Erdoğan'dan CHP ve BDP'ye sert sözler
Başbakan Erdoğan, katıldığı canlı yayında PKK ile kucaklaşan BDP'li milletvekillerine değindi. Erdoğan, terör örgütü ile birlikte parti meclisi ve seçimlere kadar farklı konulara değindi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terörle mücadele sadece siyasi iktidarın gayretiyle olacak bir mücadele değil'' dedi.Başbakan Erdoğan, Kanaltürk televizyonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, terörle ilgili mülahazalarının ve teröre karşı alınan tedbirlerin neler olduğu yönündeki bir soru üzerine, son dönemde yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında bugüne kadar işsizliğin birinci sırada yer aldığını ancak son araştırmada terörün ön plana çıktığını bildirdi.
Erdoğan, ''Terörle ilgili olarak şu anda bizler, iktidarımız döneminde bir süreç başlattık. Bu süreci son iki-üç yıl içerisinde milli birlik ve kardeşlik projesi adı ile önlemenin gayreti içerisine girdik. Terörle mücadele sadece siyasi iktidarın gayretiyle olacak bir mücadele değil. Dünyanın her yerinde İspanya olsun, İngiltere olsun, orada bütün başbakanlarla görüşmelerde hep şunu açık ve net ifade etmişlerdir. 'Biz terörle mücadelede hiçbir zaman iktidar muhalefet ayrımını yaşamadık. Birlikte el ele verdik. Halkı ile medyası ile bu mücadeleyi ortak yürüttük. Bu ortak mücadele neticesinde ETA ile mücadelede İspanya'da bir yerlere vardık. Aynı şekilde IRA ile mücadelede İngiltere'de biz bir yerlere vardık. Bunun başka çıkışı da pek yok' dedikleri bu. Biz ise Türkiye'de maalesef muhalefet ile bu konuda el ele vermek veya medya ile el ele verip bu işin mücadelesini yürütmeyi ne yazık ki sağlayamadık'' diye konuştu.
-400 kilometre PKK kontrolü altında iddiası-
Erdoğan, ''medya ve muhalefetin sürekli olarak bu işi tahrik eder noktada olduklarını, bütün bunlara rağmen mücadelenin sürdürüldüğünü'' kaydetti. Parlamento'da bulunan bir siyasi partiyi ''demokrasi mücadelesi olan veya demokratik parlamenter sisteme inanmış veya demokrasi ile biz ülkede bir şeyler yapalım diye düşünen siyasi parti'' olarak görmediğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Çok açık ve net, son olarak eş başkanlarından bir tanesinin yapmış olduğu açıklama bu ülkede, bu ülkenin gerçek evlatlarının, bu ülkenin ben vatandaşıyım diyenlerinin hepsinin ciğerini dağlamıştır. Nedir bu, '400 kilometre PKK'nın kontrolü altındadır.' Bir defa bu tespit bu ifade çok çok büyük bir yalan. Yalanın ötesinde sen kimden yanasın? Teröristten veya terörden yana mısın? Yoksa bu ülkede terörü yok etmek isteyenlerden yana mısın?''
Erdoğan, iddiayı dile getiren kişinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyük Millet Meclisi'nde bulunan bir siyasi partinin eş başkanı olarak bu ifadeyi neye göre kullandığını sorarak, delilinin ve tespitinin ne olduğunu açıklamasını istedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''400 kilometre dediğin zaman bu 400 bin metredir. Bu 400 bin metreyi nasıl oluyor da bu şekilde kontrol altına alıyorlar. Bunu siz nasıl tespit ettiniz. Neye göre tespit ettiniz. Çünkü bölgeyi onlara göre az da olsa bilen birisiyim. Ama o bölgeye hiç gitmemiş biri değilim. Defalarca gittim. Alışılmış başbakan değilim. Bölgeyi helikopterlerle karadan çok gezdim. Bu sadece AK Parti'yi kapsayan değil, bundan önceki siyasi mücadelemde de o bölgede yaptığım çalışmalardan bildiğim tespit olarak bunu söylüyorum. Tabii bunu söylerken aynı şeyi Çukurca, Şemdinli, Yüksekova için ve merkez için söylediler. Hakkari için söylüyorum. Bütün bunlarla beraber dediler ki Şemdinli tamamen terör örgütünün elinde. Ciddi bir yalan. Burada korkunç bir dezenformasyon var. Bu dezenformasyona yardımcı olan bir medya var. İstisnaları bundan rahatsız olmazlar. Onlar durumu bildikleri için. Bizim böyle bir şeyimiz yok der, rahattır. Ama buna destek veren gruplar var. Şimdi şöyle bir gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum. Özellikle Şemdinli olayında ki burada güvenlik güçlerimizin çok ciddi mücadelesi oldu. Terör örgütünün bütün mücadelesi alan hakimiyeti üzerinde değil, bilinçsel olarak insanları taciz etmek, öldürmek, kaçırmak vesaire gibiydi. Şimdi ise alan hakimiyetini hedeflemek suretiyle bir şeyler yapmanın gayreti içinde. Çünkü diğeri iflas etti. Onu başaramıyor. Şimdi bu yolda gitmek suretiyle kendine daha büyük bir prim yapabilir mi diye bunun gayreti içerisinde.''
