Erdoğan: Kimsenin şamar oğlanı değiliz

Erdoğan: Kimsenin şamar oğlanı değiliz

Başbakan Erdoğan AK Parti İl Danışma Meclisi'nde gerçekleştirdiği konuşmada birbirinden çarpıcı açıklamalarda bulundu.

AK Parti Genel Başkanı veBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim AB üyeliği noktasında artık tahammülümüz zayıfladığı gibi, teröre gösterilen müsamaha noktasında hiç tahammülümüz kalmamıştır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde, partisinin İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'yi eleştiren ve Türkiye'nin önüne sürekli kriterler çıkaran AB yetkililerine ve AB ülkelerinin bazı liderlerine seslendi. Erdoğan, şöyle dedi:

''Siz bir yandan Türkiye'yi kriterlere uymamakla itham edip, bir yandan Türkiye'nin önüne yeni şartlar sürüp, bir yandan da Türkiye'ye çok ağır bedeller ödeten teröre neden bu kadar müsamaha gösteriyorsunuz? Sürekli terör sorunundan dem vurduğunuz halde niçin Türkiye'nin terörle mücadelesine gereken desteği vermiyorsunuz? Ben de, aziz milletim de bu sorunun cevabını net bir şekilde, tatmin edici bir şekilde almak istiyoruz. Bakın bir hesaplamaya göre terörün Türkiye'ye sadece ekonomik maliyeti 30 yıl olarak değerlendirdiğimizde 350 milyar doların üzerinde. Terörün 30 yıldır siyaset üzerine yüklediği bir yük var. Demokrasi üzerine, özgürlükler üzerine yüklediği bir yük var. Bir yandan bu teröre müsamaha gösterip, bir yandan da Türkiye ekonomisini özellikle siyasetini, demokrasisini, özgürlüklerini eleştirmek tam anlamıyla çifte standarttır.''

Kimi Avrupa ülkelerinde yıllardır kırmızı bültenle aranan azılı canilere kol kanat gerildiğini aktaran Erdoğan, değişik terör örgütlerinin liderleri, yöneticileri, üyeleri, Avrupa sokaklarında özgürce, serbestçe ellerini kollarını sallayıp dolaşırken uzaktan ve hiç çekinmeden örgütlerini yönetebildiklerini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Berlin'in göbeğinde bölücü terör örgütünün liderinin posterinin asılı olduğu bir çadır ve o çadırda para toplanıyor. Milyonlarca avro oradan, bölücü terör örgütüne destek olarak geliyor. Türkiye'de cinayet işledikleri sabit olan, delillerle ortada olan militanlar, mahkemelerde büyük hoşgörüyle yargılanıp komik cezalar alıp, ertelenmiş cezalarla sokağa salıveriliyor. Tabi isimler değişik. Kültür dernekleri, vakıflar, gazete, dergi, televizyon, radyo... Bütün bunlar değişik adlar altında, Türkiye'ye yönelik her türlü terörist faaliyeti rahatlıkla icra ediyorlar. Terör örgütlerinin para toplamasına, büyük finansman sağlamalarına, bu paraları sevk ve idare etmelerine aynı şekilde müsamaha gösteriliyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bu azılı teröristler sınırları serbestçe geçip, üzerlerine bomba yerleştirip, benim ülkemde alçakça suikastlar düzenleyebiliyorlar. Biz bütün bunları Avrupalı yöneticilerin önüne koyduğumuzda bize ne diyorlar biliyor musunuz? 'Özgürlük, hukuk' diyorlar, 'demokrasi' diyorlar.''

Kendisine bir parlamento başkanının, ''Biz terörizmin ya da teröristin yerin altına girmesini istemiyoruz. Yerin üstünde olsunlar ki, onlarla mücadelemiz daha rahat olsun'' dediğini ve bunu hiç unutamadığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Tamam da sen yerin üstündekini dört dörtlük takip ettiğini neyle ispat edeceksin. Biz sana adres veriyoruz, her şeyi söylüyoruz, sen bunları bize teslim etmiyorsun. Allah aşkına, insan katletmek ne zamandan beri özgürlükten sayılır oldu? Katilleri serbest bırakmak ne zamandan beri hukuk oldu? Terör örgütü kurmaya, yönetmeye, insan katletmeye müsamaha göstermek ne zamandan beri demokrasi oldu? Sizin terörle mücadelenize biz sürekli destek vereceğiz, mesele bizim mücadelemiz olunca kırk dereden su getireceksiniz. Bizim AB üyeliği noktasında artık tahammülümüz zayıfladığı gibi, teröre gösterilen müsamaha noktasında hiç tahammülümüz kalmamıştır. Önce Paris'teki olay, ardından Ankara'da ABD Büyükelçiliği'ne gerçekleştirilen, bir vatandaşımızın da şahadeti, bir gazeteci kardeşimizin yaralanmasına neden olan olay, Avrupa ile terör arasındaki muhabbetin artık daha güçlü şekilde sorgulanması gereğini ortaya koymuştur. Türkiye olarak bu ilişkinin, bu muhabbetin, bu müsamahanın üzerine çok daha kararlılıkla gideceğiz.''

Pazartesi günü AB üyesi ülkelerin büyükelçileriyle bir araya geleceklerini, bu görüşleri onlara da ifade edeceklerini kaydeden Erdoğan, bu konuda görüştükleri Avrupalı her yetkili ve lidere tahammül sınırlarının artık kalmadığını altını çizerek belirttiklerini ve bundan sonra da belirteceklerini kaydetti.


İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

Biz başı öne eğilecek millet değiliz. Biz iradesi teslim alınacak, özgürlüğüne ipotek konulacak, istikameti başları tarafından belirlenecek millet değiliz. Milletimizin onurunu incitecek hiç birşeye eyvallah etmeyiz.

