'Bu yaz bir terleyeceğiz, bir ıslanacağız!'
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ''Küresel iklim değişikliğinden dolayı, yağışlar kısa sürede şiddetli düşüyor.
Bundan dolayı şehirlerdeki altyapılar bu yağışları taşıyamıyor. Tüm dünyada şehir sellerinde artış yaşanıyor ve bu olaylar daha da artacak'' dedi.
Kadıoğlu, küresel ısınma nedeniyle dünyada yağış rejimlerinin değiştiğine dikkati çekti. Türkiye'de eskiden uzun sürede orta derecede yağış gerçekleştiğini anlatan Kadıoğlu, artık bu yağışların şiddetli ve kısa sürede düştüğünü ifade etti.
Kadıoğlu, şöyle devam etti: ''Geçmiş yıllara bakıldığında Türkiye'de dolunun yağdığı aylar mayıs ve haziran aylarıdır. Şu anda da yine bu aylarda yoğun dolu yağıyor. Bu açıdan baktığımızda durum normal. Dolu, kışın ortasında yağarsa bunda bir problem vardır. Dolunun portakal büyüklüğünde de yağdığı durumlar olmuştur. Bu mevsimde yağışlar dolu ile başlar, gökgürültülü sağanak olarak devam eder. Buradaki sorun artık yağışların kısa sürede çok şiddetli olarak düşmesidir. Bu durumda yağışın etkisi altyapıya bağlı olarak görülür. Mesela, şiddetli yağışlar Ankara kent merkezinde değil de Elmadağ'da olsaydı, bu kadar sorun yaşanmazdı. Önemli olan kent merkezine düşen yağışların mazgallar ve kanallarla düştüğü yerden altyapı sistemine alınarak tahliye edilmesi. Ancak, mazgallar yeterli olmayınca yağışlar altgeçit gibi çukur yerlerde toplanıp birikiyor.''
Dünyada kentlerin altyapılarının ve köprü, altgeçit gibi sanat yapılarının son 100-200 yılın yağış rejimine bakılarak inşa edildiğini, tahliye sistemlerinin buna göre oluşturulduğunu belirten Kadıoğlu, şunları kaydetti: ''Küresel iklim değişikliğinden dolayı, yağışlar kısa sürede şiddetli düşüyor. Bundan dolayı şehirlerdeki altyapılar bu yağışları taşıyamıyor. Tüm dünyada şehir sellerinde artış yaşanıyor ve bu olaylar daha da artacak. Artık geçmiş yağış rejimine göre değil, küresel iklim değişikliğinin neden olduğu yeni yağış tipine göre kentlerin altyapılarını dizayn etmemiz gerek. Örneğin, Almanya'da yağışları altyapı sistemine daha hızlı yönlendirebilmek için mazgalların sayısı artırıldı. Mesela Japonya'da kentlerin altına, yağmur sularını tahliye etmek için metro tünelleri gibi tüneller açıldı. Dünya bu problemin adını koymuş.''
Kadıoğlu, bu yıl yaz mevsiminde arada bir şiddetli yağış, arada da çok bunaltıcı sıcaklıklar olacağını belirterek, ''Bu yaz bir tereleyeceğiz, bir ıslanacağız'' dedi.
''2013 YILININ 2010 YILINDAN DAHA SICAK OLMA İHTİMALİ VAR''
Dünyadaki iklimi etkileyen faktörlerden birinin güneş olduğunu ifade eden Kadıoğlu, 2010 yılında güneşteki lekelerin sayısının en düşük seviyede olduğunu ancak 2010 yılının dünyanın çok sıcak yıllarından biri olduğunu söyledi. Güneş lekelerinin sayısının şu anda az olduğunu ancak artacağını dile getiren Kadıoğlu, ''Güneş lekelerinin 2012-2013 yıllarında en üst seviyeye çıkmasını bekliyoruz. Bunun yanında küresel ısınma devam ediyor. Bir de El Nino kasırgası olursa 2013 yılının 2010 yılından da daha sıcak olması ihtimali var'' diye konuştu.
Kadıoğlu, kürsele iklim değişikliği ve değişen yağış rejimi karşısında gelişmiş ülkelerin tarım politikalarını ve ürün çeşitliliğini de gözden geçirdiğine işaret ederek, Türkiye'de de bu konuda çalışmalar yapılması gerektiğini kaydetti.
''KONU TÜRKİYE'NİN HAVA SALINIMININ NERESİNDE KALDIĞI İLE İLGİLİ''
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam da Haziran ayının gelmesine rağmen kısa süreli ve şiddetli yağışların gelmesinin küresel iklim değişikliği olgusunu gündeme getirdiğini vurguladı.
Böyle durumlarda sadece içinde bulunulan günü veya mevsimi düşünmemek gerektiğinin altını çizen Saydam, olaylara daha büyük ölçeklerde bakmak gerektiğini söyledi.
''Çok değil, daha birkaç ay önce içerisinde olduğumuz kış mevsiminden de şikayetçiydik. 'Kar yağmadı bir türlü' diye serzenişlerde bulunuyorduk'' diyen Saydam, ancak Türkiye'de durumun aksine Avrupa kıtasının kışın en şiddetlilerinden birini yaşadığını belirtti.
Bu hava koşullarının gelişmiş ülkelerin ulaşım sistemini de büyük ölçüde etkilediğini anlatan Saydam, Anadolu'da ise ılıman bir kış yaşandığını, hatta karın nerede kaldığı yönünde söyleşiler yapılarak yaşanan durumu küresel iklim değişikliklerine bağlanılmaya çalışıldığını kaydetti.
Son günlerde de bir türlü gelemeyen yaz sıcaklıklarının konuşulduğuna işaret eden Saydam, son yağışların , ister istemez iklimlerde bir değişimin olup olmadığı sorusunu tartışmaya zorladığını ifade etti.
Cemal Saydam, konuya ilişkin şöyle konuştu: ''Bence olan her şey normal sınır değerleri içerisinde gelişiyor. Atmosferik olayları sadece kendi ülkesinin üzerinde oluyormuşçasına gösteren bir yaklaşım hemen yanı başımızda olan olayları topluma aktarmaz ise böyle yaklaşımların sergilenmesi doğal olmaktadır.
Örneğin Anadolu bu baharı yağışa doymuş şekilde geçirmişken Fransa'da kuraklık nedeni ile tarımsal üretimde kayda değer azalmalar oldu. Bence yaşanan olaylar, küresel boyutlardaki hava salınımının neresinde kaldığımız ile ilgili olarak gelişmekte. 2011 kış döneminde biz ılıman bir kış geçirmişken Avrupa donmuş kara boğulmuştu, şimdi de biz yağışları bol bol alırken onlarda kurak bir bahar geçirdi.''
Bazı yerleşim merkezlerinde aşırı yağışların neden olduğu taşkınların tamamen alt yapıya duyarsız yaklaşmanın ürünü olduğunu ifade eden Saydam, şunları kaydetti:
''Doğal olarak emici bir yapısı olan toprak, büyük şehirlerde ya yollar ile ya da damlar ile kaplanmış, yeşil alanlar ihmal edilmiş ve emici sistem akıcı hale dönüştürülmüştür. Bu dönüşümün getireceği su yükünü hesaplamaz, alt yapınızı buna göre yenilemezseniz kollektörlerinizin çapını genişletmezseniz, içlerine dolan atık malzemeleri zamanında temizlemezseniz yapılacak tek şey yetkili makamlarda oturanların görünür felaketleri doğal afet şeklinde sunma çabasına şahit olmak olacaktır.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.