-Terör örgütünün Şemdinli'de 160'ı bulan kayıpları var-
Terör örgütünün alan hakimiyeti mücadelesine Türkiye'de güvenlik güçlerinin müsaade etmesinin mümkün olmadığına işaret eden Erdoğan, ''Onun için de mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürdük, sürdürüyoruz. Nitekim Şemdinli'deki kayıpları çok açık, net ortada. Yani 160'ı bulan orada kayıpları var. Orada diyelim ki 5-10-15 bizim şehidimiz onlar için tabii çok çok önemliydi. Bunun karşısında medyamızın takındığı tavır bizler için üzüntü vericiydi'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu siyasi partinin iplerinin tamamen terörün ve terör örgütünün elinde olduğu için kalkıp da bu ifadelerin dışında ifade kullanmasının mümkün olmadığını belirtti.
Erdoğan, ''Bakın şimdi Gaziantep'teki olayda ne yaptılar? Açıklama yaptılar. Güya işi kınadılar. Güya PKK sahiplenmedi. Peki buna halkım inanıyor mu? İnanmadı. Bugün kamuoyu araştırmalarımızda görüyoruz ki, halkımızın yüzde 85'i buna inanmıyor. Bunlar elimizde var. Biz sürekli bir şey söylüyoruz. Sen eğer siyaset yapacaksan, demokrasiden taviz vermeden bu siyaseti yapacaksın. Ama senin derdin siyaset değil de bu ülkede terör örgütünü arkana almak suretiyle onun verdiği destek ile parlamentoda yer tutmaksa bunu bir yere kadar yaparsın. Ondan sonra da geldiğin gibi gidersin. Kaldı ki buna göre çok daha sağlıklı seçimlerin yapılması için de şüphesiz ki adımlar da atılacaktır'' ifadesini kullandı.
Erdoğan, sadece Gaziantep olayının değil, petrol ile ilgili olarak nakil hatlarının bombalanmasını ve araçların yakılmasını anımsatarak, ''Bunlar o bölgenin kalkınmasını da istemiyorlar. Örneğin Yüksekova'da havaalanı yapıyorsun. Sen git havaalanının araçlarını yak. Oradaki çalışmalarda müteahhidin adamlarını kaçır. Aynı şeyi gel Şırnak'ta, Iğdır'da yap. Bütün bunlara rağmen Iğdır'da havalimanını bitirdik. Tüm bunlara rağmen Şırnak'ı, Yüksekova'yı bitireceğiz'' diye konuştu.
Bölgeye baraj yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Barajlara konulan ad ne biliyor musunuz? Terör barajı. Adı böyle koyuyorlar. Barajdan ne çıkacak, su ve elektrik enerjisi vesaire gidecek. Bunun yanında buralarda çok ciddi istihdam olacak. Bu istihdamda da o bölgenin insanı, benim Kürt kökenli kardeşim istihdam edilecek. Bunların ne yapmak istediği belli değil. Tek şeyleri var. Akıbeti meçhul olan insanları öldürmek. Bunun yanında huzursuz bir ortam meydana getirmek. Bölgenin kalkınmasını engellemek. Şu anda eğer Güneydoğu Anadolu bölgesi, Doğu Anadolu da kısmen kalkınma hamleleri devam ediyor, diğer illerimize ve bölgelerimize göre geride kalıyorsa bunun tek sebebi var, müteşebbis bu bölgeye girmiyor. Sadece devlet giriyor. Devlet de ne ile giriyor? Okulu, hastanesi, eğitimi, tarımı ve vesairesi ile giriyor. Çünkü biz diğer alanlardan çekildik, diğer alanlara artık özel sektör girsin. Bunu başaralım dedik. Aksi takdirde bunlar onu da yaparlar. Birçok yapılmış, bu noktada atılmış adım var. Hakkari'de iki tane hastanenin açılışını yapıyoruz. Hastanenin açılışını bile bunlar tehdit edecek kadar, oraya insanların gelmelerini engelleyecek kadar nasipsizler.''
Erdoğan, ''Ben şuna inanıyorum. Bizim mücadelemizin terör ile olan kısmında biz salt olarak bu işin askerle, polisle olmayacağını açıkladık. Yine öyle gidiyoruz. Hukuk içinde demokratik parlamenter sistem inancı ile diplomatik ilişkilere varıncaya kadar sosyopolitik, sosyoekonomik ne gerekiyorsa bunları yapmak suretiyle mücadelemizi sürdüreceğiz. Tabii burada akıllı davranacağız. Ama güveni, cesareti hiç kaybetmeden bu işin üzerine gideceğiz. Bizim tabii açılım maçılım filan diye bir şeyimiz yok. Milli birlik ve kardeşlik projemiz. Bu proje ile aynen devam edeceğiz'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, PKK'lı teröristlerle kucaklaşan BDP milletvekillerini eleştirerek, ''Bunlarla neyin müzakeresini yapacaksın? Karşında müzakere edeceğin bir defa bir parti olacak, demokrasiye inanmış, parlamenter sisteme inanmış bir parti olacak, onunla müzakere edeceksin. Bunların böyle bir derdi yok'' dedi.Kanaltürk televizyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ''Terör eylemlerinin uluslararası boyutunu nasıl değerlendirdiği, bu eylemlerin Türkiye'yi daha fazla yavaşlatma ve geriletme amacı taşıyıp taşımadığı'' sorusu üzerine, Gaziantep'teki patlamayla ilgili bazı gazete ve televizyonların yaklaşımını eleştirdi.
Afganistan'daki koalisyon güçlerinin son 1 ayda 158 kaybının olduğunu ancak bununla ilgili söz konusu ülkelerin medya organlarında haberlerin yer almadığını belirten Erdoğan, Türkiye'de ise böyle bir olayla ilgili aynı tavrın gösterilmediğine dikkati çekti.
Terörün, propagandasını yaptırma hedefi olduğunu dile getiren Erdoğan, ülkede terörle mücadele eden yönetime zafiyet tesis etme gayreti de olduğunu söyledi.
-''Ademe mahkum etmenin gayreti içine gireceğiz''-
Başbakan Erdoğan, ''Medya kimin yanında yer alacak? Attıkları başlıklara bakıyorsunuz, köşe yazarlarına bakıyorsunuz, ben diyorum ki sizin haber kaynağınız Allah aşkına Roj TV midir, Mezopotamya mıdır, sosyal medya mıdır? Bunlar üzerinden sansasyonel bütün haberleri üretmek doğru mu? Bir defa bunlara karşı bir tavrı yazılı ve görsel medyanın hep birlikte alması lazım. Bunları ademe mahkum etmek durumundayız. Eğer bunları ademe mahkum edersek biz o zaman çok daha hızla mesafe alırız'' diye konuştu.
''Gaziantep olayında medyanın olayı küçümseme yönünde bir tavır gösterdiği'' ifadesi üzerine Erdoğan, ''Ama yine de oradaki görüntüler vesaire filan, bütün bunlar onlara maalesef istenmeyen bir gücü veriyor, katıyor'' dedi.
Bu konular üzerinde çalışmaları olduğuna değinen Başbakan Erdoğan, ''Bu çalışmalarla birlikte bu konuda çok daha farklı bir şekilde bunları ademe mahkum etmenin gayreti içine gireceğiz. Aksi takdirde bu süreci zorlaştırıyor'' diye konuştu.
