CHP ve MHP belediyelerine para nereden?
Erdoğan Makedonya dönüşü İmralı'yla yapılan görüşmelere açıklık getirdi. Erdoğan, CHP ve BDP'li belediyelerle ilgili parti kapatmaya götürecek üsulsüzlükleri anlattı!
İclal Aydın'ın haberi
Erdoğan, Makedonya dönüşünde İmralı ile yazılı protokol yapıldığı iddialarını yalanladı: Bunlar görüşmeyi, protokol diye yansıtıyor. A’dan Z’ye yalan, devletle İmralı arasında yazılı protokol yok.
Makedonya dönüşü bol moralli bir Başbakan vardı karşımızda. Gördüğü ilgi onu hem gururlandırmış, hem de mutlu etmişti. Başbakan Erdoğan, daha moralli bir motivasyonla oturdu karşımıza ve konuşmaya başladı. Genel bir girişin ardından sözü KCK operasyonlarına getirdi. Oradan da Alman vakıflarına... Söz konusu vakıfların CHP ve BDP’li belediyelere usulsüz kredi verdiği iddiası, önümüzdeki günlerin en çok konuşulan gündem maddesi olmaya aday!
Çözüm masada...
Bir noktanın altını çizmekte fayda var. Siyasi partiler yasasına göre partilerin maddi destek almaları yasak ve bu durum direkt parti kapatma sebebi. Erdoğan’ın yaklaşımlarından CHP ve BDP’li belediyelere Alman vakıflarının sağladığı maddi desteğin, iki partinin genel merkezine uzanabileceği izlenimi edindim ki bu olursa ve hatta bu soruşturma başladıysa kimse şaşırmasın derim! Erdoğan, KCK operasyonlarının yalnız terör değil, yolsuzluk kapsamında da yapıldığını ilk kez bu kadar net ve altını kalın bir şekilde çizerek söyledi. PKK sorunun çözümünün masada olduğunu ima eden sözlerini ise biraz dolaylı bir şekildi sarf etti. Başbakan’ın gündem yaratacak bu açıklamalarını, en ince ayrıntısına kadar aktarıyorum.
-BDP Meclis’e geliyor. Ne düşünüyorsunuz?
Biz zaten hep böyle olmasını söylemiştik. Gelin ne söyleyecekseniz burada söyleyin demiştik. Dediğimiz oldu nihai sonuçta. Olması gereken buydu yani. Olumlu buluyorum.
-PKK’nın Kürt halkını temsil eden örgüt olduğu yönündeki görüşleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bakın. Medya, terör örgütünü maalesef Kürtlerin temsilcisi olarak görüyor. Bölücü terör örgütü, Kürtlerin temsilcisi değil. Ne olur bunu ayıralım. BDP, Kürtlerin temsilcisi değildir. Öyle olsaydı bölgede bizden daha fazla oy almaları lazımdı. O bölgede BDP’den yüzde 15 oy oranında farkımız var. Güneydoğu’ya sadece Diyarbakır, Hakkari, Şırnak diye bakmamak lazım. Niçin Şanlıurfa’yı, Gaziantep’i ya da Adıyaman’ı görmüyorsunuz? Batman’ı Siirt’i görmüyorsunuz? Bakın son zamanlarda Batman’a ve Siirt’e çok yüklenmeye başladılar. Silah zoruyla oy devşiriyorlar. Oradaki vatandaşım korku belasına bunlara oy veriyor. İnanın bunlar serbest kalsınlar. İstediklerini elde etsinler vatandaştan oy alamazlar!
-KCK operasyonları devam edecek mi?
Dikkat edilirse bu operasyonlar daha çok belediyeler, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri üzerinden yapılıyor. Bölgeyi şöyle bir inceleyin. Buralarda belediyelerin ciddi yatırım yapmadığını göreceksiniz. Hakkari’ye biz 17 trilyon para göndermişiz. Ama Hakkari’de tüm kanalizasyon dışarı akıyor. Şehircilik diye bir şey yok. Gidin Şırnak’a aynı durumu görürsünüz, Batman’da da. Bir güzellik varsa o bizim hizmetimiz sonucudur.
-Hakkari Belediyesi’nin devletten aldığı o 17 trilyonu başka amaçlar için kullandığını mı söylemeye çalışıyorsunuz?
Yargı süreci devam ettiği için böyle bir şey söyleyemem ama bu operasyonları yürüten yetkililerin bildiği bir şeyler var. Onun için yapılıyor bu operasyonlar. Mülkiye müfettişlerinin çalışmaları var. Gelen ihbarlar var. Ee tabi bir de Diyarbakır ve diğer belediyelerde örgüt elemanlarının belediye kadrolarında yer aldığına dair istihbaratlar var. Geliyorlar eş başkan gibi buraları yönetiyorlar. Şirazesinden çıkmış yani olay. Böyle bir şeye siz müsaade ettiğiniz sürece orada hizmet veremezsiniz. Belediyiciliği ben yaptım. Nasıl yapılır bilen birisiyim.
-Operasyona sebep olan başka argümanlar var mı İçişleri Bakanlığı’nın elinde?
Evet. Var. -Ki beni çok rahatsız eden bir durumdur bu.- Bu belediyelere bazı vakıflardan destek gidiyor. Özellikle Almanlar bu konuda iyi durumda değil. Almanya’daki o vakfın ismini vermeyeceğim. Bu tür vakıflar özellikle CHP’li ve BDP’li belediyeler ile kredi sözleşmeleri yapıyorlar. Bu kredi sözleşmelerini yapmakla kalmıyorlar hangi müteahitlerle iş yapmaları gerektiği konusunda işaret veriyorlar. Bu yolla resmen PKK’ya para gönderiyor o vakıflar.
-Yöntemleri nasıl peki?
Kredi sözleşmesi yapıyor. Bununla da kalmayıp hangi müteahite vereceği konusunda işaret veriyor. Kanalizasyon işi yapıyor. Ama şu firmaya vereceksiniz diyor. Tabii, baktığınızda yasaya uygun gibi görünüyor olay.
-Sizin rahatsız olduğunuz bu durumdan Alman hükümetinin haberi var mı?
Duyurduk. Haberleri var ama nedense vurdum duymaz davranıyorlar bu konuda.
-Hangi vakıflar bunlar?
Gazetecisiniz. Araştırın bulun...
-Sayın Başbakan. Son dönemde Kandil’dekilerin İmralı’yı dinlemediklerine dair bir görüş var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Asrın Hukuk Bürosu diye bir büro var biliyorsunuz. İmralı’nın avukatı. Ama sürekli avukat değiştiriyorlar. Aynı avukat sürekli İmralı’ya gitmez. Avukatlar üzerinden kuruluyor ilişkiler. İmralı’ya giden avukatlar az veya fazla Kandille İmralı arasında kontak kuruyor. İşte son zamanlarda bu görüşmeler olmuyor. Yapamadığı için iletişim kopmuş vaziyette son birkaç aydır.
-Hiç kimse mi görüşmüyor Öcalan’la?
Sadece kendi görüşebileceği yakınları görüşüyor. Avukatlarla yaptığı görüşmede ciddi manada farklılar var. Bunlar aynı zamanda medyaya da servis yapıyor. Tabii eğer medya bunları susturma hareketine girmiş olsa, yapılan bu görüşmeleri görmemiş olsa o zaman PKK bölücü terör örgütü kendi propagandasını bu kadar rahat yapamayacak. Şu anda çok rahat yapıyorlar. Çünkü medya buna izin veriyor.
-BDP’nin PKK ile bağlantısını somut olarak ortaya koyan bir bilgi var mı elinizde?
