Davutoğlu sessiz ülkelere umut oldu
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hiçbir ülkenin, Türkiye kadar insanlık birikimini temsil edici niteliğe sahip olmadığını vurgulayarak uluslararası sisteme katılamayan ülkelerin Türkiye'den beklentisini açıkladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hiçbir ülkenin, Türkiye kadar insanlık birikimini temsil edici niteliğe sahip olmadığını vurgulayarak, ''Türkiye'den böyle bir beklenti var, uluslararası sisteme katılamayanlar, sistemin eşitsizliğinden yakınanlar, bir sesin kendilerine sahip çıkmasını bekleyenler dönüp Türkiye'ye bakıyorlar'' dedi.
Davutoğlu, ''İkinci Büyükelçiler Konferansı Değerlendirme Toplantısı'' kapsamında geldiği Mardin'de, Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen ''Türkiye, Orta Doğu ve Dünya'' konulu panelde, ''Kadim Kültürden Evrensel Düzene'' başlıklı bir konferans verdi.
İkinci Büyükelçiler Konferansının, Dışişleri Bakanlığının Ankara'da yaptığı en geniş kapsamlı ilk toplantı olduğunu ifade eden Davutoğlu, Mardin'in tarihi, felsefi ve düşünsel derinliğiyle bir arka planının olduğunu belirtti.
Davutoğlu, konuşmasının başlığında yer alan ''kadim'' kelimesinin Mardin için çok uygun olduğunu dile getirerek, ''Aynı çınar ağacı gibi kökleri derinlere gitmeyenlerin gölgelikleri de olmaz. Kökü sığ olanın gölgesi de sığ olur'' diye konuştu.
Mardin'in aynı Türkiye gibi kökü çok derinde ve geleceği parlak bir şehir olduğunu kaydeden Ahmet Davutoğlu, Mardin'de bütün insanlık tarihinin her renginin görülebileceğini ve bu anlamda Mardin için ''biblo medeniyet şehri'' denilebileceğini söyledi.
Bakan Davutoğlu, 2001 yılında Mardin'e yaptıkları bir aile ziyaretini anlattığı konuşmasında, ziyarette yaşadığı duyguları dile getirdi. Davutoğlu, ''Mardin'deki her cami, her kilise, her medrese, her mabet o bilinci yansıtır, aynı Kudüs gibi. Kudüs'ün Zeytin Dağı'na gidin ve seyredin, doyamazsınız. Kudüs'ün içinde Mescid-ii Aksa vardır, kiliseler vardır, sinagoglar vardır, ama Kudüs insanlıktır, aynı Mardin'in insanlık hulasası olması gibi'' dedi.
Mardin'in ''kadim'' kelimesinin en iyi timsali olduğunu yineleyen Davutoğlu, Osmanlı kültürünün en temel kavramlarından birinin kadimlik olduğunu, bu kelimenin başlangıcı bilinmeyecek kadar eski, kökü çok derinlere inen, insanlığın bütün unsurlarını barındıran anlamına geldiğini söyledi.
Davutoğlu, hedeflerinin Mardin'i yeniden bölgenin merkezi şehri yapmak olduğunu ifade ederek, ''Her yol Mardin'den geçsin istiyoruz, her kültür Mardin'e uğrasın istiyoruz. Eğer bir gün evrensel anlamda bir düzen kurulacaksa ve o düzene bir felsefe ihtiyacı varsa, ki o gün çok uzak değil, mevcut uluslararası düzenin küresel krizlerini aşacak bir çaba sarf edilecekse, bunu yapanların felsefi anlamda Mardin'in ruhunu anlaması lazım'' dedi.
Osmanlı'yı anlamak için Artukluları da anlamak gerektiğine işaret eden Davutoğlu, Osmanlı'nın bütün bu kültürleri harmanlayarak bir sentez oluşturduğunu, bunun için Osmanlıların da kadim kelimesini kullandığını, Fatih Sultan Mehmet'in de bu çerçevede sultan, hakan, halife gibi unvanların yanı sıra hiç çekinmeden ''Kayzer-i Rum (Rum Sezarı)'' unvanını da kullandığını bildirdi.
-DÜNYANIN YENİ DÜZENİ NASIL OLMALI?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dünyanın yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu ve bunun da felsefi bir açılımla kurulabileceğini söyledi.
Davutoğlu, bu yeni düzenin ilkelerinin ilkini, ''dışlayıcı değil, içselleştirici bir düzen olma mecburiyeti olarak'' belirtti. Bu düzenin hiçbir ülkeyi, milleti, kıtayı, rengi ya da ırkı dışlamaması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, doğu ve batı, kuzey ve güney denklemlerine dayanmaması, aksine bunların hepsini barındırması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi üyesi olduğunu hatırlatan Davutoğlu, BM sisteminin de içselleştirici olması, herkesin temsil edildiğini hissetmesi gerektiğini bildirdi. Davutoğlu, bu ilkenin en çarpıcı örneğini Türkiye'nin oluşturduğunu belirterek, Türkiye'nin bütün kültürlerin kadim zenginliğini temsil ettiğini kaydetti. Davutoğlu, ''Dünyada hiçbir ülke, Türkiye kadar insanlık birikimini temsil edeci bir niteliğe sahip değil'' diye konuştu.
Bakan Davutoğlu, yeni düzenin ikinci ilkesinin, ''katılımcılık'' olduğunu anlatarak, uluslararası sistemin ancak ve ancak katılımcı olduğu zaman yaşayabileceğini belirtti.Davutoğlu, bu çerçevede BM'nin de sadece daimi üyelere dayalı bir işleyiş içinde olmasının yeterli olamayacağını, 2. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan siyasal denklemlere dayalı yapıların artık geçerliliklerini yavaş yavaş kaybettiklerine dikkati çekti.
Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin AB'yi stratejik bir hedef olarak tespit ettiğini, ancak diğer bölgelerle olan bağlarını ihmal etmediğini, bu bölgelerin uluslararası düzende yeterli derecede temsil edilemediğini ve bundan yakındıklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'den böyle bir beklenti var, uluslararası sisteme katılamayanlar, sistemin eşitsizliğinden yakınanlar, bir sesin kendilerine sahip çıkmasını bekleyenler dönüp Türkiye'ye bakıyorlar. Onun için Başbakan Erdoğan'ın Filistin konusundaki çıkışı ve haklı feryadı sadece Orta Doğu'da değil, bütün dünyada yankı buldu. Ortaya koyduğumuz vizyonla Orta Doğu'da yeni bir sesin, üçüncü bir yolun, farklı bir vizyonun sözcüsü oluyoruz.''
Hedeflerinin Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa'nın sınır şehirleri gibi köşede kalmış şehirler olmaktan çıkarak, Gaziantep'in Halep'le, Mardin'in Musul'la, Halep'in Lazkiye ile buluşması olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu entegrasyon sağlandıkça, büyük farklılıklar gibi gözükenlerin aslında büyük farklılıklar olmadığının görüleceğini bildirdi.
Davutoğlu, ''Birileri oraya sınır çizdi diye bu sınırların kalıcı olacağını kimse düşünmesin. Tabii ki sınırlara saygı göstereceğiz, ama dostluk içinde, aynı Avrupa oluşum sürecinde olduğu gibi bu sınırları anlamsızlaştıracağız. Bu sınırları duvar olmaktan çıkaracağız, gerçek anlamda kapı haline getireceğiz. Kapı girmek içindir, kapı açıktır, duvarı açamazsınız'' diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, bölgede barış istediklerini belirterek, ''Kimseye hükmetme niyetinde değiliz, kimsenin de bize hükmetmesine izin vermeyiz. Ama kuracağımız düzenin herkesin eşit olarak katıldığı bir düzen olmasına önem vereceğiz. Evrensel düzenin de bu katılımcı ilkeyi benimsemesini bekliyoruz'' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yeni düzenin üçüncü ilkesinin, ''sentezcilik'' olduğunu kaydederek, düzenin birçok rengi bir araya getirince bir anlam ifade ettiğini, mutlaka farklılıkları barındırması gerektiğini anlattı. Davutoğlu, ''Hedefimiz insanlığın birçok birikimini bir araya getiren, onları bir sentez, bir harman halinde gören, yeni bir felsefi yaklaşımın sözcüsü olmak ve bu felsefi yaklaşımı dış politika alanına yansıtmak'' diye konuştu.
Evrensel düzenin kadim kültürden alması gereken bir başka dersin, ''eşitliğe dayalı bir yaklaşım benimsemesi olduğunu'' belirten Davutoğlu, katılımcı, içselleştirici, harmanlayıcı, bütünleştirici, eşitlikçi bir uluslararası düzene ihtiyaç olduğunu söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'nin olağanüstü bir tecrübesi bulunduğunu ve içinden gelen tarihe güvendiğini ifade ederek, ''Mardin'in ruhu, Türkiye'nin ruhudur, Türkiye'nin ruhu da gelecekte uluslararası düzenin ruhunu, merkezini teşkil edecek'' dedi.
AA