Erdoğan, Türk-Alman Ekonomi Forumunda yaptığı konuşmaya, ''Şansölye Merkel ve heyeti başta olmak üzere tüm misafirlere Türkiye'ye ve İstanbul'a hoş geldiniz diyorum'' diyerek başladı.
Başbakan Erdoğan, Türk ve Alman iş adamlarını bir araya getiren bu forumun, iki ülkeninekonomisine ve refahına katkı sağlayacak sonuçlar doğurması temennisinde bulundu.
Türkiye-Almanya ilişkilerine dair bir hususu özellikle vurgulamak istediğine dikkati çeken Erdoğan, bu iki ülkenin şu anda çok önemli ve her alanda çok sıkı bir dostluğu ve işbirliğini sergilediğini belirtti.
Erdoğan, Almanya'da 3 milyondan fazla Türk vatandaşı ve soydaşının bulunmasının, Türkiye'ye yerleşen Alman vatandaşlarının ve yine aynı şekilde ticarethacimlerinin bu sıkı dostluk ve işbirliğinin en bariz göstergeleri olduğunu kaydetti.
Türkiye ile Almanya'nın işbirliğinin, 20-30 yıllık bir geçmişe dayanan bir işbirliği olmadığını, bu iki ülkenin, tarih boyunca her zamanişbirliği ve ittifak içinde bulunduğunu anlatan Erdoğan, 1. DünyaSavaşı sonrasında Türk askerleri Galiçya'da, Alman ordusu saflarında çarpışırken, Alman asker ve özellikle de subaylarının, başta doğu ve güney cepheleri olmak üzere Türk ordusunun saflarında görev yaptıklarını hatırlattı.
Türkiye ile Almanya'nın ittifakının sadecesavaşlardaki ittifaklardan ibaret olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanmış, yıkılmış bir ülkeyiayağa kaldırma çabalarında, Almanların da önemli katkıları bulunduğunu söyledi.
Bugün Ankara'daki birçok Cumhuriyet dönemi mimari eserinin altında Alman mimarların imzasının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, aynı şekilde 2. DünyaSavaşı'nın ardından Almanya'nın imarında, Almanya'nın dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelmesinde Türk işçilerinin alın terinin görüldüğünü anlattı.
Erdoğan, ''Türkiye ile Almanya arasındaki işbirliği sığ bir nitelik de arz etmez. Son derece derinliklidir. Kökü tarihe dayanan bir dostluk ve işbirliği söz konusudur ve bugün ulaştığımız bu nokta da işte tarihte kurulmuş o dostlukların bir tezahürüdür'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Almanya'nın Türkiye'yi, Türkiye'nin de Almanya'yı çok yakından tanıdığına işaret ederek, 1960'lı yıllarda başlayan Türkiye'den Almanya'ya işçi göçünün, bugün Almanya'da 3 milyonu aşan bir nüfusa ulaştığını kaydetti. 50 yıl önce işçi olarak giden vatandaşların çocukları ve torunlarının bugün artık Alman vatandaşı olarak orada eğitim gördüklerini ve Almancayı en az Alman dostları kadar iyi konuşan vatandaşlar olarak siyaset, sanat ve işdünyasındaönemlibaşarılar kaydettiklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İdeal noktada olduklarını iddia etmiyorum, savunmuyorum. Daha ideal noktaya gelmeleri gerekir. Onun için de sürekli istediğimiz konu malum. Üçüncü nesilde bunun başarıyla sürdürülmesi lazım ve entegrasyon noktasındaki adımı az önce değerli meslektaşım ve dostumun da ifade ettiği gibi gerçekleştirmek gerekir. Tabii bunu dün de aramızda paylaştık. Asimilasyon farklı, entegrasyon farklı bir olay. Asimilasyon düşünülmeden, ama entegrasyonu da sağlamak gerekir. Zaman zaman sorunlar olabilir, tartışmalar yaşanabilir, bunların çözülebilir olduğunu biliyorum. Bunları aşmak için de hep birlikte mücadele veriyoruz.''
Şu anda Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkeninAlmanya olduğunu, en fazla ithalat yaptığı ülkeler arasında da Almanya'nın ikinci sırada yer aldığını belirten Erdoğan, Türkiye'deki uluslararası yatırımlar ve gayrimenkul satışlarında da Almanya'nın müstesna bir yeri olduğunu kaydetti.