Türkiye hiç kimsenin şamar oğlanı değildir, Türkiye hiç kimsenin iç işlerine karışılacak, burun sokulacak, dışarıdan müdahale edilecek ülke değildir.

Hiçbir örgütün irademize yön vermesine, bize ahkam kesmesine izin vermeyiz. Türkiye büyük devlettir.

Türkiye'yi asla tek taraflı etki altına alınacak, yönlendirilecek üst perdeden hizaya çekilecek ülke olarak kimse görmesinç Biz alçak gönüllüyüz ama alçaklık kompleksi ile hareket etmeyiz.

"TÜRKİYE KİMSENİN ŞAMAR OĞLANI DEĞİLDİR"

Sabrımız, tahammülümüz, yumuşak başlılığımız kimse tarafından farklı anlaşılmasın. Türkiye kimsenin şamar oğlanı değildir. Türkiye kimsenin üzerinde operasyona ameliyata yöneliceği ülke değildir. Türkiye içişlerine karışılacak dışarıdan yasama, yürütme, yargı sistemine burun sokulacak ülke değildir.

AB'YE ÜYELİK SÜRECİNE SERT ELEŞTİRİ

Türkiye dış politikada kendine istikamet çizilecek ülke değildir. Biz batıya doğru akan istikabal içinde kalıba sokulacak, bir çocuk gibi avutulacak ülke değiliz.

Sözlerimi istikamet değişimi olarak algılayanlar varsa yanılgının içindedirler. Nasıl ki aziz milletimizin belirlediği istikamette yürüdüysek bundan sonra da milletin gösteridği istikamette yürüyeceğiz. Bizim oyalanmaya tahammülümüz yoktur. Biz sudan bahanelerle komik herekçelerle kapıda bekletilecek ülke değiliz.

54 yıldır Türkiye oyalanıyor. Çıkıyorlar bize kritrleri yerine getirmiyorsunuz diyor. Kriterleri karşılamadığı halde birçok ülkeyi üye yapıyorsunuz. Ama iş Türkiye'ye gelince bu kriterleri öne sürüyorsunuz.

Bir gerçek var. Biz göreve geldiğimizde o dönem yapılan her türlü liderler zirvesine Avrupa Birliği'nde katılıyorduk. Sarkozy geldi. Sarkoy liderler Merkel'le anlaştı. Ve biz liderler zirvesinden çıkartıldık. Sadece biz davet edilmemekle kalmadı. Dışişleri bakanlarımızla bile yapılan görüşmeler eserle gibi şeyler. İşi hafife aldılar. Bu arada 15 ülke Avrupa Birliği'nin üyesiydi.Bunlardan biri Güney Kıbrıs'ın dahil edilmesidir.

Davos'un benim dünyamda iki hatırası var. Bunlardan biri olumludur. Biri olumsuzdur. Olumlu olan Kofi Anna'a yaptığım tekliftir. Bende olumsuz hatıra bırakan one minute olayıdır.

Dünyada Kıbrıs diye bir devlet yoktur. Onlar sadece oyalama politikaları ile zaman kazanmaya çalışıyor.

Güney Kıbrıs hangi kriterle Avrupa Birliğine üye yapılmıştır.Bunun adalet değeri var mı? Tamamı ile ideolojik yaklaşımdır. Ve Türkiye'yi almama nedenleri ideolojik yaklaşımdır. Ya sabır diyoruz. Türkiye'yi eleştire, Türkiye'nin önüne kriterler çıkaran Avrupa Birliğine soru sormak istiyorum. Siz bir yandan Türkiye'yi kriterlere uymamakla itham edip bir yandan Türkiye'ye bedel ödedeten teröre neden musama gösteriyorsunuz? Sürekli terör sorunundan dem vurduğunuz halde niçin Türkiye'nin terörle mücadelesine gereken desteği vermiyorsunuz.

Terörün 30 yıldır, siyaset üzerine, demokrasi üzerine özgürlük üzerine yüklediği yükler var. Kimi AB ülkelerinde kırmızı bültenle aranan azılı canilere kol kanat geriliyor.

Avrupa sokaklarında, kollarını sallaya sallaya gezerken örgüt yöneticileri, örgütü de rahatça yönetebiliyorlar. Berlin'in göbeğinde terör örgütü elebaşının fotoğrafının asılı olduğu çadırda örgüte para toplanıyor.

Biz bütün bunları Avrupa liderlerine sorduğumuzda "Özgürlük" diyorlar. İnsan katletmek ne zamandan beri özgürlük oldu. Terör örgütü kurmaya insan katletmeye müsamaha göstermek ne zaman demokrasi oldu. Mesele bizim meselemiz olunca 40 dereden su getirilsin.

Pazartesi günü AB üyesi ülkelerinin temsilcileriyle bir araya gelecek ve bu beklentilerimizi orada da ileteceğiz. Bizim çok güçlü bir ekonomimiz var.

EKONOMİDE YENİ REKOR

Şimdi ben size burada yeni bir rekorun müjdesini vereceğim. Merkez Bankamızın rezevleri 125 milyar 230 milyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Göreve geldiğimizde bu 27,5 milyar dolardı, şimdi 125 milyar doları aştı.

'KIS KIS GÜLMÜŞLERDİR'
CHP Lideri Kılıçdaroğlu Portekiz'de Sosyalist Enternasyonel toplantısında Türkiye'nin ekonomisi eleştirdiğinin belirten Başbakan Erdoğan, ''Katılımcılar, bu yoldaşın kendi ülkesinden bile haberi yok demişlerdir. İçlerinden kıs kıs gülmüşlerdir. Bütün Avrupa'da Türkiye'nin ekonomik başarısı konuşuluyor'' dedi.



 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.