Erdoğan Esad'ı defterden sildi

Erdoğan Esad'ı defterden sildi

Erdoğan, Suriye'de reformların uygulanmadığını belirterek ülkenin bir iç savaşa doğru sürüklendiği konusunda Esad'ı sert eleştirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Mısır'da halkın önderliğinde devleti ve milletiyle kapsamlı bir yeniden doğuş ve yenilenme atılımı başlattığı önemli bir dönemden geçiyoruz... Ve zihinlerde atılımın başlatıldığı dönemden geçiyoruz. Böyle bir zamanda ülkenize gelip tarihe birinci elden şahitlik etmenin, yaşadığınız haklı coşku ve gururu paylaşmanın tarifsiz sevinci ve heyecanı içindeyim'' dedi.

Erdoğan, Kahire Üniversitesi İktisat ve Siyasi Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Forumu'nda, Mısır ve uluslararası topluma seslendi.

Başbakan Erdoğan'ın gelişi sırasında salonda bulunanların sık sık slogan atması nedeniyle konuşmasına geç başlayan Erdoğan, Arapça, ''Mısır halkına, Mısır gençliğine selam olsun'' dedi.

Mısır'ın tarih boyunca sayısız medeniyetin anavatanı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''İnsanlığın kültürel, ilmi, felsefi ve sanatsal mirasına emsalsiz katkılarda bulunmuş bir ülkedir. Dünyanın medeniyetler çatışmasını konuştuğu bir dönemde tek başına, birden çok medeniyetin temsilcisi durumunda olan bu müstesna ülkede, bu müstesna topluluğa hitap etmek benim için büyük bir onur ve mutluluk vesilesidir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Mısır, Hazreti Musa'nın, Hazreti Yusuf'un ülkesi, Mısır, Ümmüddünya, dünyanın anası... Mısır, Nil Nehri'nin hayat verdiği bereketli topraklar, Mısır, Ezher Üniversitesi, binlerce yıllık ilim ve irfan beldesi. Mısır, İslam medeniyetinin kadim merkezlerinden biridir. Mısır, Şair Ahmet Şevki'nin ve Mehmet Akif'in şiiri, Abdussamed'in sedası, Ümmü Gülsüm'ün sesidir. Mısır, İslam medeniyetinin kadim merkezlerinden biridir. Mısır Türkiye'nin, Kahire İstanbul'un ebedi kardeşi... Hattatların ifadesiyle değil mi ki; Kur'an, Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı. Değil mi ki; yüzyıllar boyu bütün alimlerin, ariflerin, bilginlerin yolu illa ki Kahire'ye düştü. Sizlerin şahsında bütün Mısır halkını bu duygularla selamlıyorum. Çünkü gösterdiğiniz hüsnü kabulden dolayı şükranlarımı sunuyorum.''

''Bölgemiz tarihi ve inkılabi bir değişim ve demokratik bir dönüşüm süreci yaşıyor'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Mısır'da halkın önderliğinde devleti ve milletiyle kapsamlı bir yeniden doğuş ve yenilenme atılımı başlattığı önemli bir dönemden geçiyoruz... Ve zihinlerde atılımın başlatıldığı dönemden geçiyoruz. Böyle bir zamanda ülkenize gelip tarihe birinci elden şahitlik etmenin, yaşadığınız haklı coşku ve gururu paylaşmanın tarifsiz sevinci ve heyecanı içindeyim. Bütün bakan ve milletvekili arkadaşlarımla işadamlarımızla geldik, sizlerle beraberiz. Mısır, köklü tarihine yaslanarak ve aydınlık geleceğine odaklanarak bu dönüşüm sürecini selametle tamamlayacaktır'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Tunus'ta başlayarak Tahrir Meydanı'ndan dalga dalga yayılan özgürlük mesajı, Trablus'u, Şam'ı, Sana'yı, Bahreyn'i aşarak bütün mazlumların umut ışığı olmuştur'' dedi.

Erdoğan, Kahire Üniversitesi İktisat ve Siyasi Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Forumu'nda, Mısır ve uluslararası topluma seslendi.

''Bizim tarihimizde genç bir delikanlı bir karanlık çağı kapattı bir aydınlık çağı açtı. İstanbul'un fethine imza attı. Fatih Sultan Mehmet Han... Onun, çağ açıp çağ kapayan gençlerin imzasını gördüğümüz yerde biz o tür gençlerin ne olduğunu çok iyi biliriz'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''İşte Mısır'da şu anda böyle bir gençliği görüyoruz dolayısıyla selam olsun Mısır halkına, Mısır gençliğine. Mısır'da da bunu gördüm. Gördüğümüz andan itibaren de heyecanla bu gençleri selamlıyoruz. Tunus'ta başlayan Mısır ve Libya'da devam eden özgürleşme hareketini 26 yaşındaki bilgisayar mühendisi bir gencin başlatması son derece manidardır. Ülkesinin ve dünyanın vicdanı olmak isteyen gençlerin aydınlık bir gelecek inşa etmek için başlattıkları bu hareket, dalga dalga yayılan bir dirilişe, bir uyanışa öncülük etmektedir. Bu uyanış hareketi sadece Kuzey Afrika ülkeleri ile sınırlı kalmamış, Amerika'dan Avrupa'ya, Asya'dan Afrika'ya bütün zulüm ve adaletsizliklere karşı dünya sistemini sorgular hale getirmiştir.

Dünyanın bir kesimi en yüksek standartlarda yaşarken, geri kalan kısmının bu standartlardan mahrum kalması bugün bütün milletlerce sorgulanmaktadır. Somali'nin hesabını kimse veremez, Kenya'nın hesabını kimse veremez. Bu insanlar nasıl yaşıyor, bunların yaşam koşulları nedir? Bunları sormak, sorgulamak herkesin görevidir. Bu sorgulamanın yol açtığı dönüşüm, sadece büyük acılar çeken bu coğrafyada değil, adalet ve barışa, huzur ve güvene, demokrasi ve özgürlüğe hasret olan bütün toplumların vicdanında yankılanmıştır. Mısırlı gençler, dünyanın vicdan sahibi insanlarının yeniden seslerini yükseltmelerine sebep olmuştur. Tunus'ta başlayarak Tahrir Meydanı'ndan dalga dalga yayılan özgürlük mesajı, Trablus'u, Şam'ı, Sana'yı, Bahreyn'i aşarak bütün mazlumların umut ışığı olmuştur. Bu mesaj, zorbalığa karşı adaletin, eşitsizliğe karşı hakkaniyetin mesajıdır. Bu mesaj, demokrasinin, özgürlüğün, kardeşliğin, dayanışmanın mesajıdır. Bu vesileyle Muhammed Buazizi'nin ve özgürlük uğrunda canlarını feda eden tüm kahramanların aziz hatıralarını saygıyla yad ediyorum.''

-''DEĞİŞİMİN ÖNCÜSÜ OLUN, BU DEĞİŞİME YÖN VERİN...''-

Türkiye olarak başından itibaren halkların meşru taleplerinin karşılanması gerektiğini savunduklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Zira, yönetim meşruiyetini halkın iradesinden almak zorundadır. Gücünü halktan almayan her yönetim anlayışı, gayrı meşrudur. Herkes bilsin ki: Türkiye'nin bölgesinde izlediği siyasetin özü budur. Mısır'da gösteriler başladığında yaptığımız çağrının temelinde bu ahlaki ilke vardı. Tunus'tan Mısır'a, Mısır'dan Libya, Suriye, Yemen ve Bahreyn'e kadar verdiğimiz temel mesaj nettir; Değişim karşısında direnmek yerine, değişimin öncüsü olun, bu değişime yön verin...'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bundan sekiz ay önce Mısır'da devrimin ilk adımları atılırken yaptığım çağrıyı hatırlıyorsunuz. 'Bizler hepimiz birer faniyiz, kalıcı değiliz. Baki olan saygıyla, rahmetle anılmaktır. Bunun için halkın haykırışını sona erdirecek insani taleplerine kulak vermek, bu talepleri yerine getirmek gerekir. Özgürlükler ertelenemez, göz ardı edilemez.' Türkiye'de parlamentodaki grup konuşmamda bir de şunu söylemiştim: Hepimiz öleceğiz, öldüğümüzde hepimizi iki metreküplük bir mezara gömecekler. Hoca efendi cenaze namazını kılarken 'krallar niyetine' demeyecek, 'cumhurbaşkanı, başbakan niyetine' demeyecek, 'trilyarderler niyetine' demeyecek, 'er kişi, hatun kişi niyetine' diyecek. Ondan sonra alacaklar iki metreküp mezara gömecekler. Makamım olsa ne yazar, param pulum olsa ne yazar. Herkes de böyle ölüp gidecek.

Mısır'dan bana o zaman bir haber geldi, bu mesaj çok çirkindi, hoş olmadı. Ben bunu sizin için söylemedim ki; her makam sahibi için söyledim, bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar için söyledim, bütün para pul sahibi olanlar için söyledim. Yoksa siz ölmeyecek misiniz? Her nefis ölümü tadacaktır. O tarihte kulak verilmeyen bu çağrıyı biz bölge için samimiyetle dile getirmeyi sürdürdük, bundan sonra da aynı samimiyetle sürdüreceğiz, yaşadığım müddetçe... Çünkü bu temel esastır. Bölge halklarına da meşru talep ve beklentilerini barışçı ve meşru yöntemlerle dile getirmelerini tavsiye ettik.

Zira, haklı ve meşru taleplerle başlayan bu değişim ve dönüşüm sürecini yürütecek olan da bizatihi halkların kendisidir. Halkların iradesi iktidar olsun, nefislerin iktidarı değil. Bu çok önemli.''

- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hepiniz takdir edersiniz ki; değişim süreci büyük fırsatlar kadar büyük zorlukları da beraberinde getiriyor. Bize göre, bu süreç ortak bir akılla, kuşatıcı bir anlayışla yönetilebildiği takdirde, bölgesel ölçekte barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve refahın yayılması yönünde büyük kazanımlar elde edilecektir. Biz buna bütün kalbimizle inanıyoruz'' dedi.

Erdoğan, Kahire Üniversitesi İktisat ve Siyasi Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Hukuk Forumu'nda, Mısır ve uluslararası topluma seslendi.

Konuşmasında değişim sürecinin büyük fırsatlar kadar, zorlukları da beraberinde getirdiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Hepiniz takdir edersiniz ki; değişim süreci büyük fırsatlar kadar büyük zorlukları da beraberinde getiriyor. Bize göre, bu süreç, ortak bir akılla, kuşatıcı bir anlayışla yönetilebildiği takdirde, bölgesel ölçekte barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve refahın yayılması yönünde büyük kazanımlar elde edilecektir. Biz, buna bütün kalbimizle inanıyoruz. Bu suretle, demokrasi ile bölgenin sosyo-kültürel dokusunun bağdaşmaz olduğu yolundaki oryantalist hurafe de tamamen çürütülmüş olacaktır. Diğer taraftan, bu tarihi imkanın heba edilmesine asla müsaade etmemeliyiz. Gücümüzü zaafa uğratacak ayrıştırıcı ve çatışmacı siyaset yöntemlerinden özenle uzak duralım. Bölgede cereyan eden toplumsal olayların sebeplerini veya çözümlerini bölge dışı kaynaklarda aramak kesinlikle kaçınılması gereken bir yaklaşımdır. Artık çözümleri ertelemek için sürekli dış mihrakları bahane eden yaklaşımlar sona ermelidir. Bu sözlerim, bazı mihrakların kötü niyetlerini görmezden gelmez. Aksine onlara karşı uyanık olunması gerektiğini bir kere daha hatırlatıyorum ama artık dış mihrakları bahane ederek demokrasiyi ve özgürlükleri erteleme devri kapanmıştır. Demokrasi ve özgürlük, ekmek kadar su kadar siz kardeşlerimin hakkıdır.

Bir hususun daha altını özellikle çizmekte yarar görüyorum. Bize göre bu süreci doğru yönetmenin ve doğru hedefe vardırmanın yolu yaşanan gelişmelerin meydana getirdiği coşkuyu mutlaka ihtiyatla karşılamaktır. Zira kontrolsüz, taşkın bir heyecan ve duygu seli yerine olgun bir sükunetle ve vakarla doğru adımlar atılmalıdır.''

''Unutmayalım ki; beklenen dönüşüm geleceğe duyulan umutların diri tutulmasıyla gerçekleşecektir'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Şimdi sizler demokrasi yolunda bir adım attınız ve Kasım 2011 sonunda inşallah sandıklara gideceksiniz, hür iradenizle Mısır'ın yeni iktidarını belirleyeceksiniz. İşte bu iktidara temennim odur ki: Halkın iktidarı ile halka dayalı bir iktidarla Mısır'ın miladı olacaktır'' ifadelerini kullandı.

-''MISIR HALKI, KATILIMCI DEMOKRASİYE NE KADAR HAZIR OLDUĞUNU GÖSTERMİŞTİR''-

Başbakan Erdoğan, ''Devrimden sonra Mısır'da yapılan anayasal halk oylamasında, Mısır halkı katılımcı demokrasiye ne kadar hazır olduğunu göstermiştir. Mısır halkının demokratik değerlere sahip çıkma yolunda sergilediği irade ve kararlılık, bütün bölgede değişimin sembolü haline gelmiştir'' dedi.

Tahrir Meydanı'nın da tarih sayfalarındaki yerini aldığının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Tahrir Meydanı, özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile eş anlamlı olarak tarih sayfalarında yerini şimdiden almıştır. Mısır'ın içinde bulunduğu dönüşüm sürecinin bundan sonraki adımlarını da milli birlik içinde, süratle ve kararlılıkla atacağına olan inancımız tamdır. Yeni anayasanın ve genel seçimlerin Mısır'ı eskisinden çok daha güçlü ve çok daha saygın kılacağından eminiz. Bu yüzden seçimlerin zamanlı ve sağlıklı biçimde yapılması, bütün Mısır halkının güçlü bir katılımla yönetimi şekillendirmesi çok önemlidir. Mısır güçlendikçe ve geliştikçe, ilişkilerimiz de daha sağlam temeller üzerinde gelişecek ve güçlenecektir.''

-''DIŞ TİCARET HACMİMİZ, 4 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI''-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, iki ülke arasındaki ilişkilerin son dönemde her alanda ivme kazandığına dikkati çekti. Erdoğan, şunları söyledi:

''Nitekim son dönemlerde ilişkilerimiz, her alanda hızla ivme kazanıyor. Geçen yıl itibariyle söylüyorum: Dış ticaret hacmimiz, 4 milyar dolara yaklaştı. Beş yıl önce sadece 60 milyon dolardı, şimdi nereden nereye... Mısır'daki Türk yatırımları, bugün 2 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz, bu rakamı 5 milyar dolara çıkarmak. Mısır seyahatimize 280 Türk girişimcimiz geldi. Yarın işadamları konseyimizi toplayacağız ve Başbakan İsam Şeref kardeşimizle hitabımız olacak. İskenderiye'deki Burj El Arab bölgesi ile Altı Ekim Sanayi Şehri hızla artan Türk yatırımlarıyla daha farklı bir çehreye bürünüyor. Mısır'ın ekonomik alanda her zamankinden daha fazla dayanışmaya ve dış yatırıma ihtiyaç duyduğu bu dönemde Türkiye elinden gelen katkıyı sağlama çabasındadır. Türkiye ile Mısır'ın müşterek bağları dikkate alındığında işbirliği bakımından şüphesiz daha pekçok imkan ve fırsat önümüzde duruyor. İki ülke toplamda 150 milyon nüfusluk bir gücü oluşturuyor. İki ülkenin yüzölçümüne baktığımızda yaklaşık 1 milyon 800 bin metrekare. Akdeniz'i adeta biz kuşatıyoruz. Ülkelerimiz arasında sadece ticaret değil, askeri, kültürel ve enerji alanlarına da yoğunlaşmamız gereken önemli bir potansiyel mevcut...''

-''BUGÜN 11 ANLAŞMAYA İMZA ATTIK''-

Türkiye'nin Mısır'ın, Avrupa'ya, Kafkaslar'a açılan kapısı olduğuna vurgu yapan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Kültürel potansiyelinin yanına turizmi de koyduk. Zira Mısır'ın inanç ve kültür turizmindeki yeri ortada. 9 yıl önce Türkiye'ye gelen turist sayısı 13 milyon bugün 30 milyonu aşmıştır. İnanırsak, azmedersek, çalışırsak oluyor, olacak. Sadece deniz, kum, güneş olarak bakarsanız olaya, o zaman bir yere varamazsınız. Mısır doğalgazının Arap boru hattıyla Türkiye'ye gelmesi, ülkelerimiz için olduğu kadar, bölgemiz ve ötesi açısından da yeni bir sayfa açabilecektir. Yani Avrupa'ya... Bu bakımdan, önümüzdeki dönemde de çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Mısır Türkiye'nin Afrika'ya açılan bir kapısı. Türkiye Mısır'ın Avrupa'ya açılan, Kafkaslar'a, Hazar'a açılan kapısı. Yeni faaliyete geçirdiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bu doğrultuda kilit bir işlev görecektir. Bugün 11 anlaşmaya imza attık. Şimdi bu anlaşmaları süratle hayata geçireceğiz her anlamda. Başbakanlar riyasetinde adeta Bakanlar Kurulu yaptık.'' 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.