***
Bugün gelinen nokta son derece düşündürücü...
Emekli Albay Arif Doğan tutuklu Ergenekon sanığı olarak yargılanıyor.
Evinde 280 adet el bombası, cephanelik gibi silahlar ve JİTEM'in 15 yıllık arşivi bulundu.
Emekli Tuğgeneral Erdal Şenel de tutuksuz Ergenekon sanıkları arasında yer alıyor.
Babat'ın hikâyesi, üstü örtülen her pisliğin de kartopu misali "kirtopu" olarak büyüyerek üstümüze geldiğini gösteriyor.
Aydınlıklara çıkmak hiç kolay değilmiş...
Babat'ın ifade vermesini de Ertosun mu engelledi?
İbrahim Babat, onlarca faili meçhul cinayeti gerçekleştiren ekipte yer alan bir itirafçı.
JİTEM'in karanlık yüzünün portresi.
Yıllarca JİTEM davalarının nasıl hasıraltı edildiğinin de canlı bir resmi.
Suriye Kamışlı doğumlu Babat'ın gerçek adı, Hasan Hacı.
1984'te PKK'ya katılıyor.
1988'de firar edip Suriye'ye kaçarken korucular tarafından yakalanıyor.
JİTEM'ci Binbaşı Cem Ersever'e teslim ediliyor.
Bir çatışmada öldü gösteriliyor.
Ardından İbrahim Babat adına Şırnak nüfusuna kayıtlı kimlik çıkarılıyor.
JİTEM'in kurucusu da olan Albay Arif Doğan'ın güvenini kazanıyor.
Ekibine giriyor. Onlarca cinayete aktif olarak katılıyor.
***
1993'te İstanbul'a yerleşiyor. Tahsilât işleri yapmaya başlıyor.
Tartıştığı ortağı Süleyman Ülger'i öldürüyor.
Polis izine 3 yıl sonra Yalova'da ulaşıyor.
Yalova İl Jandarma Komutanı Albay Arif Doğan'ın ofisinde saklandığı tespit ediliyor.
Doğan, polisle pazarlık yapıyor. Ardından Babat'ı teslim ediyor.
Babat, 17 yıl ceza alıyor.
"Eski dostları" kendisini korumadığı için Kırklareli Cezaevi'nde itiraflarda bulunuyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri'ne ve Susurluk soruşturmasını yürüten İstanbul DGM savcılarına sansürsüz konuşuyor.
İfadelerinin 11 sayfası Kutlu Savaş'ın ünlü 'Susurluk Raporu'nda da yer alıyor.
"'Arif Doğan'a güvenerek Diyarbakır'a gittim. Bu arada JİTEM çatısı altında illegal bir oluşuma gidildi. Diyarbakır ve çevresinde PKK ile ilişkili olduğundan şüphelendiğimiz hemen herkesi infaz etme yetkimiz vardı. Bu insanları faili meçhul bir şekilde öldürmeyi bir yöntem olarak benimsemiştik."
Ardından da tek tek katliamlarını anlatıyor.
***
Dönemin İdil Cumhuriyet savcısı, itiraflardan hareketle, 16 Eylül 1989'da öldürülen Tahsin Sevim, Hasan Utanç ve Hasan Caner isimli üç köylünün dosyasını yeniden açıyor.
12 Kasım 1998 tarihinde, Babat'ın ifadesini almak ve cinayetlerle ilgili yer göstermesi için Midyat Cezaevi'ne naklini istiyor.
16 Kasım 1998'de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü koltuğuna tanıdık bir isim, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun oturuyor.
Savcının talebine "hayır" cevabı veriliyor.
Muhtemelen ret cevabı, Ergenekon sanığı Engin Aydın ile birlikte görüntülenen Ali Suat Ertosun'a ait.
İdil savcısı ardından, Babat'ın ifadesini bizzat almak için izin istiyor, yine "hayır" deniyor.
Bunun üzerine 60 soru gönderiyor.
Onlara cevap geliyor.
Savcının talebi üzerine 25 Şubat 1999'da Albay Arif Doğan'ın ifadesi de Ankara'da alınıyor.
Jandarma Albay Arif Doğan, Binbaşı Cem Ersever, Jandarma Yüzbaşı Sinan Yaşar, Jandarma Kıdemli Başçavuş Şaban Bayram, İbrahim Babat, Adil Timurtaş, Faysal Şanlı ile 'açık kimlik ve sayıları tespit edilemeyen itirafçı, korucu ve kamu görevlileri' hakkında açılan soruşturma için 8 Ocak 1999'da görevsizlik kararı veriliyor.
Dosya, Diyarbakır DGM Savcılığı'na gönderiliyor.
***
Diyarbakır DGM Savcılığı da her defasında engellerle karşılaşıyor.
Babat'ın iddialarıyla gündeme gelen asker şahıslar hakkındaki ısrarlı taleplerine, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tümgeneral M. Erdal Şenel şöyle cevap veriyor:
"Genelkurmay Başkanlığı'nca gerekli inceleme ve soruşturma tarafımızdan yürütülmüştür. Bu nedenle aynı konuda tekrar talepte bulunulmasının sebebi anlaşılmamıştır."
Bu arada "Rahşan Affı" nedeniyle Babat 2002'de tahliye ediliyor.
Hakkında "devlet sırrını açıklamak" suçlamasıyla açılan bir dava olduğu halde Babat, Suriye'ye sınır dışı ediliyor.
Oysa Babat, Türk vatandaşıydı o esnada.
***
Bugün gelinen nokta son derece düşündürücü...
Emekli Albay Arif Doğan tutuklu Ergenekon sanığı olarak yargılanıyor.
Evinde 280 adet el bombası, cephanelik gibi silahlar ve JİTEM'in 15 yıllık arşivi bulundu.
Emekli Tuğgeneral Erdal Şenel de tutuksuz Ergenekon sanıkları arasında yer alıyor.
Babat'ın hikâyesi, üstü örtülen her pisliğin de kartopu misali "kirtopu" olarak büyüyerek üstümüze geldiğini gösteriyor.
Aydınlıklara çıkmak hiç kolay değilmiş...