-''STRATEJİK MODEL OLUŞTURALIM İSTİYORUZ''-
''İşte tüm bu ve buna benzer işbirliği noktaları, bizi birbirimize yapıştıran, yakınlaştıran konular'' diyen Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliği değerlendirilirken de tarihsel sürecin ve bugün ulaştığı seviyenin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini aktardı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Biz Almanya'yı doğal bir müttefik olarak görüyoruz. Dün Sayın Şansölye ile bunu da konuştuk. Bir stratejik model Türkiye ile Almanya arasında oluşturalım istiyoruz. Yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyini aramızda oluşturalım istiyoruz. Türkiye'nin AB üyeliğini en çok desteklemesi, en çok katkı vermesi gereken ülke olarak da biz Almanya'yı görüyoruz, Almanya'yı görmek istiyoruz. Nitekim, Almanya'nın dönem başkanlığında, hiçbir dönemde olmadığı şekilde üç fasıl o dönemde geçmiştir, çevre faslının geçtiği dönemde de yine Almanya'nın çok ciddi katkıları olduğunu vurgulamam lazım.''
Türkiye'nin, Avrupa'daki hemen her ülkede vatandaşları, soydaşları bulunduğunu, her ülkedeyatırımları olduğunu ve bu ülkelerle ticari ilişkiler içinde bulunulduğunu anlatan Erdoğan, Almanya'yla ilişkilerin, diğer hiçbir Avrupaülkesiyle mukayese edilmeyecek kadar farklı olduğunu belirtti.
''Almanya'nın Türkiye'ye bakışı diğer tüm ülkelerdenfarklı olmak durumundadır diye düşünüyorum'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'nin neden AB'ye tamüye olması gerektiğini, Türkiye'nin AB'ye üye olması noktasında altını çizmem gereken husus şudur; Türkiye, AB'ye yük olmaya değil, AB'den yük almaya gelmektedir. Türkiye'nin böyle bir özelliği var ve aynızamandaTürkiye'nin üyeliği büyük düşünmenin, bölgesel ve küresel vizyon sergilemenin kaçınılmaz bir gereğidir. Özellikle de medeniyetler ittifakını sürdürdüğümüz bir dönemde, medeniyetler ittifakının adresi olarak da biz AB'yi görüyoruz ve bu AB'ye zaten farklı bir güçkazandırmaktadır.''
Almanya Başbakanı Angela Merkel, ''Birbirimize güvenmek istiyoruz. Güvene dayalı ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz'' dedi.
Merkel, Türk-Alman Ekonomi Forumunda yaptığı konuşmada, bugün öğleden sonra ortak programları olduğunu, Essen Kültür Başkenti'nin temsilcileri ile İstanbul Kültür Başkenti temsilcilerinin katıldığıtoplantıda, kültürel ilişkilerdeki ortak yönlerin ortaya konduğunu söyledi.
Merkel, ''Birileri için kültürel zenginlik, diğerleri için ekonomik ilişkiler ön planda. Özellikle kültür başkenti olan Essen, klasik sanayileşme döneminde kömür ve çelikle birlikte büyüdü'' dedi.
Kültür başkentini kendilerine tanıtan, 'Alman bir Türk' diyebilecekleri bayanın çok güzel bir şey söylediğini, ''Birlikte çalıştığınız zaman Türkler ve Almanlar 1960'lı, 1970'li yıllarda bir arada çalışırken, maden ocaklarında veya yüksekfırınlardaçeliksektöründe kimin nereden geldiği konuşulmazdı, önemli olan burada birbirine güvenip güvenemediğiydi insanların'' dediğini ifade eden Merkel, ''Ve benim de bu son iki günde Başbakan'la yaptığım görüşmelerde üzerinde durduğum husus buydu. Birbirimize güvenmek istiyoruz. Güvene dayalı ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz ve Türkiye ile Almanya'nın, iki halkın yararına yapabildiklerimizi geliştirmek istiyoruz. Ortak bir yolda ilerliyoruz. Daha fazla şey yapabiliriz'' diye konuştu.
