ERGENEKON DAVASINI SULANDIRMA PLANI

ERGENEKON DAVASINI SULANDIRMA PLANI

Ergenekon Davası'nda sona gelirken, bazı çevrelerin davayı sulandırma, itibarsızlaştırma planı yeniden devrede...

 

Geçtiğimiz hafta Silivri'de yaşananlar ve sonrasındaki gelişmeler, Ergenekonyargılamalarında sona yaklaşıldıkça mahkemeyi ve davayı itibarsızlaştırma kampanyalarının da artacağını gösterdi.

Aslında bu yeni bir durum değil. 2008'de başlayan Ergenekon davasını sulandırmak, itibarsızlaştırmak isteyen bazı çevreler, davalar başlamadan harekete geçmiş ve 22 maddelik"Acil ve senkronize reaksiyon uyarısı" başlığıyla bir eylem planı hazırlamışlardı.

‘İlgili kişilere’ yani iddianame ile ilgili medyada yorum yapacak bazı akademisyen ve köşe yazarlarına gönderilen bu plana göre, İddianame hakkında yazı yazacak, ekranlara çıkıp yorum yapacaklara gönderilen 'talimatlar'da ise davanın itibarsızlaştırılması için 'gizli tanıklara, tapelere vurgu yapılacak, yargılamanın bir rövanş olduğu, davanın bütün muhalifleri sindirmek için açıldığı ve başsavcısının Erdoğan olduğu' işlenecekti.

Ayrıca sulandırma planında davanın ana haber bültenlerinde nasıl verileceği de tarif ediliyordu.

Ve öyle de oldu. Mahkemeyi basmaya kalkmalar, davayı itibarsızlaştırmak için atılan manşetler, yapılan haberler, sanık avukatları ve Ergenekon yandaşlarının mahkemede delilleri çürütmek yerine televizyon televizyon dolaşıp kamuoyuna oynamaları 4 yıl önceki bu 22 maddelik Eylem planını akıllara getirdi.

İŞTE 2008'DE TEDAVÜLE SOKULAN 22 MADDELİK ERGENEKON DAVASINI "SULANDIRMA PLANI"

İddianamenin püskürtülmesi için işlenecek konular, konuma göre tercihlere açık olarak önerilmektedir:

1) Yüzelli gözaltı, bir ölü ve onca yaygaraya karşın, bu yapılanların nedenlerini izah edemeyen, hukuki geçerliği zayıf, ortalamanın altında, objektif olmayan bir iddianame ile karşı karşıyayız. Kısacası, dağ fare doğurmuştur.

2) Ergenekon soruşturması bir rövanştır. AKP ve yandaşları kapatma davasını çevirmek ve hıncını almak için Cumhuriyet taraftarlarına saldırmaktadırlar. İddianameden bir takım alt konular özenle seçilerek bu tez güçlendirilecektir.

3) İddianame ve soruşturma hukuki değildir; her yönüyle siyasidir.

4) İddianame ve soruşturma TSK ve Cumhuriyetin kazanımlarına karşıtlığın yeni bir versiyonudur. Daha önce Şemdinli iddianamesi ile yapılmak istenen neyse, burada varılmak istenen de odur.

5) Hükümet muhalefetsiz bir Türkiyenin peşindedir. Faşizme yakışan bir düzen AKPye Ergenekon davasıyla hediye edilmek istenmektedir. İddianamenin felsefesine göre; toplumun %53’ü örgütçüdür.

6) Savcı Zekeriya ÖZ AKPnin güdümündedir ve sonlarının aynı olması da mukadderdir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Ferhat Sarıkaya olayındaki gibi tutum alması için göreve davet edilmelidir. Bu davet ve uyarılar, hukukçu akademisyenler ile emekli Yüksek Yargı mensuplarına yaptırılmalıdır.

7) Savcı iddianamesini polisiye varsayımlara, komplolara ve duyumlara dayandırmış, adeta basit bir dedektif gibi davranmıştır. Türkiyede herkes ‘Devlet yıkar, Devlet kurar’. Klüpte, kafede, dost ortamında yaptığımız sohbetler, savcıya göre delil olabilir ama hukuk öyle dememektedir. Hukukçulara göre iddianame temel hukuki gereklilikleri karşılamamaktadır.

8) İddianame Cumhuriyetin ve kazanımlarının sonunu getirmek üzere düzenlenmiştir. AKPye mesafeli kurumlar ve muhalefet başta olmak üzere herkes suçludur. Buradan aralanan kapıyı geçerlerse bir sonraki hamleleri Türkiye Cumhuriyet devrimlerinden geri adım atılması ve Atatürkçülüğün de terör örgütü olarak ilan edilmesi olacaktır.

