Efendimizin (SAV) sünneti İ'tikâf
Bu i'tikâf meselesini belki bilmeyenler vardır, yaşlı olduğu halde de bilmeyenler olabilir. Onun için i'tikâfı biraz izah edelim:
Bu i'tikâf meselesini belki bilmeyenler vardır, yaşlı olduğu halde de bilmeyenler olabilir. Onun için i'tikâfı biraz izah edelim: İ'tikâf, akefe kökünden geliyor. Bir şey üzerine durmak, devam etmek mânâsına geliyor.
Kur'an-ı Kerim'de anlatıldığına göre, Musa AS kavmiyle Firavun'dan kurtulup bir beldeye geldi. Orda baktı ki, o beldenin ahalisi,
(Ye'küfûne alâ asnâmin lehüm) kendilerine ait, elleriyle yaptıklara zavallı putçuklarına tapıyorlar. Yâni abede mânasına, ibadet ediyorlar mânâsına geliyor.
(Vel-àkifîn) diye de geçiyor Kur'an-ı Kerim'de... Yâni, bir yerde ibadet niyetiyle, ibadet maksadıyla beklemek, bir şeyin üzerinde durmak devam etmek mânâsına geliyor.
İ'tikâf ramazanın son on gününde sünnettir. Deminki hadis-i şeriflerde, Buhârî'den, sahih kaynaklardan, Riyâzüs-Sàlihîn'den size okudum. Görüldüğü üzere Peygamber Efendimiz hiç bırakmamış. En son senesinde de yirmi gün yapmış. İlle son gün olacak diye bir şey yok, önceden de olabilir. İ'tikâf kuvvetli bir sünnettir, aşikâr bir sünnettir.
Bir de bu sünnetin bir özelliği var, sünnet-i kifâye derler buna. Yâni o kadar kuvvetlidir ki, yapılmazsa bir beldenin bütün ahâlisi sorumlu olur. Diyelim ki, taşrada bir kasaba, bir nahiye, bir bucak, bir köy... Hiç kimse i'tikâfa girmemiş. O zaman bütün belde halkı sorumlu olur. "Rasûlullah'ın bu müekked, bu kuvvetli sünnetini niye yapmadınız ramazanda?!." diye hepsi sorumlu olur.
Ama bir kaç tane, bir tane de olsa ibadet aşıklısı çıkar, i'tikâf ederse, öteki yapmayanlardan bu borç, cezalandırma durumu böylece kalkmış olur. Yâni, "Eh, hiç olmazsa beldeden bir tanesi çıkmış, orda i'tikâf ediyor." diye, beldeye faydası oluyor bir i'tikâf eden insanın. Böyle bir özelliği var, sünnet-i kifâye derler.
Meselâ cenaze namazı farz-ı kifâye... Farz ama;
--Peki benim haberim olmadı. Adam ölmüş. Ben başka yerdeydim. Eyvah, farzmış, ben suçlu muyum?..
Hayır! Duyanlara ve o vazifeyi yapacak kimselere onu yapmak farz... Ama hiç kimse yapmazsa herkes sorumlu olur. Bir kaç kişi yapar da vazifeyi yerine getirirse, ötekilerden de sorumluluk kalkar.
Ona farz-ı kifâye deniliyor, bu da sünnet-i kifâye. Peygamber SAS Efendimiz Ramazanın son on gününde, ömrüde her zaman i'tikâf eylemiş. Peygamber Efendimiz'den sonra da ashâb-ı kirâmı, ezvâc-ı tahirât validelerimiz bu vazifeye devam etmişlerdir.
İ'tikâf yapmanızı tavsiye ediyorum. Durumunuz müsait ise, cemaatle namaz kılınan bir camide, cuma namazı kılınan bir camide, ezan okunup müezzini olan, imamı olan bir camide i'tikâfa girebilirsiniz.
Prof.Dr. Mahmud Es'ad Coşan Rha
Ramazan ve Güzel Ameller
16. 01. 1998 - Sydney / AVUSTRALYA
Kaynak: