Erdoğan: Birleşmiş Milletler'e güvenmiyorum!
Başbakn Recep Tayyip Erdoğan 8. Avrasya İslam Şurası'nda yaptığı konuşmasında BM'ye güvenmediğini dile getirirken, İsrail'in ise bir terör ülkesi olduğunu söyledi. Erdoğan, islam ülkelerine de çağrıda bulundu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
İçinden geçtiğimiz kritik dönemde Avrasya Bölgesinin stratejik önemi de daha da arttı. Bu bölgede geleceğe yönelik refah ve barış ortamından kaygılanabiliriz. O yüzden bu bölgede ortak bir barış ve refah vizyonun zeminini oluşturmalıyız.
Biz bu coğrafyada barış ve huzur için sayısız girişime öncelik ettik. Sizlerin de Avrasya bölgesindeki din adamları olarak oluşan ittifakları çözdüğünüzü biliyorum.
Son dönemlerde müslüman ve yabancı düşmanlığı artıyor. Avrupa'da giderek ağırlaşan ekonomik şartlar bu söylemleri besliyor. Irkçılığın yeni bir tezehhürü anlamına geln bu akım ciddi bir tehlike oluşturmaya başladı. İnsanlar din ve kültür farklılıkları ile bir birine yabancılaştırılmaya başlanıyor. Bölgede yeni çatışma tohumları ekiliyor.
İşte İsrail'in son günlerde yaptığı olay. Gazze 4 günde bakın ne hale geldi ölü sayısı 94'e ulaştı. Batılı güçler nerde hiçbirinin ne yapıyorsun dediği yok, çünkü karşı tarafta kim var İsrail. Konuştuğumuz liderlerin açıklamaları çok tuhaf; İsrail savunma hakkını kullanıyor diyor. Bu nasıl adalet saldıran İsrail savunma hakkını kullanan da İsrail.
Dünya üzerinde yayğınlaştırılan söylemler ve yapılanlar ile İslam dünyası adeta köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. Bizlere düşen görev bu fütursuz çabalara karşı özgüvenli ve sağlam bir duruş sergilemeliyiz. Gazze'de olanlar karşısında biz başımız öne eğik duramayız, tam aksine dik duracak ve omurgalı olacağız.
Buradan çıkacak ortak kararlar çok önemli. Biz hala dini bayramlarımızı ortak yapamıyoruz. Bakıyoruz bir çok meselede kaynaklar çoğaltılıyor. Bizim bunu toparlamamız lazım.
Son dönemlerde İslama ve Hz. peygambere hakaret içeren film yayınlamış ve İslam ülkelerinde infial yaratmıştır. Bu tarz kışkırtma ve islama fobinin hiçbir zaman son bulmayacağını çok iyi biliyoruz ama buna karşı bir birlik oluşturacağız.
Öncelikle BM bu doğrultu da bir çalışma başlatmasını bekliyoruz. Şunu söyliyeyim ben Birleşmiş Milletler'e güvenmiyorum. Çünkü savaş şartlarının oluşturduğu bir yapının bugünki tezavürü adil değildir. BM Güvenlik Konseyi üyeleri içinde halkı Müslüman olan tek bir ülke yok. İsrail bugüne kadar BM'nin hiçbir kararına uymamıştır ama kendisine yaptırım uygulayan var mı' yok...
BM'nin 5 üyesinin dudakları arasına 7 milyar insanın kaderini hapsedemezsiniz. Biz herkes daimi üye olsun diyoruz. Bu daimi üyeler arasında her dinin her ülkenin temsilcisi olsun istiyoruz.
BM Güvenlik Konseyi Suriye'de olanları sadece seyrediyor. 40 yıl geçti bu örğüt kurulalı ama alınan neticeler ortadır.
Açık açık söylüyorum, Bosna Hersek'te masum insanlar katledilirken, Gazze'de insalar bombalanırken, biz Müslümanlar ne Yahudilliği terörle andık, ne de Bosna'da katliam yapanların dinini terör kelimesi ile yan yana getirdik. Biz diğer dinlere son derece hoşgörü ile bakıyoruz.
Müslümanlığı terör ile yan yana ananlar, Müslümanlara yapılan katliamlara göz yumuyorlar. İsmail Haniye kardeşimizin kucağındaki bebeği katledenin insanlıktan pay aldığı söylenebili mi?, işte o yüzden ben diyorum ki, İsrail bir terör ülkesidir, yaptığı da teerördür.
O yüzden burdan tüm uluslararası kuruluşlardan küresel adaletsizliğe karşı etkin bir tavır almalarını bekliyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın çok daha hareketli ve etkin olması gerekiyor.
Biz etnik kökenine dinine bakmadan her türlü şiddete karşı olduğumuzu söylüyoruz. İslamofobia'ya karşı her türlü tedbirlerimizi almalıyız ve bu tüm dünyada bir suç olarak kabul edilmelidir.
Kuzey Afrika halkları geri dönülmez bir süreci başlamıştır.
