"Bizim dokunulmazlıklarımızı kaldırmazsan namertsin!"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın çözüm sürecini değerlendirirken, dokunulmazlık çıkışı ile gündeme damgasını vurdu.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap etti. Kılıçdaroğlu, Silivri'ye giden milletvekillerine yönelik dokunulmazlıkların kaldırılması sözüne sert tepki gösterdi.
İşte açıklamasından satırbaşları;
Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini herkes kabul ediyor. Türkiye'de sağlıklı çalışan bir demokraside olması gereken kurallar çalışmıyor. Bir iktidar herşeyi ben bilirim anlayışı içinde. Bu anlayıştan yola çıkıldığızaman Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar birikiyor.
Bundan 3-4 hafta önce Silivri duruşmalarına değinmiştim. hukuk eğitimi alan hiç bir kişi orada sağlıklı bir Yargılama yapıldığını kabul etmiyor. Türkiye'nin her tarafından insanlar duruşmayı izlemeye gidiyor. Anayasaya göre duruşmalar aleni mi? Aleni... Sen misin gelen!
Bu doğru değil arkadaşlar. O soğukta su, biber gazı, cop. Hangi çağda yaşıyoruz. Herhangi bir sorun olmasın diye milletvekili arkadaşlarımız ilgili kişilerle görüştüler. Amacımız dünyaya rezil olmayalım. Ama Türkiye'yi dünyaya rezil ettiniz.
60 bin kişinin telefonu dinlendi bu davalarda. Toplam 17 bin sayfa hazırlandı. Dava görüşülürken 7 kişi kanser oldu.
Sayın Başbakan bugün 'mahkemeler bağımsızdır' demiş. Gerçekten komedi. Şunu önce bilmemiz gerekiyor. Sağlıklı işleyen bir demokraside sıkı yönetim mahkemeleri olmaz. Bu mahkemelerin olduğu bir ülkede yargı bağımsız olmaz.
İşine gelince yargı bağımsız, işine gelince yargı bağımlı. Deniz Feneri davasının mahkemesi bile belli değil. Sorgulanan olayı soruşturan savcılar. Yargı bağımsızmış. Sen onu benim külahıma anlat.
CHP'li vekilleri oraya niye gittiler diye suçluyor. Yasak mı getireceksin. Senin gücün yetmez. 'Yargı gereğini yapacaktır' diyor. 15 dakika sonra soruşturma başlatılıyor. Bağımsız yargıya bak sen!
Özel yetkili mahkemelerin bağımsız olduğunu söylemek için hukuk cahili olmak gerekiyor. O mahkemelerdeki yargıçlara yargıç denmez. Biz CHP olarak dokunulmazlıkların arkasına saklanmadık. Senin dokunulmazlığın sende kalsın. Bizim dokunulmazlıklarımızı kaldırmazsan namertsin!
SÜRECİN NE OLDUĞUNU BİLEN VAR MI?
Malum bir süreç var. Son günlerde moda. CHP neden konuşmuyor. Oysa konuşuyoruz. Aslında söyledikleri şu; Bizim duymak istediklerimizi neden söylemiyorsunuz. CHP sürece neden destek vermiyor? Sürecin ne olduğunu bilen var mı?
Bir kitap düşünün üstünde şöyle yazıyor, İmralı süreci, barış süreci üstleri çizilmiş. Yazarları da Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan. Kitabı önünüze koyuyorlar. Yorum yap diyorlar. Hayır okuyamazsın diyorlar. Okumadan bilmeden nasıl konuşacaksınız, nasıl yorum yapacaksınız. CHP'ye zorla gelin bu sürecin içine girin diyorlar.
Sorun nedir biliyor musunuz? Milyonlarca yurttaşın umuduyla oynamaktır. Eğer bu sürecin sonunda bir başarısızlık çıkarsa bunun faturasını 76 milyon yurttaş ödeyecektir. Büyük öfkeler, büyük hayal kırıklıkları sonunda çıkar. Bu Türkiye'ye yapılan en büyük ihanettir.
'CHP ile görüşmek zaman kaybıdır' diyen bir Başbakan düşünün. Bu Başbakan şimdi neden ısrarla CHP'de sürecin içinde olsun diyor.
63 kişi vekil listesini belirliyor gibiakil adam belirledi. Akil İnsanlarla ilgili olarak size bir bilgi vermek isterim. 7 Haziran 2012 ATV'de Sayın Başbakan konuşuyor. CHP'nin bir önerisi var diyorlar. Akil adam biziz zaten diyor. Yahu sen akil adamsan niye bunları seçtin o zaman ayrıca.
Nedeni şu. Bana güvenmiyorsanız bari şu 63 kişiye güvenin diyor. Bunu da medyanın gücüyle yapmak istiyor.
