Cenaze namazı kılmasına tepki gösterdi.
Ergenekon sanığı Yalçın Küçük, Genelkurmay'ın şehit ailelerine iftar yemeği vermesine ve komutanların cenaze namazı kılmasına tepki gösterdi
Yalçın Küçük'ün Odatv'deki röportajının ilgili bölümleri:
"Laisizm ve şeriat konusunda ise, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yüksek komutanlığının Kemalist cumhuriyet ilkelerinden ve laisizmde ödün vermek üzere olduğunu gösteren işaretlere sahibiz. Hiçbir şekilde bir cumhuriyet rejiminde yüksek komutanlığın, hangi gerekçeyle olursa olsun, iftar törenleri düzenlemesi mümkün değildir. Çünkü iftar eninde sonunda dini bir iştir. Oruç tutmak din işidir. Kemalist laisizmin en kaba tarifi, din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
Siz bir iftar için toplanıyorsanız, Kemalist ilkelerden, bu cumhuriyetin ilkelerinden uzaklaşıyorsunuz demektir. Bunu saklayamayız. Yüksek komutanlara saygımız, beğenimiz ne olursa olsun, bunu görmezlikten gelemeyiz. Zaten Hillary Clinton ve Obama geldiklerinde, ılımlı İslam yoktur, dediler. Ama İslam devleti yoktur, demediler. İslam devleti var. “İslam devleti” yani ılımlı “İslam devleti.” Pisuarlara dokunmayacaksın. Ama otuz günlük Ramazan dönemini bir ayinler töreni haline getireceksin, buna ordu da katılacak…
Bu, İslam devletidir. Bunu saklamak mümkün değildir. Şehit aileleri ile beraber olmak için Yüce Gök'ün günleri bu kadar değildir. Aynı şekilde, yüksek komutanlığın Tayyip Erdoğan'ın Said-i Nursi'yi Türkiye'nin büyükleri arasında saymasına sessiz kalması, Cuma Brifingleri'ni bir tür vakit geçirme olarak kullanması da bununla paraleldir.
Ama biz de orduya verdiğimiz değer, cumhuriyet ilkelerine verdiğimiz değer dolayısıyla bunu söylemek durumundayız. Bize şunu kabul ettiremezsiniz. Bize üniformalı bir insanın cenaze namazı kılmasını kabul ettiremezsiniz. Kime? Bana. Ben sizden daha iyi bilirim bunu. Bana kabul ettiremezsiniz. Böyle usuller yoktur. Bu ülkeyi, ekonomi diyorsunuz, bilmem ne diyorsunuz, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinde var mı? Ramazan ayında bütün her şeyi durduruyorsunuz.
Trafiği durduruyorsunuz, öbürünü durduruyorsunuz. Birkaç tane adamı getirmişsiniz, hükümetin başına koymuşusunuz. Oraya buraya yemek yolla… Ve dini de bilmiyorlar. Yahudi'sini buluyorlar yemek yiyorlar, Hıristiyan'ını buluyorlar yemek yiyorlar. Elçisini buluyorlar… Elçilere nasıl iftar verirsin sen? Kime ne anlatıyorsun? Ne zaman İslam'da iftar yemekleri en kötü küfürlerin edildiği bir yer haline getirildi… Herkese küfrediyor Tayyip Bey orada. İslam güya adı üzerinde barış… Buna kimse karşı çıkmayacak. Türk ordusu da iftar yapacak. Bunu kabul edemeyiz, bu bir ilkedir."
"Laisizm ve şeriat konusunda ise, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yüksek komutanlığının Kemalist cumhuriyet ilkelerinden ve laisizmde ödün vermek üzere olduğunu gösteren işaretlere sahibiz. Hiçbir şekilde bir cumhuriyet rejiminde yüksek komutanlığın, hangi gerekçeyle olursa olsun, iftar törenleri düzenlemesi mümkün değildir. Çünkü iftar eninde sonunda dini bir iştir. Oruç tutmak din işidir. Kemalist laisizmin en kaba tarifi, din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.
Siz bir iftar için toplanıyorsanız, Kemalist ilkelerden, bu cumhuriyetin ilkelerinden uzaklaşıyorsunuz demektir. Bunu saklayamayız. Yüksek komutanlara saygımız, beğenimiz ne olursa olsun, bunu görmezlikten gelemeyiz. Zaten Hillary Clinton ve Obama geldiklerinde, ılımlı İslam yoktur, dediler. Ama İslam devleti yoktur, demediler. İslam devleti var. “İslam devleti” yani ılımlı “İslam devleti.” Pisuarlara dokunmayacaksın. Ama otuz günlük Ramazan dönemini bir ayinler töreni haline getireceksin, buna ordu da katılacak…
Bu, İslam devletidir. Bunu saklamak mümkün değildir. Şehit aileleri ile beraber olmak için Yüce Gök'ün günleri bu kadar değildir. Aynı şekilde, yüksek komutanlığın Tayyip Erdoğan'ın Said-i Nursi'yi Türkiye'nin büyükleri arasında saymasına sessiz kalması, Cuma Brifingleri'ni bir tür vakit geçirme olarak kullanması da bununla paraleldir.
Ama biz de orduya verdiğimiz değer, cumhuriyet ilkelerine verdiğimiz değer dolayısıyla bunu söylemek durumundayız. Bize şunu kabul ettiremezsiniz. Bize üniformalı bir insanın cenaze namazı kılmasını kabul ettiremezsiniz. Kime? Bana. Ben sizden daha iyi bilirim bunu. Bana kabul ettiremezsiniz. Böyle usuller yoktur. Bu ülkeyi, ekonomi diyorsunuz, bilmem ne diyorsunuz, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinde var mı? Ramazan ayında bütün her şeyi durduruyorsunuz.
Trafiği durduruyorsunuz, öbürünü durduruyorsunuz. Birkaç tane adamı getirmişsiniz, hükümetin başına koymuşusunuz. Oraya buraya yemek yolla… Ve dini de bilmiyorlar. Yahudi'sini buluyorlar yemek yiyorlar, Hıristiyan'ını buluyorlar yemek yiyorlar. Elçisini buluyorlar… Elçilere nasıl iftar verirsin sen? Kime ne anlatıyorsun? Ne zaman İslam'da iftar yemekleri en kötü küfürlerin edildiği bir yer haline getirildi… Herkese küfrediyor Tayyip Bey orada. İslam güya adı üzerinde barış… Buna kimse karşı çıkmayacak. Türk ordusu da iftar yapacak. Bunu kabul edemeyiz, bu bir ilkedir."