-''Parti kapatılmasına karşıyız''-
Başbakan Erdoğan, bu konuda duyarlı davranan medyaya da teşekkür ederek, ''BDP'lilerle ilgili sert eleştiriler yaptınız. Bu konuda kamuoyuyla paylaşacağınız düşünce var mı? Türkiye'nin geçmişte parti kapatma gibi sıkıntıları da var, yeni şartlarda o sıkıntı nükseder mi?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Şunu bir defa çok açık net ortaya koymamız lazım. Biz AK Parti olarak, AK Parti Hükümeti olarak parti kapatılmasına karşıyız. Bu, bizim baştan beri savunduğumuz yöntemdir. Anayasa değişikliğinde, 26 maddelik pakette de 'parti kapatılmasını ortadan kaldıralım' diye bir madde getirdik. Fakat iktidar partisi olarak yalnız kaldık. Anamuhalefet, diğer muhalefet partileri Mecliste adeta boykot ettiler ve o maddeyi biz kendi içimizden de bazılarının ihanetiyle, 2-3 tane ihanet de diyeceğim bu kadar açık konuşuyorum, biz o maddeyi çıkartamadık. O madde o gün 330'u yakalamış olsaydı, o da çıkmış olacaktı ve böylece partilerin kapatılması olayı adeta yok denecek noktaya gelecekti. Şimdiyse bakın o zaman Meclisi terk edenler, şimdi partilerin kapatılması noktasında ne diyorlar? 'Partilerin kapatılmaması lazım, biz bu işin en çok mağduruyuz.' Mağdurusun da o gün niye terk ettin gittin? O gün terk edip gitmeseydin, işte bir tanesi BDP'dir, bugün böyle bir sorun olmayacaktı, bunu konuşmayacaktık. Ama ben şunu savunuyorum, diyorum ki suçu işleyen kimse bedelini o ödesin. Genel başkan, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, şu veya bu. Dokunulmazlık olayına gelince, terör, adi suçlar, yani bunların üzerinde konuşabiliriz. Ama insanların fikrinden, düşüncesinden dolayı vesaire kalkıp buna da hemen biz 'dokunulmazlık sürecini başlatalım' dersek bunu da ben doğru bulmuyorum. Tabii sağlıklı bir süreci de bu götürmez. Onun için de biz bu konuların hepsini konuşmaya, görüşmeye hazırız.''
-''Parlamento, fezlekeleri çok farklı şekilde ele alacaktır''-
Parlamentoda bekleyen çok değişik suçlardan 735 kadar dokunulmazlık dosyası bulunduğunu, ancak bunların içinde terörün yanı sıra seçim kampanyalarıyla ilgili dosyaların da yer aldığını ifade eden Erdoğan, bunların hepsinin değerlendirmesinin yapılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan, ''Bunun neticesinde de ortaya ne çıkarsa bunun bedeli ödenir ve şu anda öyle zannediyorum ki bu süreçte parlamento bu işleri, fezlekeleri çok farklı şekilde ele alacaktır'' dedi.
-''Teröristle kucaklaşana siyasetçi diyemem''-
''Teröristlerle kucaklaşılması ve yapılan açıklamalardan sonra siyasette müzakere olarak muhatap kim olacak? Yoksa terörle mücadele sadece askeri mücadele kanadıyla mı devam edecek?'' sorusuna Erdoğan, ''Bunlar şimdi siyasetçi olmaktan çıktılar zaten. Yani gidip teröristle kucaklaşana ben nasıl 'siyasetçi' diyeyim? Ben şimdi ona siyasetçi gözüyle bakamam ki'' yanıtını verdi.
Durumun böyle bir noktaya geldiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim buradaki tek şeyimiz şu anda az önce söylediğim, fezlekelerle başlayan süreç ki orada görüntülerini izlediklerimiz zaten ne yazık ki 14. maddeden de haklarında birçok dava olanlar var. Terörün çok açık, net, her yerde müdafaasını yapan ve teröre bulaşanlar bu noktada var ama o günkü 9 milletvekilinin o gösterdiği tablo yenilir yutulur bir tablo değildir. Biz böyle bir milletvekili tanımıyoruz. Ben o 9 milletvekiline, vatandaşım, milletim bunları şu veya bu saikle, ama tehdit altında, ama tacizle parlamentoya gönderdikleri için kabullenmek zorunda kalıyoruz. Yoksa bunlara, bunlar milletimin gönderdiği vekillerdir diye şahsen ben bakamam.''
