Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi
"Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur"- "Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur...
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur." dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Karantina sürecinde yaptıkları takiplerde tespit ettikleri en önemli eksiğin Türkiye'de, dün ile bugün arasında yeteri kadar güçlü, gerçekçi ve vicdanlı bir irtibatın kurulamaması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Halbuki Türkiye'nin geçtiğimiz 20 yılda nereden nereye geldiğini görmeden, 2023 hedeflerimizin, 2053 vizyonumuzun anlaşılabilmesi mümkün değildir." diye konuştu.
Sadece birkaç hususa değinerek ülkenin nereden nereye geldiğinin muhasebesini paylaşmak istediğini belirten Erdoğan, "Hükümete geldiğimizde ülkemizin nüfusu 65 milyondu. Ülkemiz altyapısı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, tarımda her alanda yılların birikimi olan sorunların, eksiklerin, mahrumiyetlerin ağırlığı altında adeta eziliyordu." ifadelerini kullandı.
Temel hak ve özgürlüklerden güvenliğe kadar diğer alanlarda yaşanan sıkıntıların da belirtilenlerin üzerine ilave edilmesi gerektiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin ilk yıllarından başlanan altyapı hamlesi ve çok partili siyasi hayata geçişle filizlenen demokrasi umudu, yerini darbelerin ve terörün gölgesinde baskı, yokluk, yoksulluk içinde bir hayata bırakmıştı. Karşımızda tarihi ve medeniyetiyle küs, potansiyeli ve imkanları küresel baronların temsilciliğini üstlenmiş bir avuç azınlığa peşkeş çekilen, ayağına pranga vurulmuş Türkiye gerçeği vardı. Her isteyen evladımızın üniversite başta olmak üzere eğitime ulaşabilmesinin, her vatandaşımızın yaygın ve kaliteli sağlık hizmeti alabilmesinin, can ve mal güvenliğinden emin şekilde başını yastığa koyabilmesinin, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürüne saygılı muamele görebilmesinin 81 vilayetimizin hepsinin de belirli bir standardın üzerinde yol, su, elektrik gibi temel altyapılardan faydalanabilmesinin kısaca insanca bir hayat sürmesinin gerçekten çok zor olduğu dönemlerden geçerek bu günlere geldik. Bu hakikatleri, bilhassa da o günleri görmemiş, yaşamamış gençlerimize anlatmanın ne kadar zor olduğunun farkındayız. Ancak eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, vicdanlı, ahlaklı, sağlıklı bir mukayesesini yapmak hepimizin görevidir."
Sadece günü yaşayarak, günü kurtararak ve günü önemseyerek geleceğe güvenle bakılamayacağını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Elbette önceliklerimiz olacak. Dün önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terördü. Dün önceliğimiz egemenlik haklarımızı ve milli çıkarlarımızı hiçe sayan istiklalimizi ve istikbalimizi hedef alan kuşatmalardı. Dün önceliğimiz bizi çoluğumuzun, çocuğumuzun, annemizin, babamızın karşısında boynu bükük bırakan, nafaka aramaya gurbete çıkmaya mecbur bırakan işsizlikti. Dün önceliğimiz teröre ve işsizliğe kalıcı çare bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızlıktı, iç huzursuzluklardı, iç kavgalardı. Dün önceliğimiz hayatımızın dört bir yanını saran yokluklardı, mahrumiyetlerdi."
- "Dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma yolunda son dönemece giren bir Türkiye'de yaşıyoruz"
Ülkenin bir ucundan diğer ucuna gitmenin eziyet, şehir içinde herhangi bir yere ulaşmanın çile, çağın nimetlerinden yararlanmayı sağlayacak hizmetlere sahip olmanın lüks olduğu devirlerden geçildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Musluktan akan suyun, tavanda yanan lambanın, konuşacak telefonun, bayramlarda yeni kıyafet sahibi olmanın, kışı geçirecek nevaleyi temin edebilmenin en büyük sevinç sebebi sayıldığı dönemler yaşadık. Bugün ise artık ülke geneline yaydığımız ana sınıfından üniversiteye kadar her seviyedeki eğitim kurumumuzla, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, neredeyse 5 kat arttırarak uzunluğunu 28 bin kilometreyi geçirdiğimiz bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımızla, 3 kat arttırarak 100 bin megavata yükselttiğimiz kurulu enerji gücümüzle yüz binlerce aileyi ev sahibi yaptığımız toplu konut projelerimizle, millet bahçelerimizle, yerli ve milli katkı oranını yüzde 80'lere doğru taşıdığımız savunma sanayimizle, dünyada erişmedik yer bırakmayarak 225 milyar dolara çıkardığımız ihracatımızla, misafir kapasitesini 5 kat arttırarak 55 milyona vardırdığımız turist ağırlama altyapımızla, yıllık ortalama yüzde 5'in üzerinde gerçekleşen büyüme oranımızla hedeflerine doğru hızla ilerleyen, dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma yolunda son dönemece giren bir Türkiye'de yaşıyoruz. Hamdolsun ülkemiz geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz güçlü altyapı sayesinde tüm bu eşikleri geride bıraktı."
