Engin Ardıç'ın Nutuk yazısı
Sabah yazarı Engin Ardıç, Nutuk tartışmasına katıldı. Ardıç'ın yazısında tepki çekecek benzetmeler de var...
Genelkurmay arşivlerindeki Nutuk'un yeniden basılması haberleri sonrası Sabah yazarı Engin Ardıç, dikkat çekici bir yazıyla tartışmaya katıldı. Nutuk'un çevirisiyle ilgili dile de dikkat çeken Ardıç, "Örneğin 1927 ve 1934 baskıları esas alınarak "ilk dört Nutuk" resmi kabul görebilir, 1960 ve sonrası baskıları "apokrifa" ilan edilerek ortadan kaldırılabilir. Nutuk'u kutsal kitap, Çankaya'yı Kâbe, Anıtkabir'i türbe, duvardaki Atatürk fotoğrafını ikona, ilkokul öğretmeni hanımları da rahibe olarak görenlerden bunu da beklemek hakkımız değil midir?" diye yazdı.
İşte Engin Ardıç'ın tepki çekecek o yazısı
Nutuk'la ilgili tartışmalar sona eriyormuş... Vay canına, demek Nutuk'la ilgili "tartışmalar" varmış...
Acaba ne tür tartışmalar bunlar? "Bu bir kutsal kitap değildir, sonuçta Atatürk'ün kendi öznel kurtuluş savaşı anılarıdır" diyenler mi var?
"Üstelik son derece taraflıdır" diye ekleyenler mi var?
"İçinde 'devrimler' olarak bildiklerimizle ilgili hiçbir şey yoktur, boşuna aramayın, bulamazsınız" diyenler mi olmuş?
"86 YILDIR BASAN BASANA"
Acaba "Atatürk 1927 yılında yaptığı bu konuşmada, birkaç yıl önce bastırılan ve susturulan muhalefete çok acımasız davranmış, üstelik birçok generale de ağır hakaretlerde bulunmuştur" diyenler mi çıktı?
"Hem savaş anıları, ama hem de büyük ölçüde siyasi bir savunmadır" şeklinde görüş belirtenler mi oldu?
Yok yahu, Nutuk'un değişik metinleri arasında "ihtilaf" varmış, tartışmalı olan bu hususmuş.
Çünkü Nutuk'u seksen altı yıldır basan basana... Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu...
Çeşitli edisyonlar arasında "çeviri farkları" varmış. Çünkü Nutuk çeviri bir eser. Osmanlıca'dan Türkçe'ye! Ayıp olmasın diye "günümüz Türkçesi'ne" de diyorlar.
Allah Allah, Osmanlı'ya o kadar şiddetle karşı çıkan Atatürk 1927 yılında Osmanlıca konuşuyormuş.
"HER TÜRK NUTUK'U ASLINDAN OKUYACAK KADAR OSMANLICA BİLMELİDİR"
Beş yıl sonra birdenbire Çağatayca konuşmaya başlayacak, İsmet Paşa "vallahi hiçbirşey anlamadım" diyecek, ama henüz Osmanlıca nutuk veriyor.
Hilmi Yavuz "her Türk aydını hiç olmazsa Nutuk'u 'aslından' okuyabilecek kadar Osmanlıca öğrenmelidir" demişti de kıyamet kopmuştu hani...
Atatürk'ün nutuk verdiği dili öğrenmek gericilik sayılıyordu! "Sadeleştirmek" gerekiyordu.
Kim hangi cüret ve yetkiyle Atatürk'ün dilini sadeleştirmeye kalkabiliyordu?
Elbette CHP eğilimli aydınlar... Tonton dedeler, Cumhuriyet gazetesi çevresi, bu arada 1960 cuntasına "devirdiğiniz adamları asmak zorundasınız" diye akıl veren pamuk ihtiyarlar...
Bilindiği gibi Atatürk Nutuk'unda mebuslara, pardon, CHP meclis grubu üyelerine "efendiler" şeklinde seslenir. Bu hitap şekli, çevirilerde "baylar" diye geçer!
GENELKURMAY NUTUK'UN EL YAZMASINI KASADAN ÇIKARTACAK
Şimdi Genelkurmay, Nutuk'u "aslını" yani el yazmasını kasadan çıkarmaya karar vermiş. Böylece, "orijinaliyle yayınlanmış baskıları arasındaki farklar" düzeltilecekmiş. Fakat gene "Türkçe çevirisi" yapılmak üzere tabii.
Peki bu durumda Atatürk milletvekillerine nasıl seslenecek, "sayın arkadaşlar" mı diyecek?
Sol Kemalistler ile sağ Kemalistler arasında çok şükür ilk kez sağlanmış olan fikir birliği kıvanç vericidir ama bu yetmez.
En kısa zamanda "İznik konsiline" benzer bir heyet toplanmalı, ulema hangi metni kabul edeceği, hangi metinleri reddedeceği hakkında kesin bir karara varmalıdır. Yani bir "akil adamlar heyeti" şarttır.
Örneğin 1927 ve 1934 baskıları esas alınarak "ilk dört Nutuk" resmi kabul görebilir, 1960 ve sonrası baskıları "apokrifa" ilan edilerek ortadan kaldırılabilir.
Nutuk'u kutsal kitap, Çankaya'yı Kâbe, Anıtkabir'i türbe, duvardaki Atatürk fotoğrafını ikona, ilkokul öğretmeni hanımları da rahibe olarak görenlerden bunu da beklemek hakkımız değil midir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.