Devlet Bahçeli samimi mi?
'Evet'çi ülkücüler, Bahçeli'nin davetini samimi bulmuyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, bir dönem partide yer alan veya ülkücü geçmişi olan ancak çeşitli sebeplerle gönül bağını koparmış isimleri yeniden kazandırma çağrısını, referandumda 'evet' diyen ülkücüler samimi bulmuyor. "Geri dönün" çağrısının yapıldığı bir dönemde, referandum sürecinde 'evet' yönünde açıklama yapan Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan'ın istifaya zorlanması da çelişki olarak değerlendiriliyor.
Bu isimlerden Doç. Dr. Ömer Özkan, çağrıyı birliği sağlamaktan ziyade MHP tabanını ve kamuoyunu aldatmaya yönelik bir adım olarak görüyor. Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Genel Başkanı Av. Hasan İlter de 'Millet ve Devletin Bekası İçin Güç Birliği Hareketi'nin, eksen sapmasına uğratılan MHP'nin özüne dönmesini sağlamaya yönelik olmadığını savunuyor: "Bu tam aksine, millet (vekillerinin) ve devlet (Bahçeli)'in bekası için güç birliği hareketidir."
Bahçeli'nin çağrısını değerlendiren Doç. Dr. Özkan, "Bu bir birlik çağrısı değil, baraj aşamama korkusu içinde liderliği tartışılan Sayın Bahçeli'nin, MHP tabanını teskin etmeye yönelik bir hamlesidir. Parti içi liderlik tartışmalarını durdurmak ve mevcut genel başkanlık pozisyonunu korumak için yapılmış bir hamledir." diyor. CHP çizgisindeki kişileri partiye doldurmanın ülkücülerin birliğine hizmet etmeyeceğini vurgulayan Ömer Özkan, ülkücülüğü lekeleyenlerle, Mehmet Haberal'ın kapısında nöbet tutanlarla, özel harp dairelerinin elemanlarını partiye doldurmakla birliğin sağlanamayacağını ifade ediyor. MHP yönetiminin, adım adım ülkücülük ve Türk milliyetçiliğinin içini boşalttığını iddia eden Özkan, "Devlet Bahçeli ülkücülerle birlik olmak istiyorsa, bu isimlerin kimler olduğu kamuoyunca bilinmektedir. Birlik çağrısı, tamamen MHP tabanını ve kamuoyunu aldatmaya yönelik bir adımdır." şeklinde konuşuyor.
Yusufiyeli Ülkücüler Derneği Genel Başkanı Hasan İlter ise MHP'nin Genel Başkan Bahçeli yönetiminde eksen sapmasına uğratıldığını söylüyor. Partinin can damarlarını oluşturan samimi ülkücü kadroların bir sistem dahilinde uzaklaştırıldığını savunan İlter, "Parti misyonundan, vizyonundan ve değerlerinden uzaklaştırıldı." diyor. MHP yönetiminin, seçim barajını aşamama tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını anladığı için daha önce dövdükleri, sövdükleri ve kovdukları kişilere kucak açmaya çalıştığını belirten İlter, şunları kaydediyor: "MHP'nin karar mekanizmalarında görev alanların, ülkücü hareketin meseleleriyle ilgili bir hassasiyetleri yoktur. Onların amacı, samimi ülkücülerin duygularını istismar ederek saltanatlarını devam ettirmekten başka bir şey değildir. Asıl amaç, baraj korkusudur. Buna da 'Millet ve Devletin Bekası İçin Güç Birliği Hareketi' adını taktılar. Dövülenler, sövülenler ve kovulanlar, istiyorlarsa şahsiyetlerini, şereflerini ve haysiyetlerini genel başkanlarının ayakları altına sererek koşa koşa gitsin. Emrine âmade olduklarını, asker selamı vererek beyan etsinler ancak hiçbir zaman köle edinmemiş ve efendisi de olmayacak olan samimi Türk-İslâm ülkücüleri, saltanatlarını sürdürmek pahasına bu milletin her türlü değer yargılarını paramparça etmekten çekinmeyenlerle aynı safta olmaktan hayâ edecektir. Darbeciler tarafında olduklarını her hal ve tavırlarıyla ortaya koyanlara karşı referandum oylamasında beyaz oylarıyla milyonlarca darbe indiren Türk milleti asıl, en önemli ve nihai darbeyi indirmek için sabırla beklemektedir."
CİHAN