ATİLA ALTUNTAŞ/STOCKHOLM

Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerine uyguladıkları acımasız soykırım ve baskı politikası İsveç meclisine uzanıyor. İsveç Yeşiller partisi Türk asıllı milletvekili Mehmet Kaplan’ın meclis içerisinde iki yıldır yaptığı çalışma sonrasında önümüzdeki hafta İsveç meclisinde Doğu Türkistan Dostluk gurubu kuruluyor.

Geçen sene ilk defa İsveç meclisinde Doğu Türkistan adına iftar yemeği vererek ilk adımı attıklarını belirten Yeşiller partisi milletvekili Mehmet Kaplan, ‘’Doğu Türkistan’ı yakından tanıyan ve problemlerine vakıf Sağ (Moderat) partisinden Hukukçu Ulrika Karlsson, Hristiyan Demokrat partisinden hukukçu Otto Von Arnold ile birlikte İsveç meclisinde Doğu Türkistan dostluk gurubunu kurarak bu davaya resmiyet kazandırıyoruz. Dostluk gurubu kurulduktan sonra birçok milletvekilinin guruba katılarak bize destek vereceğinden eminim. İnşallah bu gurup sayesinde Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine uygulanan baskı ve eziyetle Önce İsveç Meclisine sonrada Avrupa’ya taşınır’’ dedi.

TÜRKLERİN ANA YURDU

Doğu Türkistan tarihteki Ulu Türkistan dediğimiz Büyük Türkistan'ın Doğu tarafındaki coğrafyanın adıdır. Tarih içinde bu coğrafyada 100'den fazla Türk devleti kurulduğu biliniyor

Bu bölge, Çinlilerle komşu olduğu için de onlarca savaş yaşamıştır. Abdülkerim Satug Buğra Han'ın İslamiyet'i kabul etmesiyle bu bölgedeki Türkler İslamiyet'le tanıştı. O dönemlerde İmam-i Buhari, İbn-i Sina, Farabi, Harezmi, Tirmizi ve Maturidi gibi büyük insanlar çıkmıştır. Çin zulmünün dünya gündemine taşındığı bugünlerde Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Haidayet OĞUZHAN ve Genel Sekreteri Dr. Âlimcan ATAULLAH Yeşiller partisinin türk asıllı milletvekili Mehmet Kaplan’ın daveti üzerine Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde temaslarda bulunmak üzere İsveç’in başkenti Stockholm’e geldiler…

Almanya, Finlandiya, Norveç, Hollanda ve İsveç’te kurulmuş olan Doğu Türkistan Dernekleri aracılığı ile Çin zulmünü Avrupa devletlerine ve dünya kamuoyuna duyurmak için Avrupa turuna çıktıklarını belirten Doğu Türkistan Maaruf ve Dayanışma Derneği başkanı Haidayet Oğuzhan, ‘’İsveç meclisinde kurulacak olan ‘’Doğu Türkistan Dostluk Gurubu’’nu Avrupa’da atılmış dev bir adım olarak görüyoruz. İnşallah bizim haklı davamızın sesini önce tüm dünya’nın çeşitli yerlerinde yaşayan 330 milyon Türk, bir buçuk milyar Müslüman ve Tüm dünya’nın aklıselim insanları duyar’’ diye konuştu.

DİRENİŞİN MERKEZİ TÜRKİYE

Türkiye’de her kesiminden bu yüce dava için çok büyük yardım gördüklerini ve haklı direnişlerinin merkezinin Türkiye olduğunu belirten Doğu Türkistan Maaruf ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Dr. Älimcan,’’ Öncelikle amaçlarının Çinin yaptığı soykırımı ve o bölgede yaşayan 35 milyon Müslüman Türk’ü nasıl acımasızca katlettiklerini bütün dünya kamuoyuna tüm çıplaklığı ile anlatmak’’ dedi.

Geçenlerde meydana gelen ve on binlerce Doğu Türkistanlı vatandaşının hayatını kaybettiği olayların asıl çıkış sebebine değinen Dr. Älimcan,’’ Çin yönetiminin Uygur Türklerinden genç kızları `zorunlu meslek edindirme` adı altında iç bölgelere götürerek köle gibi çalıştırdığını hatırlatarak olayların çıkış nedenini şöyle anlattı: `Bu uygulamalar sırasında henüz evlenememiş genç kızlarımıza köle gibi davranıyorlardı. Bazıları otellerde, pavyonlarda ve kötü yollarda çalıştırılıyorlardı. Oradaki genç kızlarımız evlerine, ailelerinin yanına geri dönemiyorlardı. Birçoğu orada intihar etmişti. Geri dönenlerde kötü gözle bakılıyor ve toplumdan dışlanıyordu. Son olarak 6 Haziran`da o bölgelerdeki bir oyuncak fabrikasında çalışan genç kızlarımızdan bir iki tanesine saldırı düzenleniyor. O sıra orada bulunan Uygur Türkü öğrenciler de olaylara müdahale etmek istedi. Bu sırada büyük kavgalar yaşanmış. Sonra polis bunları ayırmış. Daha sonra gece yarısı 5-6 bin civarında sivil Çinli bunların çalıştığı yerlere baskı düzenlemiş. Burada neredeyse 300 tane Uygur dövülerek öldürüldü’’ dedi.

Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan'a "kazanılmış topraklar" anlamına gelen "Sincang" adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar diyen Dr. Älimcan, ‘’ 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim politikası, asimile olmayı reddeden Müslüman Türklerin fiziksel olarak imha edilmesine yöneldi. Katledilen Müslüman sayısı korkunç boyutlara ulaştı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından katledildiler ya da rejimin doğurduğu kıtlık sebebi ile ölüme terk edildiler. 1965'ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaştı’’

ÇOCUK KATLİAMI

Çin hükümeti , Doğu Türkistan'da Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel olmak için , "doğum kontrolu kanunu"nu acımasızca uygulamaktadır diyen Dr. Älimcan,’’ Bu kanuna göre şehirlerde oturanların 2 köylerde oturanların 3 ten fazla cocuk sahibi olmaları yasaktır. Bu yasağa uymuyanlar çok ağır cezalara çarptırılmaktadır. Geniş kırsal kesimlerde yasağa uymuyan kadınlara; hiçbir tedbir alınmadan toplu kürtaj operasyonları yapılmaktadır. Hamile kadınların karınlarındaki çocukları zorla çıkarılarak öldürülmektedir. Kural dışı doğan çocuklara isim verilmemekte, vatandaşlık hakkı tanınmamaktadır. Dini inaçları gereği, yönetimin bu konudaki yasaklarına karşı gelenler ise hapsedilmektedir.

Bugün Doğu Türkistan'da yaşanan zulmün nedeni Uygur Özerk bölgesinde yaşayan insanların Türk-İslam kimliğine sıkı sıkıya sarılmalarıdır. Bu yüzden Doğu Türkistan Davası, sadece Uygur halkının değil, başta Türkiye olmak üzere bu kimliği taşıyan tüm devletlerin davasıdır’’ diye konuştu.