Birgün Yazarı Çalışkan dil uzattı!

Birgün Yazarı Çalışkan dil uzattı!

Birgün yazarı Koray Çalışkan, Erdoğan’ı hakaretlere varan ifadelerle haddini aştı ve satırlarında ‘Kur’an’ın Arapların ortaya çıkardığı şiir kitabı olduğunu iddia etti.

Birgün gazetesi yazarı Koray Çalışkan, Başbakan Erdoğan’ı hakaretlere varan ifadelerle eleştirmeye haddini aştı ve satırlarında ‘Kur’an-ı Kerim’in asırlar öncesi Arap toplumunun ortaya çıkardığı şiir kitabı olduğu’bu iddia etti.

Yazısında, Recep Tayyib Erdoğan’a eleştirilerini ağır hakaretlere vardıran Koray Çalışkan, içinde yaşadığı ve gazetesinin yayımlandığı toplumun kahir ekseriyetinin, Allah’ın insanlığa bir hediyesi ve emri olan Kur’an-ı Kerim’e inananlardan oluştuğunu unuttu ve affedilmesi güç bir gaf’a imza atmış oldu.
İşte o paragraf:

“LA HAVLE

İslamcılık böyledir işte. Yüzlerce yıl öncesinin Arap kabileleri toplumunun ortaya çıkardığı bir şiir kitabının peşinden siyaset peydahlayacaksın, sonra ben kabile şefi değilim diyeceksin.

Köylüye bir verdim deyip arkadan dolaşıp üç geri alacaksın. Siyonist silahları dolduracaksın, sonra namlusunda parmağının izi olan silahın tetiğini çekene çocuk katili diyeceksin. Tevrat’ı açıp, öldürmeyeceksin diyeceksin. Senin kitabın benim kitabım diyeceksin. Yarım yamalak imam hatip Arapça’nla bırak Kuran’ı sen Kudüs’te tabela okuyamazsın. Senin kıblen Tel Aviv, elifin mertek.”

Yazara tepki e-mailleri yağdığını, bizim de e-maille bilgi alabileceğimizi ifade eden Yaşar’a ‘yazarın kendisini yazının yayımlandığı platformda düzeltmesi veya savunması gerekliliğini’ hatırlattığında ise gazetenin yazarlarının ifadelerine karışmadığını ve bu anlada demokrat olduğunu ancak durumun hasassiyet arz etmesi sebebiyle yayın kurulunu olağanüstü olarak topladıklarını ve kararlarını birkaç saat içinde deklare edebileceklerini belirtti.



işte yazının tamamı

İSLAMCILIĞIN İKİ YÜZÜ
koray.caliskan@boun.edu.tr / 11:22 02 ŞUBAT 2009

Geçen hafta iki önemli olay oldu. AKP’nin temsil ettiği her tarafı neo İslamcılığın iki yüzünü siyasi iktisadi açıdan göstermesi açısından önemli olaylar bunlar. İlki politik iktisadi, ikincisi iktisadi politik. Davos’taki diyet ekmek kabadayılığı bir taraftan, tarımsal desteklemelerin geri alınması rezaleti diğer yandan AKP’nin savruluşları karşı karşıya olduğumuz İslamcılığın en tehlikeli yönlerini bir iki gün arayla bize gösterdi.

DAHA GELMEM

Gelirsin. Gidersin de. Şekerin yükseldikçe tatsızlaşıyorsun. Peres’e kızmış. Ben Peres’in şaşırmasına şaşırmadım. Nereden başlasak?

İsrail’in bütün askeri iktisadi destek ünitesini çalıştıran Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyor. Biz bilmiyor muyuz? Hadi onu bırakın, tek başlarına mı öldürüyorlar? Gazze’ye bomba yağdıran uçakların pilotları Konya’da uçmuyor mu? Askeri manevralar beraber yapılmıyor mu? Terörü engelleme bahanesiyle halkları nasıl kontrol ederiz toplantıları yapılmıyor mu? Silah fuarlarında yeni İsrail bombaları aynı iştahla okşanmıyor mu? Apartheid rejimine dayanan İsrail’in dünyadaki en önemli üç destekçisinden biri Türkiye değil mi? Ya Türkiye’nin Filistinlileri, köyleri boşalan Gazzelileri, işsiz Batı Şerialıları bizim Kürtlerimiz? Peres elbette şaşırır. Adam “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyor içinden.

Bir de bunun üstüne siyasetçiye yakışmayan bir tavrı ekleyin. İnsanı yatıştırıp aklı selime davet etmesi gereken bir lider, ortalığı kasıp kavuruyor. Sen bunu yaparsan cemaatin ne yapacak? Dışişleri ne yapacak? Arap hariciyesinin durumu ortada. Kısır ve anlamsızlar. Ona rağmen Amr Musa bile kendini tutuyor. Bizim Başbakanımız ceketi alıp çıkıyor. Bir adımda daha kaç hata yapılabilir? Diplomasiyi ceket gibi askıya as çık, İsrail’e sahada pas ver, tribünde karşısına geç. Çok yazık. Kötülere alışkınız. Ama kendiyle her daim çelişen kötülere alışamıyorum.

TARIMSAL KÖSTEK MİKTARI

Geçen haftanın ikinci bombası birinciden de korkunç. Daha önce tarımsal destekler açıklanmış, üç ay önce resmi gazetede yayımlanmıştı. IMF ile yapılan toplantılardan sonra verilen direktif üzerine tarımsal destekler geri alındı. Çiftçilerin batmasını yavaşlatacak destekler bile geri çekildi. Kemiğe dayanan bıçak içeri itildi. Ali Ekber Yıldırım’ın Dünya’da gösterdiği gibi ekim ayında çiftçiye verilen desteği bir kuruş -evet yalnızca bir kuruş- artıran Erdoğan hükümeti, Ocak 2009’da, daha vermediği desteği üç kuruş düşürdü. Ürettiği ürünün piyasa fiyatı kadar desteklenen Birinci Dünya çiftçisinin karşısında Türkiyeli çiftçiler peşin ödedikleri onca verginin üzerine bir de destekten oldular.

Hadi bir adım daha atalım. Tarımsal Destek Miktarı yerine artık Tarımsal Köstek Miktarı açıklayalım. İçimiz dışımız bir olsun.

LA HAVLE

İslamcılık böyledir işte. Yüzlerce yıl öncesinin Arap kabileleri toplumunun ortaya çıkardığı bir şiir kitabının peşinden siyaset peydahlayacaksın, sonra ben kabile şefi değilim diyeceksin.

Köylüye bir verdim deyip arkadan dolaşıp üç geri alacaksın. Siyonist silahları dolduracaksın, sonra namlusunda parmağının izi olan silahın tetiğini çekene çocuk katili diyeceksin. Tevrat’ı açıp, öldürmeyeceksin diyeceksin. Senin kitabın benim kitabım diyeceksin. Yarım yamalak imam hatip Arapça’nla bırak Kuran’ı sen Kudüs’te tabela okuyamazsın. Senin kıblen Tel Aviv, elifin mertek.