Dünyada hiç kimse Mevlana'ya, Shakespeare'e, Goethe'ye pasaport sormaz
İSTANBUL (AA) -- Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından düzenlenen "Çarşamba Sohbetleri"nde, "Anneler ve Kudüsler", "Bağlanma" ve "Batı Notları"nın da aralarında olduğu çok sayıda esere imza atan mütefekkir, yazar Nuri Pakdil yad edildi.
İSTANBUL (AA) - Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından düzenlenen "Çarşamba Sohbetleri"nde, "Anneler ve Kudüsler", "Bağlanma" ve "Batı Notları"nın da aralarında olduğu çok sayıda esere imza atan mütefekkir, yazar Nuri Pakdil yad edildi.
Yazar Şakir Kurtulmuş'un moderatörlüğünü üstlendiği etkinliğe katılan Nazif Gürdoğan, Ali Göçer ve Mürsel Sönmez usta edebiyatçıyı anlattı.
Yazar Nazif Gürdoğan, Pakdil'in Kudüs'ü göğsünde kurşun gibi taşıdığını belirterek, "Dünya bugün büyük bir sınavdan geçiyor. Biz bugün Nuri Pakdil'in geçmişteki eylemlerinden yola çıkarak nasıl bir yol haritası hazırlamalıyız, bunlara odaklanıyoruz." dedi.
Nuri Pakdil'in roman okumayı çok önemsediğine değinen Gürdoğan, 1968'de tanıştığı usta yazarın, "Biz roman okumayanın düşmanıyız" dediğini aktardı.
Nazif Gürdoğan, bugün yeni bir dünya düzeni olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Yeni dünya artık silahlı güçlerin, orduların savaştığı bir dünya değil, kültürlerin savaştığı bir dünya. Dünyayı bir bütün olarak görmeyenler, her yerde olmayanlar bir yerde olamaz. Kültür adamlarınızla dünyanın her yerinde olursunuz. Dünyayı bir bütün olarak görmeyenler, yani her yerde olmayanlar bir yerde olamaz. Dünyanın her yerinde olmanın yolu, kültür adamlarınızla olur. Dünyada hiç kimse Mevlana'ya, Shakespeare'e, Goethe'ye pasaport sormaz. Onlar bütün dünyayı kimliksiz, pasaportsuz dolaşır. Bu sebeple Nuri Pakdil romanlara çok önem verirdi. Yeni dünyanın Fatihlerinin Nuri Pakdil'den öğreneceği şeyler var." ifadelerini kullandı.
- "Nuri Pakdil'i batılı kavramlarla anlayamazsınız"
Şair Sönmez de Nuri Pakdil'in tipik entellektüel şablonuna uymadığının altını çizerek, "Aydın entellektüel, münevver gibi kavramlar var. Bizde böyle şeyler yoktur. Bizde herkes Allah'ın kuludur. Bu kavramlar bize yetmiyor. Bu kavramları düzgün ve bize uygun bir şekilde doldurmak zorundayız. Yoksa Nuri Pakdil'i anlayamayız. Müslüman toplumlarda düşünen, düşündüklerini yazan, yazdıklarını satan, şöhret ve para kazanan bir insan tipi yoktur. İslami dünya görüşünde herkes kuldur ve istidadının icabını yerine getirir, üstencilik yapmaz. Bu batı kavramlarına tabi olursanız Nuri Pakdil'i anlayamazsınız. O bu çerçeveye sığmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Nuri Pakdil'in postmodern ötesi metinlere rağmen toplumda bir tesir icra ettiğine dikkati çeken Sönmez, "Sözün arkasındaki yürek neyse, söz ne olursa olsun bir kuş gibi uçup havalanıyor ve gidip hedefe varıyor." dedi.
Sönmez, 50 yaşından sonra hatıraları yad etmenin insana çok keyifli geldiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bol bol hatıra okuyorsunuz, geçmişe özleminiz depreşiyor. Burada geçmişten tatlı tatlı konuşup, mutlu olup evlerimize dağılabiliriz. Ama mevzu bahis Nuri Pakdil olunca değişiyor. Bir elmanın etini ısırdığınızda etini yiyorsunuz, doğrudur. Çekirdekten yememelisiniz. Çekirdeklerini dikip oradan yeni elma ağaçları dikmelisiniz. Nuri Pakdil'i anmak, bize yeni meyve ağaçları diktirecek bilinci beraberinde getirmeli. Büyüklerimizi andığımızda bu bizde şevke, cezbe, aşka, vecde, eylemciliğe dönüşüyor mu dönüşmüyor mu? Ona bakmamız lazım. Acılarımızı da geleneğimizi de köklerimizi de bitirmeden, o elmanın içindeki çekirdeği büyütür gibi büyüterek inşallah onu enerjiye dönüştürebilirsek güzel olur."
- "Okumaya Ankara'ya geldiğimde Mavera dergisinde çalışt"
Yazar Ali Göçer ise Pakdil ile tanışma hikayesine değinerek, "1976 yılında Ankara'da Nuri Pakdil'in yanına gittik. Ofise dışarıdan baktık. Dışarıda böyle general gibi bir adam oturuyor. Arkasında Picasso'nun 'Guernica' tablosu, yanında geniş bir Kudüs gravürü. İçeri girdik selam verdik. Heyecandan tam olarak neler konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Fakat daha sonra okumaya Ankara'ya geldiğimde Mavera dergisinde çalışmaya başladım. Abonelere dağıtıma çıkıyorduk, sonra kalan dergileri de kitapçılara dağıtıyorduk. Fakat Nuri Ağabey'in isteği üzerine tanınmamak için gözlük, şapka falan takıp, o dağıttığımız dergileri kendimiz satın alıyorduk. O zamanlar çok komik geliyordu ama şimdi düşününce ne kadar önemli bir şey olduğunu anlıyorum. O dönem Nuri Pakdil'in bu dik duruşu sayesinde o toz zerrelerinin oluşturduğu sinerji sayesinde bugün böyle kalabalık topluluklar bir araya gelebiliyor." diye konuştu.
Yaklaşık 2 saat süren etkinliğin tamamına Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı YouTube hesabından ulaşılabilir.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.