PKK benim tabanımdır diyor Selahattin Demirtaş. Bunu büyükelçilere, AB’den gelen kongre üyelerine söylemiş. 4 Eylül’de verdikleri yemekte söylüyor. Bu kadar açık konuşuyor. Ben bunu parlementoda söyledim. ‘Terör örgütü olarak ilan et’ dedik. İlan edemediler çünkü oradan nemalanacak.
-Peki bu kan nasıl duracak?
Dünyanın neresinde olursa olsun teröröle mücadelenin bedelinde kan var... Yok dersek kendimizi aldatırız. Güvenlik güçleri de siviller de öldürülüyor. Ki bizde iş sivillere sıçradı... Mücadelenin bedeli var. Biz bunu minimize etmenin yoğun gayreti içindeyiz. Gerek sınır ötesi ve gerekse sınır içi tüm bu operasyonlarımızı sürdüreceğiz. Parlemento içi- dışı tüm partilerin, STK’ların ve halkımızın terörle mücadele konusunda bize ciddi manada destek vermesi lazım. CHP veya MHP‘nin iktidarı yıpratmak için kalkıp da aleyhte, terör üzerinden, PKK üzerinden bize vurmaları bir şey kazandırmaz. Kaybettirir.
Atalay, İngiltere’ye gitti
-Muhalefetle terörle mücadele konusunda görüşmek gibi bir niyetiniz var mı?
Sayın Kılıçdaroğlu’na da Sayın Bahçeli’ye de kapım açık. Hepsiyle oturur konuşuruz. Eğer varsa bir projeleri dinlemeye hazırız. Bize samimi olarak söylesinler. Siz şunları şunları yapmadınız, şunları yaparsanız faydalı olur desinler mesela... İlla bunu Meclis’te bir oturum mu düzenlemek lazım? Beşir (Atalay) Bey kendileriyle görüşmek istedi randevu bile vermediler. Ama şu ana kadar damağa değecek bir teklifleri olmuş değil. Söyledikleri; yapılan uygulanan şeyler zaten... Güvenlik güçlerimizin deneyim ve çalışmaları var ve sosyologlar, araştırmacılar eşliğiyle çalıştık. Medyada pek çok kişiyle bu projeyi çalıştık tavsiyeleri oldu. Partimiz içinde tecrübesi deneyimi olan arkadaşlarımız var, siyaset biimcilerimiz çalıştı. Bu konuda çalışıyoruz ve atılan adımlarımz var. Bakanım Beşir Bey’i İrlanda-İngiltere’ye yolladım İRA ile ilgili incelemeler yapması için. İspanya ve Eta’yı incelemek için gönderdim. Lokal kalmadık. Onlar bu mücadeleyi nasıl verdiler, veriyorlar baktık.
-İRA’ya da benzetenler var PKK’yı. ETA’ya da... Sizce hangisi?
Hiç birisine benzemiyor. Her birinin özel şartları var. Saf saf konuşuyorlar. Sri Lanka örneğini veriyor bazıları. Tamillerden bahsediyorlar. Bir adaya sıkışmış. Bir de bizimkisine bak. ETA konusunda Zapetero (İspanya Başbakanı) bana dedi ki; “Bu işi idare eden 800 kişidir” diyor. İRA daha farklı. Ben Tony (İngiltere eski Başbakanı Tony Blair) ile de görüşüyorum. Ha, bu işi sıfırlamak gibi bir şey yok. Bu aynen kanseri halletim dediğin anda kanser virüsüsünün bir başka yerden metastas yapması gibi bir durum... 9 yıl içindeki görüşmelerden edindiğim tecrübe budur...
-PKK- MİT görüşmesi bundan sonra da devam edecek mi?
Gerektiğinde görüşme olur. MİT niye var? Tüm bu mücadeleler için var. Öyle anlar gelir ki biz kararımızı veririz. “Görüşmeni yap!” deriz.
-PKK-MİT görüşmesinin kaydı kamuoyuna yansıdığında çok şaşırdınız mı?
Şaşırmadım. Kişileri, kimlikleri ortaya koydu!
-Hakan Bey’le görüştünüz mü? Elinizde sağlam bir done var mı, kimin yaptığına dair?
MİT sıradan bir teşkilat değildir. Yılların deneyimi olan bir teşkilat. Hakan Fidan güvendiğim bir kişi. Ve özellikle kendisini özel temsilci olarak gönderdiğimde de yalnız göndermedim. Müsteşar Emre Bey’di. Rahatsızlığı vardı Emre Bey’in. Orada Afet Hanım’la birlikteydi. Bir özel temsilci olarak benim de yakından bildiğim birisini göndermem gerekiyordu. Uluslararası, benim görüşmelerimi özel temsilci olarak gönderdiğim kişiydi Hakan Bey. Pek çok ülkelere gönderiyordum.
-Taraflar arasında yazılı bir protokol olduğu iddia ediliyor.
Devlet ile İmralı arasında kesinlikle yazılı bir protokol yoktur. A’dan Z’ye yalandır. Bunlar yapılan görüşmeyi, protokol diye yansıtıyor. Bu kesinlikle yalandır. Sizin aracılığınızla bunu açıklamak isterim.
Erdoğan’dan, gündemi değiştirecek açıklama: Almanya’da, adını vermeyeceğim bir vakıf, CHP ve BDP’li belediyelerle kredi sözleşmeleri yapıyorlar. Bu yolla resmen PKK’ya para gönderiyor o vakıflar
Hudut birlikleri kışlada kalacak
-Terörle profesyonel mücadele konusunda orduya, ordumuza güveniyor musunuz?
Ordumuz bu mücadeleyi kırsalda uzun yıllardır sürdürdü. Eksikler yok mu? Elbette var. Oraya gönderdiğimiz erlerimiz ne kadar iyi eğitilirse eğitilsin, bölgenin acemisidir. Karşısındaki ise, hani taşların kayaların sayısını bilecek kadar iyi bilen bir takım. Bizim “hudut birlikleri”ni isteyişimizin altında bu sebep var. O birlikler en az iki beş yedi on yıla kadar orada kalabilecek profesyonel birlikler olacak. “Oradan hemen ayrılayım” diye bir şey olmayacak. Orada kalacak. Özlük hakları emekli olmak istediklerinde kıdem tazminatını alacak. O sürede bölgeyi çok iyi tanıyacak. Evinde kalmayacak, kışlada karakolda kalacak.
-Ee peki aileleri ne olacak?
Hudut birliklerinin çoğu bekarlardan olacak ve evlilik varsa belli aralıklarla evlerine gidebilecek. Ama Sabah akşam eve gitmek yok! Çünkü geçenlerde uzman çavuş ve başçavuşlarımızın başına gelenleri biliyorsunuz. Polise de bölgede yoğun olarak lojman yapmak gerekiyor. Çünkü bunların kitaplarında merhamet diye bir şey yazmıyor...
Ayrımcılık politikaları bizimle bitti
-Bazı medya mensupları bu sertlikle olmaz diyorlar. Biz 9 yıl boyunca olumlu yaklaştık. Bunun karşılığını alamadık. Asimilasyon, inkar ret politikası dediler. Bizim zamanımızda ret ve inkar, kimlik asimilasyon politikaları bitmiştir. Ben Siirtli birisiyle evliyim. Bana böyle bir yakıştırma yapamazlar. Partimde 60’ı aşkın Kürt milletvekili var. Bizde böyle sorun yok. Benim dinim şunu emrediyor; “Ayırım yapamazsın!” diyor. Neye bakacaksın? Ehliyete bakacaksın. Makama gelecek ehliyeti varsa gelir, bizler bu ayrımı yapma lüksüne sahip değiliz. Bu ayrımcılık politikaları bizimle bitti.
Vatan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.