-''Karşında müzakere edeceğin bir parti olacak''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Müzakere süreci kapandı mı'' sorusu üzerine, ''Bu tür adamlarla tabii ki. Bunlarla neyin müzakeresini yapacaksın. Karşında müzakere edeceğin bir defa bir parti olacak, demokrasiye inanmış, parlamenter sisteme inanmış bir parti olacak, onunla müzakere edeceksin. Bunların böyle bir derdi yok'' diye konuştu.
Bütün bunları gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunlara inanarak da diyoruz ki, biz terör örgütüyle mücadele edeceğiz ama siyasi partiyle de müzakere ederiz. Yani bugüne kadar birçok iktidarların yapmadığı şeyler. Örneğin diyelim ki MİT müsteşarlarımızı, bundan önceki müsteşarım da dahil, şimdiki müsteşarım da dahil, bunları adaya gönderen bir başbakan, Oslo'ya gönderen bir başbakan... Bunu gönül huzuruyla söylüyorum. Çünkü sorun çözmek için burası en yetkili mercimdir. Dünyada da en yetkili merci bu noktada istihbarattır. İstihbaratı bu noktada kullanırız, her an kullanırız. Bugüne kadar kullandığımız gibi bundan sonra da kullanırız. Bu sadece terörle de ilgili değildir. Terör dışı suçlarda da aynı şey yapılabilir. Çünkü bizim derdimiz burada bağcıyla değil. Derdimiz bu üzümü nasıl yiyeceğiz? Milletçe nasıl yiyeceğiz.''
Erdoğan, bununla ilgili adımları bundan sonra da atmaya devam edeceklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan, Kürt meselesi diye bir mesele olduğunu kabul etmediğini belirttti.
Kanaltürk'teki canlı yayında Mustafa Karalioğlu, Erdal Şafak, Ekrem Dumanlı, Nuh Albayrak gibi bazı gazetelerin Genel Yayın Yönetmenlerinin katıldığı programda Başbakan Erdoğan, Meclis Başkanı Çiçek'in hazırladığı 11 maddelik bildiriyi de değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, Çiçek'in bugüne kadarki uygulamalarından farklı bir uygulama içinde olduğunu belirtirken hükümetin bugüne kadar neler yaptığını ve nasıl bir tavır içinde olduğunu Meclis Başkanı'nın iyi bildiğini söyledi.
Hükümet olarak şehitleri hiçbir zaman ihmal etmediklerini şehit yakınlarına her türlü desteği sağladıklarını anlatan Erdoğan, şehit yakınlarının konut sahibi olmaları için de çok büyük kolaylıklar getirdiklerini söyledi.
HÜSEYİN AYGÜN GERÇEKTEN KAÇIRILDI MI
CHP'li Hüseyin Aygün'ün kaçırılmasıyla ilgili şüpheleri bulunduğunu anlatan Erdoğan, kendi partisinden isimlerin kaçırıldığını, bununla birlikte askerlerin kamu görevlilerin kaçırıldığını ve bunların hemen bırakılmadığını belirterek Hüseyin Aygün olayında şüpheleri olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, hükümet olarak Güneydoğu için her türlü çabayı gösterdiğini terörü bitirmek için atılması gereken her adımı attıklarını, gidilmedik yer bırakmadıklarını belirtirken Kılıçdaroğlu'nun Uludere'ye birlikte giderim sözüne " ise "Sana adres soracak değilim" dedi.
ULUDERE'DEN ÖZÜR BEKLİYORLAR
Uludere olayına da değinen Erdoğan, bölgenin terör bölgesi olduğunu, kaçakçılığı temize çıkarmanın anlamı olmadığını dile getirek " Hantepe olayında askerin çoban zannetip vuramaması yüzünden olayın gündemden düşmediğini vurmadı diye eleştirildi. Uludere için ısrarla özür dile diye tutturuyorlar. Ben Dersim ile ilgili özür diledik diye Uludere için de aynısını beklediler. Onlar ise Dersim içien söz söylemediler." dedi.