Akil Adamlar ne yapacak? Bir grup gitti Trabzon'a ya da Mardin'e... Bizim insanımız hoşgörülüdür. Baş köşede bir yer ayrılacak. Akil Adamlar oturmuş sizi dinliyoruz diyecekler. Barış'a ihtiyacımız var diyecekler. Evet haklısınız diyecekler. Birisi soracak bunu nasıl yapacağız diye. Onu biz bilmiyoruz diyecekler. Bunlar nasıl akil adam peki? Konuyu bilmiyorsun, çözümü bilmiyorsun.
Sürecin sonunda başarısızlık çıkarsa faturasını 76 milyon yurttaş ödeyecektir.
2012'de Başbakan CHP'nin önerisyle ilgili "Akil insan biziz" demişti.
SORUNU ÇÖZMEK İSTİYORSAN ÇÖZ!
Hakkari'de neden Türk bayrağı yoktu diye Başbakanın kendisine yüklendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sen başbakan değilmisin. Hakkari'de senin il başkanlığın yok, Hakkari'de CHP İl Başkanlığı var ve önünde Türk bayrağı var inanmıyorsan git bak. Sorunu çözmek istiyorsun. Çöz sorunu. Samimi ve dürüst olacaksın dedik, samimi ve dürüst mü, Kişisel beklentiler üzerine bu hesabı yapmayacaksın dedik. Pazarlık yapmıyoruz diyor, şakır şakır pazarlık yapıyor.
Pazarlık yapmayacaksın dedik. yapmayacağını söyledi. bu mektuplar aşk mektubu değil her halde. Sen bu sorunu çözemezsin, CHP de engel değil. Senin neyine engel olduk. Buyur çöz. Ne pazarlık yaptıklarını öğreniyoruz. Bir TV programında yaptığı konuşmada eyaletlerden söz ediyor. Durup durduğu yerde neden eyaletten fedarasyondan söz eder.
Ne dünya tarihi ne Osmanlı tarihi hakkında küçük bir bilgisi varsa ben bu görevi bırakırım. Eyalet sisteminde siyasi rekabet daha güçlü olacakmış. Buna ancak siyaset cahili denir.
Yasama ve Yargı Yürütme gibi devletin çatısını oluşturan kurallar dışında, demokrasi bir ülkeye gelmeden barış gelmez, demokrasi gelirse barış gelir. 12 Maddelik demokrasi manifestosu yayınladık. Erdoğan ve yandaşları tek cümle söylemedi tek bir soru sorulmadı. Neden sorulmuyor, ayrıcalığı mı var.
Samimi ve dürüst olacaksın dedik ama değil. Kişisel bir angajmanın olmayacak dedik. Kişisel beklentileri var mı? Var. Her gece Başkanlık rüyası görüyor.
Bu düşüncede olan biri sorunu çözemez. Pazarlık yapmadık diyor. E bu mektuplar aşk mektubu değil herhalde. Nedir bu mektuplar. Oslo'da görüşen kimdi? Eğer bu sorunu tek başına çözmeye kudreti yetseydi. Yandaşlarına CHP'ye baskı yaptırtmazdı. Yapılan pazarlıkları dolaylı yollardan öğreniyoruz biz.
Bir televizyon programında eyaletlerden söz ediyor. Durup durduğu yerde neden bir Başbakan eyaletlerden söz eder? Eğer biraz tarih bilgisi varsa ben bugün genel başkanlığı bırakırım.
Herkesin çok iyi bilmesini istediğim 3 temel kuraldan söz edeceğim;
1 - Demokrasi bir ülkeye gelmeden barış gelmez. Daha iki hafta önce bu salonda 16 maddelik demokrasi manifestosu yayınladım. Demokrasi 4 yılda bir oy verdiğimiz sistemin adı değildir.
2 - Bir ülkede hukuk yoksa barış da yoktur. Hukukun üstünlüğüne inanacaksınız. Yargı bağımsız olacak.
3 - Toplumsal uzlaşma olmadan barış olmaz.
Önümüze şimdi bir önerge getiriliyor. Bugün görüşülecekmiş. Olay ilk ortaya çıkdtığında sayın Başbakan bu işin muhatabı hükümettir demişti. Sayın Cemil Çiçek de aynı şeyi söyledi; "Yürütme organının işidir bu, TBMM'de görüşülmesi doğru bir yaklaşım değildir" dediç
Ama önerge sahibi ne diyor; "Bu çözüm sürecine TBMM bir Araştırma komsiyonuyla dahil olması diğer siyasi partilerin de bu sürece dahil olması. Bu süreçten herkesin elini taşın altına koymasını sağlamak için böyle bir komisyon kurulmasını öneriyoruz" diyor.
Türkiye'nin en temel sorununu çözerken halka doğruları söyleyeceksiniz.
Şimdi Sayın Cemil Çiçek diyor ki; "Bu bir Araştırma önergesidir". Adı araştırma önergesi. Önce bir metni oku Cemil Çiçek! Böyle bir şeyi bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Doğru da bulmuyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.