"Bize kimse diz çöktüremez"

"Bize kimse diz çöktüremez"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında milletvekillerine hitap etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İmralı ile başlatılan süreci değerlendirdi.

Başbakan AK Parti Grup toplantısında "CHP büyük bir zihin karmaşası yaşamaya devam ediyor. Fransa'ya bazı sorular sorduk cevap Paris'ten değil Çin yolundaki Kılıçdaroğlu'ndan geldi. İsrail'in sözcülüğüne çok hevesli olduğunu biliyorduk. Şimdi de Fransa'nın avukatlığına soyunduğunu görüyoruz” dedi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

İktidar sorumluluğunu üstlendiğimiz andan itibaren her yılı rekorlarle kapattık. 2012 yılı ihracatımız dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen 152 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2012'de İMKB 100 endeksi ortalama 64 bin olarak gerçekleşti.

Bu rakam 2002'de 11 bin seviyesindeydi. Göreve geldiğimizde IMF'ye 23 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi bu borç 1 milyar doların altına indi. İnşallah mayıs ayına kadar yapacağımız iki ödemeyle bu borcu bitireceğiz ve yaptığımız görüşmeler sonunda IMF'ye 5 milyar dolar borç vereceğiz.

AK Parti'nin 10 yılda Türkiye'yi nereden nereye getirdiğini görmeyenler, projelerimize baksınlar. Projelerimizde emeği geçenlere milletimiz adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Son haftalarda başlayan daha önceki sürecin devamı olan süreçle ilgili ayrıntıları paylaşmak istiyorum.

Biz millet olarak hem ecdadımızla hem ahvadımızla istiklale yeryüzündeki her milletten daha aşığız, daha tutkunuz. İstiklal ve hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı kükremiş bir milletiz. Bu topraklar üzerinde millet 75 milyonun tamamıdır.

BİZE KİMSE DİZ ÇÖKTÜREMEZ

Son haftalarda başlayan daha önceki sürecin devamı olan süreçle ilgili ayrıntıları paylaşmak istiyorum. Biz millet olarak hem ecdadımızla hem ahvadımızla istiklale yeryüzündeki her milletten daha aşığız, daha tutkunuz. İstiklal ve hürriyetimize yönelik her saldırıya karşı kükremiş bir milletiz. Bu topraklar üzerinde millet 75 milyonun tamamıdır. Altını çizmek istediğim husus şudur. Bin yıl önce olduğu gibi bugün de yarın da istiklalimize ve hürriyetimize yönelik her saldırı karşısında ecdadımız gibi topraklarımızı kahramanca savunmak noktasında en küçük bir tereddüdümüz olmaz, olamaz. Bizi hiç kimse diz çöktüremez. Bizi hiç kimse teslim alamaz.

Bizim İstiklal Marşımız Korkma ifadesiyle başlar. Biz insanları seviyoruz biz yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz.Biz tam 10 yıldır analar ağlamasın diye elini taşın altına koyan iktidarız.. Biz annelerin göz yaşını dindirme derdindeyiz. Ecdadımızın ruhunu incitmeden bunu mücadelesi içindeyiz.. En yakın arkadaşlarm kalleşte katledildiler.

BAŞÖRTÜLÜ DİYE EŞİ İŞTEN ATILANLAR OLDU

İlk gençlik yıllarından zulmün duvarına çarptıklarını anlatan Erdoğan, "Namaz kılıyoruz diye bizimle alay ettiler. İmam hatipliyiz diye bizi aşağıladılar. Başörtüsü takanları, elinde tespih olanı, hatta selamünaleyküm diyenleri bile ötelediler. Kitaplarımız yasaklandı, düşüncelerimiz sakıncalı diye yaftalandı, siyaset yaptığımız partilerimiz kapatıldı. Bizim için siyasetin yolları tıkandı. Siyaset yapmanın önünü türlü engellerle tıkadılar. Bizzat benim en yakın arkadaşlarım, kardeşlerim kalleşçe şehit edildiler. Eşi başörtülü olduğu için işinden edilenler oldu. Eşi işten atıldığı için bunalıma giren, çocuklarının önünde intihara teşebbüs eden kadınlar oldu. Kendi vergisi ile yapılan okullarda okuyamayıp, yurt dışında çözüm arayan nice gençlerimiz oldu. İnsanların düşüncelerini ifade etme hakkı kısıtlandı. Bir çoğunun hayat hakkı elinden alındı. Korkularla, tahriklerle, çirkin senaryolarla kutsallarımız ayaklar altına alınıp çiğnenmek istendi. Birileri Diyarbakır zindanında en ağır işkenceler altında feryat ederken, bizler de bizim gibi niceleri de büyük Türkiye hapishanesi içinde öz yurdunda garip, öz yurdunda parya muamelesi gördü. Hiçbir zaman silah almayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Sokağa çıkıp, anarşi ürütmeyi düşünmedik. İllegal bir yola sapmayı aklımızın ucundan geçirmedik. Çünkü biz düşüncelerimizi ve inançlarımıza güvendik. Onlar vurdu, biz büyüdük. Onlar vurdu, biz güçlendik. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğunu aklımızdan hiçbir zaman çıkarmadık."