BÖLGEDEKİ YATIRIMLAR
Bölgeye önümüzdeki günlerde birçok açılışlar için gideceğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin yatırımlardan geri durmasının mümkün olmadığını belirterek "Demokratik sisteme inancı olan tüm partilerin Türkiye'nin 81 vilayetinde olmasından yanayım. CHP ve MHP bunu yaptığı takdirde Türkiye'de terör kalmaz" dedi.
İHANETLE EŞ DEĞER SÖZ
Hükümet olarak bölge vatandaşının en büyük isteği olan olağanüstü hal ve çekiç güçü kaldırdıklarını, TRT 6'yı kurduklarını, afişler ve Kürtçenin kullanılaması konusunda çok büyük adımlar attıklarını söyleyen Erdoğan, BDP'lilerin kendilerini haklı çıkaracak şeylerin fırsatını vermeyeceklerini vurgularken "400 kilometre PKK'nın kontrolünde" sözünün ihanetle eşdeğer olduğunu söyledi.
YENİ PARTİ MECLİSİ'NİN İLK İŞİ
AK Parti'de yeni oluşacak ekiple birlikte 2015 hedefinin belirleneceğini anlatan Erdoğan, kamuoyuna yansıyan anketlerlerin de gerçekle ilgisi olmadığını belirtirken AK Parti'nin tüm karşı hamlelere rağmen yine seviyesini muhafaza ettiğini belirterek "2023'e yönelik yeni bir program açıklamamamız olacak. Geçmişte yaptığımız açıklamayı yeni ekip nasıl yansıtacak, partiye katılmak isteyecek arkadaşlardan nasıl faydalanacağımızı tartışacağız. Bu konuda gerek Numan bey , gerek Süleyman beyle ve başka isimlerle görüşmelerimiz olacak." dedi.
ERDOĞAN'DAN 3. DÖNEM SÖZÜ
Başbakan Erdoğan, 3 dönem şartını parti programını kendisinin koyduğunu, 3 dönem seçilenin bir dönem kenarda beklemesi gerektiğini belirterek parti olarak ben değil biz diyen bir yapılanmanın içinde olduklarını bundan sonraki dönemde partisinin kendisine hangi görevi verirse onu yapmakla yükümlü olacağını söyledi.
Anayasa konusuna da değinen Erdoğan, parti olarak masadan kalkan parti olmayacaklarını, azami müştereklerin teşkili için ellerinden geleni yapacaklarını, 4 partinin mutabakatının sağlanma mecburiyeti olmadığını en az iki partinin ortak tavrı ile de anayasanın neticelendirilebileceğini söyledi.
CHP HER İSTEDİĞİNİ YAPAMAZ
Başbakan Erdoğan, Beşar Esad'ın kendisine göre siyasi ömrünü tamamladığını, bir siyasi aktörden ziyade ağzından çıkanı kulağının duymadğı hale geldiğini söyledi. Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunu bunu da muhafaza edeceklerini dile getiren Erdoğan, CHP liderinin onunla yazlıkta beraberdiler sözüne değinerek Esad'ı Türkiye'ye davet ettiğini, orada bulunmadığını, Kılıçdaroğlu'nun iftiralarına son vermesi gerektiğini belirterek, "Kamplara nasıl gidileceğini biz belirleriz. Orası yol geçen hanı değildir. Kılıçdaroğlu, talebini iletir, biz de neresi uygunsa gerekli izni veririz. Ordaki insanların can güvenliği bize emanettir. Suriye'ye silah yardımı yapılıyor sözünü bir siyasi parti lideri nasıl söyler. Öyle çirkin şeyler söylemeye başladılar ki, Hatay'da ahlaki olmayan adımların atıldığını, Suriye'den gelenlerin farklı şeyler yapıldığını ileri sürdüklerini, Hatay Valisi'nin tüm açıklamalarını görmezden geldiklerini söyledi. Erdoğan " Türkiye hükümetini Esad'ın dili ile eleştirirken 'Baasçısın' sözüme bu kez tepki gösteriyor. CHP'nin yaptığı toplantılara katılanlara bakıp Beşar Esad da Türkiye halkı benim yanımda diye açıklama yapabiliyor."
