"Boşanmazsan TSK'dan atılırsın!"
28 Şubat sürecinde eski Astsubay Üstçavuş Mehmet Akkın’ın yaşadıkları ibretlik anekdotlarla dolu.
Eşinin böşörtüsü nedeniyle ihraç edilmekle tehdit edildi. Çareyi evi ayırıp ‘boşandık’ demekte buldu. Komutanları adım adım takip edip ‘ayrılmamışsın, takiyye yapıyorsun’ diye bastırdı. Boşandı. 15 yılı doldurunca istifa etti ve aynı gün tekrar evlendiler.
28 Şubat sürecinde eşinin başörtülü olması gerekçe gösterilerek defalarca ikaz edilen ve disiplin notu kırılarak istifaya zorlanan eski Astsubay Üstçavuş Mehmet Akkın’ın yaşadıkları ibretlik anekdotlarla dolu. Eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle bir çok kez uyarı alan Akkın, sonunda çareyi eşiyle evini ayırıp komutanlarına da ‘boşanıyoruz’ demekte buldu. Ancak komutanları onu adım adım takip edip gerçekte boşanma niyeti olmadığını anlayınca ‘takiyye yapıyorsun’ diyerek tekrar uyardı ve ‘Ya boşan ya da ihraç edileceksin’ diye tehdit etti.
Onlar için sorun 1996 yılında başladı
1990 yılında Astsubay olarak göreve başlayan Mehmet Akkın, 1993 yılında Süheyla Akkın ile dünya evine girdi. 1996 yılına kadar görev yaptığı yerlerde hiçbir sorun yaşamayan Akkın, 1996 yılında eşinin başörtülü olması nedeniyle baskı görmeye başladı. O yıl görev yaptığı kışladaki mescit kapatıldı ve Akkın’ın eşi orduevi, gazino ve askeri hastanelere alınmadı.1997 yılında Kıbrıs’a atanan Akkın oradaki baskılar yüzünden ilk altı ay eşini ve çocuğunu Kıbrıs’a götüremedi. 6 ay sonra lojman dışında ev kiralayan Akkın’dan eşini başını açması için ikna etmesi istendi. Aynı şekilde Akkın’ın eşine komutan eşleri tarafından düzenlenen çay saatlerinde baskı yapıldı. Akkın 1997’de Ege Ordu Komutanlığı’na atandı ancak Ankara’dan ev kiralayarak eşini ve çocuklarını İzmir’e götürmedi.
Açık açık seni ‘takip ediyoruz’ uyarısı
İki yıl boyunca ailesinden ayrı yaşayan Akkın’a eşinden boşanması konusunda sürekli baskı yapılıyor ve Ankara’daki baba evi görevli subaylar tarafından gözlem altında tutuluyordu. Akkın’ın haftasonu izinleri çeşitli bahanelerle iptal edilerek Ankara’da ailesini ziyareti engelleniyordu. Bu süreç içinde komutanı Akkın’a iki yazılı uyarı verdi. Yazılarda Akkın’ın takip edildiği açıkça ifade ediliyor ve Ankara’ya gitmemesi konusunda uyarılıyordu. Akkın’a gönderilen ilk yazıda, Ankara’da bıraktığı eşinin Ankara Merkez Komutanlığı tarafından kamera ve fotoğraf makinalarıyla takip edildiği, başörtülü tespit edildiği için savunması isteniyordu.
Boşanmadın boşanmış gibi yaptın!
Astsubay Mehmet Akkın’a gönderilen ilk yazıda, ‘’Defalarca ikaz edilmenize rağmen eşinize sözünüzü geçiremediğinizi belirttiniz. Ankara’da oturttuğunuzu tespit etmiş bulunuyoruz. Bugüne kadar da boşanmak için hiçbir yasal girişimde bulunmadığınızı, göstermelik olarak bulunup vazgeçtiğinizi ve aynı şartlarda ilişkilerinizi devam ettiği ve zaman zaman izin alarak ailenizin yanına gittiğini tespit etmiş bulunuyorum. Kısacası takiye yaparak oyalama taktiği içerisine girdiğinizi ve TSK mensuplarına yakışmayacak tavır ve davranış içerisinde olduğunuzu son bir kez daha hatırlatır, hakkınızda kesin işlem yapacağımı bildiririm’’ ifadeleri yer aldı.
Anne babamın elini neden tutamıyorum?
28 Şubat sürecinde tıpkı bir esir gibi yaşadığını anlatan Süheyla Akkın da en çok çocuğunun “Anne ben neden babamın elini tutamıyor” sözüyle sarsıldığını söyledi. Akkın yaşadıklarını şöyle anlattı: “Eşimle aynı evde oturduğumuzu farkettirmemek için tam bir esir hayatı yaşıyordum. Kapıdan gelenlere kapıyı açmazdım. Polis kapıda beklerken ben balkona kaçtım. Dışarı çıktığımızda eşim 30 metre önümde gidiyordu. Ben çocuklarımın ellerinden tutmuşum. Oğlum bana ‘anne babamın elinden neden tutamıyorum ben’ demişti bir keresinde. Eşimle baskı nedeniyle boşandık. Eşim ordudan ayrılmak için dilekçeyi verdiği gün nikâh başvurusunda bulundu ve biz tekrar evlendik.”
Aynı yolda ayrı ayrı yürüdük yıllarca
Eski astsubay Mehmet Akkın, baskıyı azaltabilmek için eşiyle sokağa çıktıklarında aynı yolda ayrı ayrı yürüdüklerini, aynı markette birbirlerinden uzakta durduklarını söyledi. Akkan “Sicilim bozularak rütbe ilerlemem durduruldu ve dosyam Yüksek Askeri Şura’ya gönderildi. Fakat dosyam bir şekilde geri geldi, 2001 yılında Doğubayazıt’a atandım. Aynı kabusu yaşamamak için eşimle anlaşmalı boşandık. Aslında bir ev kiralamıştım eşim ve çocuklarımla birlikte yaşıyordum. Üç yıl boyunca eşim ve çocuklarımla birlikte yürüyemedim, alış verişe dahi çıkamadım. Aynı yoldan ayrı ayrı yürüyerek, aynı markette ayrı ayrı durarak hayatımızı sürdürdük. Birlik komutanı beni kontrole geldiğinde boş evi gösteriyordum. 2005 yılında artık ben çok sevdiğim askerlik mesleğinden iyice soğumuştum. Ağustos ayında 15 yıllık mecburi hizmetimi tamamladığım gün istifa ettim."
Star
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.