BÜYÜKANIT'TAN ÇARPICI SÖZLER
Yaşar Büyükanıt, 32. Gün’de çarpıcı açıklamalar yaptı.
Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a Şemdinli Olayları’ndan Ergenekon’a, 27 Nisan e-Muhtırası’ndan darbe günlüklerine bir çok merak edilen konu soruldu.
‘DARBEYİ’ ARAŞTIRMIŞ !
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in ‘darbe günlükleri’ çok konuşulmuş hatta Ergenekon’un 2. iddianamesine bile girmişti. Günlüklerin ve o dönemdeki darbe girişimlerinin sorulduğu Büyükanıt, o dönemde olanları anlamakta güçlük çektiğini itiraf etti:
Büyükanıt:
Sarıkız (darbenin adı), yeşilkız gibi bir dedikodu değil bu.
Birand: Araştırdınız yani? Böyle bir şey var mı, yok mu diye..
Büyükanıt:
Araştırmamak mümkün mü.. Ama bilgi belge hiçbir şey bulamadım.
Birand: Ama o dönemde, içeride ne olursa olsun böyle hareketler duyulmaz mı? Ne olursa olsun bir ordu komutanısınız.
Büyükanıt:
Bir şeyler olduğunu fark ettim. Ama ne yapanı biliyorum ne edeni biliyorum..
DARBE GÜNLÜKLERİNİ ÖRNEK PAŞA’YA SORMUŞ
Büyükanıt:
Özden Örnek çok yakın bir arkadaşım.
Birand: Hiç sormadınız mı ‘sen mi yazdın’ diye..
Büyükanıt:
Tabi ki sordum. ‘Sen de inanırsan gittik biz’ dedi.
‘Genç Subaylar Rahatsız’ sözü üretilmiş bir söz. Üretilmiş bir haber.. Birileri tarafından enjekte edildi. Genelkurmay Başkanlığı üzerinde bir baskı unsuru yaratır mı düşüncesi ile üretilmiş bir şey. Birileri belli amaçla yaptılar bunu. ‘Darbe’ demiyim ama bir baskı. Tam saha pres yani.
“BENİ DE DİNLEDİLER.. EMİNİM!”
Büyükanıt bir süre önce “Beni de dinlediler” demişti. Aynı konu programda bir kez daha soruldu. Paşa kendisini dinleyenlerin adını olmasa da adresini verdi..
Büyükanıt:
Dinlendiğime hiç şüphe etmiyorum.
Rıdvan Akar: Dinleyen kaynak kimdi, Emniyet miydi?
Büyükanıt:
Bilmiyorum. Bilmediğim şeyi söylemiyorum.. Emin olduğum şeyi söylüyorum. Çünkü telefonu ölçebilirsiniz. Telefonun voltajında düşüklük varsa o telefon dinleniyordur. Ve ben dinlendim. Dinleyeni bilemiyorum..
DİNLEYEN EMNİYET Mİ?
Yaşar Büyükanıt kendisini dinleyenler için Emniyet’in İstihbarat Dairesi’ni işaret etti.
Büyükanıt:
Şemdinli Olayları sırasında Meclis’e gidip Emniyet İstihbarat Daire Başkanı benim hakkımda uydurma beyanatlar verdi. Ve ben bunu ilgili makamlara ilettim. Ve o daire başkanı hemen görevden alındı.
“ÇETE KURMUŞUM..”
O İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’du. Savcı ise Şemdinli İddianamesi’ni hazırlayan Ferhat Sarıkaya’ydı. Sarıkaya, Büyükanıt’ı çete kurmakla suçlamıştı.. Ama o da meslekten uzaklaştırıldı.
Büyükanıt:
Ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılamak istediler. Niçin? Şemdinli’yle ilgili benim ne ilgim var? Kara Kuvvetleri Komutanı olarak sevk ve idare mi edeceğim? 10 sene geriye gittiler ben Diyarbakır’da görev yaparken (7. Kolordu Komutanı olarak) çete kurmuşum. Emrimde 84 bin korucu ve asker var. Neye dayanarak? Bir meczubun ifadesine dayanarak. Hiçbir belge falan yok.
“TANIRIM İYİ ÇOCUKTUR” SÖZÜ EKSİKMİŞ
Hakkında belirli bir çevrenin kampanya başlattığını söyleyen Yaşar Büyükanıt, bunu da bir örnekle açıkladı:
Büyükanıt:
2 saat içinde 15 bin e-mail gönderildi, beni karalayan.. Mesela takip ediyorsunuz bunu yapanın izini sürüyorsunuz; sonra bir bakıyorsunuz Amerika’da bir yere gidiyor ve orada kayboluyor. Birkaç saatte 15 bin karalama e-maili ancak bir teşkilat atabilir.
