Çok sevmiştim ama evliymiş... Ne yapayım?

Çok sevmiştim ama evliymiş... Ne yapayım?

Ben uzun bir zaman önce biriyle görüşmeye başladım. Ona çok alıştım, çok bağlandım, çok sevdim ama geçenlerde evli ve 2 çocuk babası olduğunu öğrendim. Şimdi ne yapayım? Mehmet Paksu yazdı

Ben uzun bir zaman önce biriyle görüşmeye başladım.
Ona çok alıştım, çok bağlandım, çok sevdim ama geçenlerde evli ve 2 çocuk babası olduğunu öğrendim. Bunu onunla da konuştum ama ne o benden ayrılmak istiyor ne de ben ondan. Şimdi bunu bile bile ondan vazgeçemiyorum. Yaptığımın yanlış ve her şeyden önce günah olduğunu da biliyorum ama ayrılamıyorum. Ne yapacağım, nasıl vazgeçeceğim, yardım edin, yalvarırım. (Rumuz: Mukadder)

Bu meselede benim yardımımdan öte, sizin bir an önce bu hatadan, bu tutkudan, bu yanlış davranıştan vazgeçmeniz lazım.

Bir tereddüde kapılmadan, bir şüpheye düşmeden, herhangi duygusal bir gerekçeyi ileri sürmeden kendinizi bu kişiden uzaklaştırmaktan başka yapacak bir seçeneğiniz olmamalı.

Belki "neden"ini, "niçin"ini araştırmaya da gerek yok ama bir kere bu birliktelik evliliğe gitmemeli, nikâha taşınmamalı. Yoksa kurulu bir yuvaya zarar verirsiniz, çoluğuyla çocuğuyla yaşayan bir ailenin yıkılması söz konusu olur.

Durumun bu şekle geldiğini öğrenir öğrenmez artık bir "hesap" içine girmeyin, içinizde bir "tartışma" yapmayın, "ne yapsam, ne etsem" gibi bir ikilime düşünmeden iradenizi kullanın.

Madem haram/helal inancınız mevcut, günah/sevap hassasiyetiniz var ve bu gidişattan manen rahatsızsınız. Göz göre yanlışta ısrar etmenin anlamı var mı artık?

Tövbe ne güne duruyor, istiğfar ne zaman için var, Allah'ın "Zinaya yaklaşmayın" emri kimin için gelmiş?

İnanan bir insan olarak nefsinizi değil kalbinizi dinleyin, şeytana değil meleklere kulak verin. Böylece hem siz kurtulun, hem o kişi kendine gelsin hem de aile rahat etsin.

Siz vazgeçerseniz, siz yüzünüzü gözünüzü çevirirseniz, görünmezlere karışır, izinizi kaybettirirseniz o da sizden uzak durur, kendi evine, yuvasına döner.

Son olarak, bir an için kendinizi onun eşinin yerine koyun, olaya o taraftan bir bakın, vicdanen rahat edecek, "tutkunuza" sığınacak, kendinize en ufak bir haklılık verebilecek misiniz?

Yarın bu yuva yıkılırsa, kadın ortada kalır, çocuklar perişan olursa bunun vebalini, sorumluluğunu nasıl kaldıracak, kendinize kahretmeyecek misiniz? Pişmanlıklarınızın bir anlamı kalacak mı? Bu hatanın telafisi, düzeltilmesi mümkün olacak mı?

Uzun sözün kısası: İffetinize sahip çıkın, vicdanınızı dinleyin, nefsinize zor da gelse bu çıkmaz sokaktan dönün...

Şimdi benim eşimi bırakmam mı gerekir?

Biz üç kardeşiz. İkisinin durumu çok çok iyi. Benim eşim hastalandı. Ablam eşim için "Acılar içinde kalsın" dedi. Erkek kardeşim, "At, gitsin" derken, annem, "Baban rahatsız, iki hasta bir arada olmaz" dedi. Ben eşimden memnunum, bir gün olsun beni kırmadı. Onlara da çok iyilikleri oldu. Annem, benim zorluğumu görmeyip hep o iki kardeşimi koruyor. Bu insanlarla konuşulur mu? Ne dersiniz? (Rumuz: Çiğdem)

Konuşulmaya konuşulur, irtibat ve ilişki kesilmez ama siz eşinizle olan bağınızı devam ettirin. Onlara uyarak, onların dediklerine bakarak eşinizden vazgeçmeyin.

Anne baba da olsa, yuvanızın yıkılmasına, eşinizden ayrılmanıza sebep olacak sözler sarf etseler bile, siz doğrudan ayrılmayın.

Çünkü yuvanıza sahip çıkmadığınız zaman onlardan bir yardım ve destek görme garantiniz yoktur. Böyle bir garantiniz olsa bile "hastalandı" diye insan eşini nasıl bırakır? Böyle bir şey olur mu?

"Vefa" denen insani bir duygu, İslami/ahlaki bir vasıf vardır. "Fedakârlık" denen bir başka değer daha vardır. "Diğergâmlık" adı verilen "başkası için yaşamak" diye ifade edebileceğimiz özelliğimiz de mevcut.

Bu duygular insanı insan yapan değerlerdir, inanan insanın inancını yansıtan özelliklerdir. Bunlar unutulmuşsa hayatın da anlamı kalmaz, "bencil, keyfini düşünen, zevki için yaşayan" tiplemeler ortaya çıkar ki, işte o zaman ne aile kalır ortada ne de akrabalık kavramı...

Siz doğrusunu yapın, "Mutlu olmak için mutlu edin" prensibini yaşatın.

Moralhaber.Net

Etiketler :