9) Savcı ve mahkemenin tarafsızlığı şüphe uyandırmaktadır; hatta şüphenin ötesinde kesinlik kazanmış gibidir. Bu sebeple, HSYK üzerine düşen görevi yapmalı, savcı ve gerektiğinde hakimlere yönelik müdahalede bulunmalıdır.

10) Savcı bu soruşturmayı yürütebilecek yaşta ve tecrübede değildir.Ümraniye savcılığından özel yetkili C.Savcılığına hangi mesleki başarısı nedeniyle atandığı belli değildir.

11) Soruşturma kapsamındaki emekli askerleri sivil savcılar soruşturamaz. Onlarla ilgili dosya derhal askeri yargıya havale edilmelidir. (Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un özgeçmişleri, askeri kariyerleri ve başarıları vurgulanarak verilmelidir)

12) Bu soruşturmanın İstanbul Savcılığı tarafından yürütülmesinin haklı bir tarafı yoktur. Sanıklar Türkiyenin her yanından yakalanıp neden İstanbula götürülmektedir. Özellikle de Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un yaşadıkları, iddia edilen eylemleri işledikleri yer Ankara olduğundan soruşturmayı Ankara Savcılığı yapmalıdır.(Eğer iddianamede Danıştay bağlantısı kuruluyorsa, Danıştay iddianamesi daha önce açıldığı için davalar Ankarada birleştirilmelidir, diye hukukçulardan görüşler alınacak.)

13) Başbakan bu soruşturmayı polis ile kendilerinin başlattığını söyleyecek kadar bu soruşturmanın içindedir. Başsavcı Aykut Cengiz Engin değil adeta Recep Tayip Erdoğan’dır. (Başbakanın Başsavcı cüppesiyle çizildiği bir karikatür etkili olacaktır.)

14) Siyasi bir dava olan Şemdinli davasında Yüksek Yargı duruma el koymuş, Şemdinli iddianamesinin hayal mahsulü olduğunu söyleyip, gereğini yaparak dosyanın askeri yargıya gönderilmesine karar vermiştir. Bu dosya Şemdinli davası ile aynı mahiyettedir ve aynı şekilde sonuçlanması yargısal kararların gereğidir.

15) İddianamedeki suçlamalar, tamamen düşünce ve örgütlenme özgürlüğü kapsamındadır. AKP karşıtı tüm sivil toplum örgütleri soruşturma konusu edilerek yıldırmak istenilmektedir. Demokrasi adına iddianameyi alkışlayanlar, Türkiyede’ki düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün gerilediğini fark etmelidirler.

16) Özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğü yara almıştır. Erol Mütercimler bile cep telefonu kullanmayacağını açıklamıştır.

17) Soruşturma kapsamında bazı kişiler silahlanmış olarak yakalanmışlarsa da, bu durum hepsinin silahlı olduğunu göstermez. Suç işlemiş olanlarla masum olanları karıştırmamak yargının görevidir.

18) İddianamede suç olarak sayılanlar, herkesin gözünün önünde cereyan etmiştir. Belli ki savcılık, siyasi bir hamle adına, harekete geçmek için uygun zamanlamayı beklemiştir. Kamuoyuna darbe atlatıldı denilerek isnat edilen suçlamalar, yine AKPnin iktidarda olduğu geçmiş döneme aittir ve o dönem hiçbir şey kamuoyuna ve yargıya yansımamıştır. Bu suçlamalar, kapatma davası ile sıkışan AKP tarafından sonradan uydurulmuştur.

19) Hukukçular iddianamenin Mahkeme tarafından iade edileceği görüşünde birleşiyorlar.(İddianamenin toplum üzerindeki etkisinin kırılabilmesi için bu en önemli fırsattır. Yayınlar mahkeme üzerine dönmeli ve davaya bakacak olan mahkemenin başkanı hakkında nötr haberler yapılmalı.)

20) Hem soruşturmadan, hem de iddianameden en zayıf halkalar seçilmeli ve argümanlarımız bu açılardan yansıtılmalıdır.

21) Ergenekon, tam anlamıyla bir mağduriyet soruşturması haline gelmiştir. İddianamenin de cılız kalması bu mağduriyete sebep olanların haksızlığını göstermektedir.

22) Ergenekoncu denilen sanıkların tek suçu, AKPye muhalif olmak ve Ülke sorunlarına Cumhuriyet değerleriyle çözüm aramaktır. İddianameyi hazırlayan ve hazırlattıran zihniyet, yurdumuzda Atatürkçülük çerçevesindeki tüm çözüm arayışlarının karşısındadır.

Son olarak,

İddianamenin hemen sonrasında kamuoyunda oluşan ilk tepkilerin belirleyici ve kalıcı olduğu gerçeği unutulmamalıdır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.