Büyükanıt, Şemdinli Olayı’na karışan Astsubay Ali Kaya için “Tanırım, iyi çocuktur” demiş, bu söz büyük tartışma yaratmıştı. Büyükanıt o sözlere yönelik eleştirilere de yanıt verdi:
Büyükanıt:
Onun anlamı değiştirildi. Benim dediğim şu; ‘Tanırım iyi çocuktur. Ama bir suç işlemişse cezasını çeker’ Bunu kestiniz mi anlam tamamen gidiyor.
“ERGENEKON’UN MAĞDURUYUM”
Büyükanıt:
Ben, 7. Ordu Komutanlığı’na gelene kadar benim hakkımda en ufak bir şey çıkmadı. Sonra birden bire bir gün internette bir haber dolaşmaya başladı. Birkaç saat içinde 15 bin mail atıldı..
Birand: Siz bir yerde Ergenekon’un mağdurusunuz..
Büyükanıt:
Evet, evet.. Hakikaten öyle.
E-MUHTIRA’YI KENDİSİ YAZMIŞ
27 Nisan 2007’ydi.. Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenmiş. Abdullah Gül Çankaya’ya aday gösterilmişti. 27 Nisan günü Genelkurmay’ın internet sitesinde bir bildiri yayınlanmıştı. O bildirdi tarihe 27 Nisan e-Muhtıra’sı olarak geçmişti..
Büyükanıt:
27 Nisan Bildirisi bir muhtıra falan değil. Kendim yazdım.. (Pişman oldunuz mu?) Hayır.. Bir cuma akşamıydı, oturdum kendim yazdım. Neden o saatte (23:16) verdiğimizi sorarsanız, ertesi sabah erkenden Ankara’dan ayrılıyordum..
O bildiri bir TSK’nın laiklik hassasiyetini vurgulayan bir bildiriydi. Laikliğin zedelendiğine dair olgular kuvvetli bir şekilde ortaya çıktı. Bildirinin içine baktığınız zaman laiklik vurgusu yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, hayır. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili kısa bir cümle var.. Bunun nesi müdahale?
Bildirinin, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha anladım.
DOLMABAHÇE’DE NE KONUŞULDU ?
Muhtıranın ardından Türkiye’de ortalık karışmıştı. Büyükanıt 27 Nisan e-Muhtıra’sından 8 gün sonra Başbakan’la Dolmabahçe’deki ofiste 2,5 saat baş başa görüşmüştü. Yakın tarihimize ‘Dolmabahçe Mütabakatı’ diye geçti o görüşme. Büyükanıt, görüşmeden sonra da derin bir sessizliğe gömülmüştü. O görüşmede Başbakan’ın Büyükanıt’ın önüne eşinin faturalarını koyduğu iddia edilmişti.
Büyükanıt’a o görüşmeyi sordular.. Büyükanıt devlet geleneğine uydu ve Başbakan’la görüşmesinin içeriğini ekranda anlatmadı:
Büyükanıt:
Laiklikle ilgili hassasiyetlerimizi çok sayıda brifing’te dile getirdik. Tabii çok çirkin iddialar da ortaya atıldı. Ben Sayın Başbakan’la görüşürken benim önüme dosya atmış.. Ne dosyası? Eşimin harcamaları.. Bende ‘eyvah. O zaman ben artık konuşmayım’ demişim. Böyle bir şey olabilir mi?
Bir köşe yazarı bunu neye dayalı olarak yazdı? Manevi tazminat davası açtık. Hem ben hem eşim..
Şunu da düşünmek lazım, o görüşmeden niye hiçbir şey dışarı sızmadı? Türkiye’de hiçbir şey sır kalmıyor, öyle değil mi? Hiçbir şey sızmaması demek, o şantajın yapıldığı anlamına mı geliyor?
ERUYGUR’DAN ÇIKAN BELGEYE ÇOK ŞAŞIRDI !
Büyükanıt yayının kaydı sırasında bir sürprizle de karşılaştı. Ergenekon’un 2. iddianamesinde ek klasörler içinde yer alan bir belgeyle..
Gazeteci Rıdvan Akar, Büyükanıt’ın eşine dair bilgilerin yer aldığı bir dosyayı Paşa’ya uzattı. Belgeye bakan paşa, “Bu yazı benim yazım” dedi. Belgede yazanlar sır!
Ancak o belge Şener Eruygur’dan çıkmıştı.. Neden böyle bir dosyanın saklandığı sorduğunda ise Büyükanıt “Onu Şener Eruygur’a sormanız lazım. Esasında kişisel bilgilerin toplanması yasal olarak suçtur..” dedi.
Birand: Eruygur’dan böyle bir şey bekler miydiniz?
Büyükanıt:
Hayır, hayır.
Birand: Şaşırdınız mı?
Büyükanıt:
Çok şaşırdım..