Bugün, artık kimi alanlarda gelişmiş ülkelerin dahi önünde, hizmet altyapısına sahip bir Türkiye olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün artık sınırları içinde hiçbir terör faaliyetine izin vermeyen, sınırları dışındaki terör örgütlerini de adım adım takip eden bir Türkiye var. Bugün artık vatandaşlarının can güvenliğinden emin olduğu, hukuk devleti ilkesine bağlı, temel haklarını kullanan, özgür bireylerin Türkiye'si var. Bugün artık siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik olarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi, bayrağı ve pasaportu itibarlı, vatandaşlarının başı dik bir Türkiye var. Bugün artık her alanda kendisiyle birlikte tüm dostlarının ve kardeşlerinin güvenliğinin, huzurunun, refahının teminatı haline gelen bir Türkiye var. Salgın döneminde sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm alanlarda, bu gerçekleri hep birlikte gördük, yaşadık. Küresel sağlık ve ekonomi krizinin gelişmiş, gelişmekte olan ayrımı yapmadan tüm ülkeleri kasıp kavurduğu bir dönemde Türkiye olarak biz hedef büyüttük, vites yükselttik. Gelişmiş ülkeler bile halklarının işini ve hayat seviyesini korumanın derdine düşerken biz yatırıma, istihdama, üretime, ihracata, cari fazla yoluyla büyümeye yönelerek kendimizi diğerlerinden ayrıştırdık."
- "Üretimi ve bireyleri destekledik"
Hükümet olarak uyguladıkları ekonomi programının odağında vatandaşların işini korumak, bunun da ötesinde sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün 85 milyonluk bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken, istihdama katılan kişi sayısı da 20 milyondan 34 milyona çıktı. Tarihimizin en yüksek iş gücüne katılım oranına ulaşırken, istihdamı 19 milyondan 30 milyonun üzerine çıkarttık. Hatırlarsanız salgının ilk aylarında iş gücüne katılım 29 milyona, istihdam 25 milyona kadar gerilemişti. Dünyanın panikle içine kapandığı bu dönemde biz farklı bir politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik." dedi.
Faiz tartışmaları ve kur dalgalanmalarının yol açtığı sıkıntılara rağmen bu politikalarından taviz vermediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefli ekonomi programımızı, ısrarla ve kararlılıkla uygulayarak salgının ilk aylarındaki kayıpları hızla telafi etmekle kalmadık, ötesine de geçtik. Dünya küçülürken biz büyüdüğümüz, istihdam ve ihracatta rekor üstüne rekor kırdığımız bir dönemi geride bıraktık. Netice itibarıyla hükümetlerimiz döneminde 11 milyonun üzerinde insanımıza çalışacak iş sağladık, geçinecek gelir temin ettik. Bahar mevsimiyle birlikte canlanacak turizm, inşaat ve tarım sektörleri istihdamı daha da yukarıya taşıyacaktır. Elbette hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar vardır. Elbette sokakta, tezgahta, vitrinde canımızı yakan fiyat artışları vardır, emin olun bunların hepsi de geçicidir, konjonktüreldir, bu döneme mahsustur."
Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar tüm çalışanların gelirlerinde yüksek oranlı artış yaparak esnaf ve sanatkarları kredi paketleriyle destekleyerek, hayat pahalılığının vatandaşlar üzerindeki yükünü azaltmanın gayreti içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ancak bunları konuşurken şu gerçeği de kesinlikle gözden kaçırmamalı, aklımızdan çıkarmamalıyız. Alım gücündeki düşüş bir süre sonra telafi edilebilirken kaybedilen işin, kaybedilen huzurun, kaybedilen vaktin geri kazanımı çok daha zordur. Böyle dönemlerde asıl olan çalışacak iş, hayatını sürdürecek gelir sahibi olmaktır. Asıl olan kendine ve ailesine karşı mahcubiyet yaşamamaktır. Asıl olan nice krizler, nice sancılar içinde kıvranan bölgemizde başı dik durabilmektir. Asıl olan geleceğe umutla bakabilmeyi sürdürecek zemini kaybetmemektir. Bunun için fabrikaların çalışması, esnafın dükkanının açık kalması, toprağın ekilmesi, yolların yük taşıyan kamyonlarla dolu olması, emlak ve araç satışlarının sürmesi, hayatın canlı şekilde akışı çok önemlidir. Şayet buralarda bir tıkanıklık, gerileme, çöküş yaşanırsa işte o zaman felaket kapımıza dayanmış demektir. Hamdolsun, böyle bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Halihazırdaki en büyük sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden, her geçen ay inişini görerek geleceğiz. Milletimizin karşısına güçlü bir eser ve hizmet altyapısıyla, güçlü sanayi ve ticaret işleyişiyle, güçlü bir güvenlik ve diplomasi çerçevesiyle örülü 20 yıllık kazanımlarla çıktığımız için müsterihiz."
(Sürecek)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.