Davutoğlu, komşuya Venizelos'u anlattı
Yunanistan ziyaretini tamamlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Yunan Kathimerini gazetesinde yayımlanan makalesinde iki ülke arasındaki ilikşiler için Atatürk ile Venizelos örneğini verdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Türkiye ile Yunanistan'ın, benzerliklerinden ve aynı bölgeye ait olma durumundan
Yunan Kathimerini gazetesinde yayımlanan makalesinde, ''2010 yılının Türk-Yunan ilişkileri açısından kayda değer bir yıl olduğunu, iki ülkenin hükümetlerinin ilişkilerde yeni bir başlık açılması yönünde büyük çaba sarfettiklerini'' kaydeden Davutoğlu, ''Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin oluşturulmasının ve yüksek düzeydeki temasların çoğaltılmasının ikili ilişkilerin kurumsallaşmasına katkı sağladığını'' yazdı.
Davutoğlu, ''Türkiye'nin, on yıllarca iki ülke ilişkilerini belirleyen eski dogmaları değiştirerek, ortak geleceğe yönelik yeni politikalar oluşturulmasını mümkün kılacak yeni bir prototip oluşması için daha
''Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin geleceğe yönelik sağlıklı bir temele oturtulması için geride bırakılması gereken bazı önyargılar bulunduğuna'' işaret eden Davutoğlu, bunlardan birinin ''Yunanistan ile Türkiye'nin, batının ve doğunun sınırlarını oluşturduğu'' teorisi olduğunu belirtti.
''Bu teorinin, Türk-Yunan sınırlarının batı ile doğunun sınırlarını yansıttığı şeklinde yanlış bir algılamaya neden olduğunu'' ifade eden Davutoğlu, ''Türk-Yunan ilişkilerinin, İslam'ın ve Hristiyanlığın tarihi sürecinin bir yansıması olduğu" şeklindeki teorinin de ikinci bir engel olduğunu belirtti. Davutoğlu, ''Buna karşılık olarak, Türklerin ve Yunanlıların Selanik ve İzmir gibi kentlerde asırlarca barış içerisinde birlikte yaşadıklarını'' anlattı.
Davutoğlu, ''İstanbul'da, patrikhanenin tarihi kuruluşlarımızdan biri olarak asırlardır süren varlığı, kültür mirasımızın bölünmez bir parçasını oluşturmaktadır'' dedi.
''Türkiye ile Yunanistan'ın ortak acı-tatlı hatıralarının, bölgede gelecek nesillere önemli yararlar sağlayacak barışçı bir ortam oluşturmak için altyapıyı hazırlanmasına engel olmaması gerektiğini'' belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
''Devlet oluşturma sürecinde kendimizi tanımlamak için artık 'diğer' deyimine
Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında varolan stratejik rekabetin de bir başka engel oluşturduğunu belirterek, ''(Diğerinin) aleyhine olan bu maksimalist anlayışın, iki ülkenin yabancılaşmasına ve aradaki
''Türkiye ile Yunanistan'ın, Ortadoğu ile Balkanlar'ın kavşak noktasında bulunan yegane iki ülke olarak, Doğu Akdeniz bölgesinin refahı ve işbirliği konusunda öncü olabileceğini'' kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
''İki ülke, deniz bölgesinde kalkınma, barış ve istikrar amaçlı ortak bir strateji belirleyerek, güçlü bir kol oluşturabilirler. Ancak, bu yeni prototipin de aşağıdaki noktalara dayandırılması gerekir:
-Gelecekte tarihin ortak algılanması: Ortak tarihi geçmişimiz ve karşılıklı kültürel etkileşim, Türk-Yunan ilişkilerinin, 'batı'nın doğusu' gibi suni ithamlar temelinde ve hatalı bakış açılarıyla yorumlanmasını engellemektedir. Bu nedenle ortak tarihi anlayışımızın egemen olması için çaba göstermeliyiz. Gerçekten de çok kültürlü ve çok dilli bir toplum benimseyen Osmanlı tarihinin, Bizans tarihi analiz edilmeden anlaşılması mümkün değildir. Bunun gibi, Yunan tarihinin anlaşılabilmesi için de Osmanlı tarihinin bilinmesi gerekmektedir.
-Çok kültürlü ve çok dinli bir varoluş temeli için, dinlerarası diyalog.
Türkiye ile Yunanistan, zengin kültürel geçmişleriyle uluslararası alanda dinlerarası diyaloğa katkı sağlayan bölgesel merkezler olarak gösterilebilir.
-İki komşu ülkenin iyi komşuluk ilişkilerinde yeni bir görüş: Bu şık, kronik sorunlarla başa çıkabilmek ve sabit temeller oluşturabilmek için düşünsel gücümüzü harekete geçirmeyi gerektirmektedir. Her iki ülkede de mübadele ile ilgili acı hatıralar hafızalarda canlılığını korumaktadır. Bunu aşabilmek için, sivil toplumlar ve kişiler arasındaki temasları destekleyerek daha sıkı çalışmalıyız. Kişilerin mümkün olduğunca daha serbestçe
-Ege'de sürüncemede bulunan sorunların çözülmesi.
Ege'de sürüncemede bulunan tüm sorunların barışçı yollarla ifade edilmesi ve çözülmesinde anlaşmaya varma konusunda muktedir olmamız gerekir. Bu zaten, iki ülkenin ilişkilerini iyileştirmeyi arzu ettiklerinde gerekli olan muahededir. Sorunların çözümü ise bizim bundan sonraki nesillere karşı olan tarihi bir borcumuzdur. Geçen Mayıs ayında Başbakanlarımızın ortak vizyonları çerçevesinde görüşmeleri başlattık ve bu görüşmeler yeniden canlandırılmış olarak devam etmektedir. Türkiye, Ege Denizi'nin iki ülke arasında bir dostluk ve işbirliği denizi olması gerektiği inancıyla Ege ile ilgili tüm konularda anlaşmalı ve toplu bir çözüme ulaşmakta kararlıdır.
-Doğu Akdeniz bölgesinde ortak işbirliği oluşturulması amacıyla AB'de, Akdeniz Birliği'nde ve Karadeniz İşbirliği Örgütü'nde ortak girişimlerde bulunulması:
Kıbrıs'da toplu bir çözüm sadece ikili ilişkilerimize yarar
Davutoğlu, ''Türk-Yunan ilişkilerindeki gelişmelerle oluşturulacak sinerjinin tüm bölge ve daha ötesi için bir örnek olacağını'' belirterek, bunun, Ortadoğu'daki gelişmelerden sonra daha da şiddetli bir ihtiyaç haline geldiğini vurguladı.
''İkili sorunların olduğu kadar, bölgesel ve uluslararası konuların aşılmasında işbirliği ve dayanışma halinde atılan her adımın, şüphesiz Türkiye ile Yunanistan'ın ve tüm bölgenin çıkarına olacağını'' anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
''İki büyük medeniyetin temsilcileri olarak, yeni fikirler üzerinde çalışarak, ortak planlar için yeni vesileler araştırmalıyız. Öyleyse Doğu Akdeniz'i bir barış ve refah bölgesi haline getirecek bir örnek oluşturmak amacıyla ilişkilerimizde köprü oluşturalım. Bunun yanı sıra ortak gücümüzü çoğaltmak için, stratejimiz Ege'yi bir dostluk denizine ve İzmir, Edirne, Dedeağaç ve Selanik gibi bölgesel kalkınma merkezlerinin
Kaynak: