Deniz Feneri ihbar mektubunun gerçeği
Deniz Feneri e.V soruşturmasının ihbar mektubunu yazan Abdurrahim Vural, işkence altında yazdığını ve Alman hükümetinin kendine baskı uyguladığını söyledi.
Deniz Feneri e.V davasının başlangıcına neden olan mektubu yazan Abdurrahim Vural, mektubu hangi şartlar altında yazdığını anlattı. Kendisine Alman makamlarının baskı yaptığını ve işkence uyguladığını aktaran Vural, ‘Ne söyledilerse kabul ettim’ dedi. Vural olayın siyasi oluduğunu dile getirdi.
Konuyu değerlendiren Fehmi Koru ise, 1997’de aynı mahkemenin Tansu Çiller’i uyuşturucu kaçakçılığına bulaştırmak istediğini ve 28 Şubat’a giden süreçte bu iddiaların kullanıldığını hatırlattı. Fehmi Koru, Deniz Feneri e.V davasının AK Parti üzerine yürütülen bir Alman derin devlet operasyonu olduğunu dile getirdi.
ABDURRAHİM VURAL’IN İTİRAFLARI
Almanya'daki Deniz Feneri e.V soruşturması imzasız bir ihbar mektubuyla başladı. İhbar mektubundan Kanal 7 yöneticileri ve Zahid Akman suçlanıyordu.
Bu ihbar mektubunu yazdığı söylenen avukat Abdurrahim Vural davanın hukuki değil, siyasi olduğunu gözler önüne seren çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Vural, Alman savcılar tarafından kaleme alınan iftira dolu mektubu baskı ve tehdit sonucu “ben yazdım" demek zorunda bırakıldığını söyledi.
İşte linç kampanyasına dönüşen Deniz Feneri e.V davasının altındaki kirli senaryonun ayrıntıları.
“İŞKENCE ALTINDA YAZDIM”
Abdurrahim Vural, yıllardır Almanya'da görev yapan bir avukat. Adını Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasını başlatan ihbar mektubunu yazan isim olarak duyurdu. 3 yıl sonra sessizliğini bozan Vural, ihbar mektubunu kendisinin yazmadığını, ancak işkence altında "yazdım" demek zorunda kaldığını açıkladı.
OFİSİ BASILDI, TUTUKLANDI
Almanya İslam Cemaati Başkanı olan Vural, 2007 yılında büyük bir şok yaşadı. Ofisi polis tarafından basıldı ve gözaltına alındı. Abdurrahim Vural, tutuklandı. Cezaevi'ne konuldu. Ve hayatının en karanlık günleri başladı. Türkiye'ye insan hakları dersi veren Almanya'da bir hapishanede orta çağ karanlığını yaşadı.
HEDEF DENİZ FENERİ E.V DERNEĞİ
Tutuklanmasının asıl gerekçesini cezaevinde öğrendi. Gerekçe kendisine yönelik suçlamalar değil, Alman devletinin hedefe koyduğu Deniz Feneri e.V Derneği'ydi. Ya 23 yıllık mahkumiyeti kabul edecek, ya da Alman savcıların attığı iftiraları kabul edecekti. İkinci yolu seçti
HERŞEYE ‘EVET’ DEMEK ZORUNDA KALDI
Deniz Feneri e:V davasını yürüten savcı ve komiserle cezaevinde görüşen Abdurrahim Vural, kendisine ne söylendiyse kabul etti. Deniz Feneri ile ilgili yazılan imzasız mektubu kendi yazmadığı halde "ben yazdım" dedi. Ne sorulduysa doğru dedi.
“CEZAMI POLİTİKACILAR KESTİ”
Alman Savcı Deniz Feneri e.V davasında tutuklanan Mehmer Gürhan'ı nasıl konuşturacağını bile Vural'a sordu. Sözde itirafları sayesinde cezaevi şartları düzeltilen ve 9 buçuk ayda serbest kalan Abdurrahim Vural, "cezamı hukukçular değil politikacılar kesti" diyor.
FEHMİ KORU: DEVLET OPERASYONU
Kanal 7 Haber Saati’nde konuyu yorumlayan Fehmi Koru Abdurrahim Vural’ın açıklamalarını değerlendirdi. ‘Tüyleri diken diken eden itiraflar’ diyerek Vural’ın cesur bir çıkış yaptığını söyledi.
Her devletin derin devleti olduğunu belirten Fehmi Koru, Alman derin devletinin en derin devlet olduğunu çünkü Hitler gibi birini çıkardığını söyledi. Almanya’nın ciddi bir istihbaratı olduğunu ve Almanya’nın geçmişte pek çok böyle operasyonlar yaptığını aktardı.
TANSU ÇİLLER’ E DE YAPMIŞLARDI
Fehmi Koru, 1997 yılında Alman istihbaratının Tansu Çiller’in Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, Alman Frankfurt Eyalet mahkemesinde uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlandığını hatırlattı.
Türkiye’deki bir medya grubu Tansu Çiller’le kavgalı olduğunu hatırlatan Koru, Alman yargısının açıklamasına bu grubun sarıldığını söyledi. Koru o dönemde Alman istihbaratının işi olduğun yazdığını belirtti.
1997’de yaşananları özetleyen Fehmi Koru 2006, 2007, 2008’de yürütülen olayların birebir benzediğini aktardı. Mahkemenin bilinçli olarak uzatıldığını söyleyen Koru, yargılananlara baskı uygulandığını hatırlattı.
ERDOĞAN İLİŞKİLENDİRİLMEK İSTENDİ
Olayla Başbakan Erdoğan’ı ilişkilendirmek istendiği hatırlatılarak, Başbakan Erdoğan ile aynı büyük medya grubu arasında gerilim olduğunu söyleyen Koru, Alman mahkemelerinin Çiller’e uyguladığı yöntemi Erdoğan’a da uygulamak istediğini belirtti.
Koru, Abdurrahim Vural’ın açıklamalarının, yürütülen bir operasyonun katını olduğunu söyledi.
Koru, Almanya’nın baskısı nedeniyle konunun bu şekilde cerayan etmiş olabileceğini, Alman hükümetinin Türkiye’ye karşı hesaplarının AK Parti hükümetine karşı yapıldığını söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.