Dilipak, Vakit Gazetesi'ne veda etti

Dilipak, Vakit Gazetesi'ne veda etti

Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, Vakit Gazetesi'ndeki köşesinde bugün bir veda yazısı yazdı. Dilipak Cuma dergisi ve Vakit Gazetesi ile ilgili bilgiler verdiği yazısında bakın süreci nasıl özetledi:

Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, Vakit Gazetesi'ndeki köşesinde bugün bir veda yazısı yazdı.

Dilipak Cuma dergisi ve Vakit Gazetesi ile ilgili bilgiler verdiği yazısında bakın süreci nasıl özetledi:

“Nereden çıktı şimdi bu” demeyin. Burası Türkiye, olur böyle vakalar..
Şimdi veda zamanıdır.
Bunun iki sebebi var. Biri; patronumuz vefat etti. Çağırdılar. İtiraz şansı yoktu.. Hepimizin gideceği yere o daha önceden gitti. Biz de çağırılınca gideceğiz.. Allah rahmet eylesin.. Mekânı cennet olsun.
Diğer sebebe gelince, Cuma dergisinin başına ne geldi ise, Vakit’in başına gelen de o!
Cuma dergisinin kapatılmasına sebeb olan 3 general vardı. Vakit’in müsebbibleri ise 312 General.. Bugün Cuma dergisinin kapanmasına sebeb olanlardan 3 General, Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılıç ki; bunların bazıları Ergenekon davasının, Balyoz davasının sanıkları arasında..
Biz haklıydık. Yıllarca askerî mahkemede ve adli yargıda yargılandık. Bugün olaylar bizim haklılığımızı gösteriyor. Ama artık Cuma dergisi yok..
Bu sonuç sadece Vakit’in değil, Türkiye’deki hukuk dışı baskıların ayıbı. Vicdan ve cüzdan ötesine geçip, Jüristokratik kadroların gölgesi altında kalan yargının ayıbı.. Militarizmin ayıbı bu sonuç.
Hâlâ, fikir suç ve kitap suç aleti. Gazete, dergi de öyle.. Düşünen adam ise hâlâ potansiyel suçlu..
312 General davasını biliyorsunuz..
Türkiye hâlâ bu olayları aşamadı.
Cumhurbaşkanı da şikâyetçi bu durumdan, Meclis Başkanı da.. Başbakan da..
Herkes şikâyetçi ama hâlâ bu haksızlıklar devam ediyor..
Birileri hâlâ, hukuk devletine karşı, insan hakları taleplerine karşı, özgürlük taleplerine karşı direniyor.. Adalet, barış ve özgürlük taleplerinin Türkiye’yi böleceği yalanının arkasına saklanıyor.. Ve birileri de bu yalanlara inanıyor.. Belli merkezler topluma şizofrenik paranoya pompalıyor.. “Türkiye satılıyor”, “Türk Halkı Hıristiyanlaştırılıyor”, “Türkiye bölünmenin eşiğinde” iddiaları ile insanlar sokağa çekilmeye çalışılıyor.
Yıllarca “Türk’e Türk’ten başka dost yok” yalanı uyduruldu.. Bütün komşularımız adeta düşman ilan edildi..
Oysa Türkiye’yi teröre mahkûm eden, bölünmenin eşiğine getiren, işsizlik ve yoksulluğun, ahlâkî çöküşün arkasında, bu yalanı uyduranlar yatıyordu. Aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırarak onların kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek isteyenler, bugün suçüstü oldular..
Sağ-Sol, Alevi-Sünni, İlerici-Gerici- Kürt-Türk kavgasının arkasında aynı kirli ve kanlı kadrolar vardı.. Sivas’ı kana bulayanlarla, Başbağlar’ı kana bulayanlar aynı karanlık çetelerdi aslında..
Bu oyunlar deşifre olsa ve bu karanlık çeteler her gün biraz daha mevzi kaybetse de, aslında varlıklarını sürdürüyorlar.
Bugün Vakit gazetesinde son yazımız yayınlanıyor.
Bunun 2 sebebi var. Bir; gazetenin sahibi Nuri Aykon beyefendi kısa süre önce hayatını kaybetti.
Onun için zor ve stresli günlerdi. Çünkü 312 general davasında mahkeme aleyhte karar vermişti. Ve icra takibi halinde bu borcu ödemek mümkün olmayacaktı.
O gitti ve şimdi icra takibi için geri sayım başladı..
Bu dava, bu haliyle yargı için olduğu kadar, TSK için de bir ayıp. Düşünebiliyor musunuz, koyun kırkamayacakların berber olduğu ülke deseniz, 40.000 berber 1 liralık tazminat davası açsa, bunların mahkeme gideri ve avukatlık gideri ne eder.. Eğer generaller için verilen kararı berberler için vermeye kalkarlarsa, sonuç ne olur?! O zaman kimse muhtarlara, öğretmenlere, imamlara bir laf söylemesin.. Ki 1000 liranın altındaki para cezalarının temyizi de yok..
Türkiye’de hâlâ birileri parti kapatmayı, gazete kapatmayı marifet sayıyor..
Kazanamayacaklarını bildikleri halde direnmeye devam ediyorlar.. Bu dava dilerim Yargıtay’dan döner. Dönmezse bu dava Anayasa Mahkemesi’ne gider. Oradan da dönmezse BM ya da AİHM’ye gider bu dava ve daha yıllarca tartışılır..
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, herkes Türkiye’nin bu ayıptan kurtulması gerektiğini söylese de, birileri inatla bu işi sürdürüyor..
Büyük ihtimalle yasa değişikliği ile bu tür tasarrufların önü alınmaya çalışılacak ama, gelinen noktada bu şartlarda Vakit’in yayınını sürdürmesi mümkün gözükmüyor..
Tüm bunlara rağmen, yine belirtelim ki, ben ve arkadaşlarım susmayacağız. Yeni bir gezetede oluruz ya da olmayız, ama susmayacağız.. Artık internet var. Bir şekilde sesimizi kitlelere duyurmaya devam edeceğiz, tabiî ki sizin ilginiz, talebiniz devam ederse. Ki benim bundan kuşkum yok..
Bu işler, yapanın yanına kâr kalmaz. Onlara, onların çocuklarına da bir onur sağlamaz.. Bu işin sorumluları Egesel gibi Başol gibi anılırlar.. Hem de yıllarca. Bir zamanlar Türkiye’de yaşanan olayları örnek olarak göstermek isteyenler için akıllardan silinmeyen bir talihsizlik olarak hatırlanmaya devam eder.
Bugün gelinen noktada, bu şartlarda yayını sürdürmenin imkânı kalmadığı anlaşılıyor..
Şimdi veda zamanıdır.
Allahaısmarladık.
Selam ve dua ile..

Vakit Gazetesi

Etiketler :