Suriye'de yapılan katliamların arkasında mezhepçilik yatıyor. Suriye'de tüm çevreyi yangın yerine çevirecek bir oyun oynanıyor. İşte bu nokta da Ortadoğu'daki bu çatışmaları anlatmakta hepimize önemli görevler düşüyor...
İçinden geçtiğimiz kritik dönemde Avrasya Bölgesinin stratejik önemi de daha da arttı. Bu bölgede geleceğe yönelik refah ve barış ortamından kaygılanabiliriz. O yüzden bu bölgede ortak bir barış ve refah vizyonun zeminini oluşturmalıyız.
Biz bu coğrafyada barış ve huzur için sayısız girişime öncelik ettik. Sizlerin de Avrasya bölgesindeki din adamları olarak oluşan ittifakları çözdüğünüzü biliyorum.
Son dönemlerde müslüman ve yabancı düşmanlığı artıyor. Avrupa'da giderek ağırlaşan ekonomik şartlar bu söylemleri besliyor. Irkçılığın yeni bir tezehhürü anlamına geln bu akım ciddi bir tehlike oluşturmaya başladı. İnsanlar din ve kültür farklılıkları ile bir birine yabancılaştırılmaya başlanıyor. Bölgede yeni çatışma tohumları ekiliyor.
İşte İsrail'in son günlerde yaptığı olay. Gazze 4 günde bakın ne hale geldi ölü sayısı 94'e ulaştı. Batılı güçler nerde hiçbirinin ne yapıyorsun dediği yok, çünkü karşı tarafta kim var İsrail. Konuştuğumuz liderlerin açıklamaları çok tuhaf; İsrail savunma hakkını kullanıyor diyor. Bu nasıl adalet saldıran İsrail savunma hakkını kullanan da İsrail.
Dünya üzerinde yayğınlaştırılan söylemler ve yapılanlar ile İslam dünyası adeta köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. Bizlere düşen görev bu fütursuz çabalara karşı özgüvenli ve sağlam bir duruş sergilemeliyiz. Gazze'de olanlar karşısında biz başımız öne eğik duramayız, tam aksine dik duracak ve omurgalı olacağız.
Buradan çıkacak ortak kararlar çok önemli. Biz hala dini bayramlarımızı ortak yapamıyoruz. Bakıyoruz bir çok meselede kaynaklar çoğaltılıyor. Bizim bunu toparlamamız lazım.
Son dönemlerde İslama ve Hz. peygambere hakaret içeren film yayınlamış ve İslam ülkelerinde infial yaratmıştır. Bu tarz kışkırtma ve islama fobinin hiçbir zaman son bulmayacağını çok iyi biliyoruz ama buna karşı bir birlik oluşturacağız.
Öncelikle BM bu doğrultu da bir çalışma başlatmasını bekliyoruz. Şunu söyliyeyim ben Birleşmiş Milletler'e güvenmiyorum. Çünkü savaş şartlarının oluşturduğu bir yapının bugünki tezavürü adil değildir. BM Güvenlik Konseyi üyeleri içinde halkı Müslüman olan tek bir ülke yok. İsrail bugüne kadar BM'nin hiçbir kararına uymamıştır ama kendisine yaptırım uygulayan var mı' yok...
BM'nin 5 üyesinin dudakları arasına 7 milyar insanın kaderini hapsedemezsiniz. Biz herkes daimi üye olsun diyoruz. Bu daimi üyeler arasında her dinin her ülkenin temsilcisi olsun istiyoruz.
BM Güvenlik Konseyi Suriye'de olanları sadece seyrediyor. 40 yıl geçti bu örğüt kurulalı ama alınan neticeler ortadır.
Açık açık söylüyorum, Bosna Hersek'te masum insanlar katledilirken, Gazze'de insalar bombalanırken, biz Müslümanlar ne Yahudilliği terörle andık, ne de Bosna'da katliam yapanların dinini terör kelimesi ile yan yana getirdik. Biz diğer dinlere son derece hoşgörü ile bakıyoruz.
Müslümanlığı terör ile yan yana ananlar, Müslümanlara yapılan katliamlara göz yumuyorlar. İsmail Haniye kardeşimizin kucağındaki bebeği katledenin insanlıktan pay aldığı söylenebili mi?, işte o yüzden ben diyorum ki, İsrail bir terör ülkesidir, yaptığı da teerördür.
O yüzden burdan tüm uluslararası kuruluşlardan küresel adaletsizliğe karşı etkin bir tavır almalarını bekliyoruz.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın çok daha hareketli ve etkin olması gerekiyor.
Biz etnik kökenine dinine bakmadan her türlü şiddete karşı olduğumuzu söylüyoruz. İslamofobia'ya karşı her türlü tedbirlerimizi almalıyız ve bu tüm dünyada bir suç olarak kabul edilmelidir.
Kuzey Afrika halkları geri dönülmez bir süreci başlamıştır.
Suriye'de yapılan katliamların arkasında mezhepçilik yatıyor. Suriye'de tüm çevreyi yangın yerine çevirecek bir oyun oynanıyor. İşte bu nokta da Ortadoğu'daki bu çatışmaları anlatmakta hepimize önemli görevler düşüyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.