İstanbul'da refah içinde, hareketli bir şehir gözlemlediklerini, burada Almanya'nın aksine nüfusun çoğaldığını gördüklerini belirten Merkel, gençinsanlarıneğitim görmek istediğini, Türkiye ile Almanya olarak ortaklaşa yaşama geçirmek istedikleriprojeninİstanbul'da Türk-Alman Üniversitesi olduğunu, bu üniversitenin iki ülkenineğitim alanındaki faaliyetlerinin nasıl birbirine yaklaşabileceğinin, işbirliğini nasıl geliştirebileceğinin bir örneği olduğunu ifade etti.
Merkel, Türk-Alman ekonomik ilişkilerinde sağlam bir temel bulunduğunu, geçen yılki ticarethacminin yaklaşık 20 milyar dolar olduğunu, ekonomik kriz döneminde bu rakamın biraz azaldığını, fakat gelecek dönemde yeniden artmasını istediklerini söyledi.
Angela Merkel, ''Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret, Türkiye'nin 27 AB üyesiülkeyle olan toplamticaretinin çeyreğini oluşturmaktadır. Bu, gerçekten çok özel bir ortaklık, bir stratejik model olacak bir partnerlik, Türkiye'nin AB'ye daha da yakınlaşması yolunda'' dedi.
İki ülkeninekonomiksektörlerinin birbirini çok iyi şekilde tamamladığınaişaret eden Merkel, ''Biz Alman şirketlerinden önemli bir talep ve istek olduğunu görüyoruz'' diye konuştu.
-''ÇAĞDAŞ BİR GÜVENLİKYAPISINA İHTİYACIMIZ VAR''-
Biraz önceki yuvarlak masa toplantısında bazı projeleri ele aldıklarını, Nabucco gibi doğal gaz boru hattı projesiningerçektenTürkiye'nin önemli bir yarar sağlayabileceği proje olduğunu ifade eden Merkel, bunun aynızamanda Orta Asya'dan Türkiye'ye kadar farklı bölgeleri Batı Avrupa ile bağlayan bir proje olduğunu kaydetti.
Angela Merkel, ''Başbakan bana biraz önce demir yolu ve kara yolu inşaatının olduğu yeri gösterdi. Bu alanda çok büyük kapsamlı projeler var. Bunun ötesinde içme suyu ve atık suyuprojeleri var. Türkiye'nin sadece büyük kentleri yok, orta ölçekli kentlerinde de modernleşme çabaları büyük bir önem taşımakta. Savunma sektörünün de temsilcileri aramızda bulunuyor. Burada çağdaş bir güvenlikyapısına ihtiyacımız var'' diye konuştu.
Türk tarafında orta ölçekli işletmelerin de Almanya ile iş yapmak üzere örgütlendiğini duyduğunu söyleyen Merkel, bu alanda da işbirliğiimkanlarının artabileceğini belirtti.
Angela Merkel, ''Almanya'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlara bakınca, bunların ikinci, üçüncü nesili itibariyle işletmecilik yapanları, başarılı olanları var. ÖzellikleTürkiye ile bağlantılıişlerde de çok uygun partnerler olduğunu da ifade etmek istiyorum'' dedi.
Bundan sonra da var olan engellerin ortadan kaldırılması için birlikte çalışılması gerektiğini ifade eden Merkel, Almanya'nın global ekonomik krizden dolayı yüzde 5 oranında daralma yaşadığını söyleyerek, ''60 yıllık Almanya federasyonu tarihinde böyle bir şey görmemiştik biz. Eksi 5 gibi rakamla şu anda bir nevi mücadele etmemiz gerekiyor, ihracatımızı artırmamız gerekiyor, aynızamandakaliteliürünlerin de bir nevi satın alınabilmesi, ithalatın mümkün olması gerekiyor. Tabii Türk iş adamlarının Almanya'da üretim yapabilmesi gerekiyor'' diye konuştu.
-''ENERJİ ALANINDAKİ İŞBİRLİĞİ ÇOK KAPSAMLI OLABİLİR''-
Enerjiyle ilgili olarak da Merkel, şunları kaydetti:
''Enerji alanındaki işbirliği çok daha kapsamlı olabilir. Almanyayenilenebilir enerji konusunda çok önemlideneyime sahip. Hukuki dayanağımız da var. Bu konudaki düzenlemeden dolayı Almanya'daki talep çok artmıştır. Buradaki orana, toplam enerji içerisindeki yenilenebilir enerjilere baktığımız zamanartışın olduğunu görüyoruz. Türkiye'ye baktığımız zamanTürkiye güneşi bol bir ülke, burada çok daha iyi teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama güneş enerjisinin önemli derecede sübvansiyona ihtiyacı var. İlk etapta belki Türkiye'nin güney bölgeleri ön planda gelebilir. Rüzgar enerjisinde belki henüz daha olması gereken seviyede değil. Bilgipaylaşımında bulunabiliriz. Rüzgar enerjisi konusunda Almanyalider bir ülke, teknoloji bakımından ve Türkiye ile birlikte geliştirmek ister.''
