AK Parti'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasıyla ilgili, "Aslında Clinton'ın Tel Aviv'e varmasından 15 saat önce müzakere konusunda mutabakata varılmıştı. Fakat bu, Türkiye'nin hanesine yazmasın diye, 15 saat geciktirdiler" dedi.
Çelik ile Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü (KDK) tarafından, düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI) işbirliğiyle düzenlenen program çerçevesinde, İngiltere'nin başkenti Londra'da çeşitli temaslarda bulundu ve konferanslar verdi.
Yeni Türkiye'yi tanımlamaya ilişkin tartışmalara, "Türkiye'nin normalleşmesi" dediklerini belirten Ömer Çelik, Türkiye'nin komşularıyla, Balkanlar, Somali gibi ülke ve bölgelerle yakın ilişkisine dikkati çekti.
Çelik, "Biz, ülkemizde muhalefet partileri tarafından şöyle eleştiriliyoruz; 'kendi sorunlarımız varken buralarla niye uğraşıyoruz' diye. Tabi siyaset yapmanın da, uluslararası ilişkiler düşünmenin bir takım temel gereklilikleri var bu da en azından ilkokul düzeyinde tarih ve coğrafya bilmeyi gerektiriyor" diye konuştu.
100 yıl önce çizilmiş ulus devlet sınırları içinde artık yaşanmadığını belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Bizim bütün bu büyük coğrafyayla ilgilenmemiz, herhangi bir toprak talebi ya da ekonomik sömürü için değildir. Tam tersine bu bölgede huzurun ve istikrarın sağlanması için tarihsel birikimimizi ve bugünkü gücümüzü devreye sokuyoruz."
-"Dış politikada en devrimci adımları atmış hükümetiz"- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, AK Parti olarak Arap Baharının başladığını 2005 yılında Hamas'ın seçilmesiyle anladıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"O zaman Hamas'ın seçime girmesine izin verenler, Hamas seçimi kazandıktan sonra onu veto ettiler. Biz de dedik ki, 'Bu alışkanlığı bir kenara bırakın, halkların iradesine saygı duyun'. O gün bizim bu tutumuzu protesto edenler, bugün Gazze ateşkesi için Hamas üzerindeki etkimizi kullanmamızı istediler.
Türkiye, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz, Avrupa ve İslam ülkesidir. Bizim bu çok boyutlu halimizi kavramayanlar, herhangi bir açılım yaptığımızda önce bunu protesto ettiler ama birkaç sene sonra bunun doğru olduğunu kabul ettiler. Biz de 10 yıldır Amerikalıların ve Avrupalıların, bizi 5 yıl gecikmeyle anlamasından yorulduk."
Çelik, "Cumhuriyet tarihinde dış politika alanında en devrimci adımları atmış hükümetiz" diyerek, Kıbrıs sorunu, Ermenistan'la ilişkiler gibi konuları örnek gösterdi.
-"Siz ABD Dışişleri Bakanlığı'na, İngiliz gazetelerine bakmayın"- Gazze'deki ateşkes konusunda Türkiye'nin merkezi bir rol oynadığını belirten Çelik, "Siz bakmayın ABD Dışişleri Bakanlığı'nın ya da bazı İngiliz gazetelerinin söylediğine. Ben o müzakerelerde bizzat bulundum, hem Mısır, hem Hamas, Türkiye'nin bu müzakerelerde merkezi bir rol oynamasını istedi. Hatta İsrail, diplomatik ve siyasi bir ilişkimiz olmamasına rağmen, dolaylı kanallardan Türkiye'nin bu sürece destek vermesini çok önemsediklerini söyledi. Aslında Clinton'ın Tel Aviv'e varmasından 15 saat önce müzakere konusunda mutabakata varılmıştı. Fakat bu Türkiye'nin hanesine yazmasın diye, 15 saat geciktirdiler" diye konuştu.
-"'Özür dilemek yerine pişmanlık duyuyoruz' desek olur mu diyorlar"- Konferansta soruları da yanıtlayan Ömer Çelik Hamas'a ilişkin bir soru üzerine, "Abluka kalksa, İsrail bu saldırganlığından vazgeçse, Gazze'ye ya da Batı Şeria'ya insani bir yaşam seçeneği sunsa, ondan sonra eğer Hamas oraya bir tek füze atarsa karşısına biz çıkarız. Fakat İsrail saldırganlığı bütün acımasızlığıyla devam ediyor" dedi.
