Üniversitede cemaat evinde kalan kadın savcının, yargının sorunlarının tartışıldığı toplantıda söyledikleri kan dondurdu:  “Üniversitede, hakim-savcı olmamız gerektiğine dair toplantıda, ‘biz dediğimizde şunu yapacaksınız, yeri geldiğinde bir çok dini konuları kenara atacaksınız’ dediler. ‘Bunun fetvasını kim verdi’ diye itiraz ettim, o gece cemaatten atıldım. 'Konuşursan bitersin' dediler.” 

Yargıda Birlik Platformu'nca Temmuz’da yapılan ve 300 hâkim ile savcının katıldığı “Yargının Sorunları ve Çözüm Önerileri” toplantısında, söz alarak konuşan eski Tortum Cumhuriyet Savcısı Vildan Yeşim Çelebi, üniversitedeyken kaldığı cemaat evinde “Yeri geldiğinde birçok dini konuyu kenara atacaksınız” talimatına itiraz ettiği için nasıl dışlandığını ve tehdit edildiğini anlattı.

Çelebi, bazı katılımcıların engelleme çabalarına rağmen sürdürdüğü konuşmasında, şunları söyledi:

HSK seçimi öncesi bedava yemek: “Geçen HSYK seçimlerinde (2010) yine bedavadan bir akşam yemeği verildi. Hiçbir ücret ödemedik. Aradım kalemi, sordum ‘bizim ödeyeceğimiz bir şey yok mu, bunun kaynağı ne’ dedim. Bürokrasi elini eteğini çeksin HSYK’dan gizli gizli toplananlar da elini çeksin.”

‘Dini konuları bir kenara atın’: “Tehdit aldığım halde korkmuyorum. Ben liseden itibaren cemaat evlerinde kaldım. Hatta cemaate kazandırdığım bir kişi de vardır.  Üniversitede de kaldım. Üniversitede, hakim-savcı olması gerektiği toplantısında denildi ki, ‘biz dediğimizde şunu yapacaksınız, yeri geldiğinde bir çok dini konuları kenara atacaksınız.’ Ben ‘bunun fetvasını kim verdi’ dedim. O gece cemaatten atıldım. Bugün teşekkür ediyorum beni attıkları için; gidin bölge imamlarına da söyleyin.”

‘Alevi’ diye fişlediler: “Ben o cemaatten kazananlar gibi kazanmadım, emeğimle kazandım. Ben oturdum sobalı bir evde, babam sabahları sobamı yaktı. Ben sabah 05:30’da kalktım sınavıma hazırlandım. Birinde annem felç geçirdi sınavı kaybettim, birinde ağır grip geçirdim sınavı kaybettim. Sonunda kazandım. Mülakata girdim, soruları çok iyi cevapladım. Ama kaybettim. Sonra öğrendim cemaat kaynakları benim Erzincanlı, Alevi olduğum yönünde onlara not gitmiş. Alevi olsam olayım önemi yok, çok da seviyoruz onları. Cemaatin şu anda savcı olan birisini aradım, ‘Canımı sıkmayın, şu anda güçlü değilsiniz, gider Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçemi veririm’ dedim.

Tutmayınca MİT’çi yaptılar: “İçinde olmasam da, iki yıl öncesine kadar cemaati canımı verecek kadar severdim. İlk maaşımı da cemaate verdim, kurbanımı da bağışladım. Ama Akademi sürecinde yanıma gelen arkadaş, ‘Sen MİT olmuşsun’ dedi. Ya ne zaman MİT olmuşum diyorum. ‘Ben bunlardan ayrıldım, bir şeyler bilince de sizi karalıyorlar’ dedim. Paranoyak tipler vardı; kız beni görünce kaçıyordu MİT’im diye.”

‘Bitersin’ tehdidi geldi: “Atanacağım, cemaatten bir arkadaş geldi, beni tehdit etti. ‘Sen cemaat yapılanmasını biliyorsun, bir yerde konuşursan biz zarar görürüz ama sen daha çok bitersin’ dedi. Ben cemaatten arkadaşları aradım, yurt dışında kolejlerde çalışanları; ‘cemaatin düsturunda var mı böyle bir şey’ dedim. ‘Boşver sen, şahıslara takılma’ dediler.”

HSYK üyesinin itirafı: “Neyse 2010’da HSYK seçildi. Bir baktım, sağlık problemlerimin hiçbiri değerlendirilmiyor. Ya arkadaş ne oldu, şu anda 4 tane soruşturmam var abuk subuk nedenlerle. (HSYK üyesi) Ahmet Kaya’ya gittim; ‘Artık avukat tutacağım, böyle abuk subuk şeylere soruşturma izni veriyorsunuz’ dedim. Bana aynen şunu söyledi, ‘Biz Vildan ismini görünce veriyoruz.’ Hakkımda Tortum’dan e posta yoluyla şikayet gitmiş. Tortum de eğer e posta kullanmasını bilen biri çıkarsa ben ömür boyu da Tortum’da kalacağım.”

Cemaatçiler rüşveti örttüler: “Cemaatçilerle ilgili şunu da söyleyeyim; ihbar ettiğim rüşvetin üstünü örttüklerini, hiç soruşturmadıklarını da gördüm. Ama benim maddi hatamı, resmi evrakta sahteciliğe soktuklarını da gördüm. Cemaatçi oldukları bilinen kişilerle ilgili şikayetler gittiğini ve onların kaybolduklarını da biliyorum.”