Bir Hayatın Geridönülemez Pişmanlığı

Bir Hayatın Geridönülemez Pişmanlığı

Çeşitli ülkelerde yıllarca konsolosluk yapan ve yaşadığı çöp evden kurtarılarak huzurevine yerleştirildi 82 yaşındaki Necat Alkan aile kuramamamın pişmanlığını dışa vurdu...

3 dil bilen, onlarca kitabı Türkçeye çeviren eski diplomatın yüksek binaların arasında tek başına verdiği hayat mücadelesi komşularının şikayetiyle ortaya çıktı. 'Çok fazla koku var' müracaatı üzerine eve gelen Maltepe Belediyesi ekipleri, içeriye girince büyük bir şok yaşadı.

Adeta çöplüğe dönen evde, yaşlı bir insan vardı. Hemen dışarı çıkararak sağlık kontrolünden geçirdiler. İkinci şok bu sırada yaşandı; açlıktan ölmek üzere olan kişi eski bir hariciye mensubuydu.

Alkan'ı huzurevine yerleştiren belediye, yıllar sonra sıcak yemek yemesini sağladı. Yeni yuvasında Zaman'ı ağırlayan eski diplomatın en büyük pişmanlığı bir aile kuramamak: "Keşke çocuk sahibi olsaydım. Evlatlarım olsaydı bu kadar sahipsiz kalmazdım."


'Çocuğum olsa çöp evde yaşamazdım'

Yaşadığı çöp evden belediye ekiplerince çıkarılırken, 'Bir çocuğum olsa bu hallere düşmezdim.' diyen kişinin eski bir konsolos olacağı aklınıza gelir miydi hiç? Ya, 3 yabancı dil bilen, onlarca kitabı Türkçeye çeviren bu kişinin yakınlardaki lokantadan plastik kaplarla gönderilen yemek artıklarıyla karnını doyuracağı? Galatasaray Lisesi'ni birincilikle bitiren, ardından da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olarak İngiltere ve İsrail'de konsolosluk yapan 82 yaşındaki Necat Alkan'ın anlattığımız kişi olduğuna ilk başta biz de inanamadık. Ta ki Dışişleri Bakanlığı'ndan teyit ettirinceye kadar.

Bir dönemin forsu yüksek hariciye personeli Necat Alkan'ın Maltepe'de onlarca yüksek binanın arasındaki evinde tek başına verdiği hayat mücadelesi, komşularının şikâyeti üzerine ortaya çıktı. 'Çok fazla koku yayılıyor' diye müracaat edilmesi üzerine eve gelen Maltepe Belediyesi Sağlık ve Temizlik Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, içeriye girince büyük bir şok yaşadı. Çünkü son iki yıldır kimsenin girmediği bu yerde bir insanın yaşaması neredeyse imkânsızdı. Ancak belediye çalışanları ve komşuları asıl şoku evde kalan kişinin Necat Alkan olduğunu öğrenince yaşadı. Alkan'ı dışarıya çıkaran ekipler, huzurevine yerleştirip yıllar sonra sıcak yemek yemesini sağladı.

Necat Alkan'ın hariciyede çalışma sevdası, diplomat olan yakın akrabasına hayranlığıyla başlamış. Nişantaşı'nda okuduğu ilkokul yıllarından itibaren diplomat olma hayali kuran Alkan, 1944 yılında Galatasaray Lisesi'ni birincilikle tamamlamasının ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirir. Hariciye sınavında da gerekli puanı alarak hayalini kurduğu diplomatlık için ilk adımı atar. Fransızca, İngilizce ve Latince bilen eski konsolos, ilk yurtdışı görevini Liverpool'da konsolos muavini olarak yapar. İngiliz bir kızla hayatını birleştiren Alkan, eşinin Türkiye'ye gelmek istememesi üzerine boşanır.

Daha sonra İsrail'e konsolos olarak atanan Necat Alkan, aileden kalıtsal olarak geçen sinir hastalığı sebebiyle görevinden ayrılmak zorunda kalır. Alkan, bu üzücü olayın ardından tercüme yaparak ve özel ders vererek para kazanır. On yıl öncesine kadar hayatını idame ettirebilen Alkan, ikinci büyük şoku evinin yanmasıyla yaşar. "Evimle birlikte bütün antikalarım, kitaplarım, vesikalarım ve fotoğraflarım yandı. Ondan sonra da hayatla bütün bağlantım koptu." diyen Alkan, yangından sonra bir akrabasının yanına taşınır. Ancak huzursuz olunca ailesinden kalma Maltepe'deki şimdi 'çöp eve dönüşen' eski eve taşınır.

Klasikleri Türkçeye çevirmiş

Emekli Büyükelçi İlter Türkmen ve eski Bakan Mükerrem Taşcıoğlu'yla okul arkadaşı olduğunu anlatan Alkan'ın, yaşadığı bütün zorluklara rağmen en büyük pişmanlığı evlenip çocuk sahibi olmamak: "Keşke bir daha evlenip çocuk sahibi olsaydım. Evlatlarım olsaydı yıllardır bu kadar sahipsiz kalmazdım." Hayatta en çok sevdiği şeyin kitap okumak olduğunu söyleyen eski konsolos, birçok dünya klasiğini Türkçeye çevirdiğini belirtiyor.

Gençliğinde bir konser için yurtdışına gittiğini aktaran Necat Alkan sözlerini şöyle sürdürüyor: "Birçok tiyatro oyununu, konseri, müsamereyi yurtdışında izledim. Ama bu özeni özel hayatım için gösteremedim. Yaşlandıkça yalnızlığım artarak beni mahvetti. Evladımın olması için neler vermezdim."

Kaynak:Haber Kaynağı