Birileri, "İsrail yok edilmelidir" dediğinde, bu söyleme de karşı çıktıklarını belirten Çelik, Türkiye'nin İsrail halkının dostu olduğunu, barış içinde yaşama hakkını savunduğunu vurguladı. Diğer yandan Netanyahu hükümetinin terörist faaliyetlerine karşı olduklarını söyleyen Ömer Çelik, "İsrail devletini eleştirmek antisemitizm değildir. İsrail halkının güvenliğini bugün Hamas değil, Netanyahu hükümeti tehdit ediyor" diye konuştu.
İki devletli çözüm dışında bir çözüm olmadığını düşündüklerini ifade eden Çelik, "9 insanımızı öldürdüler, 'özür dileyin tazminat ödeyin' diyoruz. 'Gazze'deki abluka kalksın, ilişkilerimiz normalleşsin' diyoruz. Buna yanaşmıyorlar. 'Özür dilemek yerine pişmanlık duyuyoruz' desek olur mu diyorlar. Bu normal olmayan bir devletin tavrıdır. Anormal bir hükümetle normal bir ilişki kuramazsınız. Dolayısıyla önce İsrail'in normalleşmesi lazım. İlişkilerimiz, İsrail normalleşirse normalleşir"
-"AB'nin kararı, kendi geleceğiyle ilgili"- Ömer Çelik, RUSI düşünce kuruluşundaki "Hızlı Değişen Dünyada Türkiye için Beklentiler" konulu konferansta yaptığı konuşmada ise, güçlü bir ekonomiye sahip ve G20 üyesi olan Türkiye'nin bölgesindeki her politik olayın merkezinde yer aldığını, aynı zamanda Türkiye'nin darbelerle mücadele eden ve demokratikleşme yolunda süratle ilerleyen bir ülke olduğunu söyledi.
Avrupa'daki ekonomik krize değinen Çelik, "Türkiye'nin kuzeyinde, Avrupa'da ciddi bir ekonomik kriz var. Türkiye güçlü ekonomisiyle, krizin olduğu bölge için ilham kaynağıdır. Türkiye'nin güneyinde, Arap devriminin olduğu ülkelerde ciddi bir demokrasi krizi yaşanıyor. Türkiye, demokrasisiyle de bu ülkelere ilham kaynağıdır. Türkiye, demokrasi açısından AB ülkeleriyle aynı düzlemde değerlendirilecek bir ülkedir, ekonomik gelişimiyle de ekonomik açıdan en parlak ülkeler olarak kabul edilen BRICS ülkeleriyle aynı düzeyde kabul edilecek bir ülkedir" diye konuştu.
Çelik, herhangi bir reformu gerçekleştirdiklerinde, bu reformun türbülans yarattığı zaman, geri adım atmak yerine daha çok reform yaparak yollarına devam ettiklerini söyledi.
AB'nin Türkiye'yi üye olarak kabul etme konusundaki isteksizliğinin AB ile Türkiye arasındaki bir mesele olmaktan çıktığını ifade eden Çelik, "AB'nin Türkiye ile ilgili vereceği karar, Türkiye hakkında değil, kendi geleceğiyle ilgilidir. Türkiye, herhangi bir meselede konuştuğu zaman minimum bin yıllık bir tarih içerisinden konuşur" dedi.
-Kalın: "Vize rejiminin değiştirilmesi gerekiyor"- Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı İbrahim Kalın da, Türkiye'nin AB müzakere sürecinde 2010'daki İspanya'nın AB dönem başkanlığından bu yana hiç müzakere başlığı açılmadığını ya da kapanmadığını belirtti.
"Umarım, 2013 Ocak ayında İrlanda'nın dönem başkanlığıyla bazı ilerlemeler görmek istiyoruz" diyen Kalın, 2013 yılında AB katılım sürecine ilişkin olumlu bir gündem olmasını umduğunu ifade etti.
Türkiye'nin gelecek yıl birkaç müzakere başlığı daha açmak istediğini söyleyen Kalın, vize rejiminin değiştirilmesi, Türkiye'nin Schengen vize sistemine dahil edilmesi gerektiğini kaydetti. |
|
|
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.