'Beni Türk bayrağı ile gömün'
Türkiye'nin ilk profesyonel boksörü... İstanbul doğumlu, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Garbis Zakaryan... En büyük arzusu tabutuna Türk bayrağı asılması...
İstanbul doğumlu, Ermeni asıllı Türk vatandaşı Garbis Zakaryan... O, Türkiye'nin ilk profesyonel boksörü. 1950 ve 60'lı yıllarda ringde fırtına gibi esen, maçlarının biletleri karaborsaya düşen milli boksörün en büyük arzusu, öldüğünde tabutuna Türk bayrağı sarılması... Bugün 80 yaşında olan Garbis Zakaryan'ın boksa olan ilgisi, 14 yaşında Beyoğlu Hasnun Galip Sokak'taki bir lokalde izlediği maçlarla başlamış. "Kavgacı bir yaradılışım yoktu ama seyrede seyrede boks bende bir tutkuya dönüştü" diyen Garbis, 48 kilo ağırlığıyla antremanlardan sürekli kovulmasına rağmen yılmadığını söylüyor. İlk dört maçı kaybetmesi de ona geri adım attırmamış. İlk şampiyonluğunu, boksa başladığı 1944'te Boğaziçi Turnuvası'nda elde eden Garbis, ardından üst üste İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanarak ismini duyurmuş. 1949'da Türkiye ile İspanya arasında oynanan boks maçında milli formayı da giyen Garbis, 1950 yılında profesyonel boksa adım atmış. Almanya'dan Arjantin'e, Mısır'dan Lübnan'a, Fransa'dan Brezilya'ya kadar dünyanın dört bir yanında ringe çıkan Garbis Zakaryan, 1964'te Ortadoğu Şampiyonluğu'nu kazanmış.
BİLETLERİ KARABORSAYDI
Maç biletleri karaborsaya düşen, Spor Sergi Sarayı'nda 5 bin kişinin önünde dövüşen Garbis, amatör olarak 200, profesyonel olarak 51 kez ringe çıkmış. 22 yıl süren boks yaşantısını 1966 yılında noktalamış ve antrenörlüğe başlamış. Avrupa Şampiyonu olan Cemal Kamacı'yı da o çalıştırmış. Şimdilerde, İtalyan asıllı eşi Elsilya ile birlikte Şişli'deki evlerinde emekliğinin tadını çıkartıyor. Duvarlarını süsleyen kupa, fotoğraf ve madalyalar boksla geçen bir hayatın bir özeti gibi...
KENDİ MAÇINA GİREMEDİ
Garbis, yoğun ilgi nedeniyle Spor Sergi Sarayı'ndaki bir maçına girememe tehlikesi yaşadığını anlatıyor: "Maç için yer bulamayanlar, arka kapıdan benim ismimi vererek salona girmiş. Maç saati yaklaştığında ben de aynı kapıdan girmek istedim. Görevli beni tanımadı ve kapıdan çevirdi. Derdimi anlatamadım, 'Nasıl olsa gelip beni almak zorundalar' diyerek, ayrıldım. Arkamdan koşup, geri çevirdiler..." Garbis'in anılarından biri de antrenörlüğünü yaptığı Cemal Kamacı ile ilgili: "İstanbul'da Fransız boksörle yapacağı Avrupa Şampiyonluğu unvan maçı öncesi, Amerikalı antrenörü Cemal'e 'Yakın dövüş' diyordu. Durum pek parlak değildi. 9'uncu raundun sonunda uzak dövüşmesini söyledim. Dediklerimi uygulamaya başlayan Cemal, 10'uncu rauntta rakibini bir kez indirdi, moral kazandı ve 15 raunt sonunda ringden Avrupa unvan sahibi olarak indi."
BURADA MUTLU OLDUM VE...
Arjantin'de 30 bin kişinin önünde yaptığı maçı da unutamayan Garbis Zakaryan'ın en büyük arzusu, öldüğünde formasında şerefle taşıdığı Türk bayrağı ile gömülmek. Geçen yıl vefat eden boksör arkadaşı Vedat Karakurum'un cenazesinin Türk bayrağına sarıldığını görünce çok duygulandığını söylüyor: "Umarım ölünce beni de, Türk bayrağına sarılı tabuta koyarlar. En büyük arzum ve dileğim bu... Politikayla işim olmaz. Ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda büyüdüm, mutlu oldum ve bu topraklarda öleceğim."
SİNEĞİ İNCİTMEYEN BOKSÖR
RİNGDEYKEN sol direktlerle, uzaktan dövüşmeyi tercih ettiğini söyleyen Garbis, "Kavgacı değilimdir. Çok merhametli ve yufka yürekli olduğum söylenir. 'Sineği bile incitmeyen boksör' derlerdi benim için ama ringe çıktığım zaman bambaşka biri oluyordum" diye konuşuyor. Bugünkü boks maçlarını heyecansız bulan Garbis Zakaryan, "Bedava bilet dağıtılan uluslararası turnuvalarda bile tribünler boş kalıyor. Bugünkü boksörlere tavsiyem, çok çalışmaları ve yaptıkları işi sevmeleri" diyor.
TÜRKİYE'NİN İLK PROFESYONEL BOKSÖRÜ
22 yıl süren boks yaşantısını 1966'da noktalayan Garbis Zakaryan, daha sonra antrenörlüğe başlamış. Avrupa Şampiyonu olan Cemal Kamacı'yı da çalıştırmış. Şimdi, İtalyan asıllı eşi Elsilya ile Şişli'deki evinde emekliliğin tadını çıkarıyor.
Kaynak: