Erdoğan AB'ye Sert Eleştiri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Prag ziyareti öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı.
Başbakan Erdoğan 'Mevkidaşlarımızla görüşmemizde siyasi ekonomik ilişkilerimizi gözden geçireceğiz. Geleceğe yönelik ikili olarak neler yapabiliriz bu alanlarda bunları değerlendirme fırsatımız olacak. Çek Cumhuriyeti Macaristan yer aldıkları bölgenin istikrar ve refaha katkısı noktasında olumlu yaklaşımlar ortaya koyan ülkelerdir. Görüşmelerimizde AB konularını tekrar ele alacağız. Kıbrıs'ın yanı sıra Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmeleri değerlendirme fırsatımız olacak. Balkanlardaki gelişmeleri de görüşeceğiz. Her üç başkentte de önemli bir işlev gören iş foırumlarına da katılacağız. 80 Kadar işadamımız bizimle bulunacaklar. Onlar da bugün akşam saatlerinde Türkiye'den Çek Cumhuriyetine hareket edecekler. Çek Cumhuriyeti ile ticaret hacmimiz 2,5 milyar dolara ulaşmıştır. Slovakya ile de 1,3 milyar dolar civarında. Türkiye olarak her üç ülke ile de ticaret hacmimizin arttırılmasına yönelik çabaların yoğunlaştırılması, geleceğe yönelik de bu ülkelerin Türkiye'de bir çok yatırımlara girebilceklerine yönelik de bu seyahatimizde bu görüşmeleri yapacağız. Her üç ülke ile olan mevcut ilişkilerimizin daha iyi olması açısından bu ziyaretimi çok önemsiyorum.
ÖCALAN'IN MESAJLARI İLE ÖRGÜT SİLAH BIRAKIR MI?
Burada hedeflerle gelinen durumu karıştırmak yanlış olabilir. Bu hedefleri ta başından beri açıkladım açıklıyorum. Silahlar bıraktırılmadan silahlar bırakılmadan bizim kesmemiz söz konusu değil. Burada kendilerine göre Kandil'in Avrupa'nın verdiği mesajlar var ve siyasi uzantılarının verdiği mesajlar var. Bu mesajlar çerçevesinde bu silahlar bırakılacak olursa ki Cumartesi günü Cuma günü yaptığım bir TV programında da bu konuyla ilgili açıklamalarım oldu. Hatta, ülkemiz içerisindeki teröristlerin ülkemizi terketmeleri halinde de bu konuda her türlü bizler geçmişte yapılanın tam aksine onların güvenlik içerisinde bu ülkeyi terketmesine de imkan hazırlarız. Şuanda da aynı noktadayız. Yeter ki ülkemizin refahına huzuruna adım atalım. ihlassondakika Bölgedeki sükuneti Güneydoğu, Doğu Anadolu'da sağlamış olalım. Altını çiziyorum. Bizim güvenlik güçlerimiz hiçbir zaman operasyon meraklısı değildir. Ama asayişin temininde ve terörle mücadelede onların asli görevi huzuru sağlamaktır. Bunun için operasyon yapılması gerekiyorsa o zaman operasyon yapar. Bunun dışında ne polisimizin ne askerimizin durup dururken gidip operasyon yapma derdi vardır. Neden gidip başını derde soksun ki. Onların varlık sebebi ne ise bunu yeri geldiği zaman yerine getirecektir.
Siyasi uzantılarının adaya gitmesi noktasında verilmiş zaman veya söz söz konusu değil. Bizler bu süreci bu çözüm sürecini sağlıklı işletebilmek için adalet bakanlığımıza tasarruf yetkisi verdik ve birincisini gerçekleştirdi. İkinci ziyarete yönelik izni ve bunların kimler olabileceği noktasındaki tespiti Adalet Bakanımız yapar ve bu buhafta mı olur önümüzdeki hafta mı olur o da yine Adalet Bakanımızın şahsıma sunacağı tekliften sonra belirleriz ancak kesinleşen bir tarih söz konusu değil.
BELEDİYELERİN DENETİMİ
Bir defa, güçlendirilmiş yerel yönetimler ifadesini bir yerel yönetici olarak bunu geçmişte yapmış bir başbakan olarak doğru bulmuyorum. Şuanda Türkiye'deki yerel yönetimler güçlüdür ve hiç bir dönemde olmadığı kadar güçlüdür. Mali noktada hiç bir dönemde görmediği imkanı görmektedirler. Fakat, bunların bu yakaladıkları imkanı malesef işte bu KCK operasyonlarında gördüğümüz olay budur aslında. Bunu farklı yerlere kanalize etmek isteyenler var. Düşünebiliyor musunuz belediye ile yakından uzaktan alakası olmayan kişiler bu siyasi uzantının elindeki belediyelerde malesef belediyeyi perde gerisinden adeta yönetmektedirler. Kimsenin de kalkıp burayı sen nasıl yönetiyorsun deme hakkı yoktur. Mali imkanların harcanmasında ciddi sıkıntılar vardır. Bunu da o illerdeki yatırımlarda görüyoruz. Yatırım yok. Bunların derdi bizi kimse denetlemesin böyle birşey söz konusu değil. Burası hukuk devletidir. Burada devletin bütün anayasal kurumları görevini yapacaktır. Yerel yönetimlerin de böye bir özelliği vardır. Onlar da buradaki hukuka saygılı davranacak ve aynen uyacaktır. Uymadığı takdirde bedelini ödeyecektir. HAlk ne diyor benim kuruşum yerli yerinde harcanmalıdır. Eğer harcanmazsa bende sandıkta sana hesabını sorarım der. Onun için Türkiye'de eğer bir sessiz devrim gerçekleşiyorsa ekonomik alanda Türkiye şurada komşularımızda Avrupa'da yaşanan süreci yaşamıyorsa yani bir geri gidiş değil de zor şartlara rağmen ileri gidiyorsa bir defa hortumcuların hortumu kesilmiştir bu ülkede. Kamu yönetimindeki tasarruf bunu sağlıyor. Demekki oralarda da bu tasarruf olsa o zaman bölgenin girişimcileri rahat rahat gidip yatırımlarını yapacak, halkımız çok daha huzurlu olacak. Ama şuanda bu anlayış onlara bu imkanı vermiyor.
TERÖRLE MÜCADELE
Ben sizleri şöyle 10-15 yıl öncesine götürmek isterim. Acaba bugün demokratik özerklik isteyen kişiler o zamanlarda bugünkü şartlarda yaşayabiliyorlar mıydı? Bölgedeki bütün kürt kardeşlerimin bizden tek isteği şuydu OHAL. Bunu kaldırın başka birşey istemiyoruz dediler. Biz iktidarımızın ilk ayında OHAL'i kaldırdık. Güneydoğu ve Doğu'ya yatığımız yatırımların değeri 36 katrilyonu bulmuştur. Cumhuriyet tarihinde böyle birşey yoktur. Köyler, yol, su, elektrik, sağlık hizmetleri bunlardan mahrumdu. Hakkari'ye 150 yatarlı modern bir hastane yapıyorsun bunun kadri kıymetini bilen bir anlayış yok. HAvalimanı yapıyoruz inşaat makinalarını yakıyorlar. Kim yapıyor bunu benim kürt kardeşimin temsilcisi olduğunu söyleyen teröristler. Yol yapacaklar yol yaptırmazlar barajlar yapılıyor ihlassondakika barajlar onlara karşı yapılıyormuş. Barajlar niçin yapılır kullanma suyu için elektrik için yoksa bu sular boşu boşuna akar gider. Yıllarca bu ülkede su akar Türk bakar denmiş. Biz artık su akar Türk yapar demek istiyoruz. Kimse benim Kürt kardeşimin varlığını inkar edemez. Türkiye'de kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır. Biz, burada etnik milliyetçiliğe karşı olduğumuzu söyledik. Yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ortak paydasında bütünleşelim istiyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde terörle mücadelede takvim olmaz biz kimseyle anlaşma masasına oturmuyoruz. Bizim illegal bir örgütle masaya oturma gibi bir derdimiz olamaz.