Türkiye'nin toplam enerji altyapısını da yeniden inşa ettiğini söyleyen Merkel, ''Ama enerji alanı Türkiye'de önümüzdeki yıllarda, Türkiye'nin ekonomik büyümesiyle birlikte önemli bir konu olacaktır. Bundan dolayı da Almanya bu alanda hem fikirleriyle hem fiilen de Türkiye'ye yardımcı, destek olmak ister'' dedi.
-''DÜNYA GENELİNDE DE BİRLİKTE HAREKET ETME ÖNERİMİZ VAR''-
Angela Merkel, ''Dünya genelinde de birlikte hareket etme önerimiz var. Türkiye ile birlikte G20 süreci çerçevesinde AB konusunda, Türkiye ile daha yakın işbirliği konusunda, daha fazla finans regülasyonları konusunda tabii ki bir motor olarak da işbirliğiyapılabilir'' dedi.
Türkiye'nin ekonomik krizden belki çok fazla etkilenmediğini söyleyen Merkel, daha önceki yıllarda yaşanan olaylardan dolayı dersler çıkarıldığını, önlemler alındığını belirtti.
Merkel, ''Tabii korumacılık belki burada tamistediğimiz hedeflere ulaşılmasında her zaman belki çok doğru reçete de olmayabilir. Bu alanda da işbirliğine gidebiliriz'' dedi.
-''SORUNLARI ÇÖZMEMİZ GEREKİYOR''-
AB katılımıyla ilgili olarak da Merkel, ''Burada pratik düşünmek gerekiyor. Yani müzakerelerin devam ettirilmesi ve bu aşamada Ankara protokolünün şu anda en büyük engeli teşkil ettiğini ifade etmiştik. Ankara protokolünün bazı fasılların açılmamasına neden olması ki, burada ekonomi için önemli olan fasıllar, bu durumda Almanya'nın, bizim şöyle bir önerimiz de olmuştu; Kıbrıs ile müzakerelerin iyileştirilmesi ki limanların, havaalanların, bunların serbest dolaşımının sağlanması gerekiyor. Kıbrıs Rum yönetimilideri Dimitris Hristofyas ile de konuşulması gerekiyor. Tabii ki ben de konuşacağım, konuşurum. Hindistan'ı, Çin'i, oradaki rekabeti düşündüğümüz zaman bizim bu sorunları çözmemiz gerekiyor ki bu alanda da ilerleme kaydedebilelim.''
-''ENTEGRASYON DA GEREKİYOR''-
Almanya'da yaşayan Türk kökenli 3 milyon insanıntoplum yaşamına katılabilmesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen Merkel, ''Bu insanlarınçocuklarının kültürümüzü ne kadar zenginleştirdiğini görüyoruz. Bunun için entegrasyon da gerekiyor. Ben 'asimilasyon' demiyorum. Dilin de bu entegrasyon için ihtiyaç duyduğumuz anahtar olduğunu, ki bunu da anlayacağınızı düşünüyorum. Türkiye'de herhalde Türkçe konuşmayan bir kimsenin de başarılı olamayacağını bildiğimiz gibi Almanya'da da Almanca bilmeyen bir kimse de zorluk çekecektir'' diye konuştu.
Birçok ortak proje olduğunu belirten Merkel, ''Sayın Başbakan Erdoğan'a, görüştüğümüz bütün bakanlara teşekkür etmek istiyorum. Türkiye'nin konuk severliği için de. Bu mükemmel, harikulade şehri, İstanbul'u ziyaret edebildiğim için çok memnunum. Türkiye ile birlikte daha yapmamız gereken, yapacağımız çok iş var. Bu potansiyeli kullanmamız gerekiyor. Üstelik de ekonomide. Bunun için de ben çalışmaya devam edeceğim'' dedi.