Devlet cemaatleri ezmekle büyük hata yaptı !
20.ve 21. dönem Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, 'devletin cemaatleri, tarikatları güçsüzleştirdiği için PKK'nın güçlendiğini' söyledi.
Deniz Güçer'in röportajı:
20.ve 21. dönem Diyarbakır Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu, "devletin cemaatleri, tarikatları güçsüzleştirdiği için PKK'nın güçlendiğini" söyledi.
- PKK’nın kastettiğiniz başarıyı yakalayamamasında tarikatların desteğini istediği gibi alamaması mı var?
Din duygusunun çok önemi var demek daha doğru. Kürtler iki şeyden ödün vermez: Dininden ve dilinden. Kürt siyaseti bu iki şey üzerine kurulmuştur.
Devlet bölgede cemaatleri ezmekle büyük hata yaptı
- Cemaatlerin sorunun çözümünde katkısı olabilir diye düşünüyorsunuz sanırım...
Hem de çözümde çok büyük katkısı olur. PKK bölgede güç odaklarını ve etkili unsurları ortadan kaldırarak tek güç olma mücadelesi verdi. Geçmişte halkın arasındaki sorunları çözen, manevi değerler ve kurumlar vardı. Şimdi bu kurumların etkisi azaltıldıkça PKK’nın etkisi arttı. Bakın cemaat diye nitelendirdiğimiz, tarikat dediğimiz şeyler o bölgedeki en etkin STK’lardır. Tabelası yoktur, dernek, vakıf tüzüğü yoktur ama en etkin STK’dır. Norşin; Menzil, Tillo, Ohin. Bunlar manevi merkezlerdir. Bu saydıklarım o bölgenin yüzde 80’ini kapsıyor. Ama siz oradaki insanları etkisiz hale getirmişsiniz, güçsüzleştirmiştiniz.
- Devlet orada yanlış bir politika mı izledi?
Çok yanlış hem de. Orayı yıkmaya çalıştı. 30 yıl adamların üzerine gitti. Neymiş; medrese, tarikatmış, irtica geliyor falan... Oraları ezdi ve PKK tek güç haline dönüştü. Oysa o insanlar vatanseverliği, birlikteliği ifade eden insanlardır. Menzil mesela. Güneydoğu’daki o tarikata mensup müritlerinden daha çok batıda ve Türk kökenli müritleri vardır. Bakın ne güzel... Bunu devlet politikası olarak milyar dolarla yapamazsınız Türkiye’de.
- İade-i itibar nasıl sağlanacak?
Ben şunu kast etmiyorum; tarikatları resmileştirmek falan gibi bir önerim yok. Sadece oradaki cemaatlere bir STK gözüyle bakmak lazım. Bunun mantığını anlatıyorum. Türkiye’de hangi STK’nın bir milyon mensubu var? Ama orada var.
- Peki güçlerini tamamen yitirdiler mi?
Hayır hâlâ oradalar ve güçlüler. Ama onlar da güven içinde değiller. Acaba yarın ne olacak endişesi taşıyorlar. PKK onlara ilişemiyor çünkü halkın koyacağı tavırdan ürküyor. Halkı karşına almamak için yapmıyor. Yoksa birisini yaşatmaz orada.
- Devlet nasıl barışacak bu söz ettiğiniz kesimle?
Tabii ki barışır. AK Parti hükümetleri zamanındaki politikalar zaten bu insanları devletle barıştırdı. AK Parti’nin adımlarını sürdürebilmesini engelleyen psikolojik ortamlar oluştu ve kundaklandı.
- Bir yandan AB diyoruz, demokrasi diyoruz, birey diyoruz... Çağdaş bir toplumda cemaatlerin yeri nasıl olabilir?
Bir gerçekliği ifade ediyorum. Bu bir realite ve hepimizin görmesi lazım. Eğer yanlış yapılanma varsa onu düzeltmeye yönelik adımlar atılabilir. Türkiye’nin realitesini görüp ona göre yeni adımların atılması lazım.
Vali ile cemaat yan yana çalışmalı
- Bu cemaatlerle devleti buluşturacak bir öneri var mı?
Bence o bölgede ‘Barış komiteleri’, sivil inisiyatifler kurulmalı. O komitelere söz ettiğim manevi zevat, etkin insanlar alınmalı. İlin valisi, müftüsü, emniyet müdürü ama onun içinde ilin insan hakları dernekleri, oda başkanları ve bu zatlar olmalı. Karma oluşumlar meydana gelmeli. Bu komitelerin alt kurulları oluşmalı. Her mahallede bu yapılmalı. Bir sivil çatışma, kardeş kavgasını şimdiden önlemeye yönelik oluşumlar olmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.