İSRAİL'İN SURİYE'YE SALDIRISI
Bölgede her an herşey olabilir. Hele hele İsrail sorununa bugüne kadar bu şekilde yanlış bakanlar İsrail'i bir şımarık oğlan tarzında besleyenler İsrail'den her zaman herşeyi bekleyebilirler. İsrail'in Suriye'ye ilk müdahalesi değildir. Bundan önce de bir çok müdahale olmuştur. Kaldı ki biz İsrail Suriye arasında arabulucu da olduk. Nitekim 5 celsesi yapıldı ve 6.'sında beraber olduk İsrail Başbakanı Olmert Türkiye'de resmi konutumuzda 5 saat oturup çalıştık ama olay geldi bir iki kelimede tıkandı. Bir taraftan Beşar Esad ile görüşüyoruz bir taraftan kendisi ile görüşüyoruz. Pazartesi akşamı görüşüyoruz Cuma günü tekrar görüşeceğiz diye ayrılıyoruz ama Cumartesi günü bütçe görüşmelerindeyiz aynı gün Gazze'ye İsrail saldırıda bulunuyor ve 15 gün süren o malum saldırı. 7'den 70'e o yavruları o savunmasız insanları öldüren bir yapı. Ege'de bizim insanımızı 9 vatandaşımızı şehit eden İsrail bu. İsrail tarihin affetmeyeceği bir devlet yapısına sahiptir. Devlet terörü estiren bir anlayışa sahiptir. Şuanda da nerede ne yapacağı belli değildir. Gerekçesi nedir buradan Lübnan'a silah götürüyor diyerek orada yapmış olduğu vurgunu yapmıştır. Oradan oraya götürür götürmez ayrı bir konu. Sen bir defa Lübnan hava sahasını adeta orayı kendin takdirinle hiç bir izne tabi olmadan Suriye'de bunu yapıyorsun.
İRAN'IN ŞAM POLİTİKASI
İran şuana kadar Suriye'ye yönelik takındığı tavrı gözden geçirmelidir. Biz İran'ın tavrını olumlu bulmuyoruz. Çünkü Suriye'de bugün zulüm vardır. Bu zulüm tanımlanabilecek kelimelerin bulunmadığı bir zulümdür. 60 Bini bulan insan burada ölmüştür. Bunlar Suriye vatandaşı ve İran'ın değerlerini paylaştığı insanlardır. Bu insanlar orada öldürülürken İran buna hala sessizdir. 700 Bine yakın mültecisi vardır Suriye'nin. Göç ciddi manada başlamıştır. İran bunlara karşı ne yapıyor önce İsrail'in hava sahasını ihlalini bu şekilde değerlendiren İran'ın bunu da değerlendirmesi lazım. Bölgede müşterek adımların atılmasına imkan vermesi lazım. Bizim bu hava sahası ihlalini makul karşılamamız mümkün değildir. Kınamanın ötesinde bir tavrın buna karşı konulması gerekir.
DHKP-C'NİN SALDIRILARI
Tedbirleri görüyorsunuz, müdahaleleri görüyorsunuz. Polisimiz operasyonu gerçekleştirmiş ve burada bu terör örgütünün mensuplarından ciddi bir kısmı ele başları içlerinde de 11 avukat tabi bu avukatları da dışardaki bazı avukatların savunması çok manidardır. Terör örgütünün içindeki aktif görev işlev gören bu avukatları dışardaki onlarla iktisatlı olan avukatlar da savunuyorlar. Bu ülkenin ana muhalefet partisinin Genel Başkanı da savunuyor. Tabi bu tür bir ana muhalefetin genel başkanının olduğu ülkede şüphesiz ki terör örgütü ile mücadele kolay olmayacaktır. Burada görev iktidara ve millete düşüyor. ihlassondakika Burada çelik kapılar mı var kaynaklarla bunu kestik mi kestik kesemezsek camdan gireceğiz. Bizim görevimiz bu ülkede halkımızın güvenliğini refahını sağlamaktır. Bize icazet sandıkta bunun için verildi. Kimse bizden bunun dışında başka birşey beklemesin. Bunların üzerine de oyunun kuralları neyi gerektiriyorsa onu yaparak gideceğiz. Katar'da da Samaras ile görüştük 5 Mart'ta da burada toplantımız olacak Ankara'da orada da tüm gelişmeleri masaya yatıracağız.
TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ
Türkiye'de bu işi anlamayanlar da var. Siz samimiyetle benim önümü açtınız. Köşe yazarlarından bir çokları Şangay 5'lisine giriş 96'da kurulmuş güvenlik amaçlı bir kurum. AB ise farklı içeriğe sahip bir kuruluş bunlar birbirinin alternatifi olamaz diye garip garip açıklama yapıyorlar. Şangay 57lisi alternatif kuruluşlar değildir. Birine girince diğerini terketme söz konusu değil ama terk edebilirsin de. Gözlemci üyeleri vardır. Biz şuanda diyalog ortaklığı ünvanını Şangay Beşlisinde almış bir ülkeyiz. Türkiye diyalog ortaklığına bile kabul edilmedi diyor. Buradan onun da öğrenmesini istiyorum. Cehaletinden kurtulsun. AB de ise kalmak kalmamak olayında ben milletime ve size soruyorum. 50 Yıl AB kapısında bekletilen bir ülke sonunda bir karar vermek durumunda olmaz mı? Bunu AB hiç bir ülkeye uygulamamıştır. Böyle bir uygulamayı sadece Türkiye'ye karşı yapıyorlar. Biz de burada yapacaksan yap yapmayacaksan açıkça söyle. Söylediğimiz bu. Yakında Brüksel de de görüşeceğiz. Yapacaksanız yapın yapmayacaksanız söyleyin. İlla ayrılmamızı bekliyorsanız bunu da değerlendiririz. İngiltere ne yaptı 2015'te seçimi kazanırsam AB üyeliğimi değerlendiririm referanduma götürürüm dedi. Almanya hemen İngiltere nasıl böyle bir açıklama yapar diyor. İngiltere orada ilk tavrını koydu aslında. Ben dedi senin parana veya senin paranın kontrolü altına girmem dedi. Bu kararı vermekle isabetli bir karar vermiş. Biz de böyle bu noktada hamdolsun onlara ihtiyacımız olmadan kendi ayaklarımız üstünde durduk bu noktada bizim de alternatif arayışlarımız olacaktır. Söyledikleri şu. Şangay Beşlisi'nin olduğu ülkede demokrasi diye bişey yok. AB üyesi ülkelerde şuanki demokrasiye bir anda gelinmedi. Ruanda'yı unutmayın. Ab üyesi bir ülkenin Ruanda'da Cezayir'de yaptıklarını unutmayın. Romanları neden AB üyesi ülkelerde teçhire mecbur ettiler. Romanlar AB müktesebatına göre ülkelerinde korunması gereken imkanlardır. Roman oldukları için onlara demokratik olmayan şeyleri yaptılar ve hala yapıyorlar. Aynı şekilde müslümanlara zencilere yaptılar. İslamafobia hangi demokratik anlayışa sığıyor bu. Müslümanlara karşı akla hayale gelmez özgürlükler noktasında uygulamalar yapıldı. Ben inanıyorum ki Şangay Beşlisi de zaman içinde daha iyiye gidiyorlar. Onlar da bu demokratikleşme sürecini çok daha iyi noktaya getireceklerdir. Cetvelde değerlendirmeyi ortaya koyun göreceksiniz ki Türkiye her geçen gün daha ileri gidiyor. Dün konuşulanlar, yazılanlar bugün konuşuluyor ve yazılıyor. Tekrar teşekkür ediyorum' dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.