Usta tiyatro sanatçısı, şair ve yazar Semih Sergen'e Yüce Allah'tan rahmet, sevenlerine sabırlar diliyorum. Ülkemiz bir değerini daha ahirete yolcu ediyor.

Semih Sergen denince akla ilk, Yunus Emre ve Mevlana'nın şiirleri geliyor. Ben de onu üniverisite yıllarında, Yunus ve Mevlana şiir kasetleriyle tanıdım.

Kendisiyle de 1994 yılında tanışmak nasip oldu.İlk diksiyon eğitimimi ondan aldım. O yıllarda bir radyo programı vesileyle her hafta görüşüyorduk.
Odamda çayımızı, kahvemizi içer, Yunus'tan, Mevlana'dan, Hacı Bayram-ı Veli'den, Hacı Bektaş'tan, Eşrefoğlu Rumi'den, Niyazi Mısri'den, Ahmet Yesevi'den şiirlerle, kültüre, sanata, edebiyata, hikmete dair tadına doyum olmayan sohbetler ederdik.

Bir gün, bizi Güniz Sokak'taki evine davet etti. Gittiğimizde, yine çok zarif giyinmişti. Bize kendi elleriyle kahve yapıp ikram etti.
Kahvemizi içerken Türkçe'nin bozulmasına, yozlaşmasına, istila edilemesine çok kızdığını söyledi ve "Dilmiz kimliğimizdir. Onu vatanı korur gibi korumalıyız." dedi.
Gençlerimize şiirin sevdirilmesinde önemli yeri vardır.

Binlerce şiir hafızasına sahipti.
O, güçlü oyunculuğu, Türkçe sevdası, tavazuu, vakur duruşu, her zaman zarif giyimi, güler yüzü, nezaketi ile gerçek bir sanatçıydı... Vatansever ve inançlı bir insandı.

Yunus Emre'yi, Mevlana'yı ve daha nice irfan öncüsünün şiirlerini, hikmetlerini sadece okuyan seslendirenlerden değil, aynı zamanda o irfana sahip kişilerdendi.
O, bu fani dünyadan göçse de gök kubbede şiir dolu davudi bir sada bıraktı...
Ruhu şad olsun.

Eftal Orhan