SURİYE'DEKİ OLAYDA MEDYAYA ÖZEL GÖREV DÜŞÜYOR
Türkiye'de medyanın önemli bir noktada olduğunu, Türkiye'nin medya ile birlikte sonuca ulaşmada önemli adımlar atabileceğini ancak, medyanın farklı yaklaşımının bölgede sorunu daha da ağır hale getireceğini belirtirken Srebrenica olayını hatırlattı. Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler'de istenen adımın atılması için çaba gösterdiğini dile getirdi.
TÜRKİYE İÇİN 1 MART TEZKERESİNİN ANLAMI
"Ben 1 Mart tezkeresinde hatalı bir pozisyon alındığını düşünüyorum." Türkiye o dönem Irak'a müdahale etme durumunda olsaydı durum farklı olurdu. Ancak Türkiye gelmesin diye bir durum oluşturuldu. Sonuçlar da Türkiye için beklenen netice olmadı" dedi. Tampon bölge oluşturma konusunda BM ve NATO'nun garantisi olmadan Türkiye'den birşey yapılması beklenemez ancak bugün mülteci sayısı 80 bini aşmış durumda.
Suriye yönetiminin uluslararası arenada yalnızlığa itildiğini, İran'daki konferansı suriye heyetinin terketmek durumunda kaldığını anlatan Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'nin yaptığı konuşmaya İran'ın dahi söz söyleyemediğini hatırlattı.
Başbakan Erdoğan, öğretmen atamalarında ailelerin parçalandığı şeklindeki soruya değinirken "Her öğretmenin atandığı yere okul yapılması mümkün değil. Öğretmen atamaları nedeniyle batıda yığılma meydana gelirken doğuda da büyük boşluklar oluşuyor. Atamalardan kaynaklanan sorunları gidermek için tüm bakanlıkları kapsayan bir çalışma yapılması talimatını verdim.
İkinci eğitim, gece eğitimi konusunda biz "harç denilen" katkı payını kaldırdık. Bununla biz 1 milyar 350 milyon fatura getiren ödemeyi kaldırdık. Bunun dışında başka birşey yapma durumumuz yok. Başka şeyler yapmak bütçeyi çok zor durumlara sokar.
Ben öğretmenlerimi severim, bugün yakındıkları konularda onlara katılmıyorum. Göreve geldiğimizde 800 tl ücretle göreve başlarken bugün ise yeni atanan öğretmenler 1.800 tl ücret alıyorlar. Müdürlerin bazıları okullarına çok özen gösterirken bazı müdürler ise malesef hiçbirşey yapmadan bekliyorlar.
66 aylık veya 444 konusunda bir karşı kampanya var. Çocukları için rapor alanları evlatlarına ihanet içindedirler. Çocukların hiçbiri geri zekalı değil. Dünyada uygulamalar belli. Ailelerimizde durum ortada. Okul öncesi eğitimi kaldırdığımızı söylüyorlar. Tam aksine biz bunu daha da yaygınlaştırma gayretindeyiz. Okul öncesi eğitimi çok daha yukarı çekmeye çalışıyoruz. Biz bir sistem oturtuyoruz. Bunu oturtmak için belki bir iki senemizi alabilir. Birilerini ekrana çıkartıp konuşuyorlar. Araştırıyoruz arkasında kolejleri olduğu ortaya çıkıyor. Biz en fazla kadro tahsisi en fazla ödeneği milli eğitime yapıyoruz. Derslik konusunda çalışmalarımız devam ediyor.
Dersanelerin kaldırılması sorunu var. Dersanelere sesleniyorum gelin dersaneleri birleştirin biz de size öğrenci gönderelim. Anadolu'da vatandaş davarımı malımı satıp çocuğumu dersaneye göndereceksem bu okul niye. Vatandaş haklı. Bu sistem parası olana çalışıyor. Okulunu bitiren üniversiteye girme şansını yakalasın. Hem dersane hem okul olmasın. Dersane sahipleri bu konuda adımlarını atsın yatırımlarını yapsın. O gün hemen karşı tepki gösterildi. Bugün bu olayı çözme noktasındayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.