“BAHÇELİ VE ARKADAŞLARINA ÇAMUR DERYASINDA İYİ OYALANMALAR DİLİYORUM”

Yapıcı rol almak isteyenlerin sağduyulu ve sorumlu davranmak zorunda olduğunu kaydeden Erdoğan, "MHP Genel Başkanı ve arkadaşlarının içine düştükleri çamur deryasında iyi oyalanmalar diliyoruz. Kendisine cevap vermeyeceğim. Tüm iftiralara bizim de milletimizin de kulağı tıkalı olacaktır." dedi. Sürecin BDP için de son derece önemli ve değerli olduğunun altını çizen Erdoğan, "Biz boşuna bölücü terör örgütünün uzantısı demiyoruz… Terör örgütünün silahları bırakması en çok da BDP'nin bağımsız, bağlantısız siyaset üretmesinin önünü açacak. En sonunda BDP'yi silahın suntasında kurtaracak." ifadesini kullandı.

SUİKASTIN ARDINDAN DEVLETİ VE HÜKÜMETİ SUÇLAMAK, GERÇEK FAİLERE ALTIN TEPSİ ÜZERİNDE FIRSAT SUNMAKTIR”

BDP'nin hassasiyetleri göz önünde bulundurarak, sorumluluk alarak, geçmişte yapılan hataları tekrarlamamasının en büyük beklentileri olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "Paris'teki suikastın hemen ardından, bu suikastı Türkiye Cumhuriyeti devletine, hükümete yıkmak büyük bir sorumsuzluk ve densizliktir. Biz bu ülkede 10 yıldır demokrasi ile güvenlik arasındaki çizgiyi hassasiyet ile muhafaza ediyoruz…Paris'teki suikastın hemen arkasından devleti ve hükümeti suçlamak gerçek faillere altın tepsi üzerinde fırsat sunmaktan öte bir şey değil." şeklinde konuştu.

"SEN PARİS'İN SÖZCÜSÜ MÜSÜN?"

Erdoğan konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da yüklendi. CHP'nin bu süreçte daha aktif ve etkin rol almasını arzu ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Ancak CHP büyük bir zihin karmaşasında. Bakıyorsunuz, bir milletvekili pervasızca teröristin evine taziyeye gidiyor. Diğer bazı milletvekilleri süreç ile ilgili ırkçı açıklamalar yapıyor. Genel Başkan sürece olumlu baktığını söylerken, grup başkanvekilleri MİT Müsteşarı hakkında edep ile bağdaşmayacak ifadeler kullanıyor." dedi. Erdoğan şöyle devam etti: "Cumartesi günü Paris'e bir takım sorular yönelttik. Cevap Paris'ten değil onların adına Çin yolunda CHP Genel Başkanı'ndan geldi. İsrail sözcülüğüne hevesli olduğunu biliyorduk, şimdi de Fransa'nın avukatlığına hevesli olduğunu öğrendik. Sen Fransa'nın avukatı mısın, Paris'in sözcüsü müsün? Türkiye'nin haklı bir sorusu karşısında Fransa adına cevap vermek sana mı düştü? Nasıl bir acemilik ve ciddiyetsizlik. Öncelikle hangi ülkenin ana muhalefet partisi olduklarını kendi zihinlerinde netleştirmeliler. İkincisi bu sürecin yanında mı, arkasında mı, önünde mi yoksa karşısında da mı olduğunu netleştirmelidir." Başbakan Erdoğan, CHP'nin sürece bakışını net şekilde ortaya koyması gerektiğini aktardı. Hiç kimse İftira itham ve yalanlara kulak asmasın.

HADİSLE SESLENDİ

Biz yolumuzu terör aydınlatmaz. Bizim yolumuzu yunus aydınlatır. Biz ezanı Muhammedinin gölgesinde kucaklaşacağız. Geçmişin hesabını birlikte soracağaız. Silahları aradan çıkaracağız. Peygamberimiz Mü'minin Mü'mine bağlığı taşlığı kenetlenmiş bir bina gibidir. Burdan Diyarbakır ve cenazelerin gideceği illere sesleniyorum. Bu cenazeler istismar sebebi yapılacaktır. İnanıyorum ki Diyarbakır'daki, Tunceli'deki , K.Maraş'taki kardeşerim bu oyuna gelmeyecektir.

Silahı aradan çekecez. Kardeşçe kucaklaşacaz!

Hayır duaları inşallah tüm sabotajları etkisiz hale getirecektir. Kimse kara propaganda bulutlarının etkisi altında kalmasın. Biz aynı kıbleye dönen tek bir milletiz.

Kendi iç hesaplaşmalrının  faturasını bu millet ödememeli. Uyanık olaım Allah bizlere kolaylık versin. Sizleri sevgi ve saygıyla selamlayıp Allah'a emanet ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.