Cemaatten ablalara şantaj nikahı!
Cemaat kurumlarında işe aldığı kadın personelden fotoğraflı CV isteyen paralel yapı, o belgeleri kullanarak kadınları yerli-yabancı kişilerle evlendirdi.
Akşam yazarı Emin Pazarcı'nın, "Ahlak, vicdan, insaf" başlıklı yazısı..
Bunlar herkeste bulunması gereken duygular. Hatta insan olmanın en temel vasıfları. Her dinin ve mezhebin vazgeçilmezleri. Hele hele belli iddialarla yola çıkanların üzerine titremesi gereken kutsallar.
Ama ne ahlak kalmış, ne vicdan ne de insaf!
Bizzat şahit olduğum, kulaklarımla duyduğum ve aşağıda anlatacaklarım, "ben insanım" diyen herkesin tüylerini diken diken edecek cinsten…
Yer, cemaat denilen yapıya ait bir kurum. Okul öncesi çocuklara hizmet veriyor. Durum bu olunca çoğunlukla da bayan eleman istihdam ediyor.
Yıllar önce kuruluş aşamasında işe alınan personelden CV'ler istendi. İlginçtir, işe alınırken değil, işe girdikten sonra! Üstelik fotoğrafsız olanlar da kabul edilmedi.
O yıllar başörtüsünün "füruat" sayıldığı yıllardı. Başörtülü olduğu için insanlardan saklanan, ücra bir köşeye atılan, kendisine tuvaletin yanında bir oda verilen kızlardan biri, diğer arkadaşına sordu:
-Sen CV verdin mi?
Aldığı, "Hayır, ben bekâr değil evliyim, onları sizden evlendirmek için aldılar" cevabıyla beyninden vurulmuşa döndü.
Hemen müdürünün yanına koştu:
-Ben CV'mi geri almak istiyorum. Çünkü evlenmek istemiyorum.
Bu defa da "Aman hocam yapma" cevabıyla karşılaştı:
-Siz çok iyi hayır yapan bir insansınız. Ukrayna'da, Malezya'da evlenip hizmete devam etseniz yanlış mı olur?
O, "istemiyorum" dedi, CV'sini geri aldı. Almayanların bir kısmı yerli-yabancı insanlarla evlendirildi, sağa sola gönderildi!
Sıkı durun, buraya kadar hiçbir şey yok. Bundan sonrası önemli: Şimdi o CV'ler, AK Parti'ye karşı kullanılıyor. Elde kimin fotoğraflı belgesi varsa, çağrılıp tehdit ediliyor:
-Eğer AK Parti'ye oy verirseniz, bu CV'leri kullanırız. Kocana götürür, "Bak seni istemiyor, senden ayrılmak için bize yeniden başvurdu" deriz.
Biliyorum, "Öyle saçma şey mi olur? Sandıkta kimin kime oy verdiğini nereden bilecekler?" diyeceksiniz. Ben de öyle dedim. Ama o kadar tedirginler ki, ikna edemedim:
-Bilirler, öğrenirler. Siz onları bilmezsiniz. Siz onları tanımıyorsunuz…
Öylesine bir korku imparatorluğu kurulmuş ki, çoğunu ikna etmek mümkün değil!
-
Bitmedi, çok daha acı ve vahim olanı var…
Karı-koca cemaate mensuplar. Yıllardır o yapı için çalışmış, canlarını dişlerine takmışlar. Tek çocukları ise doğuştan hasta.
Zaman zaman tedavi için paralel yapının kontrolünde olan bir termal otele gitmişler. Yavruları için orada şifa aramışlar. Tabii tatillerini de yapmışlar.
Bugün o hasta yavrunun annesine söylenenler tek kelimeyle iğrenç:
-Çocuğunun geleceğini düşün. Sakın ola AK Parti'ye oy verme.
Tabii devamı da var:
-Eğer tersini yapar ve AK Parti'ye oyunu verirsen, …….'da geçirdiğin o güzel günlerin sonucuna katlanırsın.
Apaçık ortada. Söylenenlerin anlamı çok net: "Odalarda kamera vardı, görüntülerinizi aldık" demek istiyorlar.
Ahlaksızlığın dip yaptığı nokta da bu olsa gerek!
Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde bir bakan da benzer kuşkuları dile getirmişti. Aynı yerden bahsederek, "Orada kaldığımız dönemde odalara ve banyolara kamera konulduğundan şüpheleniyoruz" demişti. Söylediği o sözler, yine bu köşede yer almıştı.
-
Bunlar, ahlak, vicdan ve insaf sınırlarını zorlayan ve mağdurlarını isim isim bildiğimiz olaylar. Bir de dolaylı olarak duyduklarımız var. Ankara'da "Bu seçimde CHP'ye oy vereceksiniz. Aksi takdirde bir yolunu bulur ve sizleri hapse attırırız" denildiğine kadar her türlü iddia ortalıkta dolaşıyor.
İnsanın tüylerini diken diken edecek gelişmeler ve olaylarla karşı karşıyayız. Eskilerin deyimiyle tam bir "tefessüh hali" var. Bütün kutsal değerler rafa kaldırılmış durumda. En vahimi de bütün bunları yapanların karşımıza melek kimliğiyle çıkmaları!
Hadi oradan… Hadi oradan…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.